- Kastamonu Adının Hikayesi “Kastın Neydi Moni’ye”
- Abana Karadeniz’de Bilinmeyen Cennet
- Kastamonu Daday’dan Dağlara Doğru
- Küre Dağları Ilıca Şelalesi Gezisi
- Küre Dağları Pelitören Köyü Gezisi
- Toscana’ya Değil İnebolu’ya
- Kazan Gölü, Keşfedilmemiş Güzellik
- 1,5 Günlük Kastamonu Gezisi
- Tarihi Nasrullah Çorbacısı
- Kastamonu Kalesi Gezisi
- Sonbaharda Balabanağa Çiftliği
- İksir At Çiftliği
- Sonbaharda Yaptığımız Daday Gezisi
Küre Dağları Ilıca Şelalesi Gezisi programımızın ikinci bölümünü oluşturuyor. Küre Dağları’nda yaptığımız gezinin öğle yemeğine kadar bölümünde Pelitören Köyü’nü ve Araç-Daday yolu üzerindeki spontane sahneleri fotoğraflayıp yemek arası için Pınarbaşı’na gelmiş ve gezimizin birinci bölümünü tamamlamıştık. İkinci bölümde tüm çekim noktalarımız Küre Dağları bünyesinde yer alan Pınarbaşı İlçesi’nde bulunuyor.
İlçe, fotoğrafçılara için tam bir hazine. Pınarbaşı İlçesi’nin foto severler için tam bir hazine olduğunu söylemek mümkün. İlçesinin en önemli çekim noktası ise sonraki fotoğraflarımda detaylandıracağım Ilıca Şelalesi.
Ilıca Şelalesi Gezisi
Küre Dağları Ilıca Şelalesi’ne Ulaşım
Ilıca Şelalesi, ilçe merkezine 12 km uzaklıkta. Ilıca Köyü’nün içerisinden yürüyerek ulaşılıyor.
Biz de havanın erken kararması nedeniyle zamanımız azaldığından Ilıca Köyü çekimini vakit kalırsa dönüşe bırakıp köyün içerisinden geçerek şelaleye yürümeye başladık. Şelale bölgesi şu an için engelsiz serbest bir bölge. Giriş ücretli değil.
Şelaleye yaklaştıkça suyun oldukça yüksek debili sesini duyuyorsunuz. Buradaki nem yoğunluğu sebebiyle etraftaki tüm bitki örtüsü hatta kayalar bile yosunlanmış. Bu da etrafı oldukça egzotik yapıyor.
Ülkemizde başka böyle Amazon benzeri bir ormanda var mı bilmiyorum ama gerçekten harika bir ortam. Tüm kanyonun nemini üzerinizde hissediyorsunuz. Yerler oldukça çok kaygan. Her an düşebilirsiniz. Bu nedenle temkinli hareket ediyoruz.
Küre Dağları Ilıca Şelalesi
Yürüyüş yaklaşık 15 dakika sürüyor. Sonra birden şelalenin nefis manzarasıyla karşı karşıya kalıyorsunuz. O kadar güzel bir yer ki saatlerce sıkılmadan fotoğraf çekebilirsiniz.
Sanırım bir şey dikkatinizi çekmiştir. Fotoğraf grubundan başka kimse yok. Birinci bölümde anlattığım gezi turları ile fotoğraf turları arasındaki farkı canlı olarak görüyorsunuz.
Şelale iki dağın ortasından tüm şiddetiyle akıyor. Debisi çok yüksek olduğu için 10 metre yükseklikten döküldüğü yerde doğal bir gölet oluşturmuş. Harika bir fotoğraf sahnesi ile birlikte insan kendisini bir masal âleminde hissediyor.
Her taraf, ağaçlar, kayalar hep yosunlu olunca siz de kendinizi Yüzüklerin Efendisi’nin fantastik bir sahnesinde hissediyorsunuz.
Yoğun rutubet ortamı ile birlikte muhteşem fotoğraf kareleri ortaya çıkıyor.
Yıllardır yüksek debi ile akan su kayaları aşındırmış çukurluklar, oymalar oluşturmuş. Bu çukurluk ve oymalar ortama ayrı bir güzellik katıyor. Hareket kabiliyetiniz ise nerede ise yok ya da kaygan kayaların izin verdiği kadar. Karşıya geçmek için bir asma köprü yapılmış. Ayrıca, şelale göletine girmek için merdivenler yapılmış.
Ilıca Şelalesi Fotoğraf Çekimi
Çalışma şeklimize gelince ilk önce çekim yapılacak yer, ışık, güneşin yönü vb. profesyonel bir bakış açısıyla ortaya konuyor, tartışılıyor.
Hava hızla kararıyor. Zaman kaybına artık tahammül yok. En güzel saatler başladı. Artık zaman foto severler için işliyor. Profesyonel çekimler için hazırlık yapılıyor.
Mekanik çekim tekniğine gelince. Hepimiz insanız ve elimiz titriyor. Elimiz titremese kalbimiz atıyor. Makinalarımız da titreşime hassas olduğu için her ne kadar el ile çekim esas gibi görünse de gerçek bu değil. İdeal çekim için bir sağlam bir tripod şart. Makinanın siz ayarladıktan sonra otomatik olarak çekim yapması ise esas.
Yoksa titreşime karşı ISO değerlerini yükseltmek zorunda kalacağınızdan fotoğraflarınızda idealden uzaklaşacaktır. Çünkü fotoğraf makinaları sıkı da tutsanız nefes alışınıza, nefesinizi tutsanız kalp atışlarınıza hassasiyet gösteriyor.
İdeal fotoğraf ise maalesef isteyerek risk gerektiriyor. Hatta foto sever bunu kabullenip kendini risk almak zorunda hissediyor.
Küre Dağları Ilıca Köyü
Çekimlerimiz bitti eşyalarımızı topladık. Ancak, ayrılma zamanı geldi. Hızlı bir şekilde geri dönerek Ilıca Köyü’nü de fotoğrafladık. Saygı duyulması gereken bir konu da köydeki mekân sahiplerinin buranın değerini bilerek yeşili bozmadan konaklama yerleri inşa etmiş olması. Ilıca Şelalesi özelinde maviyle yeşili korumuşlar. Köydeki son çekimlerimizi de aracımıza binerek gezimizin son durağı olan Horma Kanyonu’na gidiyoruz.
Küre Dağları Horma Kanyonu
Hava kararmak üzereyken Horma Kanyonu’na vardık. Kanyon, ilçe merkezine 6 km uzaklıkta. Kanyon’un uzunluğu 4 km. Şunu belirtmekte fayda var. Horma Kanyonu, Ilıca Şelalesi ile nihayetleniyor. Böyle bir doğa harikasının hala bakir kalmış olması oldukça şaşırtıcı. Ortam kamp ve karavan için de uygun. Etraf çok temiz.
Kanyonu baştanbaşa geçen Zara Çayı taşlardaki kireçleri aşındırmış ve kanyon boyunca çukurluklar, kazanlar oluşturmuş.
Kanyonun kenarına ahşap yürüme yolları yapılmış, yeni yolların yapılmasına ise devam ediliyor. Sanırım kanyonun sonundaki Ilıca Şelalesi’ne kadar yürüme yolu yapmayı amaçlıyorlar. Artık dönüş vakti geldi. Son çekimlerimizi de yapıp aracımıza binerek Ankara yolunu tuttuk. Saat 24:30 sularında çektiğimiz fotoğrafların verdiği mutlulukla TBMM Fotoğrafçılık Grubu olarak Ankara’ya vardık.
Pınarbaşı’nda Ne Yenir? Nerede yenir?
Pınarbaşı’nda ne yiyeceğinize gelince, bir gezgin olarak karakterimiz bizleri öncelikle yöresel tatlara yönlendiriyor. Pınarbaşı için size tavsiyem Köylüm Mantı Evi. Kulağa çok yöresel gelmese de tadacağınız mantıyı beğeneceğinizden eminim.
Burada yeni olarak mantı öncesinde kara çorbayı tattık. Gerçekten kara bir rengi var ama bir o kadar da güzel. Çorbanın yapımında dillenmiş köy tavuğu, kızamık ekşisi ve çeşitli baharat kullanılıyor. Pınarbaşı halkının özellikle misafirleri için hazırladığı bu lezzeti tatmanızı özellikle tavsiye ediyorum.
Pınarbaşı’na Ulaşım
Pınarbaşı İlçesi’ne ulaşım her yönden mümkün. İlçe; İstanbul’a 525 km., Ankara’ya 310 km. Kastamonu’ya 100 km ve Karabük’e 70 km mesafede. İstanbul’dan günlük otobüs seferleri mevcut. Ankara’dan ise Karabük-Safranbolu güzergâhı ile Kastamonu güzergahından Pınarbaşı’na ulaşım sağlanabiliyor. Kastamonu–Pınarbaşı ile Karabük-Pınarbaşı arası günlük sefer yapan yolcu minibüsleri de var.
Değerlendirme
Şehrin gürültüsünden kaçıp kendini doğaya bırakmak isteyenler için Küre Dağları’nda bulunan Pınarbaşı ideal çekim noktalarına sahip. Evet, bir gezi yazısının daha sonuna geldik. Bu yazı ile sizlere TBMM Fotoğrafçılık Grubu örneğinde fotoğraf gruplarının gezi anlayışını ve bildiğimiz turlardan farkını aktarmak istedim.
Bizim Küre Dağları’na günübirlik olarak yaptığımız bu turu daha geniş zamanlı olarak yapabilmek için bölgede belirleyeceğiniz bir merkezde en az iki gün konaklamanızın uygun olacağını değerlendiriyorum.
İl bazında planlama yapacaksanız Kastamonu Gezi Rehberi‘ne bölge bazında planlama yapacaksanız Batı Karadeniz Gezi Rehberi‘ne bakabilirsiniz. Sağlıcakla Kalın.