- Cafe Borges
- Anadolu’nun En Önemli Müzesi Anadolu Medeniyetleri Müzesi
- Ankara Kalesi Gezisi
- Ankara’nın En İyi Deniz Mahsulleri Restoranı Trilye Restaurant
- Tuz Gölü Fotoğraf Gezimiz
- Ankara Ulucanlar Cezaevi Müzesi
- Gramofon Kafe
- Rahmi M Koç Müzesi
- Sonbaharda Eymir Gölü Gezisi
- İlk Türkiye Büyük Millet Meclisi
- İçimdeki Derinlik: Karagöl
- Son Güzde Demirciören Köyü
- Durasan Şah Tabiat Parkı
- Ankara’ya Yakın 3 Trekking Rotası
- Yazın yaptığımız Beypazarı Gezisi
- Kalecik Kalesi
- Afitap Meyhane, Ankara’da Bir Efsane
- Ankara’nın Simgelerinden Atakule
- Kalecik Gezisi
Eşimin her zaman övgü ile bahsettiği Ankara’nın En İyi Deniz Mahsulleri Restoranı Trilye Restaurant’ı kendisinin doğum gününü kutlamak için tercih edince, bu durumu bir fırsata çevirip daha önce de geldiğimiz ve çok beğendiğimiz söz konusu mekan ile ilgili bir yazı yazmaya da karar verdim.
Hepinizin bildiği gibi uzun dönemdir www.gezerdoner.com sitesinde hem editörlük hem de gezi yazıları yazıyorum. Ancak, son dönemde yurt içi ve yurt dışına yönelik yazılarımda içerik ya da bağımsız olarak Ne yenir? Nerede Yenir? başlıklarına da yer vermeye başladım. Bu alandaki yazılarımın neredeyse gezi yazılarımdan daha çok ilgi gördüğünü de burada itiraf etmeliyim.
Süreyya ÜZMEZ
Mekanın tanıtımına Trilye Restaurant’ın değerli işletmecisi Süreyya ÜZMEZ Bey ile başlamak istiyorum.
Kendisini sanırım yaptığımız güzel sohbete istinaden şöyle tanımlayabilirim. Ankara’da deniz mahsulleri konusunda bir yatırımcıdan öte bir damak avcısı, bir duayen hatta belki de bir öğretmen.
Denize ve deniz mahsullerine olan ilgisini yaptığı seyahatlerle harmanlamış yılların verdiği tatsal tecrübesiyle karıştırıp sanki bir öğreti yaklaşımıyla 2002 yılında Trilye Restaurant olarak vücuda getirmiş. Müthiş de bir sloganı var “Sağlık için balık ye, balık için Trilye”….
Bununla da kalmamış. Deniz mahsulleri konusunda yazdığı kitapları, yaptığı ya da katıldığı bir çok TV programı ile geçmiş dönemde gündem olan Süreyya Bey, pazar günleri Fox TV’deki “Benden Söylemesi” adlı programıyla tecrübelerini bizlere aktarmaya da devam ediyor.
Restoranı ise şimdiye kadar uluslararası kuruluş, kulüp ve dergilerden çeşitli en iyi işletme ve kalite ödülleri aldığı gibi 2012 yılından beri Tripadvisor Mükemmeliyet Sertifikası sahibi.
Trilye Restaurant Mutfağı
Sanırım artık en merak ettiğim konuya da gelebiliriz. “Mutfak”, iyi bir restoranda benim her zaman en merak ettiğim bölümdür.
Harikalar yaratan şef ve ekibini yerinde görmek her zaman özeldir. Tabii ki bunun için önce sadece bir fotoğraf çekmek için izin alıyoruz. Bu da çok normal çünkü burası aslında restoranın sırlarla dolu kozmik odası…
İşte kendi mutfağında Şefimiz Kadir KANTIK Bey ve ekibi. Uzun yılların birikimine sahip bu ekip sadece deniz mahsullerinde değil sosyal medyadan takip edebildiğim kadarıyla tatlı konusunda da müthiş bir tecrübeye sahip.
Kendileri çok yoğun çalıştığı için sadece bu fotoğrafı çekip teşekkürlerimi ve başarılarının devamı dileğimi ileterek mutfaktan ayrılıyorum.
Trilye Restaurant Salonları
Şimdi ise ara meze, ara sıcak ve yemeklerin öncesinde salonlardan bahsetmek istiyorum.
Restoranın en çok tercih edilen bölümü ferah bahçe salonu. Doğallığın ortasında huzur verici bir ortama da sahip.
Akşam ise oldukça romantik. Sıcaklığa göre üstü açılıp kapatılabiliyor.
Özellikle kış döneminde tercih edilen salon donanımı ve ortamı ile tam bir aile restoranı havasında…
Tabii ki güzel sohbetler için bar da unutulmamış.
Bunların dışında aynı zamanda bürokratik olarak da tercih edildiği için mekanın bünyesinde en üst seviyede devlet ya da kişisel ağırlamalarına uygun VIP salonları da bulunuyor. Sanırım artık meze, ara sıcak ve yemeklere geçebiliriz.
Ailece Deneyimlediklerimiz
Deneyimlediklerimiz diyorum çünkü restoranın gerçekten oldukça geniş bir menüsü var.
Biz de karşılaştırma yapması kolay olması açısından yeni çeşitler yerine daha önce yurt içi ya da yurt dışında yediğimiz yakın çeşitlerden oluşan ve yerken keyif aldığımız bir menüyü tercih ettik.
-Çorbalar
Doğal olarak yemeğimize balık çorbası ile başlamayı tercih ettik. Özellikle çorbalara biber yakıştırmasam da kullanılan biberlerin diriliği çorbaya oldukça yakışmıştı.
Çorba ise gerçekten harikaydı. Öyle ki çorba içmeyen oğlum bile tadınca bir çorba da kendisi ısmarladı.
-Mezeler
Restoranın meze menüsü oldukça zengin. Ana yemek öncesinde 25-30 çeşit meze sunumu yapılıyor.
Tüm mezeler ise günlük ve çok taze. Biz tercihimizi Deniz Mahsullü Köpoğlu, Wasabili Karides, Çiroz ve Girit Ezmesi yönünde kullandık.
Gerçekten yediğimiz her şey oldukça güzeldi. Her ne kadar bugün yemesek de daha önceden yemiş olduğumuz Deniz Börülcesi ve Torik Lakerdasını da tavsiye etmeden geçmek istemiyorum.
-Ara Sıcaklar
–Tereyağında Karides Güveç
Daha önce denediğimiz ve muhteşem bulduğumuz tereyağında karides güveci bugün tekrar söyledik. Hala muhteşem bir tat olmaya devam ettiğini gördük.
Bu arada şunu belirtmekte fayda görüyorum. Tereyağında karides güveç konusunda Dünya’da çok değişik bir anlayış var. Bunu da yeri gelmişken örneklemek istiyorum. Yunanistan ile Türkiye arasında karides güveç anlayışı konusunda bir fark yok. Ana yemeklerini deniz ürünlerine dayandırmış Portekiz-İspanya için de bunu kısmen söylemek mümkün. Bahse konu mutfaklarda güveç için tamamen jumbo karides kullanılırken sarımsak daha fazla öne çıkarılıyor hatta karidesler tereyağında değil neredeyse sarımsak içerisinde yüzüyor.
Baltık ülkelerinde ise güveç için kullanılan karideslerin boyutları normal iken porsiyonlar kişi başı 200 gr seviyesinde isteğe göre tek ya da iki kişilik servis olarak yapılıyor. Kuzey batı Avrupa ve uzakdoğu ülkeleri yine ana yemeklerini deniz ürünlerine dayandırmış olmalarına rağmen güveç anlayışı hiç yok. Asya da bunu anlamak mümkün çünkü bölgede tereyağ tüketimi de yok.
Ancak, deneyimlemiş olduğumuz tüm karides güveçlerin hepsinin ortak özelliği maalesef Türkiye’ye göre çok uygun bir fiyat ile sunulmaları ve porsiyonların da oldukça doyurucu olması. Bu durum tabii ki bu yazının konusu değil ama Dünya’da son derece sıradan bir deniz mahsulü kabul edilen karides ve türevlerinin ülkemizde neden lüks sınıfına girdiğini merak etmeden duramıyorum.
–Izgara Ahtapot
Ahtapot ailece çok sevdiğimiz bir ürün. Daha önce denediğimiz ve muhteşem bulduğumuz ahtapot ızgarayı da bugün tekrar söyledik. Gerçekten muhteşem bir tat. Patlıcan ezme de ahtapota gerçekten yakışmış. Dünya’nın bir çok yerinde çok çeşitli ahtapot yemekleri deneyimlemiş bir aile olarak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Sadece ahtapot yemek için bile bu mekana gidebilirsiniz. O kadar güzel pişirilmiş ki yerken aldığınız keyif sizi mutlu etmeye yetiyor.
Yine bu konuda da deneyimlerimiz paylaşmak istiyorum. Özellikle ahtapot konusunda Güney Avrupa ülkeleri oldukça öne çıkıyor çünkü ahtapot bu ülkeler için ana yemek statüsünde.
Örneğin Yunanistan ve Adriyatik ülkelerinde neredeyse her restoranda ahtapot ızgara ya da güveç yemeniz mümkün. Ancak ahtapot yaparken özellikle ızgaralarda ahtapotu çok kurutmamak adına jelimsi bırakmaları tat olarak size uygun olmayabilir.
Portekiz ve İspanya gibi ülkeler ise Avrupa’da ahtapotun çok tüketildiği ülkeler. Orada insanlar marketlerden aldıkları ahtapotlarla evlerinde her türlü yemeğini yapıyor. Zaten bu ülkeler net ihracatçı konumda.
Özellikle Portekiz’de Azor Adaları’ndan getirilen ahtapotlar çok ünlü ve daha değerli. Bizden tek farkları hangi yemek olursa olsun ahtapota limon sıkmaları ve güveçlerde mutlaka patates kullanmaları.
Biz ülkemizde dondurulmuş ahtapot bile zor bulurken bu ülkelerin sıradan marketlerinde bile bizim tavuk sunumu için kullanılan dolaplara benzer sadece ahtapot sunumu için kullanılan dolaplar var. Temizlenmiş yemek yapmaya hazır koca koca ahtapotları ve fiyatlarını görünce gerçekten üzülüyoruz.
-Ana Yemekler
İspanya’dan gelen muhteşem bir tat daha. Ankara’da bu tat ile karşılaşmayı hiç ummuyorduk. Masamıza gelip bırakılınca bir an ailece birbirimize baktık anlam veremedik…
…meğerse Paella hafta sonları müşterilere ikram olarak sunuluyormuş. Açıkçası hem şaşırdık hem de bayıldık. Şimdi ise evlere bile servis yapıyorlar.
Biz bu yazıdan sonra ne zaman canımız istese ısmarladık ve inanın paket servis de olsa size harika bir sunum ile getiriyorlar. Evinize söylemekten sakın çekinmeyin.
Aslında karnımız gerçekten doydu. Ancak buraya kadar gelip balık yememek de olmaz. daha önce burada mevsiminde palamut yemiş çok beğenmiştim. Yine mevsimsel olarak bu seferki tercihimizi ızgara sardalye kuşundan yana kullandık. Çanakkale’den çok tanıdığımız Ege’de asma yaprağına sarılıp ızgarası yapılan bu tat tek kelime ile muhteşemdi.
-Tatlılar
Bu kadar yemekten sonra insanın canı doğal olarak tatlı da istiyor. Tatlı tercihimizi de dondurmalı irmik helvasından yana kullandık. Gerçekten çok güzeldi.
ve Sürpriz Doğum Günümüz
Aslında artık bu olaya çok da sıcak bakmadığımız için olsa gerek her hangi bir pasta hazırlığımız yoktu. Sadece eşimin doğum günü kutlamak amacıyla bir yemek yemeyi planlamıştık.
Ancak mekana geldiğimde niyetimi söylediğim Süreyya Bey çok büyük bir nezaket örneği göstererek bize güzel bir sürpriz yaptı.
Sadece bununla da kalmayıp mekana özel imal ettirdiği şaraplardan da bize hediye etti. Tabii ki biz de özel bir günde kullanmak üzere bu güzel anı şarabı küçük barımıza koyduk.
Süreyya Bey daha önce de belirtiğim gibi öğrenmek isteyen herkes için bir öğretmen gibi. Yılların verdiği tecrübeyi insan ilişkileri ile öyle güzel bütünleştiriyor ki saygı duymamak elde değil.
Bu güzel yazıyı yazma imkanı verdiği için, bu güzel tatları bizlerle paylaştığı için, bu muhteşem yemek ve doğum günü sürprizleri için Süreyya Bey’e, yine samimi hizmetleriyle gecemizi güzelleştirdikleri için tüm Trilye Restaurant personeline sonsuz teşekkürlerimi sunarken bu yazıyı okuyan ve hala Trilye Restaurant’a gitmemiş tüm arkadaşlarıma bir kere de olsa kendilerini şımartarak mutlaka bu mekana gitmelerini tavsiye ediyorum.
ve o güzel slogan ile bitiriyorum. Sağlık için balık ye, balık için Trilye.
Ankara ile ilgili diğer yazılarımız için Ankara Gezi Rehberi‘ne bakmayı unutmayın. Sağlıcakla Kalın.