Tyana Antik Kenti, tarih öncesi hayatlar ile günümüz arasında köprü olarak kalmayı başaran Anadolu’nun ortasında gerçek bir tarihi hazine niteliğinde 8 bin yıllık tarihi geçmişi olan gizemli bir antik kent.
Niğde il merkezinin 24 km güneyinde, Bor ilçe merkezine 8 km uzaklıkta ve Bor ilçesine bağlı bir belde olan Kemerhisar’da bulunuyor.
Kemerhisar ise antik kent üzerine kurulmuş yer altı zenginliğinin yanında günümüzde bile 3 kutsal dinin sembollerini görebileceğiniz ayrı bir ekol.
Ayrıca coğrafi olarak karasal iklim bölgesinde olmasına rağmen Torosların eteğindeki olması nedeniyle İç Anadolu’dan farklı olarak yazları serin kışları ılıman bir iklime sahip oksijen olarak oldukça zengin bir belde.
Tyana Antik Kenti Gezisi
Tyana Antik Kenti’ne Ulaşım
Niğde’den 24 km mesafede bulunan Kemerhisar’a hem merkezden hem de Bor İlçesi’nden minibüsler ile ulaşabilirsiniz. Niğde ve Bor’dan toplu ulaşım saatleri için tıklayınız.
Antik kenti sadece eski bir kent olarak görmek yanlış. Burada su kemerleri ve Roma Havuzu da önem taşıyor.
Tyana Antik Kenti
8000 bin yıllık bir geçmişe sahip olan bölgede kurulan Tyana pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış. Sırasıyla Hititler, Pers, Roma, Bizans, Arap ve Türk yönetimine girmiş.
Hititler döneminde Tuwanuwa, Roma’da ise Tyana olarak tanınmış. Döneminde Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’i kontrol edebilen bir mevki de doğu ile batı arasındaki bir kapı konumundaymış. Aynı anda Kral, Şark ve İpek yollarının üzerinde bulunan tek kent olmasından dolayı bir ticaret ve konaklama noktası da olmuş.
M.Ö. 1200’lü yıllarda Hititler döneminde başkent olmuş. Tarihte ilk doğru yönetim ilkelerinin şekillendiği yer olmuş. Bu ilkelerden etkilenen kent esas ününü yönetim şekli ile sağlamış. Kent meclisinde kendi yöneticilerini tarih boyunca kendileri seçmişler. Demokrasinin beşiği olarak çevre ülkelere ve yönetimlere de örnek olmuşlar. Tüm istilalara kendi demokrasi geleneği ile direnmiş atanan yöneticiler tanınmamış her zaman halk kendi yöneticilerini kendileri atamak suretiyle özerk bir yönetim yapısına sahip olmuş.
Bu yöntem ile hem gelişip hem de büyümüşler. M.Ö. 8.-5.yy.lar arasında Kayseri, Konya, Nevşehir, Niğde gibi 24 kent devleti buraya Tyana Konfederasyon Devletleri olarak buraya bağlıymış. M.Ö. 5. yy.da Efes-Tyana ve Sinop-Tyana arasında güvenli bir yol güzergahı bile oluşturulmuş.
M.Ö. 372 yılında Güney Kapadokya Devleti döneminde de Tyana başkent ilan edilmiş.
Roma döneminde de önemini koruyan kent bir dönem Kleopatra’nın yazları yaşadığı yer bile olmuş.
Müzik, mimarlık, hayvancılık ve tarımda ilerlemiş düşünen ve üreten insan topluluğu haline gelmişler. Müziğin algoritması ve notaların sayısal ifadeleri 1800 yıl önce burada Tyana’da ortaya çıkmış. At yetiştiriciliğinde o kadar ileri gidilmiş ki M.S. 2. yy.da Roma saraylarına, İmparator ve İmparatoriçelerine Tyana’da yetiştirilen atlar hediye edilirmiş. Günümüzde de ünlü olan Niğde elması da Perslerden öğrenilip Tyana’da yetiştirilmiş. -35 derece kadar dayanıklı ve sulu olan bu elmalar Yunan kentlerinde ve Roma’da çok sevilirmiş. Avrupa elmayı Tyana’dan öğrenmiş. Şarap ve sirke üretimi de oldukça kaliteli olduğundan Roma İmparatorluğu döneminde saraylar dahil tüm imparatorlukta tercih edilirmiş.
Kentin zenginleşmesi ise buna paralel olarak sosyal ve kültürel faaliyetleri zenginleştirmiş bugün toprak altından fışkıran tarihin kaynağı olmuş. Dünya’nın ilk posta teşkilatının da Tyana’da kurulduğu söyleniyor.
830 yılında Abbasilerin eline geçen kentte büyük bir yıkım yapılmış tüm kilise ve okullar yerle bir edilmiş.
1071 yılından itibaren Anadolu’nun fethi ile Türklerin eline geçen kentin üzerine Selçuklular döneminde bir köy kurulmuş adına da Kilisehisar denmiş. Osmanlılar döneminde köy Kishisar adını almış. Bu dönemde Niğde ön plana çıkarak bölgenin merkezi olmuş.
Cumhuriyetin döneminde Kishisar ismi Kemerhisar olarak değiştirilmiş ve köy Niğde Bor’a bağlanmış.
Roma Havuzu
Tabii ki tüm tarihte tüm yolların kesiştiği, başkentlik yapan böyle bir ticaret merkezinin hem saraylar, hanlar, ikametgah vb. konaklama hem de askeri birliklerce korunma ihtiyacı nedeniyle su ihtiyacı ön plana çıkmış.
Kentin su ihtiyacını karşılamak üzere M.S. 2.-3. yy. döneminde bir havuz inşa edilmiş. Havuzda su tutularak yer altı kanalları ile su kemerlere taşınıyormuş. Ayrıca bu havuzda su sporları yapıldığı anlatılıyor.
20m-60m ölçülerindeki su ile 30 bin kişinin su ihtiyacı karşılanmış. O zamanın teknolojisi ile böyle bir sızdırmaz havuzun yapılabilmesi oldukça önemli bir olaymış.
Su kemerleri
Roma döneminden günümüze ulaşan su Kemerleri kent kültüründeki dönemin mimari ve sanattaki büyüleyici gücünü ortaya koymaktadır. Su demek medeniyet demek…Tabii ki
Roma Havuzu’ndan başlayarak Tyana’ya ulaşan 4,3 kilometrelik tarihi su kemerleri Roma İmparatorluğu döneminin görkemli eserleri arasında en önemlisi.
M.S. 98 yılında Roma İmparatoru Traianus döneminde başlayan inşa faaliyetleri İmparator Hadrianus döneminde bitirilebilmiş.
Kemerlerin 1.2 km uzunluğundaki kısmı gözle görülebiliyor ve 5.2 m yüksekliğe ulaşıyor. Geri kalan kısmı ise halen toprak altında bulunuyor. Hal böyle olunca bugün beldenin neredeyse her tarafı I., II. ve III. derece arkeolojik sit alanı olarak koruma altına alınmış. Kazı çalışmaları ise geniş çaplı olarak devam etmekte.
Antik kent su kemerleri sayesinde dönemin en modern su şebekesine sahip olmuş.
İnsan kemerlerin büyüklüğünü gördüğü zaman inanamıyor. Arabanız ile kemerlerin etrafında rahatlıkla dolaşabilirsiniz.
Geçmişin izlerini taşıyan büyük bir dünya var Kemerhisar’da … Tarihin sırlarını içinde barındıran, geçmişin izlerinden geleceğe sihirli bir ayna gibi ışık tutan saklı bir kent Kent halen keşfedilmeyi bekleyen yerleri ile tarihle ilgilenen herkesi kendine çekiyor. Niğde ye gelip Tyana Antik Kenti’ni görmemek olmaz.
Beldeyi gezerken buraya has elma, üzüm, ceviz ve kayısıyı tatmayı da unutmayın. Hatta imkanınız varsa evinize de alın. Görüşmek üzere.