Bugün size çoğu kimsenin varlığından bile haberdar olmadığı yok olan bir cennette yaptığımız Eber Gölü Tekne Turu’ndan bahsedeceğim.
Görsel açıdan Eber Gölü’nün belki de dünyada eşi ve benzeri yok ama tanıtımı, bileni de yok.
Hani bazen çok gelip geçtiğimiz yolların ya da yaşadığımız şehirlerin etrafında muhteşem güzellikler olur ama biz hiç farkında olmayız ya Eber Gölü de inanın sanki öyle bir şey.
Bu eksikliğin farkında olan Kulüp Başkanımız Fikret DADAŞ yönetiminde TBMM Fotoğrafçılık Kulübü ve AFG Ankara Fotoğraf ve Gezi Grubu üyelerinin katılımıyla gittiğimiz Eber Gölü programı kapsamında gölde bir tekne turu yapma ve bir nebze de olsa gölü Türkiye ve Dünya’ya kendi fotoğraflarımızla tanıtma fırsatımız oldu.
Şahsen ben böyle bir güzelliği şimdiye kadar görmediğim için çok üzüldüm. Uzun kamışların arasında bir göl safarisi yapmak gerçekten muhteşem bir duyguydu.
Bilmemek değil öğrenmemek ayıp. Bugün ben de sizlere çektiğim fotoğraflar eşliğinde Eber Gölü’nde yaptığımız tekne turundan bahsetmek istiyorum.
Eber Gölü
Eber Gölü, 17 km2 alana sahip ancak hızla küçülmekte olan bir tatlı su gölü.
Göle batı tarafından akan Akarçay tarafından besleniyor.
Gölün büyük bir bölümü yüksekliği 6 metreye varan sazlarla kaplı. Gölün suyu ise Eber Kanalı vasıtasıyla 4 km güneydoğuda yer alan Akşehir Gölü’ne ulaşıyor. Yani Eber Gölü aynı zamanda Akşehir Gölü’nü de besliyor.
Eber Gölü , 1992 yılında SİT alanı ilan edilmiş. Göçmen kuşların yuvalama alanı ve zengin endemik türleri nedeniyle ülkemizin sahip olduğu uluslararası öneme sahip sulak alanlarımızdan biri.
Büyüklük olarak Türkiye’nin 11. tatlı su kaynağı olan göl 1994 yılında ülkemizin de imzaladığı Ramsar Sözleşmesi kapsamında koruma altına da alınmış ama pek de korunamamış.
Milattan önce 10 bin yılına kadar tarihlenen ve tektonik bir göl olan Eber Gölü o dönemde 21 metre derinliğe sahip iken suyun çekilmesinden dolayı şu anda 2-3 metreye kadar düşmüş.
Rehberimiz ve Kaptanımız Kadir ATEŞ
Turumuza başlamadan önce gölü bize gezdirecek rehberimizden de bahsetmek istiyorum. Adı Kadir ATEŞ. Sağ kolu olmayan kaptanımız engeline rağmen 26 yıldır gölde doğa ve foto severlere tekne turu yaptırıyor.
Gözlemlediğim kadarıyla göl ile haşır neşir herkesin örnek alması gereken gerçek bir denizci.
Eber’de büyüyen kaptanımız Kadir Ateş maalesef 28 yıl önce harman makinesine kolunu kaptırmış. Bir kaç yıl kullandığı protez de kırılınca yenisini almamış ama hayata da küsmemiş. Devam etmekte olduğu üniversiteyi de bırakıp kendini çok sevdiği Eber Gölü’ne adamış.
Göle ve ekolojik çevresine tam anlamıyla hakim. Buraya gelen ziyaretçileri gezdirerek hem geçimini sağlıyor hem de çok bilinmeyen Eber Gölü ile ilgili durumsal farkındalık oluşturmaya çalışıyor.
Bugün biz de Ankaralı foto ve doğa severler olarak onun amacına bir nebze olsun katkı sağlamaya çalışacağız ve onun güzel bir hikayesi olacağız.
Eber Gölü Tekne Turu
Bu tür turları her zaman yakalamanız ya da katılmanız mümkün olmadığından yaptığımız tur kapsamında yaşadıklarımızı dikkatimi çeken konu başlıklarında sizlere de anlatmaya çalışacağım.
Kayık Katarının Oluşturulması
Eber ve çevresindeki muhteşem turumuzdan sonra çok güzel bir yer olan Eber Gölü Tekne Turu başlangıç noktasındayız.
Kaptanımız çıkış öncesi teknelerin eksiklikleri ile bizzat ilgileniyor. Motorlu olan tekneye kılıç tekne motorsuzlara da kamış tekne diyorlar.
Tekne turu dedik ama bu sizin bildiğiniz bir tekne turu değil.
Çünkü kano büyüğü oldukça hafif bu teknelere binmek sanıldığı kadar kolay da değil. Sanki bir leğene binmekten pek bir farkı yok. Ayakta dengede durmak çok zor.
Biraz korkarak kamış teknelere tek tek yerleşiyoruz. Kamış tekneler su alımına karşı kuru sazlarla dolu. Buradaki en tehlikeli hareket tutunmak isterken elinizi kendi tekneniz ile diğer teknelerin arasına sıkıştırmanız. Böyle bir durumda ciddi uzuv yaralanmalarına karşı kaptanımız tarafından hemen uyarıldık.
Tabi ki başlangıç grup fotoğraflarını çekmeyi de ihmal etmiyoruz.
Herkes en güzel şekilde karelere girmeye çalışıyor.
Kaptanın dışında bize refakat edecek bir de yardımcısı var. Bu kişiler kayıklar ile bir yandan manevra yaparken gördüğünüz kayıkların önlerindeki halatları da birbirine bağlıyor.
Tur öncesi olduğumuz yerden kaçak avcı gözetleme istasyonlarını fotoğraflıyoruz. Sultandağları ise tüm ihtişamı ile bize bakıyor ve tura başlıyoruz.
Tura Çıkış
İşte turun en önemli farklarından biri. Genel olarak hepimiz büyük ya da orta boy motorlu ya da yelkenli bir tekne ile yat ya da tekne turu yapmaya alışmışızdır.
Burada ise birbirine halat ile bağlanan 3 kamış kayık motorlu kılıç kayığın gücü ile katar halinde suda ilerliyor.
Göl gezisini sazlıklar arasında belirli güzergahı takip ederek gerçekleştiriliyor. Zaten gölün neredeyse tamamı sazlıklar ile çevrilmiş durumda net ufuk görmeniz zor. Daha önce böyle bir şey yaşadığınızı zannetmiyorum.
Eber Gölü’nde Yaşam
Tekne turu kapsamında en ilgi çekici konulardan biri de göldeki yaşam. Eber Gölü biyolojik çeşitlilik ve kuş varlığı açısından son derece zengin bir göl. Tüm bu zenginlik ise insan yaşamıyla da bütünleşmiş durumda.
Kadir kaptanımızın anlattığına göre gölde göçmen kuşların yanı sıra bitki ve böcek türleri ile bölgeye has hayvanlar da bulunuyormuş.
Tekne turu sayesinde bunları da gözümüzle görüp fotoğraflama imkanı elde ettik. Biz göremedik ama kaptanımızın söylediğine göre şansı olanlar gölde yüzerek kopaklar arası seyahat eden yaban domuzlarını ya da saz vaşaklarını hatta hiç sulara yaklaşma adeti olmayan çakalları bile görebilirmiş.
-Yüzen Ada (Kopak)
Kaptanımızdan öğrendiğimize göre Eber Gölü dünyada eşi benzeri olmayan yüzen ada sistemine sahipmiş. Sadece küçükler değil 2 hektarlık yüzen ada bile varmış burada. Suyun azalması neticesinde maalesef bazı adalar karaya oturmuş.
Hayatınızda hiç yüzen ada gördünüz mü? Sanmıyorum. İşte Dünya’da eşi benzeri bulunmayan kopaklardan (yüzen ada) biri. Doğa tutkunları rüzgarın etkisiyle göl üzerinde hareket eden bu kopakları mutlaka gelip görmeli.
-Nilüfer Tarlaları
Kadir kaptan en güzel fotoğraf çekilecek yerlere de hakim.
İlgimizi çekeceğini düşünerek bizi muhteşem nilüfer tarlalarının olduğu yere getirdi ve bir fotoğraf molası verdi.
Bizler de bu molada Eber Gölü’ndeki canlı türleri, endemik bitkiler ve göl hakkında çok güzel bilgiler öğrendik.
Örneğin Nilüfer tarlalarının nisan-mayıs döneminde oluştuğunu öğrendik. Ortaya çıkan güzellik ise gerçekten doyumsuz.
Tarlalarda açan çiçekler ise çok güzeller. Özellikle su üzerinde biten nilüfer çiçeğine özellikle bayıldım. Su ile birlikte yeşil yaprakların arasında nasılda güzel duruyor.
Kaptanımızın anlattığına göre bu çiçeğin renklileri de olurmuş. Eminim o da çok güzeldir.
Biz de elimizden geldiği kadar bu muhteşem ortamı fotoğraflamaya çalıştık. Kaptanımız en güzel fotoğrafların çekimi için özellikle gün batımında nilüfer tarlalarını işaret ediyor bilginize.
Yani su eşittir hayat. Su varsa hayat var. Göl, nilüferleri ile fotoğrafçılara çok güzel bir görsellik sunuyor.
-Papatya Denizi
Nilüfer tarlalarının dışında en çok dikkatimizi çeken bitki türü papatyalar oldu.
İnanılmaz bir renk cümbüşü. Sazlıklar ve papatyalar.
-Yılanlar
Biyolojik çeşitliliği ile dikkati çeken gölde kuş türlerinin yanı sıra her an su yılanı da görmek mümkün.
-Kuşlar
Resmi kaynaklara göre Eber Gölü’nde 146 kuş türü var. Bunların bir kısmı su kuşu. Bir kısmı hem sucul hem kıyı kuşu.
Türkiye’nin önemli sulak alanlarından biri olan Eber Gölü aynı zamanda göçmen kuşların da ülkemizde konakladığı yerlerden. Tur esnasında Karabatak, Leylek, Angıt, Sakarmeke, Çeltikçi, Bağırtlak, Fiyu, Dalgıç, Yılanboynu, Kırlangıç, Pelikan ve ördek görebilirsiniz.
Eber Gölü için kuş cenneti demek de mümkün. Yaptığımız göl turunda çok fazla ve çok çeşitli kuşlar ile karşılaştık.
Gölün sazlık alanları mayıs ayından itibaren göle gelmeye başlayan birçok kuş türüne üreme ve yaşam alanı olarak ev sahipliği yapıyor. Özellikle pelikanlar size istediğiniz tüm pozları veriyorlar. Hiç ürkek hayvan değiller oldukça rahat ve fotoğrafçılara alışıklar. Kaçmıyorlar.
Bu aydan itibaren bizim gibi çekim yapan doğaseverleri ve fotoğraf tutkunlarını burada görmek mümkün.
Buraya gelen fotoğrafçı ve doğasever arkadaşlarımın pelikan, flamingo, saz delicesi, balıkçıllar ve sumru gibi kuş türlerini görme imkanı bulunuyormuş
-Problem Sahaları
Ancak kaptanımızın söylediğine göre göl ile ilgili kuşlara yönelik sıkıntılar da varmış.
İlki gölün çevresindeki sanayi tesisleri. Bolvadin ve çevresindeki fabrika ve sanayi tesislerinin hatta Afyonkarahisar kanalizasyonunun atıkları sulak alana taşınıyormuş. Üstelik bu atıklar büyük ölçüde arıtılmıyor ya da arıtmada yetersiz kalınıyormuş. Bu durum da buradaki doğal yaşamı özellikle de yiyecek bulmakta güçlük çeken göçmen kuşları etkiliyormuş.
Eskiden gölde çok fazla turna ve sazan yaşarmış. Kirlilik onları etkilemiş artık çok nadir çıkıyormuş. Bir de İsrail Sazanı diye bir tür çıkmış ve geri kalan türleri yok ediyormuş.
İkincisi ise tarla kazanımı, ilkel sulama teknikleri, gölü besleyen kaynakların üzerine yapılan yapılar gölün kurmasına neden oluyor.
Düşünün 1969 yılında 35,5 hektarlık su havzası bugün suların çekilmesiyle 9,5 hektara , su derinliği ise 2-3 metreye kadar kadar düşmüş. Kayıtlara göre 1969’da burada 205.000 su kuşu sayılmış son birkaç yıldır arka arkaya yapılan sayımlarda ise birkaç bin. Nereden nereye…
Göl küçük karabatak ve tepeli pelikan için çok önemli bir üreme alanı aslında ama bu su çekilmeleri de doğal olarak kuşların yaşamını üreme dahil etkiliyormuş.
Bölgede açılan tarlalar yine açılan kuyu suları ile sulanıyor. Böyle bir sulama yöntemi son derece yanlış çünkü böyle olunca damlama ya da yağmurlama yöntemine göre 10 kat fazla su kullanılıyor.
Böyle olunca da yer altı suları da azalıyor bu da kaynakları hızla azalan gölünün kurumasını daha da hızlandırıyor.
Yani anlayacağınız bu sulama problemi çözülmeden gölün de kuşların da normal haline dönmesi mümkün değil. Göllerin kaderinin de sadece yağacak yağmurlara….
Çok yakında bulunan Balıkdamı, Akgöl ve Akşehir Gölleri de göçmen kuşların geçiş güzergahındaki göller.
Bu gölleri toptan kurtaracak bir geri kazanım çözümü bulunması halinde burada Dünya’nın bile hayranlıkla takip edebileceği doğal bir zincir oluşturmak aslında mümkün. Yapılabilir mi işte orası muamma….
Eber Gölü’nde Balıkçılık
Göldeki su çekilmesi ve kirlilik balıkçılığı da yok etmiş tabii ki.
Eskiden burada 20 köy balıkçılıkla geçinir gölde 650 tekne çalışırmış.
Hatta balıkçıların yıllık tuttuğu balık miktarı 125 tona bile ulaşmış.
Şimdi ise balıkçılık yok ama o günlerden geriye sadece tekneleri ve küçük kulübeleri kalmış.
Eber Gölü’nde Sazcılık
Göl gördüğünüz gibi sazlarla kaplı. Sazcılık ise yakın zamana kadar bir geçim kaynağıymış.
Gölden zamanında yıllık 20.000 ton saz çıkarılıyor ve Çay İlçesi’ndeki kağıt fabrikasında ise işlenip önümüze kağıt olarak geliyormuş.
Şimdi ise kağıt ithal ediyoruz. Balıkçılık gibi sazcılıkta da sadece geriye eski kulübeler kalmış. Bu konuda Peru’da Titicaca Gölü’nde Islas Uros Yüzen Adaları‘nda yaşayan Uros halkı örnek alınmalı. Onlar bu sazlık yüzen ada işini tamamen turizm gelirine dökmüş iyi de para kazanıyorlar. Bu konu ile ilgili tüm detayları Lake Titicaca ; The Birthplace of The Sun başlıklı yazımızda bulabilirsiniz.
Geriye Dönüş
Her zaman olduğu gibi güzel şeyler çabuk bitiyor. Artık yavaş yavaş gün batıyor ve dönme vakti geldi.
Aynen geldiğimiz yoldan geri dönüyor ve 2,5 saat süren bu muhteşem geziyi tamamlıyoruz.
Kamış teknelere sadece binmek değil inmek de zor. Özellikle de saatlerce sabit fotoğraf çektikten sonra. İster istemez belli bir süreden sonra sırtınız ağrımaya başlıyor tabii ki..
Ama inanın o kadar güzel bir tur ki inanın her şeye değer. Üstelik gölde 2,5 saat süren bu fotoğraf turu için kişi başı sadece 40 TL (2018) ödediğimizi düşünürseniz ne kadar şanslı olduğumuzu da anlarsınız sanırım.
Değerlendirme
Hayatım boyunca bazen eşimle bazen kendim bir çok tura katıldım ya da yaptım.
Şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bu kadar zevk aldığım bu kadar çok fotoğraf çektiğim bir göl turu hatırlamıyorum. İnanılmazdı.
Başta kulüp başkanımız Fikret DADAŞ Bey’e ve bize bıkmadan usanmadan bölgeyi tanıtmaya çalışan kaptanımız ve rehberimiz Kemal ATEŞ Bey’e çok teşekkür ediyorum.
Bu turu kendisine doğa sever ya da foto sever diyen tüm arkadaşlarımın amasız ve mutlaka yapması gerektiğini değerlendiriyorum. Sağlıcakla kalın.
Afyon ile ilgili diğer yazılarımız için Afyon Gezi Rehberi‘ne bakabilirsiniz.