- Kastamonu Adının Hikayesi “Kastın Neydi Moni’ye”
- Abana Karadeniz’de Bilinmeyen Cennet
- Kastamonu Daday’dan Dağlara Doğru
- Küre Dağları Ilıca Şelalesi Gezisi
- Küre Dağları Pelitören Köyü Gezisi
- Toscana’ya Değil İnebolu’ya
- Kazan Gölü, Keşfedilmemiş Güzellik
- 1,5 Günlük Kastamonu Gezisi
- Tarihi Nasrullah Çorbacısı
- Kastamonu Kalesi Gezisi
- Sonbaharda Balabanağa Çiftliği
- İksir At Çiftliği
- Sonbaharda Yaptığımız Daday Gezisi
Abana Karadeniz’de Bilinmeyen Cennet. Özellikle de yeni yer yeni fotoğraf sahneleri arayan gezginler için.
Aslında geçmişte Karadeniz’in önemli turizm destinasyonlarından biriymiş. Ancak, Ege Akdeniz destinasyonlarının turizm ile tanışıp 1980’li yıllardan itibaren tatil planlarını kaplamasıyla birlikte önemini kaybetmiş, küçülmüş ve uzunca bir dönem de unutulmuş. Bugün bile yaz nüfusu birkaç katı olsa da sabit kış nüfusu taş çatlasın 3000-4000 civarında.
Hem fotoğraf çekip hem de yollarında yürürken büyük şehirlere nazire yapar gibi 5 dakikada bir araba geçmesinden ve neredeyse herkesin biri birini tanımasından anlıyorsunuz zaten ne kadar küçücük bir yer olduğunu. Belki biraz da bilinmemekten bu küçüklük ama bana sorarsanız güzelliğinin ve güzel kalabilmesinin sebebi bu zaten.
Abana bugün bu nüfusuyla Kastamonu’nun en fazla turist çeken ilçesi halen. Karadeniz kıyısındaki konumu ve muhteşem doğasıyla harika bir yer.
İngilizce ile ilgileniyorsanız ya da eğitim alanındaysanız Limasollu Naci Yayınları’nı mutlaka duymuşsunuzdur. Söz konusu firma 1950’li yıllarda aldığı izinle Abana’da İngilizce Kampı oluşturmuş ve getirdiği yerli ve yabancı İngilizce Öğretmenleri ile bugünün Maltası gibi Abana’yı butik bir İngilizce kurs bölgesine çevirmiş, halk dâhil herkesin bu bölgede İngilizce konuşmasını sağlamış.
1970’li yıllara kadar da bu faaliyet Abana’da başarılı şekilde devam etmiş. Sanırım turizm yönüyle ilçenin 1970-1980 döneminde ön plana çıkmasının temelinde de işte o günler yatıyor.
Bugünü merak ettiğinizi biliyorum. Cevap vereyim bugün bu konunun ilçede her hangi bir etkisini göremiyorsunuz. İnsanlar sadece geçim derdinde. Genç nüfus neredeyse yok gibi. Göç nedeniyle her yerde yaşlılar hâkim.
Ana geçim kaynağı tüm bölge tarım ve hayvancılık. Daha sonra ise bölgenin diğer sahil ilçelerinde olduğu gibi balıkçılık geliyor.
Ancak tekrar eski günlerine dönebilmesi için ciddi bir tanıtım ve alt yapı şart. Bölge halkının da biraz daha bu çok sıkı muhafazakârlıktan sıyrılıp turizm düşüncesine sahip olması tabii ki. Çok az yıldızlı otel var. Butik otelcilik ve pansiyonculuk de henüz gelişmemiş.
Tüm bu sorunlar halledildiğinde eskiden olduğu gibi yabancı turistlerin bile ilgisini çekecek harika bir destinasyon olmaması için hiç bir sebep yok. Bir kere giderseniz kesinlikle bir daha gideceğinizden emin olabilirsiniz.
Abana Gezisi
Abana’ya Ulaşım
Abana; İstanbul’a 620 km., Ankara’ya 340 km, Kastamonu’ya 90 km. ve Sinop’a 132 km. uzaklıkta. Arabayla İstanbul’dan 7,5 saat, Ankara’dan 4,5 saat ve Sinop’tan 2,5 saatte buraya ulaşabilirsiniz.
Kastamonu Havaalanı da 105 km mesafede bulunuyor. Diğer taraftan Abana‘ya direkt otobüs seferi yok. Öncelikle Kastamonu’ya gitmeniz gerekiyor. Bu nedenle buraya toplu ulaşım sıkıntıları ile uğraşmamak adına kendi arabanızla gelmeniz daha uygun.
Abana Gezilecek Yerler
-Abana Rıdvan Oyar Mesire Yeri
Abana’nın çok güzel bir şehir ormanı ve terası var. Devlet hastanesinin hemen yanında daha üst bölgede kalıyor. Adı Rıdvan Oyar Mesire Yeri. Buradan Abana’yı doya doya seyrederek açık/kapalı bir ortamda kahvaltı ya da piknik yapabilirsiniz.
Muhteşem bir deniz, ilçenin girişinden balıkçı barınağına kadar devam eden 6 km uzunluğunda kumsal ve yemyeşil bir doğa. İşte hepsi ayaklarınızın altında…
Burası özellikle ferah bir ortamdan uzak sahnede Abana manzara fotoğrafı çekmek isteyenler için ideal. Çünkü bulunduğunuz yerden tüm sahneye hakim olabiliyorsunuz. Gitmek isteyenler için Tel:036656422
-Abana Hacıveli Köyü
Benim özellikle dikkatimi çeken yer ise olaya fotoğraf gözüyle baktığım için olsa gerek Hacıveli bölgesi.
Bölgenin en dikkat çekici yeri Hacıveli Köyü. Sonbaharda gidince denemek mümkün olmuyor ama plajı da gerçekten güzel. Plajın ilerisindeki kayalıklar ise bana göre gerçekten orijinal ve muhteşem. Burası sadece bölgenin değil tüm Kastamonu’nun da en eski yerleşim yeriymiş bu arada.
İsmini, bir zamanlar burada yaşayan bir Rum olan “Hacı Velo” dan almış. Sahil köyünün doğu çıkışından biraz devam edip sağdaki ilk yokuştan köyün üst bölgesine çıkarsanız muhteşem güzellikler ile karşılaşacak çok güzel fotoğraf sahneleri görebileceksiniz.
Gerçekten de ahşap binalar biraz eskilik biraz da doğallık ile etrafıyla o kadar güzel bütünleşmiş ki söz konusu köy ve civarı gezi ve foto sever arkadaşlarım için tam bir hazine olmuş.
Özellikle evlere giden patika yollar zengin bitki örtüsü ile öyle sıkı sarılmış ki kendinizi yeşil bir mağarada podyumda yürürken görüyorsunuz.
Hatta etrafta gördüğünüz eskitme ahşaplı kömürlükler bile sizin için mükemmel bir obje görevi görebiliyor.
Şeker Pancarı Pekmezi her ne kadar biz ne olduğunu bile bilmesek de buralarda çok ünlü. Etrafta dolanırken şeker pancarı pekmezi yapmakta olan bir köylü bacımıza rastladık. Tedirginliği saflığından. O işinin derdinde biz çektiğimiz fotoğraflarım. Rahatlatıp poz verdirmek de zor oldu tabii ki…
Tahmin ediyordum ama karşılaşınca emin oldum. Hani yazımın başında bahsetmiştim ya eğer ters göç kapsamında göçüp ölecek bir yer seç deselerdi burası da seçenekler arasında olurdu diye. Benim gibi düşünen bir çiftle karşılaştık. Yeni emekli olmuşlar. Evi ise uzun vadede yaşanılır hale getirebilmişler. İki kişiler. Şehirliler ama erkek odun kesme hanım etraftan sebze toplama derdinde. Bizi de çaya davet ettiler. Kırmadık. Hayalleriymiş. Çok da mutlulardı.
Bir de buralarda zamanında yaşayan Rumların terk edilmiş evleri var. Bakımsızlıktan neredeyse ormana karışmak üzere olan da var yıkılmak üzere olanda. Çoğunluğu oturulamaz halde olan bahse konu evlerin hepsi mükemmel fotoğraf objesi.. Gördüğünüz ev de terk edilmiş evlerden biri. Tahtalarının arasından sarmaşıklar seçiliyor. Doğanın gücü inanılmaz. Etraf ise sarı hurma ve kestane ağaçları ile dolu.
-Hacıveli Cami
Köy biraz yukarda kalıyor. Sahilde ise oldukça küçük bir yerleşim var. Gördüğünüz caminin adı Hacıveli Camisi. 1805 yılında yapılmış. Rivayete göre burada Hacı Velo isminde bir Rum yaşıyormuş. Çok zenginmiş. Birkaç eşi varmış. 18 oğlu olmuş hepsi için birer gemi yaptırmış.
Bir gün, Hacı Velo, denizdeki 18 gemiye bakarak “Bundan sonra yoksulluk görmeyeceğiz.” diyerek fakir köylülerin arasında övünmüş. Onları da sözleriyle aşağılamış. Hor görmüş. Nazara gelmiş. Bir süre sonra bir fırtınada 18 gemi batarken tüm oğulları da boğularak ölmüş. Acıya fazla dayanamamış vefat etmiş.
Hacı Velo ve oğulları ise rivayete göre Hacıveli Camii’nin arka bahçesine gömülmüş. Görünen bir mezarlık yok ama ortam bir mezarlık gibi. Dingin ve huzurlu.
Değerlendirme
Evet. Abana ile ilgili anlatabileceklerim bu kadar. Karadeniz kıyısındaki konumu ve muhteşem doğasıyla siz gezginleri bekliyor.
Bölgeyi etkin şekilde fotoğraflayabilmeniz için sonbahar döneminde kasım ayında en az bir gün kalacak şekilde planlama yapmanızın uygun olacağını değerlendiriyorum.
İl bazında planlama yapacaksanız Kastamonu Gezi Rehberi‘ne bölge bazında planlama yapacaksanız Batı Karadeniz Gezi Rehberi‘ne bakabilirsiniz. Sağlıcakla Kalın.
Yorumlar (2)
Karadeniz’in hırçın doğasını; yaşadığı coğrafyaya benzeyen insanını; karışık renkli deniz kokan sofrasını merak ederim çok. Gitmişte gelmiş; kaynayan pekmezin tadına bakmış; patika yollarda elim belimde ter atmış gibi oldum. Kaleminize sağlık.
Çok teşekkür ediyorum ilginiz için. Yazdığım gibi bilinmeyen ötelenmiş yerler. Turların da pek ilgisi yok bu bölgeye. Zamanla değişmesini umuyorum.