- Antalya’nın Adı Nereden Geliyor?
- Türkiye’nin En Güzel Yeri Kaleköy (Birinci Bölüm)
- Türkiye’nin En Güzel Yeri Kaleköy (İkinci Bölüm)
- Antalya’nın Güzeli Düden Şelalesi
- Türkiye’nin En Güzel Yeri Kaleköy (Üçüncü Bölüm)
- Türkiye’nin En Güzel Yeri Kaleköy (Dördüncü Bölüm)
- Adrasan Kalkışlı Tekne Turu
- Dünyaca Tanınmış Kaputaş Plajı
- Meis; Kendisi Küçük, Keyfi Büyük Ada
- Kaş’ta Bir Küçük Çakıl Plajı
- Limanağzı Nuri’s Beach
- Antalya’da Bir Konya Mutfağı “TİRİTÇİZADE”
- Bir Antalya Klasiği, Şişçi Ramazan
- Antiphellos Antik Tiyatrosu Gezisi
- Kaş, Antalya’da Bir Yasemindir
- Manavgat Şelalesi’nde Bir Gezi
- Side Antik Kenti Gezisi
- Antalya’nın Tatil Köyü Side Gezisi
- Günübirlik Alanya Gezimiz
- Kurşunlu Şelalesi ve Yeşilin 50 Tonu
- Günübirlik Tazı Kanyonu Gezisi
- Saklıkent Kayak Merkezi-Antalya
- Evdir Han Antalya’da Bir Selçuklu Kervansarayı
- Zeytinpark-Antalya Gezisi
- Patara Antik Kenti ve Patara Plajı
- Olimpos Antik Kenti ve Olimpos Plajı
- Yazın Yaptığımız Adrasan Gezisi
- Dünyanın Ucundaki Gelidonya Feneri
İlk bölüm olan Türkiye’nin En Güzel Yeri Kaleköy (Birinci Bölüm) kapsamında buraya nasıl geldiğimizi, pansiyonumuza yerleşmemizi ve köyü tanıma amaçlı kısa çevre turumuzu anlatmıştık. Türkiye’nin En Güzel Yeri Kaleköy (İkinci Bölüm) kapsamında ise ilk denize giriş ve deniz kaplumbağalarını, gün batımı çekimlerini ve akşam yemeği ve sonrasını anlatacağım.
Kaleköy’ü tanıma amaçlı kısa çevre turumuzu tamamladığımızda hem yol yorgunu hem de öğle vakti sıcağı nedeniyle oldukça terliydik. Bu durum da doğal olarak denize girme isteğimizi kamçılıyordu.
Kaleden aşağıya inerken çektiğim bu görüntü hemen sol tarafımızda kalan Kale Pansiyon’a ait. Görüntü o kadar hoşuma gitti ki akşam saatlerinde bu bölgeye yönelik bir çekim de yapmaya karar verdim.
Kaleköy Gezisi
Kaş ve Demre Çıkışlı Kaleköy Turları
Kendi pansiyonumuza geçip malzemelerimizi alıp aşağıya indik. Tekne turları gelmeye başladı. Bazıları açıkta demir atıp yüzme molası verirken bazıları da köye aborda olup 1 saat yemek molası veriyor.
Dikkat çekmek istediğim çok önemli bir konu var. Maalesef vatandaşlarımız buraya adam başı 75 TL (2016) civarında bir para ödeyerek Demre ya da Kalkan kalkışlı Kekova turları ile geliyor. Kaleköy’e ise tur kapsamında yemek molası için uğrayabiliyor ve buranın güzelliğine hayran olup ben niye burada kalmadım diyerek pişman oluyor. Bunu yazıyorum çünkü ilk defa burayı gören biri için bu ayıp değil. Zamanında bu hatayı tecrübesizliğimden dolayı ben de yaptım.
Hayır arkadaşlar, lütfen buraya turla gelmeyin. Kendinize bir iyilik yapın. Biraz paraya kıyın ama en az 2 gün burada kalın.
Emin olun ki burada geçireceğiniz 2 gün başka yerde geçireceğiniz 20 güne bedel olacak. Rahmi Koç bile benim gibi düşünmüş olacak ki yazlığını yolu olmayan bu köye yaptırmış (Gerçi kendisi yazlığına pist yaptırmış helikopterle gelip gidiyormuş.) Bu arada hemen arkamda gördüğünüz tekne de pansiyona ait. Anlaşmaya bağlı ücret karşılığına Kekova turu da yapabiliyorsunuz.
Kaleköy Deniz Kaplumbağaları
Bu arada herkesin bahsettiği ilk deniz kaplumbağamızı da gördük. Böyle korumalı bir alanı binlerce yıldır sadece insanlar değil caretta carettalar da evleri olarak kullanıyor.
Genel olarak kaplumbağalar insanlar ile uyumlu ancak son dönemde çok nadir de olsa özellikle sahilden atılan etler nedeniyle alışkanlıklarını değiştirip bazen insanlara saldırıp ısıranlar da çıkabiliyor.
Ancak gördüğüm kadarıyla günübirlik gelen teknelerden oldukça rahatsızlar. Çünkü bu tekneler oldukça fazla gürültü çıkarıp çaktırmadan bıraktıkları sintine atıkları ile onların doğal yaşam dengelerini bozabiliyor.
Artık akşam saatlerine giriyoruz. Güzelce serinleyip günün yorgunluğunu da hamakta biraz kestirerek attıktan sonra fotoğraf çekmek için hazırlandım.
Kekova’ya Karşı Gün Batımı Çekimleri
Artık ışığın en güzel olduğu saatlere yaklaşıyoruz. İlk durağım yazının başında söylediğim gibi hemen sol tarafımızdaki Ankh Pansiyon’un iskelesi. Işık ve sahne muhteşem.
Tamam, fotoğraf çekmek sanattır ama her sanat dalının da kendini ifade etme biçimi olarak kendine özgü araçları ya da ifadeleri vardır. Fotoğraf sanatında ise bu araç ışık ve sahnedir.
Bizim yapacağımız ise bu sahneye ışık ile bir şeyler yazabilmek…. İnsan doğal olarak böyle bir sahnede hiç bir kare kaçırmak istemiyor. En iyisi için defalarca aynı resmi çekiyorum.
Şimdi de adacıklara doğru sağ tarafa doğru hareket ediyorum. Çok yer görmeme rağmen Türkiye’de burası gibi bir yer görmedim. Burayı nasıl tanımlarsın deselerdi sanırım burayı tarih, doğa ve renklerin en güzel şekilde bütünleştiği bir cennet sahnesi olarak tanımlardım.
Gördüğünüz iskele köyün uzun ince iskelesi. Belki düzgün değil ama böyle daha güzel ve doğal. Özellikle de Üçağız Köyü’nden mal geldiği zaman bu iskeleyi görmelisiniz. Daha önce belirtiğim gibi köyde yaşayanlar akraba olduğu için bir anda buraya doluşup tüm malı hep beraber indiriyor sonra da hep beraber taşıyorlar.
Kaleköy Adacıklar
Bir yanda kayalarla iç içe geçerek saklanmış 2500 yıllık antik şehir kalıntıları, bir yanda ve caretta carettalar ile bu tarihin içerisinde yüzebileceğiniz muazzam deniz.
Roma dondurmacısının önünden denize girdim. Elimde fotoğraf makinesi de var. Çok dikkatli hareket ediyorum. Su yaklaşık olarak dizlerimde ancak belimi geçtiği yerler de var. İlk olarak meşhur deniz içerisindeki lahitin de olduğu sahneye geliyorum. Yerli ve yabancı turistler doğal olarak içerisinde bir şey olup olmadığını merak ediyor. Yukarı da ise yarın bu saatlerde çekim yapacağım Simena kalesi ve hemen ön görünümündeki Rahmi Koç’un yazlığını görüyorsunuz.
Çekimler esnasında bazen yakınınızdan bazen de bacaklarınızın arasından kaplumbağalar geçiyor. Panik yapmayın. Sabit durun onları korkutmayın. Buraya isterseniz pansiyondan bineceğiniz kanoyla da gelebiliyorsunuz. İnanılmaz zevkli bir seyir.
Biraz önce denize girdiğim yerden çıktım ve bu gün için sahnenin son resmini çektim. Muhteşem bir ışık var. Bu sırada yanıma bir köpek geldi. Adı sanı yok. Sahibi de yok. Ama makinemi çekiştirip duruyor. Biraz sonra köylü kadınlardan birinin köpeği Karabaş diye çağırdığını duydum. Köpeğin sahibi yokmuş köyün köpeğiymiş.
Kaleköy Eski Evler
Kaleye doğru tırmanırken gördüğünüz terk edilmiş evi fark ediyorum. Ancak tek başıma değilim. Karabaş peşimi bırakmıyor. Baktım rahat yok ev ile birlikte onu da çekmeye çalıştım. Sanırım başardım.
Bu sırada The I am Here Cafe sahibi Mustafa ÇAN ile karşılaştım. Fotoğraf çekmek için dolaştığımı söyleyince beni hemen kafenin hemen yanında bulunan evinin üst katına götürdü. Buradan istediğin çekimleri yap işin bitince gel dondurma ye dedi. Hayır demedim tabii ki ama önceliğim bu sahneler.
İlk akşamımız olduğu için Yurdakul Bey bizi uyarma gereğini hissetti. Pansiyon sadece 4 odalı olduğu için akşam yemeği siparişlerimizi, nereye servis açılmasını istediğimizi ve tabii ki servisin sıcak olabilmesi için yemek başlangıç zamanını eğer pansiyonda yemeyi düşünüyorsanız en az 2 saat önceden bildirmeniz gerekiyor. Böylece hem eksik malzeme varsa tamamlanırken sizin de günün en önemli faaliyeti olan akşam yemeğinizden azami memnun kalmanızı sağlıyorlar. İsteğimiz üzerine bu masayı rezerve ettiler.
Rezervasyon işlemi bitince bu zamandan azami şekilde faydalanmak üzere köy iskelesine geri döndüm. Fotoğrafın tepesinde gördüğünüz yer 2 fotoğraf üste The I am Here Cafe’nin üzerinden çektiğim eski kale kalıntısının olduğu yer. Buradaki çekimler de bitince artık akşam yemeği için pansiyonun yolunu tutuyorum.
Kaleköy Akşam Yemeği ve Sonrası
Hanımları bilirsiniz genel olarak saatlerce hazırlanamazlar. Erkeklerin işi ise çok sürmez. Bir yandan bizimkileri bir yandan da rezervasyon saatini beklerken bu fırsattan istifade çekimlere devam ediyorum. Bu arada diğer sakinler de yüzmeye devam ediyor.
Nemden nefret edenler için de önemli bir bilgi paylaşmak istiyorum. Kaleköy, Antalya bölgesinde akşam nem dolayısıyla terlemeyeceğiniz ender yerlerden biri. Akşamları hava hep püfür püfür ve nemsiz. Köy sakinleri de bunu teyit ediyor.
Genel olarak yemek akşam saat 21:00’e doğru alınıyor. Pansiyonda kalanlar akşam yemeklerini burada alacaklar diye bir kaide yok ancak tercih bu yönde. Zaten önce sakinlere soruyorlar tercih etmezseniz masalar diğer pansiyonlardan gelenlere rezerve ediliyor.
Çıstak çıstak müzik arıyorsanız boşuna aramayın burada öncelik Akdeniz Akşamları. Tablet yok, bilgisayar yok, hatta yer yer telefon da yok . Sadece aileniz, arkadaşlarınız ve siz varsınız. Yemeklere gelince tercihinize bağlı olarak et, tavuk ya da balık alabiliyorsunuz. İsteğinize göre meze de hazırlıyorlar. Ortamı ise artık sizin tahayyülünüze bırakıyorum.
Yemekten sonra ise burada yapılacak en güzel şey bana göre ülkemizin en iyi dondurmalarının yapıldığı The I am Here Cafe’ye gidip Kekova manzarasında dondurma yemek. Böylece bu bölüm ile Kaleköy’deki ilk günümüzü tamamlıyoruz. Üçüncü bölümde size ertesi sabah fotoğraf çekerken başıma gelenleri anlatacağım. Üçüncü bölümde görüşmek üzere….
Diğer Antalya ya da Likya Yolu yazılarımıza da bakmayı unutmayın.