Bababurnu, Asya Kıtası’nın En Batı Ucu

Antik çağlardaki adı Lekton olan Bababurnu, Asya Kıtası’nın en batı ucu. Aynı zamanda Osmanlının yaptırdığı son kaleye de ev sahipliği yapıyor.

Tüm bu özelliklerine rağmen tanıtım ve altyapı eksikliği nedeniyle maalesef kimsenin buradan haberi yok. Sanırım siz de yeni öğrendiniz. Halbuki buranın tarihi 1723 yılında bir deniz seferinden dönerken fırtınaya yakalanan Sultan III. Ahmet’in Bababurnu’na sığınması ile başlamış.

Bababurnu’nda yaşayan köylüler padişahı memnun etmek için ellerindeki tüm imkanları kullanırken fırsattan istifade kendilerine devamlı saldıran korsanlara karşı da koruma istemişler.

Sultan III. Ahmet halkın talebini yerinde görerek buraya bir kale yapılmasını emretmiş. Kale bitirilince de mahkûmlar özgürlüklerine kavuşurken Bababurnu’nda yerleşik hayat başlamış.

Bababurnu Gezisi

Bababurnu’na Nasıl Gidilir?

Çanakkale‘ye bağlı Ayvacık sınırları içerisinde kalan Bababurnu; arabayla İstanbul’a 7 saat (430km) , İzmir’e 4 saat  (297 km) uzaklıkta bulunuyor. Ezine’den Gürpınar yolu ya da Ayvacık’tan Behramkale yolu ile Bababurnu’na ulaşabilirsiniz. İstanbul’dan gelmek için İstanbul-Bandırma hızlı feribotunu kullanırsanız daha az yorulursunuz ancak değip değmeyeceğinin tercihi tabii ki size bağlı.

Bababurnu’nda Gezilecek Yerler

Bababurnu küçük bir yer ama zamanında üstlendiği rolü ve coğrafi konumundan ötürü çok değerli bir yer.

-Babakale

İnşaasına yazımın başında anlattığım olaylar neticesinde Sultan III. Ahmet’in emri ile başlanmış. Bölgede bahse konu kaleyi inşa ettirmek üzere Kaptan-ı Derya Mustafa Paşa görevlendirilmiş.

Çıkarılan bir fermanla da ülkenin dört bir yanındaki hapis olan mahkûmların kalenin inşaatından sonra serbest kalacakları duyurulmuş.

Ülkenin dört bir yanından gelen 400 mahkum özgürlük hayaliyle kaleyi çok çabuk bir şekilde bitirmiş.

Böylece 1726 yılında inşa edilen kale, Osmanlının yaptırdığı son kale olarak tarihe geçmiş. Aynı zamanda Asya’nın en batısında bulunan kaleye yönelik olarak yaptığım gezi ile ilgili detaylı bilgi ve fotoğrafları Babakale, Osmanlının Yaptırdığı Son Kale başlıklı yazımda bulabilirsiniz.

-Babakale Camisi

Babakale Camisi Kaptan-ı Derya Mustafa Paşa tarafından Babakale’nin inşası sırasında 1725 yılında yaptırılmış. Doğu ve batı taraflarından birer kemerli kapısı var.

Ana mekâna giriş ahşap bir kapıyla sağlanmış. Kapının üstünde bir kitabe var. Kitabede “Pek değerli ve latif olan baba bu yerin karanlığını aydınlattı. Bababurnu demekle meşhur bu yer önceleri Müslümanlara saldıran Frenk eşkıyasının barındığı zor ve meşakkatli bir yerdi. Bunu haber alan kaptan paşa ferman çıkarıp Müslümanları bu beldeyi vatan tutmaya teşvik etti ve ilk iş olarak bu temiz mabedi yaptırdı. Her zaman korunmuş bu kalenin ibadethanesine gizlilik aleminin ilhamından can kulağıyla işitilen bu mısralarla tarih düşüldü. Sene 1140-1141” yazıyor.

-Babakale Limanı

Balıkçı barınağının inşasına başlama tarihi 1679 yılına kadar uzanıyor. Barınağın temeli Kaymak Mustafa Paşa tarafından 1679 yılında atılmış. Çıkan bir isyan neticesinde Kaymak Mustafa Paşa öldürülünce bu temel de sahipsiz kalmış.

Maalesef bu çaba tam 332 yıl sonra 2009 yılında noktalanmış ve Babakale Limanı hizmete açılmış. Bugün liman; gemiler, yat ve tekneler için bölgede güçlü bir korunak hizmeti veriyor.

-Latif Baba Türbesi

Piri Reisin Kitab-ı Bahriyesi’nde ve Evliya Çelebi ünlü Seyahatnamesi’nde yer alan bilgiye göre donanmada görevli “Peksimet Yemez” lakaplı Latif Baba gemide ölünce en yakın nokta olan buraya defnedilmiş.

O günden sonra donanma buradan ne zaman geçse tayfalar onun mezarına doğru peksimet atmış. Zaman içerisinde mezar ise türbeye dönmüş.

Bababurnu’ndan Ne Alınır?

Buranın en ünlü işçiliği bıçaklar üzerine. Bıçakçılığın geçmişi 1700 lü yıllara dayanıyor. Osmanlı imparatorluğu kılıç ihtiyacını karşılamak için Kazakistan’dan buraya bıçak ustaları getirtmiş. Neredeyse imparatorluğun kılıç ihtiyacının önemli bir kısmı buradan karşılanıyormuş.

Bu sanat daha sonra babadan oğula devam etmiş. Bir zamanlar burada 18 bıçakçı dükkanının olduğunu söylüyorlar. Maalesef ben sadece bir tane görebildim o da kapalıydı. Buradaki bıçakların ve kılıçların en önemli özelliği tamamen el yapımı olmasıymış. isteğe göre süsleme de yapılıyormuş.

Bababurnu’nda Ne Yenir?

Çevrede taze balık ve deniz ürünleri yiyebileceğiniz lokantalar var. Akdeniz’den Karadeniz’e geçiş noktasında bulunması nedeniyle mevsimine göre her çeşit balığı bulabilirsiniz.

Ancak zamanım çok az olduğu için hemen kalenin karşısındaki Çınaralltı Kahvesi’nde oturan amcaların da ısrarıyla kalenin hemen yanında bulunan Babakale Güzelleştirme, Kültür ve Dayanışma Derneği’ne gittim.

Ne yiyebileceğimi sorduğumda mantılarının ünlü olduğunu ancak 45 dakikadan önce hazır olamayacağını söylediler. Çok az zamanım olduğu için en kısa zamanda ne verebileceklerini sordum. Sıcak dolma verebiliriz dediler. Onlar hazırlarken ben bahçede çocukların fotoğraflarını çektim.

Ev yapımı ayran eşliğinde aldığım dolmaya gelince gerçekten çok güzeldi. 10 TL (2018) civarında bir para ödeyerek buradan ayrıldım.

Değerlendirme

Bababurnu, Asya Kıtası’nın en batı ucu. Aynı zamanda Osmanlının yaptırdığı son kaleye de ev sahipliği yapıyor. Tüm bu özellikleri ile ziyaret edilmeyi fazlası ile hak ediyor. Ben, burada Türkiye’nin ve Asya’nın en batı noktasında bulunmanın özel ve ayrıcalıklı duygusunu hissettim.  Coğrafya derslerinde öğrendiğimiz Anadolu’nun en batı noktasını görmenin kıvancını yaşadım. Yolu biraz zorlu ama emin olun katlandığınıza değiyor.

Hoş bir Ege köyü havası güler yüzlü insanları ve harika manzarası ile gidilip görülmesi gereken bir yer. Düşünün Bababurnu’nda gün batımı fotoğraf çekerken tüm Asya Kıtası’nda son gün batımını çektiğinizi biliyorsunuz. Bu durum bile bir gün burada geçirmek için gerekli sebep değil mi? en azından yakınlarda tatil yapıyorsanız bir akşam güneşini burada batırmalısınız.

Assos ve Çanakkale ile ilgili diğer yazılarımız için Çanakkale Gezi Rehberi‘ne bakmayı unutmayın. Sağlıcakla Kalın.