- Kastamonu Adının Hikayesi “Kastın Neydi Moni’ye”
- Abana Karadeniz’de Bilinmeyen Cennet
- Kastamonu Daday’dan Dağlara Doğru
- Küre Dağları Ilıca Şelalesi Gezisi
- Küre Dağları Pelitören Köyü Gezisi
- Toscana’ya Değil İnebolu’ya
- Kazan Gölü, Keşfedilmemiş Güzellik
- 1,5 Günlük Kastamonu Gezisi
- Tarihi Nasrullah Çorbacısı
- Kastamonu Kalesi Gezisi
- Sonbaharda Balabanağa Çiftliği
- İksir At Çiftliği
- Sonbaharda Yaptığımız Daday Gezisi
Artık haykırarak Toscana’ya değil İnebolu’ya diyorum. Neden? Malesef son dönemde gezginlik denince sadece yurt dışı akla geliyor. Buna itirazım net. Bir insan kendi ülkesini bilmiyorsa hatta kendi ülkesinde gezmeyi o zenginlikle buluşmayı küçümsüyorsa benim gözümde kesinlikle gezgin olamaz.
Çünkü gezginlik öğrenmektir, haberci olmaktır, paylaşmaktır ve yol göstermektir. İşte bu nedenle her bir gezgin aynı zamanda gezici bir öğretmendir. Bugün gitmekten kendimizi alıkoyamadığımız bir çok yer gezgin fotoğrafçılar sayesinde ünlü olmuştur.
İşte İnebolu; Karadeniz kıyısında yer alan doğal güzellikleri, tarihi, mimarisi, mutfağı, kestanesi, defnesi ile keşfedilmeyi bekleyen gizli kalmış bilinmeyen güzellikler diyarı…Daha vahimi İstiklal Savaşımızın zafer kapısı, biz çılgın Türklerin memleketi, İstiklal Madalyalı tek ilçemiz.
Bu kadar güzel bir coğrafyada fotoğraf çekmek gerçekten muhteşemdi. Hani sosyal medya da bir söylem var ya burası olsa beğenirdiniz ama burası şurası diye. İşte tam o söylem İnebolu için sanki. Görsek beğeniriz ama haberimiz mi var?
Güneşin doğumu bile farklı bu ilçede. Her ne kadar kuzeye baktığı için yüzünü göstermese de yine de ne muhteşem bir doğuş. Aklınıza gelen soruyu hemen cevaplayayım. Gördüğünüz görüntü orijinal. Dedim ya burası bir başka memleket ama maalesef bilmediğimiz bir memleket.
Gözümle görmesem fotoğraflarını çekmesem ben de inanmazdım. Vadinin karşısında yer alan bacaları tüten uzak köyler ise yeşilin güzelliği ve doğallığıyla bizi kendimizden geçirdi.
Güzel ilçe sadece Kastamonu’nun veya Anadolu’nun Karadeniz’e açılan kapısı değil aynı zamanda Anadolu’nun balık hali.
Tarım ve hayvancılık ile birlikte balıkçılıkta burada çok önemli. Neredeyse burada herkes balıkçı; kendi balıkçı olmasa da mutlaka balığa çıkmayı, tekneyi ya da en azından iyi balığı biliyor.
İşte böyle. Yıllarca nedeni bilinmez bir şekilde hor görülmüş. Gidilmemiş. Görülmemiş. Turlar yapılmış ama ya mola yeri olmuş ya da çok kıza bir gezi yapılmış. Anlaşılmamış yani güzelliği ve önemi…
İşte bu yüzden gezgin kardeşlerime artık haykırarak Toscana’ya değil İnebolu’ya gidin diyorum.
İnebolu Gezisi
İnebolu’ya Ulaşım
Peki buraya nasıl ulaşacaksınız. İlçe; Kastamonu’ya 90 km., Sinop’a 156 km. uzaklıkta.
En yakın havalimanı Kastamonu Havalimanı. Sinop Havalimanı da bir seçenek olabilir. Ancak İstanbul aktarması şart.
-Otomobil
İstanbul’dan geliyorsanız E-5 karayolu ya da TEM otobanını kullanarak Gerede-Karabük-Safranbolu-Araç-Kastamonu üzerinden 7 saatte (600 km), Ankara’dan geliyorsanız Çankırı-Ilgaz-Kastamonu üzerinden 4 saatte (345 km) buraya gelebilirsiniz.
-Otobüs
Kendi aracınız yoksa; İstanbul ve Ankara’dan Metro, Aksakal, Özlem şirketleri karşılıklı seferler yapıyor. Ayrıca Kastamonu İnebolu arasında çalışan bölgesel otobüs ve minibüsleri ile de buraya ulaşabilirsiniz.
İnebolu’da Gezilecek Yerler
Bu kısa tanıtımdan sonra burada geçirdiğimiz inanılmaz bir günü anlatmaya başlayabilirim.
-İnebolu’da Gün Doğumu
Gezimiz sabahın ilk ışıklarında başladı. Biliyorsunuz aç ayı oynamaz.
Daha sonra ayrıntısına gireceğim muhteşem kahvaltımızdan sonra güneşin doğuşunu kovalamaya başladık. Limandan çıkarak doğuya doğru yol aldık ve ilk fotoğraflarımızı çektik.
Bu saatte dışarıda ekmeğini çıkaran sadece biz değildik. Ekmeğini denizden çıkarmaya çalışan balıkçı kardeşlerimiz de bizimleydi, objektifimizdeydi.
-Beldeğirmeni Köyü
İlçe merkezinin 15 km doğusunda bulunan Beldeğirmeni Köyü küçük ve şirin bir sahil köyü. Köy tescillenmiş Fatih Çınarı ile ünlü.
Fotoğrafta caminin yanında gördüğünüz çınarının doğum günü 1484 olarak kabul ediliyor. Beldeğirmeni Köyü’nü tam cepheden çekebilmeniz için karşı tepeye çıkıp biraz çamurlansak da değdi doğrusu.
-Abana
İnebolu’nun doğusunda yaptığımız çekimleri Abana İlçesi’nde sonlandırdık. Abana gerçekten muhteşem ve ayrı olarak ele alınması gereken bir yer. Bu nedenle Abana ile ilgili fotoğraf çekim noktaları dahil tüm ayrıntıları Abana Karadeniz’de Bilinmeyen Cennet başlıklı yazımda bulabilirsiniz.
Buradaki çekimlerimiz bitince öğle yemeği için tekrar İnebolu’ya dönüp detaylarını sonra bulabileceğiniz bir yemek ve alışveriş arası verdik. Alışverişten sonra çekimlerimize tekrar başladık.
-İnebolu Türk Ocağı
Merkezdeki ilk durağımız ilçenin sembol yapısı İnebolu’nun tarihine hem tanıklık hem de misafirlik eden Türk Ocağı binası. İlçe milli mücadele döneminde cepheye en yakın liman olduğundan İstanbul’dan ve yurt dışından gelen harp malzemeleri ile gönüllü vatanseverler Anadolu’ya buradan giriş yapıyormuş.
Kahraman kayıkçılarımız tarafından fotoğrafta gördüğünüz denk kayıkları ile karaya çıkartılan ve hamallar tarafından kağnılara aktarılan tüm malzemeler çocuklar ve kadınlar da dâhil halk tarafından ya omuzlarda ya da kağnılarda dar patika yollar vasıtasıyla cepheye sürülmek üzere Ankara’ya ulaştırılıyormuş.
Düşman bunu görmüş tabii ki. Nitekim İnebolu, 09 Haziran 1921 tarihinde Yunan zırhlılarının taarruzuna uğramış ancak halk direnmiş, Yunanı püskürtmüş.
İnebolu halkının tamamen vatanseverlikle yaptığı bu hizmet 3 sene boyunca sürmüş, karşılığında ne kayıkçılar, ne hamallar, ne de halk en ufak bir ücret talep etmemiş.
Bu nedenle de ilçeye 1924 yılında mücadeleye olan katkısına hürmeten istiklal madalyası verilmiş. Biz de aynı zamanda müze olan Türk Ocağı binasında İstiklal Madalyası’nı aradık ama bulamadık. Onun yerine sadece bir sertifikanın sergilendiğini görünce açıkçası şaşırdık.
Müze müdürüne madalyanın yerini sorduğumuzda sadece özel günlerde çıkarıldığını madalyanın zimmetli olduğunu söyledi. Açıkçası böyle bir şey neden sergilenmek yerine saklanır bir anlam veremedim, hatta çok yanlış buldum.
Avrupa’da olsa ziyaretçilerin bu madalya ile fotoğraf çekilmesi teşvik edilir, durumsal bir farkındalık yaratılır. Bunu medyada gören insanların da ilçeye gelerek ekonomik katkı sağlaması ve ilçe ile gurur duyması sağlanır.
Kopenhag’da milli müzelerin ve sarayların girişlerinde şu yazıyı görebilirsiniz. Fotoğraf çekmek serbesttir, hatta teşvik de edilir.
Bunun dışında tüm bu mücadelenin fotoğraflarını, milli mücadelenin amillerinden denk kayıklarını Türk Ocağı’nda görmek ve fotoğraflamak mümkün.
Diğer taraftan Atatürk 27 Ağustos 1927 tarihinde Şapka ve Kıyafet İnkılabını bu binadan başlatmış. Günün hatırasına atfen Prof.Dr Yılmaz Büyükerşen tarafından yapılan balmumundan Atatürk Heykelini de yine bu bina fotoğraflamanız mümkün. Müze binayı 09:00-17:30 saatleri arasında gezebilirsiniz. Tel: 03668114492
-İstiklal Yolu
Cepheye taşınmak üzere tüm malzemenin toplandığı, asker ve sivillerin cepheye gitmek üzere yürüyüşe başladığı İnebolu ile yine tüm malzemeler ile asker ve sivillerin cephelere dağıtıldığı Ankara arasındaki 340 km uzunluğundaki yola istiklal mücadelesine katkısı nedeniyle “İSTİKLAL YOLU” adı verilmiş.
Yani şu an gördüğünüz fotoğrafını çektiğimiz yolun adı aynı zamanda İstiklal Yolu.
-İnebolu Şerife Bacı Heykeli
İstiklal Yolu üzerinde yapılan silah ve cephane taşımacılığı, eli silah tutan gençler cephelerde olduğu için daha çok yaşlı erkek ve kadınların insan üstü gayretleriyle yerine getirilmiş. Bu yaşlı ama kahraman kadınlarımızdan biri de Şerife Bacı.
Daha önce eşi de Çanakkale’de şehit olan bacımız 1921 Aralık soğuğunda köyde bakacak kimsesi kalmadığı için sırtında Elif çocuğu ve kağnısı ile yola çıkmış, yolda öküzü ölünce boyunduruğu kendine takmış bir süre arabayı çektikten sonra donduğunu fark etmiş mermileri yorganıyla, Elif’i ise vücuduyla örtmüş ve Kastamonu Kışlası yakınlarında donarak şehit olmuş. Bu kahraman kadının kendisine hürmeten belediye konağı yanında temsili heykeli dikilmiş.
-İnebolu Dışı
İlçenin girişinde yaptığımız çekimler ise bizi en çok etkileyen çekimlerdi.
Çok şanslı sayılırız ki orada bir köy var uzakta o köy bizim köyümüzdürü yerinde yaşadık ama bir farkla biz o köye gittik.
Küçük dağ köyleri, o köylere giden dar yollar ve o dar yollarda oynayan güzel çocuklar ve köpekleri….
Köyden çıkan küçük bir çocuk tesadüfen yokuşun başına kadar gelip tekerli kızağı ile köye doğru kayıyordu. Sevimli mi sevimli köpeği ise ona eşlik ediyordu. İşte tüm bu manzaranın ortasında bizler ise TOSCANA’yı değil İnebolu’yu fotoğraflıyorduk.
İnebolu’da Ne Yenir? Nerede Yenir?
Burada nerede yiyeceğinize gelince; bölgede kahvaltı yapabileceğiniz en iyi yer hiç şüphesiz Palmiye Pide&Kebap.
Adına bakıp sakın aldanmayın. Bülent Yağcıoğlu tarafından işletilen bu mekânın kahvaltıları gerçekten muhteşem ve doyurucu. Özellikle de gün doğumu fotoğrafları çekmek maksadıyla sabah erkenden kuvvetli kahvaltı yapmak zorunda olan bizim gibi yolcular için.
Zaten ne kadar iyi bir yer olduğunu duvarda asılı duran buraya gelen ünlülerin fotoğraflarından anlıyorsunuz. Kahvaltı ederken fırından yeni çıkan kocaman güveci görünce Bülent Bey’e sorduk. Kahvaltı da güveç mi var? Bülent Bey burada ona “göveç” diyorlar diyerek bunun hikâyesini de bize anlattı.
Kurtuluş mücadelesi yıllarında İnebolu’da taşıma işlerinde kullanılan kayıkçı ve hamallar, güçten düşmemeleri için kuvvetli tayın ile besleniyormuş. Bu kapsamda kayıkçı ve hamallara kuvvetli kahvaltı ile birlikte etli güveç de yediriliyormuş. İnebolu ve civarında bu adet hala devam ederken kahvaltıda da hala göveç yeniyormuş. Tel:03668114770
İlçe mutfağı çok zengin olmakla birlikte mutfağın kralı tabii ki balık. Bizim de tercihimiz Balıkçı Mustafa’nın taze balıklarının pişirildiği, ilçenin en iyi balıkçısı kabul edilen İne-Balık oldu. Hayatımda bu kadar lezzetli çinekop ve palamut yediğimi hatırlamıyorum. Özellikle palamut kızartmasının bu kadar hafif ve lezzetli olması beni gerçekten şaşırttı.
Fiyatlara gelince porsiyon olarak ne yerseniz 15 TL (2017). İnanın bu muhteşem lezzete fazlasıyla değer. Bu vesile ile gerek bizi balıklarla ilgili olarak yönlendiren gerekse bize İnebolu’yu gezdiren Ebru Kafa Hanım’a da teşekkürlerimi sunmayı bir borç biliyorum. Tel: 3668114123
Değerlendirme
Evet. Bu şirin ile ilgili anlatabileceklerim bu kadar. Sizin de fark ettiğiniz gibi yaptığımız gezideki görüntülerden de etkilenerek planımızın dışında beklenenin tam tersine İnebolu çevresine daha çok ağırlık verdik. Çünkü İnebolu bir bütün ve herkes ilçeyi bir bütün olarak görmeli değil mi?
Müze şehir görünümünü koruyan ilçe önümüzdeki dönemde tüm foto ve gezi severlerin ilgi odağı olmaya aday. Bölgeyi net olarak yaşayıp güzel anıları fotoğraflayabilmeniz için sonbahar döneminde kasım ayında en az 1 gün kalacak şekilde planlama yapmalısınız.
Eğer Kastamonu, Pınarbaşı, Küre, Araç ve Daday’ı da düşünüyorsanız bu en az 3 gün olmalı. 1,5 günlük daha kısa bir gezi planlıyorsanız tıklayınız.
İl bazında planlama yapacaksanız Kastamonu Gezi Rehberi‘ne bölge bazında planlama yapacaksanız Batı Karadeniz Gezi Rehberi‘ne bakabilirsiniz. Sağlıcakla Kalın.
Karadeniz kıyısındaki konumu ve muhteşem doğasıyla siz gezginleri bekliyor. Hadi şimdi Toscana’ya değil İnebolu’ya…Sağlıcakla Kalın.
Comments (2)
Çok güzel bir tanıtım yazısı olmuş, ellerinize ayaklarınıza sağlık..
Çok teşekkür ederim ilginiz için sağ olun.