- Bodrum Akyarlar Gezisi
- Yazın Yaptığımız Gümüşlük Gezisi
- Gün Batımında Bodrum Değirmenleri
- Tanrıların Tahtı Beşparmak Dağları
- Aşk Adına Kurulan Kent: Stratonikeia
- Cennet Koyu ; Bodrum’un En Güzel Koyu
- Huzuru Bulduğum Yer Akyaka
- Türkbükü, Sosyetenin Gözdesi Televole Kültürünün Merkezi
- Uygarlıklar Başkenti Milas’ta Bir Gezi
- Bir Günlük Dalyan Gezisi
- Aklımda Kalan Bodrum Gezisi
- Hayalet Şehir Kayaköy ve Afkule Manastırı
- Bodrum’un Gizli Cenneti Çökertme
- Bafa Gölü Kıyısında Bir Köy: Kapıkırı
- Likya Yolu’nun Anlatılmazı Kelebekler Vadisi
- Cennetten Bir Köşe Kabak Koyu
- Yamaç Paraşütçülerinin Gözdesi Babadağ
- Adı Üstünde Fethiye Cennet Koyu
- Labraunda Kutsal Alanı
- Alternatif Bir Rota Olarak Girdev Yaylası Gezisi
- Iasos Antik Kenti, Güllük Körfezi’nde Koca Bir Tarih
- Milas’ta İki Çiçek: Biri Çomakdağ Diğeri Etrim
- Karya’da Bir Kış Günü Turu
- Euromos Antik Kenti Gezisi
- Pandemiye Uygun Bungalov Tatili
- Barglos’un Anısı Bargilya Antik Kenti
- Göcek’in Simgesi Yassıca Adaları Turu
- Kleopatra Hamamı Koyu
- Göcek Sıralıbük Koyu
- Göcek Tersane Adası
- Bedri Rahmi Koyu
- Domuz Adası – Simavilerin Özel Mülkü
- Göbün Koyu Gezisi
- Size Özel Göcek Tekne Turu
- Ölüdeniz, Dünya’nın En Güzel Plajı
- Datça Vineyard Gezisi
- Datça Bademleri
- Eski Datça’da Bir Gezi
- Datça’da Ne Yenir? Nerede Yenir?
- Yazın Yaptığımız Ovabükü Gezisi
- Yazın Yaptığımız Palamutbükü Gezisi
- Knidos Antik Kenti Gezisi
- Yazın Yaptığımız Datça Gezisi
- Gökova’daki Cennet Akbük Koyu
- Çınar Beach Club
- Akyaka Kitesurf Kampı
- Akçapınar Gezisi
Türkbükü, sosyetenin gözdesi televole kültürünün merkezi bugün. 2000’li yıllarda küçücük bir köy iken cüzdanı kalın arkadaşlar ile hayal peşinde gezen tikilerin buraya rağbet edince evrim geçirip magazin kültürünün hakim olduğu bir belde haline gelmiş.
Adı marka olunca da günümüzde herkesin rağbet ettiği ve bir şekilde görünmek için uğraştığı çakma Cannes tarzı bir yer olmuş.
İyi mi olmuş kötü mü olmuş hala tartışılıyor ama gerçekten enteresan bir yer burası, hani İstanbul’u düşünün en uzak mahallesi gibi bir yer.
Yıllarca görmediğiniz arkadaşlarınızı ne olduğunu bile anlamadan 15 dakika içerisinde görebilir, televole kültürünün yarattığı o ünlülere adım başı rastlayabilirsiniz.
Türkbükü Gezisi
Türkbükü’ne Ulaşım
Türkbükü; Bodrum Havaalanı’na 44 km, Bodrum’un merkezine 19 km uzaklıkta. Bodrum’dan araba ile yarım saatte, Bodrum terminalinden kalkan otobüs ya da midibüsler ile 45 dakikada varmak mümkün. Ama ben size başka bir yol öneriyorum hem de son derece lüks arabalar ile…….
Bodrum’da taksimetreler bile anormal çalışıyor. Fiyatlar ise gerçekten fahiş. Eğer 3-4 kişi iseniz ve rakınızı rahat rahat sonrasını düşünmeden içmek istiyorsanız Bodrum’da kaldığınız yerden Türkbükü’ne son derece lüks arabalarla yarım saatte varabilir ve otopark, sigorta, çevirme vb. derdi olmadan gecenizi daha da kaliteli hale getirebilirsiniz. Sonrada istediğiniz saatte kendinizi istediğiniz yerden aldırabilirsiniz.
Bunu tabii ki bildiğimiz taksilere göre çok makul fiyatlar veren İnci Taksi’yi arayarak sağlayacaksınız. Tel: 0538 982 8090 Serdar Bey’e selamımı söylemeyi unutmayın. Hemen size tüm yarımadanın tarifesini de göndersin tatiliniz boyunca rahat edin.
Cennet Koyu
Özellikle sezonda ve hafta sonları çok talep gören ve tesisi olmayan bir yer. Türkbükü’ne geliyorsanız mutlaka buraya da uğramalısınız. Çünkü bir daha göremeyebilirsiniz. Otel canavarları ilk fırsatta burayı mahvedecek gibi…
Memnuniyetinizi artırmak istiyorsanız oldukça fazla okunan Cennet Koyu ; Bodrum’un En Güzel Koyu başlıklı yazımı mutlaka okuyun.
Köprünün Ötesi ve Berisi
Aslen buraya Cennet koyu için gelmiştik ancak yazıda anlattığım nedenlerden ötürü Türkbükü’ne döndük. Bir kült var burada. Köprünün ötesi ve berisi. Bu yazımı okursanız köprüye geldiğinizde beni mutlaka hatırlayın.
Çünkü o köprüyü geçerseniz o andan itibaren paraların hava da uçuştuğu sosyete çocuklarının iç içe takılıp kendilerinden geçtiği, kapısında koca koca adamların durduğu İngilizcesi ile yazıp literatüre de sokayım compact disco beachler ile karşılaşacaksınız.
….Şiir, aşk, dalgalar, kuş sesleri, gün batımı vb. falan yok o tarafta…
Bol bol “eller havaya” usulüyle eğlenen bikinisi haber niteliği taşıyan tikiler var orada…denizin bile sınıfı oluyormuş yani….Bu görüntüleri size aktarmak isterdim ancak başım belaya girmesin diye açıkçası denemedim bile…
Üzüldüm aslında.. şuraların Como Gölü’nün güzeli sosyetenin uğrak yeri Varenna‘dan ne farkı var ki gürültünün ve her şey benim havasının dışında….Yani diyorum ki biz burada iyiyiz takılıyoruz siz de gelmeyin sorun çıkmasın havası hakim köprünün ötesinde…
Bir de köprünün berisi var. Tabii ki bulamazsınız ama oldu da yer bulabilirseniz köprünün dibinde bulunan belediyeye ait çay bahçesinde gözleme eşliğinde bir çay içip Türkbükü çok güzel havalarına girerek sosyal medyada kendinizi etiketleyip millete de vay be dedirtebilirsiniz. Şaka yazmıyorum çok ciddiyim gözümle gördüm de ondan yazıyorum.
İşte bu karmaşanın içerisinde biz de ne yapacağımızı bilemedik. 2 tarafa da selam çaktık açıkçası…
Yakamoz Beach
Önce biraz da bilmemezlik içerisinde biz de kendimizi köprünün ötesinde değil ama berisinde bir beach’e attık. Adı Yakamoz Restaurant. Akşamları restoran gündüzleri beach. Hem de iskeleli olanlardan ….4 kişiyiz ancak personelin de ilgisi ile yan yana oturabileceğimiz önden bir yer bulabildik.
Tabii ki biz de görmüş geçirmiş sayılırız ama kazıklanmaya da gelemem. İşletmeci ile konuşup sistemi öğrendim. Sistem basit şezlong şemsiye parası yok yediğinizi ya da içtiğinizi ödüyorsunuz. Yunanistan gibi güzel olmuş deyince işletmeciden ne alakası var beyefendi biz hep böyle uyguluyoruz cevabını aldım. Hiç karşılaşmadım ama tebrik ediyorum diyerek ortamı yumuşattım.
Ortam hakikaten çok nezih ve hoş. Herkes hareketlerine oldukça dikkat ediyor. Her şey güzel sorun yok…
Denize girip çıktık serinledik. Bu arada dikkatimi çekti. Bir grup iskeleden hiç inmiyor. Personelin de davranışlarından çaktım ki grup kalabalık bir aile ve uzun süredir iskele sanki ikametleri olmuş.
Biz ne yiyeceğimizin hesabıyla uğraşırken votka, enerji içeceği, mojito, kebap, gözleme, dev meyve tabağı, kavun içi dondurma etrafında biçimlenen yüksek kalori-karbonhidrat kürünü uyguluyorlar.
Etraf mini bikinili, dev küpeli kızlar ile dev göbekli, banknotları mayolarının cebinden taşıp sulara uçmasın diye platinium kart taşıyan adamlarla dolu.
Açıkçası uzaktan izleseniz kiminin yabancılaşabilecegi, kimininse içine dalıp “gelsin içkiler gitsin şişeler ne güzel hayat bu” diyebileceği bir yer burası.
Zaten biraz sonra yanımıza Kaya Çilingiroğlu geldi. Sevimli küçük oğluyla takılıyor. Fotoğraf çektirenler falan filan. Anladığım kadarıyla ya buranın devamlı müdavimlerinden ya da ortaklarından neyse konumuz bu değil.
Güzel bir gün geçirdik gerçekten. Fiyatlarda öyle abartılı değil. Avm’lerdeki lüks kafe restoranlarda ne veriyorsanız o fiyatlar burada da geçerli….üstelik ayağınıza getiriyorlar ya siz de işte tatil budur diyorsunuz denize karşı…
Türkbükü
Mutlu bir şekilde mekandan ayrılıp Türkbükü’nü gezmeye başladık.
Önce elimizde dondurma o meşhur köprüye gidip ortamı yerinde gördük. Anlatılacak gibi değil tam ekşi sözlük ortamı. Belediyenin işlettiği çay bahçesinde yer yok zaten buranın yerlileri biz daha önce de buradaydık parada harcamadan çay içip oturabileceğimiz bir burası kaldı havasındalar.
Şu anda o meşhur köprünün ötesinde daha önce anlattığım bol bol “eller havaya” usulüyle eğlenen bikinisi haber niteliği taşıyan ya da babasının ne kadar parası olduğunu bilmeyen tikilerin olduğu bölgedeyiz.
Son ses müzik ile nasılda kendilerinden geçmişler görseniz…Göremezsiniz çünkü yine daha önce bahsettiğim gibi fotoğraf makineleri burada hiç hoş karşılanmıyor…
Akşama doğru etraf daha bir değişti. Her tarafta süper giyimli cemiyet hayatını görüyorsunuz. Neden nereden nasıl derken şunu da fark ettim buraya hatırı sayılır sayıda yatlarıyla yerli ve yabancı turist geliyor.
Bunlar günübirlik koylarda dolaşıp akşama doğru büke demir atıyor. Daha sonra da beri taraftaki iskeleden Türkbükü’ne Cannes çıkarması yapıyorlar. Görseniz iskelede bir kırmızı halı eksik.
Gerçekten iskelede bekleyip gelene gidene baksanız abartmıyorum kendinizi Cannes’da film festivalinde zannedersiniz. Akşamları yemek öncesi Tükbükü’ne inanılmaz bir trafik oluşuyor. Bu trafik ise tüm teknelere ring yapan ya da özel botlar ile sağlanıyor. Limana doğru devam ediyoruz….
Türkbükü Limanı
Sonunda gün batımında ve limandayız. Etrafı fotoğraflıyorum.
Foto severler ise böyle yerleri hazine olarak görür. Hele bir de gün batımında rengarenk ağlar da ortada ise…
Limanlar genel olarak böyle turizm beldelerinde sadece iş düşülünce gidilen yerdir. Aslında balıkçılar turizmin can damarıdır. Onlar olmasa rakı balık ya da kalamar tava olmaz ama kimse onları fark etmez etse de nedense bir paylaşım olmaz.
Artık son çekimlerimizi de yapıp yemek yemek üzere ayrılıyoruz limandan…
Türkbükü’nde Ne Yenir? Nerede Yenir?
Sonunda akşam oldu. Burada şöyle bir adet var. Gündüzleri beach club olarak işletilen mekanlar çoğunlukla geceleri beach bar olarak nitelenen mekanlara dönüşüyor.
Türkbükü, sahil kenarındaki ışıklandırılmış balık restoranları ile bir başka güzel. Tercihinize bağlı ama burada deniz kenarında oturup mezelerinizi söyleyip rakı-balık yapmadan dönerseniz gerçekten çok şey kaçırmış olacağınızı söyleyebilirim.
Bence burada yapılacak en güzel şeylerden biri ortamı da daha iyi anlayabilmek için arkadaşlarınızı, ailenizi ya da sevgilinizi alıp burada sohbetler eşliğinde bir gece geçirmek. İnsan tok olsa bile bu ortamın bir parçası olmak ve bir balık restoranında oturmak istiyor.
Gerçekten güzel bir gün geçirdik ve buradan çok memnun kaldık. Hatta o kadar memnun kaldık ki akşam da burada yemeğe karar verdik. Ancak bir sorun var. Biz buraya Bodrum’dan Cennet Koyu’na yüzmeye gelmiştik ve talihsizlikler birbirini kovalayınca kendimizi Türkbükü’nde bulduk.
-Yakamoz Restaurant
Yani bu kadar ciddi ve sevimli bir yere akşam ben ve oğlum mayolarımızla girmemiz nasıl karşılanırdı. Hiç utanmadan ve sıkılmadan durumu net şekilde işletme sahibine anlattım. Bazen doğruyu açık şekilde söylemek çok iyi oluyor. Sanırım onlar da bizden memnun kalmış olacaklar ki bize akşam mayo ile gelebileceğimizi, canlı müzik olacağını kaçırmamamızı söylediler. Bir diğer sürpriz, iskelenin en ucunda en iyi masayı da bize rezerve ettiler.
Etrafı gezdikten sonra tekrar Yakamoz Restaurant’a verilen saatte giriş yapıp yerimizi aldık. Bu güzel yemekte artık güzel bir fotoğrafla anılarımız arasındaki yerini aldı tabii ki.
Canlı müzikle birlikte ortam iyice güzelleşti. Tüm masalar full. Yer yok.
Siparişlerimizi verip beklemeye başladık. Mevsimine de uygun olduğu için barbun söyledik. Ustaca pişirilmiş barbuna nefis deniz ürünleri ve mezeler eşlik etti. Balık ve deniz ürünü sevmeyenler için saç kavurmayı da tadı itibariyle güzel buldum herkese önerebilirim.
Balıkların, yemeklerin ve mezelerin sunumu çok güzeldi. Tatlı ve meyve tabakları derken sohbet aldı başını gitti. Ortam sabahlar olmasın havasında. Gerçekten her şey güzeldi. Hesaba gelince boğaza gidip ortalama bir yere ne veriyorsanız o. Yanına ortamı da koyarsanız gece sonunda çok iyi yapmışız demeniz olası..
Tabii ki bu dediklerim bu mekan için geçerli siz başka bir yerde başka bir şey yaşamışsanız ben onu bilemem. Artık yavaş yavaş Bodrum’a dönme vakti geldi. Serkan Bey’i aradık ve onun yolladığı araba ile Bodrum’daki otelimize döndük.
Türkbükü’nde Alışveriş
Olurda eviniz için ya da hediyelik olarak bir hatıra düşünürseniz burada çok güzel aksesuarlar var.
Genel olarak kabaktan yapılan ışıklandırma aparatlarının hatıra olarak almaya değer olduğunu düşünüyorum.
Değerlendirme
Çok kısa bir süre de yaptığım gezi sonucunda kendime yine çok kızdım. Bölgeye çok fazla geldim gittim. Ancak neden şimdiye kadar buraya yolum düşmedi. Anlamıyorum.
Bodrum’da yiyeceğiniz bir akşam yemeğini mutlaka ama mutlaka Türkbükü’ne ayırın. Gün batımıyla birlikte çok hoş bir zaman geçireceksiniz. Aslında ön yargısız bakarsanız cennetten bir köşe olduğunu da fark edeceksiniz.
Özellikle sezon dışında ve hafta içinde planlamanızı mutlaka Cennet Koyu’na da uğrayacak şekilde yapın.
Bodrum ve Muğla ile ilgili diğer yazılarımıza Muğla Gezi Rehberi‘nden bakabilirsiniz. Sağlıcakla Kalın….