- Kastamonu Adının Hikayesi “Kastın Neydi Moni’ye”
- Abana Karadeniz’de Bilinmeyen Cennet
- Kastamonu Daday’dan Dağlara Doğru
- Küre Dağları Ilıca Şelalesi Gezisi
- Küre Dağları Pelitören Köyü Gezisi
- Toscana’ya Değil İnebolu’ya
- Kazan Gölü, Keşfedilmemiş Güzellik
- 1,5 Günlük Kastamonu Gezisi
- Tarihi Nasrullah Çorbacısı
- Kastamonu Kalesi Gezisi
- Sonbaharda Balabanağa Çiftliği
- İksir At Çiftliği
- Sonbaharda Yaptığımız Daday Gezisi
Küre Dağları Pelitören Köyü Gezisi bölgede yapacağımız iki bölümlü fotoğraf gezimizin birinci ayağını oluşturuyor. İkinci bölümde ise Ilıca Şelalesi merkezli Horma Kanyonu’nu da içine alan bir gezi planladık. Neden Küre Dağları diyerek başlayalım.
Küre Dağları; sahip olduğu 1000 bitki ve 40 memeli türü ile doğal zenginlikleri açısından Türkiye’nin sahip olduğu son bakir alanlardan biri. Batı Karadeniz’de yer alan Küre Dağları özellikle mağara ve kanyonlar açısından zengin.
Dünya Koruma Vakfı (WWF-Int) tarfından Avrupa’da bulanan acil korunması gereken yüz orman alanından birisi olarak tespit edilmiş.
Henüz keşfedilmemiş olması bölgenin en büyük şansı. Bünyesinde barındırdığı muhteşem ormanların doğallığı, kartpostallarda gördüğümüz köyleri, sıcak ve alçak gönüllü insanları, yöresel yemek kültürü ile bölgenin gezi ve foto severler için bir hazine olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Foto ve gezi severler her ne kadar bir fırsatını bulup bölgeye gitmek istese de bu çok mümkün değil. Ulaşımı olmayan ya da daha önce bilinmeyen destinasyonlarda ne ile karşılaşacağınızı bilmeden tek başınıza yola çıkmanız hem tehlikeli hem de maliyet etkinlik açısından uygun olmayabiliyor. Bu nedenle çok uzun zamandır bölgede fotoğraflamak çekmek istememe rağmen bölgeye gitmeye istekli ve fotoğraf çekim noktalarına hâkim arkadaş bulamadığım için Küre Dağları’na yönelik gezimi yıllardır istememe rağmen bir türlü gerçekleştiremedim.
Küre Dağları Turu
Bekleyen derviş muradına ermiş. Nihayet benim de üyesi olduğum Fikret Dadaş Bey’in başkanlığını yaptığı TBMM Fotoğrafçılık Grubu’nun Küre Dağları’na bir fotoğraf turu düzenleyeceğini öğrenince plan ve hazırlıklarımı yapmaya başladım. Bu vesileyle bilmeyenler için bir tur şirketinin düzenlediği tur ile bir fotoğraf grubunun düzenlediği tur arasındaki farkı da sizlere anlatayım.
Tur şirketleri, biraz da para kazanma amacı güderek genel olarak hafta sonu, bayram vb. daha çok müşteri çekecek uygun zamanlarda cazibe noktalarına istinaden yakın merkezlerde kalmalı gezi programı düzenlerken; fotoğraf grupları, yol üzeri esnek programlarla sadece fotoğrafa yönelik gezi programı düzenliyor. Kalacak yer, yemek vb. hep ikinci planda kalıyor. Yani bazen fotoğraf sahneleri ile ani olarak karşılaşılabildiğinden gezi programının da ani olarak değişmesi mümkün olabiliyor.
Fotoğraf gruplarında bilinmeyen cazibe noktalarının ortaya çıkarılması amaçlanırken bilinen fotoğraf çekim noktalarında ise turların tersine tenha zamanlar tercih ediliyor. İki program arasındaki tek ilişki ise turların fotoğraf gruplarının tenha ve uygun zamanda çektiği fotoğrafları çıkar amaçlı kullanması. Sonuç olarak, profesyonel fotoğraf çekimi niyetiyle yola çıkıp selfie öncelikli bir gezi grubu ile tur yapmanız sizin için pek uygun olmuyor.
Pelitören Köyü Gezisi
Küre Dağları Yollarında Pelitören Köyü
Bu bilgilendirici girişten sonra TBMM Fotoğrafçılık Grubu ile birlikte yaptığım fotoğraf gezisini sanırım anlatmaya başlayabilirim. 06:00 civarında önceden belirlenen program çerçevesinde araca binerek Ankara’dan Küre Dağları’na doğru yola çıktık. Zaman çok değerli olduğu için kahvaltıyı da araçta yaptık. İlk hedefimiz Araç-Daday yolu üzerinde geniş bir alana yayılmış köylerdi.
Yaklaşık 4 saatlik bir yolculuktan sonra bölgeye vardık. ilk molamızı verdiğimiz Pelitören Köyü beni öyle etkiledi ki yazımın birinci bölümünü bile sadece bu köye ayırmaya karar verdim. Köyün merkez koordinatlarını tam yerini bulabilmeniz için veriyorum. ( 41° 18′ 0.8892” Kuzey ve 33° 19′ 8.1552” Doğu). Köy, Araç İlçesi’ne bağlı. İlçenin 6 km kuzeyinde. Köyün Kastamonu’ya uzaklığı ise yaklaşık 40 km.
Bu yazıyı yazmadan önce Pelitören Köyü ile ilgili internetten bir araştırma yaptım ve şu bilgiye ulaştım. Köyün mazisi 600 sene. Köyün Fatih’in İstanbul’un fethine istinaden isteyen istediği yere yerleşip yurtluk olarak seçerler fermanı üzerine Edirne’de topları döken ve İstanbul’un fethine katılan Macarlar tarafından Anadolu’da dolaşırken seçilip kurulduğu belirtiliyor. Lakapları da zaten Macaroğlu.
Köy, Kurtuluş Savaşı’nda da tarihteki yerini almış kahraman bir köy. Köyün yarısı şehit olmuş. Bu kadar tarihi ve güzel olan bu köyde maalesef kimse yok. Göç en büyük tehdit. Gençler büyük şehirlere göçmüş. Nüfus şuan 40. Onlar da hakkın rahmetine erince köy kendinden kapanacak gibi.
Köyün geçim kaynağı tarım ve hayvancılık. Bizi ilgilendiren yönü ise karşılaşmayı umduğumuz süt sağan kadın, sürü otlatan çoban figürleri.
Şanslıyız ki köye bakan yamaçlarda otlamakta olan bir sürüye rastladık. Hemen hazırlıklarımızı yapıp çekimlerimize başladık. Tabii ki bu fırsatı kaçırmayıp Pelitören Köyü manzarasında fotoğraflarını da çektik.
O kadar şirinlerdi ki dayanamayıp hayvanları elimizle besledik. Fotoğraf molamız bitince arabamıza dönüp Daday’a doğru devam ettik.
Pelitören Köyü Kuzalan Mahallesi
Yol üzerinde gördüğümüz manzaraya hayran olunca hemen durup ikinci fotoğraf molasını verdik.
Burası Pelitören Köyü’ne bağlı Kuzalan Mahallesi. Araç-Daday yolu üzerinde köyden 4 km daha kuzeyde yer alıyor.
İtiraf etmeliyim ki gerçekten burası benim hayatımda gördüğüm en güzel köylerden biri. Merkez Pelitören Köyü’nde yangın çıkınca evi yanan ahali buraya taşınmış. Tekrar yerleşime geçmiş. Burası tam Araç-Daday sınırında bulunuyor.
Çok şanslıyız ki güneşin yüzünü göstermesi ile ışığı da arkamıza alınca çok güzel fotoğraf çekme imkânını yakaladık.
Daha çok kırsal kesim ağırlıklı olan köy evleri ahşap ağırlıklı.
Ev inşasında kütükler kullanılmış böyle olunca da doğaya uyumlu olmuş.
Daday Yolları
Buradaki fotoğraf molamız bitince aracımıza binip Daday’a doğru devam ettik.
Üçüncü fotoğraf molamızı yol üzerindeki ağaç değişik ağaç formasyonlarını görünce verdik. Gerçekten sislerin içerisinde muhteşem gözüküyorlardı.
Dördüncü fotoğraf molamızı Daday’a gelmeden hemen önce Küre Dağları Pınarbaşı çıkışında verdik. Yere kadar inmiş ve neredeyse elle tutulur hale gelmiş böyle bir sis şeklini ilk defa gördüm..
Şehirlerde yaşayınca bu muhteşem doğa olaylarından da o kadar uzağız ki. Çekimlerimizi tamamlayıp yemek arası için Pınarbaşı’na hareket ettik. Böylece fotoğraf gezimizin birinci bölümünü tamamladık.
Fotoğraf gezimizin ikinci bölümü‘nde Pınarbaşı İlçesi merkezinde yemek yedikten sonra Ilıca Şelalesi ve Horma Koyu’nu geziyoruz.
İl bazında planlama yapacaksanız Kastamonu Gezi Rehberi‘ne bölge bazında planlama yapacaksanız Batı Karadeniz Gezi Rehberi‘ne bakabilirsiniz. Sağlıcakla Kalın.