- Kastamonu Adının Hikayesi “Kastın Neydi Moni’ye”
- Abana Karadeniz’de Bilinmeyen Cennet
- Kastamonu Daday’dan Dağlara Doğru
- Küre Dağları Ilıca Şelalesi Gezisi
- Küre Dağları Pelitören Köyü Gezisi
- Toscana’ya Değil İnebolu’ya
- Kazan Gölü, Keşfedilmemiş Güzellik
- 1,5 Günlük Kastamonu Gezisi
- Tarihi Nasrullah Çorbacısı
- Kastamonu Kalesi Gezisi
- Sonbaharda Balabanağa Çiftliği
- İksir At Çiftliği
- Sonbaharda Yaptığımız Daday Gezisi
Merhaba sevgili seyahat sever dostlarım, bu yazımda sizlere evliyalar diyarında yaptığımız kısa da olsa çok keyifli ve dolu dolu geçen 1,5 Günlük Kastamonu Gezisi’ni anlatacağım.
Öncelikle Kastamonu Gezisi için bu defa bayağı kalabalık gittik; çok özlediğim ve epeydir seyahat imkanı bulamadığımız fotoğraf ekibimle düştük yollara.
Kendimize özel bir tur düzenledik. Aramızda çalışan arkadaşlarımız olduğu için Cuma gecesi çıkıp Pazar gece yarısı dönecek şekilde bir program yaptık. Hepimizin ilk defa göreceği bir bölgeydi ve bu yüzden çok heyecanlıydık.
15 kişilik oldukça konforlu bir Mercedes minibüs ile yola çıktık. Şoförümüz sevgili Mehmet Çömez Kastamonulu olduğu için aynı zamanda rehberliğimizi de yaptı. Hepimiz çok rahat ettik bu yüzden. Özellikle ben ilk kez bir ön araştırma yapmadan seyahat etmenin keyfini çıkardım. O bölgeye seyahat edecek arkadaşlara kesinlikle tavsiye ederim Mehmet Bey ile seyahat etmelerini (05323444783).
Kastamonu Gezisi Birinci Gün Pınarbaşı
16 Kasım gecesi 24.00’da İstanbul Bostancı’dan Kastamonu Gezisi için hareket ettik. Sabah 07.00’da Pınarbaşı’ndaki otelimize varmıştık. Sarımeşe Otel’in güler yüzlü personeli bizi karşıladı .
Önce odalarımıza çıktık, gayet sıcak ve ev gibi döşenmişti. Fakat bazı odalarda duşakabin olmayışı ve plansız yerleşim yüzünden suların klozete geliyor olması duş alma sorunu yarattı.
Benim odamda böyle bir problem yoktu 🙂 Oda kahvaltı ve akşam yemeği bize özel bir indirimle 200 TL (2018) kişi başı idi.
-Valla Kanyonu
Bir saat dinlendikten sonra saat 08.00’daki kahvaltımızı alıp Valla Kanyonu’na gitmek üzere yola çıktık.
Pınarbaşı’na 26 km uzaklıkta Muratbaşı Köyü sınırları içinde bulunan Valla Kanyonu’na ulaşmak için 1.5 km’lik harika bir orman patika yolundan yürüdük.
Kızıl sonbahar, tüm yaprakları sermişti yere …Ağaçlar sarı, yerler turuncu kızıldı. Bu masalsı yolda etrafımıza bakıp fotoğraf çekmekten yol alamıyorduk J Hoplaya zıplaya çocuklar gibi epeyce yürüdük son noktaya kadar .
Küre Dağları Millî Parkı içinde yer alan kanyon 800 ile 1300 metreye varan derinliği ile dünyanın en derin 2. kanyonuymuş. Devrekani Çayı’nın Küre Dağları’nı parçalayarak oluşturduğu kanyonun uzunluğu 12 km.
Kanyon girişinde harika bir manzaraya sahip, çay kahve ve yiyecek bulunan eski ahşap bir restoran bulunuyor.
Bulutların üzerine çöktüğü Küre Dağları’nı izleyerek burada bir kahve içmenizi tavsiye ederi . Mantarlı gözleme 8 TL (2018) idi ve nefisti.
-Ilıca Şelalesi
İkinci durağımız 16 km mesafede bulunan Ilıca Şelalesi. Pınarbaşı’na uzaklığı ise 12 km. Şoförümüz ve aynı zamanda rehberimiz Mehmet Bey bizi yöre türküleri eşliğinde yola çıkardı .
Hepimiz çok keyifliydik. Hatta minibüste halay çekme girişiminde bulununca bizimle aynı kafada olan Mehmet Bey bir kenarda durup müziğin sesini açarak bizi çayıra saldı J. İyice kurtlarını döken ekip tekrar yola koyuldu gülme krizi halinde.
Ilıca Köyü içine vardık. 15 dakikalık yine çok güzel bir doğaya sahip yürüyüş yolunu keyifle yürüdük.
Eskiden alınmasa da artık burada da bir giriş ücreti alınıyor. Şelale giriş ücreti kişi başı 2,5 TL (2018) idi.
Tahta köprülerden, kıpkırmızı yaprakların döküldüğü yollardan renk cümbüşü ve bitki çeşitliliği içinden yine büyülenmiş bir şekilde şelaleye ulaştık.
15 metreden turkuaz yeşil arası doğal havuza dökülen Ilıca Şelalesi harika görünüyordu. Havuzun çevresindeki zengin bitki örtüsü egzotik bir görüntü veriyordu.
Yoğun kar olduğu kış aylarında şelale sağlı sollu iki yerden akıyormuş. Bu doğa güzelliğini uzun uzun pozladık.
Fotoğraf ve trekking anlamında çok keyifli bir gezi oluyordu. Bölgede binin üzerinde bitki çeşidi bulunuyor ve bu sebeple Avrupa’nın acil korunması gereken 100 orman alanından biri olarak belirlenmiş.
Ruhumuzu şenlendiren bu doğanın içinde bol oksijen ve harcadığımız efordan sonra kurt gibi acıkmıştık. Geri dönüş yolunu koşar adım bitirdikten sonra yolun bitimindeki tesiste nefis yöresel gözlemeler bizi bekliyordu.
Mantar mevsimi olduğu için bol bol mantarlı kaşarlı ve mantarlı kıymalı gözlemelerden çatlayıncaya kadar yedik. Tur fiyatına dahildi gözlemeler.
Buradan köy içini fotoğraflayarak yürüdük belli bir noktaya kadar. Eski ahşap yapıların hakim olduğu çok şirin bir köydü.
-Horma Kanyonu
Ilıca Köyü’nde yaptığımız geziden sonra bizi uzun bir yürüme parkurunun beklediği Horma Kanyonu’na doğru yola koyulduk.
Horma Kanyonu’da Pınarbaşı İlçesi’nde bulunuyor. Çabucak vardık .Giriş ücretsizdi. Neler göreceğimizi merak ederek yürümeye başladık.
Şu ana kadar gördüklerimiz harikaydı ama bizi asıl bekleyen sürpriz manzaradan haberimiz yoktu.
Mehmet Bey asıl Horma Kanyonu’na bayılacaksınız deyince gerçekten çok merak etmeye başlamıştım.
Daha en başından kıvrım kıvrım yer yer oyuk kayaların içinden akan Zara Çayı ile bizi karşılayan kanyonun ilerledikçe güzelleşeceği çok belliydi.
Biraz yürüdükten sonra yenilenen ve yapımı devam eden ahşap yürüme yolu ile devam ettik ilerlemeye.
Her dönemeçte ayrı bir güzellikle karşılaşıyor ve bir sonrakinde ne var acaba diye kendimizi alamayarak çok yorulmamıza rağmen geri dönemiyorduk.
Yakın bir tarihte ahşap yürüme yolu tamamen bitecek ve bu yoldan Ilıca Şelalesi’ne ulaşmak mümkün olacak.
Kanyonun heybetli görüntüsü derin kuyuları, su dolu oyukları, dev taş kazanları, ufak şelaleleri, muazzam bitki örtüsü karşısında büyülenmiştik.
Hiç bu kadarını beklemiyordum açıkçası. Trekking için oldukça elverişli olan kanyon, geçme sporu yapanlar için de güzel bir parkur. Fakat mutlaka yerel bir rehber eşliğinde ve teçhizatlı olarak geçilmesi tavsiye ediliyor.
Kanyonun merdiven basamaklı kayaları, zamanında kanyon suyunun oldukça yüksek olduğuna işaret ediyor. Mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri bence .
Gün kararmadan kanyondan çıkmamız gerektiği için hızlanarak dönüşe geçtik. Oldukça yorulmuş ve acıkmıştık.
Otelimiz bize yöresel bir akşam yemeği sözü vermişti. Gerçekten de öyle oldu ve nefis bir sofra ile karşıladılar bizi. Kara çorba dedikleri doğadaki yabani bir bitkinin ( kızamık ekşisi diyorlar ) özü ile tamamen doğal tavuk suyu ve eti ile pişirilmiş çok lezzetli bir çorba ikram ettiler önce. Masada yok yoktu. Turşu, kızılcık içeceği, kabak tatlısı, salata, ekşi maya köy ekmeği hepsi nefisti. Ana yemek olarak ise bulgur pilavı, mantar sote ve bizim tabirimizle gezen tavuk pişirmişlerdi J
Bu güzel ziyafetten sonra kendimize geldik . Sabah verdikleri kahvaltıdan memnun kalmayıp düşen yüzlerimiz bu defa mutlulukla gülümsüyordu.
Kastamonu Gezisi İkinci Gün Azdavay, Ağlı, Kastamonu Merkez
Kastamonu Gezisi kapsamında ikinci günün sabahı çıkan kahvaltı tam bir sürpriz oldu hepimize. Ev yapımı su böreği, ekşi maya ekmeği ve reçel çeşitleri ile şenlendik J Tıka basa yedikten sonra otelimize çok teşekkür ederek vedalaştık. Bu arada otel sahiplerinin satmak üzere yapmış olduğu bütün doğal ürünlerden de almayı ihmal etmedik.
-Çatak Kanyonu
İlk durağımız Çatak Kanyonu Cam Seyir Terasıydı. Çatak Azdavay ilçesinde ve ilçeye 7 km mesafede bulunuyor.
6 km si araç ile 1 km si orman içi bitki örtüsü bakımından oldukça zengin bir yürüme yolu ile geçiliyor.
Çatak Kanyonu Dünya’nın 4. büyük kanyonu olması ile tanınıyor. Bot ile veya yüzerek de geçilebiliyormuş. Ama tabii ki bu maceralar sırasında mutlaka teçhizatlı olunmalı.
Cam seyir terası, Çatak Kanyonu’nun 900 m yüksekliğinde inşa edilmiş, uçuyor hissine kapıldığınız muazzam manzaraya sahip mutlaka görülmeye değer bir yer. Burada da çok eğlenceli anlar geçirerek bol bol fotoğraf çektik .
Giriş ücreti kişi başı 3 TL (2018) idi ve gelen gruplar için odun ateşinde semaverlerde mis gibi demlenmiş çaylarımızı da içtikten sonra yola devam ediyoruz.
-Azdavay
Bu arada bizler her mola verdiğimiz noktada mutlaka alınacak yöresel ürünler bulup almayı ihmal etmiyoruz J Azdavay’dan turşular alıp aracımıza istifledik.
Azdavay merkezde kısa bir kahve molası verip meşhur Aşıklar Köprüsü’nde fotoğraflarımızı çektiriyoruz.
-Ağlı
Daha sonra ise Ağlı İlçesi’nde bizim için hazırlanan etli ekmek menüsü ile güzel bir ziyafet çekmek üzere yola çıkıyoruz.
Ağlı’da Çakıroğlu Restoran’da nefis etli ekmeklerimizi yedik, porsiyonlar hem gözümüzü hem midemizi fazlasıyla doyurdu ve arttı . Tatlı olarak da tamamen doğal süt ile yapılmış oldukça lezzetli fırın sütlaç vardı.
Bu yemekten sonra 2 gün acıkmayacak gibiydik hepimiz J Menü fiyatı kişi başı 25 TL (2018) idi. Aynı zamanda kasap olan Çakıroğluları’nın siyez bulguru, ekşi maya ekmek, pekmez vs. ürünlerinden de alıp Kastamonu merkeze doğru yola çıktık. 76 km’lik yolumuz vardı. Güle oynaya keyifle geçti yol.
-Kastamonu Merkez
Kastamonu, Gökırmak’ın bir kolu olan Karaçomak Deresi’nin vadisine kurulmuş. Evliyalar şehri olarak da bilinen ilimiz Anadoludaki en eski şehirlerden biri. Antik çağ ve Türk İslam dönemine ait birçok tarihi eser görmeniz mümkün.
Kale 12. yy.da inşa edilmiş. Fakat her gelen medeniyet kendi mimarisinde tadilat yaptığı için değişik mimari özellikler taşıyan bir kale.
Çarşının tam ortasında ise Nasrullah Camii’ni göreceksiniz. II. Beyazıd tarafından 1506’da yaptırılan Camii; şadırvanı, köprüsü, medresesi ve meydanı ile şehrin en büyük camisi. Mehmet Akif Ersoy, millî mücadele döneminde bu camide vaaz vermiş ve halkı cesaretlendirmiş.
Çarşı içinde bulunan meşhur Tabakoğlu Pastırmacı’sının nefis pastırmasından alıp tatlı olarak da alınmazsa olmazlardan çekme helvayı da Sepetçioğlu’ndan alıp şehrin manzarasını panoramik görebileceğimiz bir nokta olan şehrin en önemli simgelerinden Saat Kulesi’ne çıkıyoruz. Kule hükümet konağının arkasında Sarayüstü Tepesi’nde bulunuyor.
Saat Kulesi, 1885 yılında vali Abdurrahman Paşa tarafından yaptırılmış. Halk arasında dolaşan bir efsaneye göre İstanbul Sarayburnu’nda bulunan saatin zamansız çalan çanı, padişahın hamile olan cariyelerinden birinin çocuğunu düşürmesine sebep olur ve bu nedenle saat kulesi Kastamonu’ya sürgüne gönderilir. Bu güzel seyir tepesinde Kastamonu Kalesi’ne ve tüm şehre bakarak çaylarımızı kahvelerimizi içtikten sonra Kastamonu’ya veda ediyoruz. Bölgede görülecek daha çok şey vardı tabii ki ama 1,5 güne bu kadarını sığdırabildik .
-Safranbolu
Mehmet Bey bize güzel bir sürpriz yapıp Kastamonu Gezisi kapsamında Safranbolu’da kısa bir mola verdi.
Hava kararmıştı, hızlıca eski çarşı içi olan arastada bir tur atıp fotoğraflarımızı çekip buradan da safran ve lokum alıp aracımız tamamen yiyecekle dolu bir şekilde yola koyulduk J. Safranbolu’yu tüm ayrıntıları ile keşfetmek için Safranbolu Gezi Rehberi sizin için ideal.
Bu yazımda yaptığımız 1,5 Günlük Kastamonu Gezisi kapsamında anlatacaklarım bu kadar. Kastamonu çok büyük bir yüz ölçümüne sahip.
İl bazında planlama yapacaksanız Kastamonu Gezi Rehberi‘ne bölge bazında planlama yapacaksanız Batı Karadeniz Gezi Rehberi‘ne bakabilirsiniz.
Bir sonrakinde görüşmek üzere tüm seyahat sever dostlarıma keyifli geziler dilerim.