- Kars Hanımeli Restoranı
- Karsta Ne Yenir? Nerede Yenir?
- Donmuş Çıldır Gölü Gezisi
- Kış Ortasında Ani Harabeleri Gezisi
- Türkiye’nin İlk ve Tek Peynir Müzesi
- Kış Ortasında Kars Gezisi
- Lale Devrinin İncisi İshak Paşa Sarayı
- Doğu Ekspresi ile Ankara’dan Serhat Şehri Kars’a Yolculuk
- Serhat Şehri Kars Gezimiz
(2021 Revize) Genel olarak takvimlerde görmeye alıştığımız Lale Devrinin İncisi İshak Paşa Sarayı’nı yerinde görmeye karar verince Kars’a yönelik olarak yaptığımız planlamalardan Sarıkamış’ı çıkarıp bir günümüzü Doğubeyazıt’a ayırdık.
Böylece sadece İshak Paşa Sarayı’nı değil Doğubayazıt Kalesi ile Ağrı Dağı’nı da beraber fotoğraflama fırsatımız oldu.
İshak Paşa Sarayı, Doğubayazıt İlçesi’nin 7,5 km güneydoğusunda, ilçeye hâkim Karaburun Tepesi’nin üzerine kurulu.
Saray kaynaklara göre Lale Devri’ndeki son büyük yapısı. Sarayın yapımına 1685 yılında Çıldır Atabeklerinden Çolak Abdi Paşa tarafından başlanılmış, aynı soydan gelen Küçük İshak Paşa zamanında 1784 tarihinde tamamlanmış.
Kars merkezli olarak yaptığımız planlamanın ikinci günü hedefimiz bu geziyi bir fırsata çevirip buraya kadar gelmişken İshak Paşa Sarayı’nı, Ağrı Dağı’nı ve Doğubayazıt Kalesi’ni görmek. Kahvaltı sonrası saat 08:45 otelden çıktık.
İshak Paşa Sarayı Gezisi
İshak Paşa Sarayı’na Ulaşım
Değerli arkadaşlarım burası Kars’a yaklaşık olarak 200 km uzaklıkta. Her ne kadar şoförlüğünüz kuvvetli olsa da özellikle bu mevsimde buraya gelirseniz araba kiralama riskini almayın. Yolları tanımıyorsunuz. Hava şartları ani olarak değişebiliyor. Biz oradayken bile arabalarıyla karda mahsur kalanları gördük, okuduk.
Eğer 3-6 kişiyseniz size tavsiyem bölgenin tamamına hâkim Osman ÖZAYAĞ. Biz kendisi ile İshak Paşa Sarayı, Ani, Çıldır, Boğatepe Köyü, Havaalanı-Otel-Havaalanı intikali paket olarak 840 TL (2018) bir bedele anlaştık. 5 kişi olduğumuz, 650 km yol yaptığımız, rehberlik ve özgürlük düşünülürse bölgeye gelecekseniz düşünmeyin hemen arayın planlamanızı yapın. Özgürce fotoğraflarınızı çekin. Tel : 0530 69177 91
Kars-Saray arası mesafe 200 km olduğundan dönüş ile birlikte 400 km yol yapacağız. Yollar kara rağmen açık. Şoförümüz Osman Bey’e göre yaklaşık 5,5-6 saatte bu mesafeyi alabiliyoruz. Emniyet ve akşam yemek planımızı da dikkate alarak hava kararmadan önce Kars’a varmış olmak istiyoruz. Bu durumda elimizde yalnızca iyi kullanılması gereken 2,5-3 saat bir zaman var. Buna yemek arası da dâhil.
Evet şimdi geçtiğimiz duraklar ile birlikte saraya nasıl vardığımızı anlatayım. Önce kar okyanusunun içerisinde Digor’dan geçtik. Hakikaten ürkütücüydü. Araba bozulsa vay halimize, Etrafta kimseler yoktu.
Digor İlçesi’ni geçip Iğdır’ın Tuzluca ilçesi’ne yaklaşırken yol 700 nüfuslu bir Azeri köyü olan Halıkışlak Köyü’nde neredeyse Ermenistan sınırını yalayarak geçtik. Görmüş olduğunuz nehir Aras Nehri’ne doğru akmakta olan Arpaçay. Karşı taraf ise Ermenistan’ın Bagaryan Köyü.
Çok kısa bir sürüşten sonra Ergüder Köprüsü’ne geldik. Aras Nehri üzerindeki bu köprü aynı zamanda Kars-Iğdır sınırını da oluşturuyor. Köprüde durup Aras Nehri’nin fotoğraflarını çekip Iğdır’a devam ettik.
Iğdır sınırlarından itibaren hava ısınıyor. Kar yok oluyor. Şoförümüz Osman Bey’in söylediğine göre burada hiç kar yağmazmış. Hani Coğrafya dersinde D.Anadolu’da Akdeniz İkliminin tek görüldüğü yer diye kavun karpuz pamuk vb. sorular olur ya işte o soruların cevabı olan ovadayız şimdi. Şu an için Iğdır ile ilgili bir planımız olmadığından Doğubayazıt’a devam ettik.
Ağrı sınırları içerisindeki ilk durağımız Sülüğü Meşhur Bardaklı Köyü. Köyün ana geçim kaynağı sülük. Evet, yanlış görmüyorsunuz gördüğünüz sazlık alandan toplanan sülükler Türkiye’nin her tarafına gönderiliyormuş. Yol kenarında sülük satışı yapılmaktadır tabelalarını görebiliyorsunuz.
Bardaklı Köyü’nün fotoğraflarını çekmek için inip dönerken fark ettim ki ortam çok soğuk ama bir o kadar da huzur verici…
Artık çok heyecanlıyız çünkü yeni hedefimiz Ağrı Dağı. Yalnız dağın bir özelliği varmış. Ağrı Dağı yakından gözükmezmiş. Şoförümüz Osman Bey’in söylediğine göre Ağrı Dağı Iğdır’a çok yakın ama Iğdırlılar Ağrı Dağı’nı hiç göremezmiş.
Gerçekten de eteklerinden geçmemize rağmen Ağrı Dağı bize Iğdır’da hiç yüzünü göstermedi. Ağrı Dağı’nın ilk fotoğrafını çekmek her ne kadar zirvesini yine net göremesek de kente hakim konumda bulunan Doğubayazıt Kalesi’ne kısmet oldu.
Zaman kaybını önlemek amacıyla Doğubayazıt‘tan direkt geçerek Ahmedi Hani Türbesi’nin yanındaki otoparka park ettik ve ilk varış fotoğrafımızı çektik.
Hem İshak Paşa Sarayı’na hem de Doğubayazıt Kalesi’ne hâkim olan bu noktadan gerçekten çok güzel fotoğraf almak mümkün. Uzaktan da olsa Ağrı Dağı’da seçilebiliyor. Önce sağ tarafta görülen Doğubayazıt Kalesi’nden bahsedeceğim.
Doğubayazıt Kalesi
İshak Paşa Sarayı’nın hemen gerisinde sarp bir kayalık üzerinde kurulmuş. Kalenin Urartulardan kaldığı söylense de bugünkü haline Yavuz Sultan Selim getirtmiş.
Kalenin ilk olarak ne zaman ve kimler tarafından inşa edildiği kesin olarak bilinmiyor.
Kale bünyesindeki Urartu mezarları ve antik çağlara ait bulunan bazı kalıntılar, buranın antik bir yerleşme olduğu izlenimini veriyor.
Kalenin güney eteğinde Beyazıt Eski Cami bulunuyor. Yavuz Sultan Selim tarafından yaptırılmış. Arkadaşlar bu caminin görülmeyen arka tarafında tüm ovaya hâkim bir teras var. En güzel Ağrı Dağı fotoğraflarını buradan alabileceğinizi değerlendiriyorum. Evet artık sıra İshak Paşa Sarayı’nda…..
Fotoğraf çekerek İshak Paşa Sarayı’na doğru indik. Öğlen olmasına rağmen güneşin arkamızda kalması işimi oldukça kolaylaştırdı. Çok güzel Ağrı Dağı manzaralı Doğubayazıt fotoğrafları çekebildim.
İshak Paşa Sarayı Giriş Ücreti ve Ziyaret Saatleri
Kişi başı giriş ücreti 7 TL (2021). Müze kart sahibiyseniz giriş ücretsiz.
Sarayı 08:00–19:00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz. Sarayın kış dönemi açılış saatleri 07:30-15:45.
İshak Paşa Sarayı
Artık sarayı gezmeye başlayabiliriz. Saray, 18. yy. Osmanlı mimarisinin en belirgin ve seçkin örneklerinden biri.
Osmanlı döneminde, merkezde yapılan saraylar kadar gösterişli ve hatta onlarla yarışır durumda olan sarayın süsleme açısından değil ancak planlama açısından Edirne ve Topkapı Sarayı’na benzerliği kabul ediliyor.
İnşası ise birçok efsane ve hikayeye konu olan İshak Paşa Sarayı; Osmanlı döneminde Ağrı’da yapılan en büyük ve en önemli mimari eser.
Sarayın ihtişamından, İshak Paşa’nın çevreye ve merkezi devlete karşı gücünü göstermek istediği anlaşılıyor. Maalesef sarayın som altın dış kapısı 1917 Rus istilası sonrasında alınıp götürülmüş.
Saray, sanat tarihimiz kapsamında da çok değerli bir yapı. Osmanlı, Fars ve Selçuklu uygarlığının mimari üslubunu harmanlayarak bünyesinde toplamış. Anıtsal taç kapı Selçuklu sanatının tüm özelliklerini taşıyor.
Sarayın mimarisinde Avrupa Barok üslubunun etkilerini bile görmek mümkün. Tek kubbeli camii, 2 ayrı renk taşla örülmüş minaresiyle saraya ilginç bir görünüm vermiş.
Avrupa demişken sarayı görünce belki de biraz uçuk olacak ama hemen aklıma Bavyera Schwangau Kasabası’nın hemen sol tarafındaki tepede yer alan ve 1832-1836 yılları arasında Ludwig II’nin babası Bavyera Kralı Maximilian II tarafından yaptırılmış Alpsee’ye bakan kale görünümlü Hohenschwangau Şatosu geldi. Kral 1832-1833 yıllarında Osmanlı İmparatorluğu’nu ziyaret etmiş. Etkilenmiş olabilir mi? Neden olmasın?
Her odada taştan yapılmış ocaklar var. Taş duvarlardaki boşluklar bütün yapının merkezi bir ısıtma sistemine sahip bulunduğunu gösteriyor. Saray, Avrupa’da kalorifer sisteminin kullanıldığı ilk saray unvanına da sahiptir.
Sarayın güneye bakan pencerelerinin manzarası ise muhteşem.
Sarayın barok bir tören salonu da var. Gerçekten çok güzel bir salon.
Saray gezimizi burada bitiriyoruz. Maalesef burada sarayın bir magnetini bile bulamadık. Doğubayazıt’a uğrayıp oradan almak zorunda kaldık.
Iğdır’da Çağ Kebabı
Dönüş yolunda şoförümüz Osman Beyin tavsiyesi üzerine Iğdır’da E.Koç Cağ Kebap’ta bir yemek molası verdik. Hayatımda ilk defa cağ kebabı yedim ve çok beğendim.
Hatta daha ileri gidip kebabı da ele geçirdim :)) şaka bir tarafa gerçekten çok güzeldi. Bölgeye yolu düşenlere mutlaka tavsiye ederim. Yemeğimizi yedikten sonra Kars’a 17:30 civarında planladığımız gibi hava karmadan hemen önce vardık.
Değerlendirme
Sizlerin de şahit olduğu gibi muhteşem bir gündü ve her şeyden önemli çok çok şey öğrendik. Bir gezginin en mutlu olduğu anlar gibi…Çünkü çok okuyan mı çok gezen mi derken işte tam olarak bunu kast ediyorlar arkadaşlar…Sağlıcakla Kalın.