Şanzelize, Dünya’nın En Ünlü Bulvarı

Şanzelize, Dünya’nın En Ünlü Bulvarı olma özelliğini uzun zamandır koruyor. Bir gezgin için de Paris denince akla ilk gelen yer Eyfel Kulesi’nden sonra sanırım Şanzelize Bulvarı (Avenue des Champs-Élysées) olmalı.

Zafer Takı (Arc de Triomphe) ile Concorde Meydanı (Place de la Concord) arasında uzanan 2 km uzunluğundaki ve 70 m genişliğindeki bulvar sadece önemli bir tarihe değil aynı zamanda birbirinden lüks mağaza ve galeriler ile kafe ve restoranlara da ev sahipliği yapıyor.

Bulvarda neredeyse ev sahibi yok gibi zaten belediye tarafından oluşturulmuş standartları sağlayacak paranız yoksa sizin burada oturmanız da imkansız. O nedenle ev sahipleri daha çok şehir dışında oturup evlerini ofis olarak çoğunlukla üst düzey firmalara kiralıyor.

Aşağıda anlatmasam da Paris’in ünlü kabarelerinden ikisi Lido ve Crazy Horse Champs-Elysées’de. Fiyatları ise akşam yemeği de dahil 130-300€ arasında. İkisi de George V Metro İstasyonu’na yakın. Parasal açıdan sorun olmayacaksa bir akşam mutlaka bunlardan birine gidin.

Evet özet bilgi girişinden sonra şimdi hep beraber bu ünlü bulvarı gezmeye başlayabiliriz.

Şanzelize Bulvarı Gezisi

Şanzelize Bulvarı’na Ulaşım

-Metro

Paris Métro Line 1, bulvarın altından geçiyor. Batıdan doğuya doğru sırasıyla Charles de Gaulle-Étoile, George V, Franklin D. Roosevelt, Champs-Élysées-Clemenceau, Tuileries ve Louvre – Rivoli Metro İstasyonları bulvara tabi istasyonlar.

-Otobüs

22, 28, 30, 31, 42, 52, 72, 73, 92, 93 Numaralı Otobüslerle bulvara ulaşabilirsiniz.

Bulvarın Tarihi

XIV. Louis dönemine kadar bulvarın bulunduğu yerde Élysée Sarayı’na (Le Palais de L’Élysée) malzeme sağlayan tarla ve bahçeler varmış. XIV. Louis’nin bahçıvanı Andre Le Notre tarafından 1667 yılında Tuileries Bahçesi’ne yönelik olarak bahçenin devamı olarak düzenlenmiş ancak yapılan çalışmalar zamanla önce yola sonra caddeye dönüşmüş ve yıllar içerisinde devamlı olarak gelişmiş.

1709 yılında bugünkü adını alan bulvar günümüzdeki popülaritesine ise 1700’lerin sonlarında kavuşmuş. Daha sonra uzatılan bulvara çeşmeler, kestane ağaçları ve gazlı aydınlatmalar eklenmiş. Günümüzdeki son görünümünü ise 1864 yılında almış.

Son 300 yılda taht değişimleri, işgaller ve kurtuluşlar hep bu bulvarda kutlanmış. Bunlardan en önemlileri ise Nazilerin 1940 yılında Fransa’yı işgali sonrası yaptıkları zafer gösterisi ve 1944 yılında müttefiklerin Fransa’yı kurtardıktan sonra yaptıkları kutlamalar olmuş.

Şanzelize Bulvarı Gezilecek Yerler

-Zafer Takı (Arc de Triomphe)

50 m yüksekliğindeki tarihi anıt 12 yolun kesiştiği Charles de Gaulle Meydanı’nın tam ortasında bulunuyor. Burası bulvarın en batı kısmında yer almakta ve aynı zamanda bulvarın da başlangıcını oluşturuyor.

Kutsal Roma İmparatorluğu’nun dağılması ile sonuçlanan ve Napolyon’un şimdiye kadar elde ettiği en büyük zafer olarak kabul edilen Austerlitz Savaşı’na atfen 1805 yılında inşasına başlanmış ve bir takım gecikmeler ile 1836 yılında tamamlanmış. Tarihi anıtın inşasında eski Roma imparatorlarının kazandıkları zaferlerin anısına yaptırılan taklardan esinlenmiş. 

Takın iç ve dış yüzeylerinde Fransa için savaşan ve ölen önemli askerlerin isimleri var. Ayrıca altında da 1. Dünya Savaşı’nda ölen askerler için bir anıt var. 

Eğer Şanzelize Bulvarı’nı hatta Paris’i derinlemesine görmek ve fotoğraflamak istiyorsanız en uygun yer olan takın seyir terası. Buraya mutlaka çıkmalısınız. Şu anda takın güney cephesinden çekeceğiniz manzarayı görüyorsunuz.

Aklıma gelmişken bir konuyu da size aktarmadan geçmek istemiyorum. Taka çıkarsanız içeride bir bilgisayar konsolu ve üzerinde Avrupa’nın her tarafında bulunan zafer taklarının dijital haritası var. Üzerine bastığınız tüm zafer takları ile ilgili bilgilere ulaşabiliyorsunuz. Bir tane de İstanbul’da olduğunu görüp merak ettim. Meğerse İstanbul Üniversitesi’nin sembolü olan giriş kapısı da bir zafer takıymış.

Şu anda ise Zafer Takı’nın doğu cephesinden 2 km derinliğiyle Şanzelize Bulvarı’na dönük çekeceğiniz manzarayı görüyorsunuz. Hemen sol tarafta başta gördüğünüz binanın tamamı sadece buraya gelince Katarlılar kalsın diye satın alınan Katar Evi.

Şu anda Zafer Takı’nın batı cephesinden çekeceğiniz manzarayı görüyorsunuz. Uzakta görülen gökdelenler Avrupa’nın en büyük finans merkezi olan La Défense. Yolun ucunda Zafer Takı’nın modern versiyonu Grande Arche de la Défense görülebiliyor.

Zafer takı her gün saat 10.00-23.00 arasında açık. Giriş için kişi başı 12 € ücret alıyorlar. Kesinlikle değer çünkü bence Paris’in en güzel fotoğraflarını buradan çekebilirsiniz. gün batımını sakın kaçırmayın.

-Büyük Saray (Grand Palais)

Hem şehirde düzenlenecek üst düzey etkinlikleri yapmak hem de Fransız sanatının geldiği noktayı Dünya’ya göstermek için 1900 yılında sanayi sarayı olarak inşa edilmiş. 240 m uzunluğundaki saray halihazırda sergi salonu ve müze olarak kullanılmakta. Saray, özellikle cam kubbesi ile dikkat çekiyor. 

Saray,1. Dünya Savaşı sırasında bir askeri hastane olarak hizmet vermiş, İkinci Dünya Savaşı’nda ise önce Naziler tarafından Fransa’nın işgalinde kullanmak üzere kamyon deposu olarak kullanılmış daha sonra da Parislilerin Nazilerden kurtuluşu için karargah olarak kullanıldığından Nazilerce topa tutulup ciddi zarar verilmiş.

Saray her gün saat 10.00-18.00 arasında açık. Giriş ücreti sergiye ya da faaliyete göre değişiyor.  

-Küçük Saray (Petite Palais)

Şehirde düzenlenecek üst düzey sergiler için 1900 yılında Büyük Saray ile birlikte inşa edilmiş. Tam bir prestij binası. Binanın hiç bir tarafında tek düzelik yok. Modernizm ile tarihin muhteşem şekilde harmanlandığı mimari ile bina tam bir foto sahnesi özelliğine sahip.

Saray her gün saat 10.00-18.00 arasında açık. Giriş ücreti sergiye ya da faaliyete göre değişiyor. 

-Concorde Meydanı (Place de la Concorde)

Concorde Meydanı Paris’e geldiğinizde mutlaka yolunuzun kesişeceği bir yer. Burası bulvarın en doğu kısmında yer almakta ve aynı zamanda bulvarın da sonunu oluşturuyor. Burada da aynı Sultanahmet Meydanı’nda olduğu gibi bir dikili taş var.

Luksor’dan getirilen 3300 yıllık dikili taş Mısır’dan getirilmiş dönemin Mısır Hıdivi, Mehmet Ali Paşa tarafından 1829’da hediye olarak göndermiş ve III Napolyon tarafından 1836 yılında meydana diktirilmiş.

Bu meydan tarihi birçok olaya da tanıklık etmiş. Örneğin Fransız Devrimi sırasında kral XVI. Louis ve kraliçe Marie Antoinette işte bu meydanda giyotinle idam edilmiş…

-Louvre Müzesi (Musée du Louvre)

Yıllık 8 milyon ziyaretçi ile Dünya’nın en çok ziyaret edilen müzesi aynı zaman da yine Dünya’nın en büyük sanat müzesi olarak kabul ediliyor. Tarih öncesi dönemden başlayarak günümüze kadar yaklaşık 38.000 nesne 73.000 m²’lik bir alanda sergileniyor.

1682 yılına kadar Fransız krallarının ikametgahı olan saray Louis XIV’ün Versailles Sarayı’nı ikametgah olarak seçmesi ile önemini yitirmiş. O tarihten itibaren de müze olarak kullanılmaya başlanmış.

Louvre Müzesi’nin girişinde yer alan Arc de Triomphe du Carrousel, 1806-1808 yılları arasında inşa edilmiş. İnşa edilirken Tuileries Sarayı’nın bir kapısı olarak düşünülmüş. Zafer Takı’nın aynısı ancak yarısı büyüklüğünde tasarlanmış. Müzenin kapısından baktığınızda bu takın içerisinden Zafer Takı’nı da görmeniz mümkün.

Takın üzerinde görülen 4 antik bronz at (Aziz Markos’un Atları) 1204 yılında Konstantinopolis’ten Venedik’teki San Marco Bazilikası’na, 1797 yılında ise söz konusu takın üzerine monte edilmiş. Bu nedenle tarihi değeri oldukça büyük.

Müze, Concorde Meydanı’nın arkasındaki Tuileries Bahçesi’ne (Jardin des Tuileries) bitişik konumda olduğu için bulvara yönelik bir planlama da mutlaka beraber düşünülmeli.

-Galeriler, Kafeler ve Mağazalar

Bulvar üzerinde Dünya’nın tüm ünlü markalarına ait ürünlerin sergilendiği galeriler var. Paris’e gittiğinizde şansınıza bağlı olarak galerilerde değişik etkinliklerle karşılaşabiliyorsunuz.

Burada emin olacağınız tek şey tüm galerilerin başka bir etkinlik için her gün dolu olduğu.

Bulvarda bir kafede oturmak bütün Dünya ile oturmak gibi. Burada etrafa bakmak ya da mümkünse insanlarla etkileşime geçmek çok güzel.

Dünya’nın ünlü şehirlerinde olduğu gibi burada da sadece ünlü bir markanın satıldığı mağazalarla karşılaşabiliyorsunuz.

Bulvarın bir diğer özelliği ise daha önce görmediğiniz değişik araçlarla karşılaşma ihtimalinin olması.

Şanzelize Bulvarı’nda Alışveriş

Alışveriş için şunu söyleyebilirim. Son dönemde çok lüks mağazaların olduğu bulvarın çevre bölgelerinin Afrika ve Ortadoğulu göçmenlerin yaşam alanı haline gelmesi nedeniyle bulvarda her bütçeye uygun mağazalar da görülmeye başlamış.

Bunları görünce nasıl olur diyerek çok şaşıracaksınız. Zevkinize, tercihlerinize ve elbette ki bütçenize göre 3-5 parça kıyafeti de buradan alabilirsiniz.

Şanzelize Bulvarı’nda Ne Yenir? Nerede Yenir?

Öncelikle şunu belirtmemde fayda var. Şanzelize Bulvarı ve yakın çevresi pahalı bir bölge. Döviz bazında paramızın değer kaybetmesi hepimizi etkiliyor ancak burada ailece ya da arkadaşlarınızla yiyeceğiniz bir yemeğin hayatınızın her zaman anacağınız anılarından biri olacağını da unutmamak gerek.

Şanzelize Bulvarı’nda deneyimlediğimiz 2 yerden bahsedeceğim. İlki bulvara göre uygun olduğunu değerlendirdiğim Bistro Roman. Hemen bulvarın geniş kaldırımları üzerinde ve Zafer Takı’na çok yakın. Burada et ya da tavuk ürünleri yiyebiliyorsunuz. Set menü alırsanız tek tek alımlara göre %20 indirim almanız olası. Diğer taraftan bir ailenin ortalama yemek gideri içeceğinize  de bağlı olarak 100-120 € arasında değişiyor.

Diğer deneyimlediğimiz yer ise Le Café de la Régence. Arc de Triomphe du Carrousel’in çıkışından 50 m sağa doğru yürüyüp Rue de Rivoli’yi geçin ve Rue de l’Échelle üzerinden Normandy Hôtel’e kadar 50 m daha yürüyün hemen köşede göreceksiniz.

Fransa’da biz de olduğu gibi insanlar birbirine doğru değil gelip geçeni görebilsinler diye caddeye doğru oturuyorlar. Bunu da kesinlikle yaşamalısınız. Bu kafeler oldukça zengin menülere sahip.

Clup Sandwich vb. basit bir şeyler yiyebileceğiniz gibi et, tavuk ve deniz ürünleri de yiyebilirsiniz. Basit bir şeyler yerseniz kişi başı 15-20 €, yemek yerseniz 30-40 € ödersiniz.

Değerlendirme

Paris’e gelip yapılması gerekenlerin başında Şanzelize Bulvarı’na gelmek ve burada kaliteli vakit geçirmek geliyor.

O kadar renkli ve canlı ki gerçekten insanın buradan gitmek içinden gelmiyor. Gecesi de gündüzü de ayrı güzel. Bu nedenle planlarınızı ez azından bir kere de olsa burayı hem gündüz hem de gece görmek üzere yapın.

Paris ile ilgili diğer yazılarımız için Paris Gezi Rehberi‘ne, daha geniş bir planlama için Fransa Gezi Rehberi‘ne, Benelüks ülkelerine de gitmek istiyorsanız Benelüks Gezi Rehberi‘ne bakmayı unutmayın. Sağlıcakla Kalın.