Site icon Gezer Döner – Gezi Rehberi Sitesi

Bir Mardin Masalı

Yazı Dizisi : Mardin Gezi Rehberi
Daha Fazla Yazı

Yazar : Selma ESER

Bir Mardin masalı anlatacağım şimdi size… Lütfen çok iyi dinleyin..
Savur’da yaşayan bir kadın bebeğinin bezini değiştirmek için toprak ararken kalenin eteğinde bir yerde bir kutu bulmuş.. Kutunun içinden altın gibi parlak, mermer gibi taştan bir yüzük çıkmış..
Yüzüğü Savur’daki hırdavatçı bir Süryani gümüş ustasına götürmüş ve yetmiş kuruşa satmış,,

Mardin

Satmış ama Süryani de yüzükten bir şey anlamamış.. Yüzüğü Beyrut’ta seksen bin riyale satmış. Daha sonra yüzük Paris’e götürülmüş..

Yüzüğün bir kenarından bakıldığında Mardin ovası açılıyormuş olabildiğince..Yemyeşil bir ovanın içinden bir ceylan koşuyor eli mızraklı bir süvari de peşinden koşuyormuş ceylanı avlamak için..

Diğer kenarında ise Sasani Devletinin büyük hükümdarı Şahpur tahtında oturuyor, iki yanında bulunan köleler ellerinde kocaman yelpazelerle hükümdarı serinletiyor,, Çok büyük bir insan topluluğu kralın önüne gelmiş secde ediyor,, Kralın tahtının üzerinde tarih varmış ve bu tarihten de yüzüğün tam beş bin yıllık olduğu okunuyormuş…Üzerinde de kimse bu yüzüğe bir değer biçemez yazıyormuş…,

Mardin Sokakları

Mardin denilince benim aklıma hep bu masal geliyor… Mardin işte böyle bir şehir… Tıpkı bu yüzük gibi..masal içinde masal yaşamak gibi..

Eski Mardin’de evler tek renk evlerden oluştuğu için gündüzleri şehir altın renginde bir abideye gece de bir kadının boynunda ışıl ışıl parlayan nadide bir mücevhere benziyor.

Gazipaşa İlkokulu

Sabah otelde kahvaltımızı yaptıktan sonra kahvemizi içmek için bir yerde oturduk.. Oturduğumuz yerin sağında Mezopotamya Ovası solunda çocuk seslerinin eşliğinde bir ilkokul vardı.

Sıra dışı bir okul çünkü MEB bir güzellik yapıp tarihi bir binayı ilkokul olarak hizmete sunmuş. Tarihi bir binaya da okul olmak çok yakışmış,, Ne yalan diyeyim bende böyle bir okulda çalışmak istiyorum diye hayıflanıp bunu hem çok kıskandım hem de çok hayran oldum..

Zinciriye Medresesi

Zinciriye Medresesi Selçuklular zamanında yapılmış. Medresenin içinde çocuklar sizi en güzel fotoğraf çekilecek alanlara büyük bir hevesle götürüyorlar hatta isterseniz fotoğraflarınızı bile çekiyorlar..

Mardin

Yukarda Zinciriye Medresesi, aşağıda Ulu Cami… Eski bir efsaneye göre Zinciriye Medresesi ile Ulu Cami arasında bir zincir varmış,,, 2 kutsal yapıt birbirine bağlıymış… Neden bağlanmış birbirine bilinmez ama bu durum kutsallıklarını daha da güçlendirirmiş. Kentin koruyucusu olmuş bu kutsallık zamanla…

Ulu Cami

Gerçekten bir tılsımı varmış bu bağlılığın… Kenti kötülüklerden korurmuş… Özellikle insanlarını… Yaz sıcağında kente dağılan yılanlar, akrepler bu tılsıma çarpar düşerlermiş… Hiç kimseyi akrep sokamazmış. Mezopotamya’nın akrepleri el gibi kocamanmış. Zehri morartıp öldürürmüş insanlarını. Ne zaman ki bu zincir kırılmış, o zaman tılsım bozulmuş. Akrepler yine yayılmış..
Efsane böyle anlatırmış 2 kutsal yeri.

İnsan da su gibi başlıyor yaşama… Doğuyor, büyüyor ama insan ölümlü. Su devinim içinde…
Medreselerde hayat anlatılıyormuş eskiden… Önce doğuyor çocukluk günlerini tamamlayıp havuza doluyor. Havuz yaşamı anlatıyor. Sonra havuzdan çıkıp gidiyor. Orası da ölüm… İnsan ölümlü… Ya su. Su dolanıp geliyor bir kez daha…

Kasımiye Medresesi

Zinciriye Medresesi’nde, Kasımiye Medresesi’nde insan unutmasın diye şekille anlatılmış bunlar. Su medresenin içinde yaşamı anlatır biçimde düzenlenmiş hatta..

Marangozlar Kahvesi

Marangozlar Kahvesi kahve kültürünün yaşandığı çok çok güzel bir yer. Duvardaki sararmış posterler, eskilerden kalma radyo ve eşyalar kahvehaneyi süslüyor… Terasına çıktığınızda Mezopotamya denizi sizi karşılıyor ve havada takla atan güvercinler size selam veriyor..

Biz gittiğimiz zaman Mardin uçurtma şenliğine hazırlanıyordu… Bu yıl ikincisi düzenleniyormuş ve 4 gün sürüyormuş. Kent müzesinde çocuklar kendi uçurtmalarını kendileri yapıyorlardı… Daha sonra da Mezopotamya ovasına doğru uçurtmalarını uçuracaklardı… Renk renk uçurtmalarla dolu bir Mezopotamya ovası…

Mardin denilince Şahmeranı kim bilmez ki… Camısab’ın hikayesini bilmeyen yoktur değil mi hem?? Efsanenin içinde her şey var… İhanet var, duygu var, ceza var. En önemlisi de efsanenin sonunda bir arayış var… İnsanoğlu ölümsüzlüğü aramış durmuş tüm zamanlarda… Eskiden de bu böyleymiş şimdi de böyle.. Bilim insanları halen insanı daha çok yaşatmak istiyor, hep ölümsüzlüğü arıyor..

Mardinli bakırın üstüne işliyor ölümsüz efsaneyi. Bin yıllık hikayeyi en güzel şekliyle anlatıyor hem de..

Deyrulzafaran Manastırı

M.S. 1. yy.da Hristiyanlığı ilk kabul eden halklardan biri de Süryaniler… Bu topraklarda binlerce yıl güneşe tapınmış insanlar, Deyrulzafaran Manastırı bir güneş tapınağının üzerine kurulmuş mesela… Dünyanın ilk tapınaklarından biri belki de…

Mardin denilince ondan bahsetmeden olur muydu hiç? olur muydu hem söyleee? Yani ah o lezzetli yemekleri… Öneri de değil tesadüfen girip oturduğumuz bir yerdi. Cercis Murat Konağı muhteşem bir tarihi bina ve restoran.. Çok çeşitli mezelerden oluşan bir meze tepsisi arkasından Mardin’e özgü yemeklerini yedik.. Hepsi mi güzel olur hepsi mi leziz olur …

Öncesinde minik kupalarda bir şerbet ikram ettiler ki çok hoştu.. Yemeklerin ardından elimizi yıkamak için ibrik gibi bir şeyde gül suyu getirdiler.. bir dilek tut dedi önce garson.. biz gözümüzü kapatıp dileğe dalmışken ibrikten suyu döküyor gibi yapıp ibriğin şapkasını düşürdüler bu onların küçük bir esprisiymiş. Sunumları ve ilgileri çok çok güzeldi…

Mardin

Zamanımız çok azdı ve sadece yarım saat zamanınız var dedi grubumuzdaki beyler… Sadece yarım saat seçebileceğimiz bin tane telkari dükkanı… Hadi en büyük dükkana girdik. Seçebileceğimiz bin tane muhteşem oymalı telkariler. Siz siz olun .. bir telkari dükkanına en az on saatinizi ayırın lütfen… Zaten benim bu Mardin gezim kabul olmadıysa sırf bunun yüzünden olmadı sevgili okur…

Mardin

Mardin adı “Kaleler” anlamına geliyormuş… Çok mantıklı aslında bu ,, Mardin bir sürü medeniyete kale olmuş tarih boyunca çünkü… M.Ö. 4500’den itibaren Subariler, Hurriler, Sümerler, Akadlar, Mitanniler, Hititler, Asurlular, İskitler, Babiller, Persler, Makedonyalılar, Abbasiler, Romalılar, Bizanslılar, Araplar, Selçuklular, Artuklular ve Osmanlılar …
Birçok inanca kale olmuş… Hristiyanlık,, Paganlık,, Ezidilik,, Yahudilik,, Müslümanlık, …

Koskocaman bir şehir Mardin…
Binlerce yıl önce bir yüzüğe işlenmiş… Dünyada hangi şehir bir yüzüğe işlenip hikayesi böylesine özenle anlatılmıştır ki hem ?

Mardin ve çevresi ile ilgili diğer yazılarımız için Mardin Gezi Rehberi‘ne bakmayı unutmayın.

Exit mobile version