Henüz gitmediyseniz bilmenizi isterim ki Artvin’de alışkanlık yapar Şavşat Gezisi… Öyle her yerde görebileceğiniz yeşillerden değildir yeşili; ya da yağmuru başka yağmurlara benzemez ıslanmayı göze almayana.
Ama sevdiğinde bulutları deniz yapıp ayağınıza serer, kıyısına hayran olur gidemezsiniz. Gitseniz de gidiş-dönüştür biletler; ilk fırsatta mutlaka geri gelirsiniz.
Ben de yeşili yaşamak, insanlar rol çalmadığında doğa ne kadar baş döndürücü görmek ve büyülenmek için en kadim yeşile, Artvin Şavşat’a kadar gittim.
Ve tabi ki sizleri de bu muhteşem geziye birlikte götürmek için bu yazıyı kaleme aldım. Umarım bu doğayı yerinde de yaşarsınız ama lütfen bulduğunuz gibi bırakın…
Şavşat Gezisi
Artvin Yolunda
Öncelikle turla gitmiş olmamıza rağmen arkadaş gezisi tadında keyifli deneyimler yaşamamızı sağlayan Hüseyin Bey’e tekrar teşekkür etmek isterim… Zira Karadeniz Karadenizliyle gezilir 😊 (Inst: @nayinohuso)
Sabah saatlerinde Trabzon Havaalanı’ndan alındıktan sonra tur programı dahilinde Botanik Çay Bahçesi’ne uğradık… Kuzinenin başında keyifli ortamın tadını muhteşem lezzetli çayımızı yudumlayarak çıkartıp, ilk fotoğraflarımızı çektikten sonra yola koyulduk…
Türkiye’nin 2. en büyük tüneli olan Cankurtaran Tüneli’nden geçtik ve her biri huzur bataryalarımızı şarj eden yüzlerce güzel manzarayı hafızamıza kazıdık.
Çoruh Nehri Üzerinde Zipline
Tam ne zaman bu manzaralara dahil olacağız diye düşünürken Çoruh Nehri kenarındaki Artvin Sofrası’nda mola veriyoruz. Karadeniz’in doğası kadar karakteristik mutfağında kendimizi kaybetmeden önce, biraz kalp çarpıntısı iyi gider diye düşünüyoruz.
Ve kendimizi Artvin’in en heyecanlı noktası kabul edilen Karadeniz’in en uzun zipline parkurunda (Gidiş-Dönüş 700 mt.) Çoruh Nehri’nin üzerinde rüzgarda süzülürken buluyoruz!
Ben rehberimizin parkurla ilgili “bilgilendirmelerinden” yakaladığım birkaç cümle doğrultusunda kendisini de benimle birlikte parkura sürüklüyor ve indiğimde ne kadar doğru bir karar verdiğimi anlayıp kendimi takdir ediyorum .😊
Aklınızda bulunsun, zira rüzgar yeterli değilse parkur üzerinde bir noktada düzenek durabiliyor. Ve teknik arkadaşlar istasyonlardan ipe bağlı bir şekilde gelip sizi bitiş noktasına kadar çekiyorlar! Biz bitiş noktasına çok az bir mesafe kala durduğumuzdan ve rehberimizin iştirakiyle parkura çıktığımdan bu süreç eğlenceliydi gayet… Ama tek olsaydım bu keyif korkuya dönebilir miydi hiç bilmiyorum.
Siz ihtimalleri bilin, birlikte parkura çıkmak için bir arkadaşınızı kandırın bence 😊 Yine de oradaki ekibin tecrübesine güvenerek Çoruh Nehri’nin karşı konulmaz güzelliğini, heyecan hisseyle süslemenizi kendimce biraz ısrarla tavsiye ederim.. Gerisi size kalmış… (Kişi başı 20 TL 2018 yılı için) Adrenalin üstü gastronomi şöleninden sonra tekrar yola koyuluyoruz ki daha çok güzelliği aynı güne sığdırabilelim..
Deriner Barajı
Artvin Atatepe’de Türkiye’nin en büyük Atatürk heykelini görüp ayrıca şehri kuşbakışı seyrettikten sonra Artvin kent merkezinin hemen güneyinde yer alan Dünya’nın en yüksek 6. Beton Barajı olan Deriner Barajı’nı görüyoruz.
Buradaki seyir terasında Çoruh’un güzelliğinin yanında her ne kadar gölgede kalsak da fotoğraflar çekiyoruz.
Ama anılarımız, gördüklerimiz fotoğraflara sığmayacak kadar güzel..
İsmi Kara Kalbi Yeşil Karagöl
Sonrasında, benim bu geziye katılma amacım olan tarifsiz doğa harikası Şavşat Karagöl’e ulaşmak üzere Sahara Milli Parkı’na geliyoruz.
Karadeniz’in vazgeçilmezi yağmur kucaklıyor bizi Şavşat Karagöl’de…
Yağmurluklarımız ve doğanın güzelliği, bize gölün etrafındaki keyifli yürüyüşte eşlik ediyor..
Yağmurun sesiyle yarışan kurbağalar, gölden yükselen buhar, yeşilin belki de ilk kez gördüğümüz sayısız cazibeli tonları, göle teslim olmuş iskeleler, balıkların sıcak karşılaması, içinizi ısıtan çay…
İyi ki’ler listemin üst sıralarına yerleştin Karagöl… İyi ki tanıdım seni…
Terkedilmiş ama Misafirperver Tibeti Kilisesi
Konaklama noktamıza ulaşmadan önce Cevizli Köyü’ne gidiyor ve tarihi Tibet Kilisesi’nin kalıntılarını görüyoruz.
Günümüze ulaşmış bir kitabesi yok kilisenin.. M.S. 900’lü yılların başlarında yapılmış.
Birkaç onarım görmüş olan kilise 1800’lü yıllarda yıldırım düşmesi sonrasında yaşadığı büyük tahribat sonrası terkedilmiş.
Doğanın cennet köşelerinden birinde, sonsuz yeşilin huzurlu kollarındaki bu yapının terk edilmişliğine kısa süreli de olsa son vermek ve sessizliğinde kahve içmek yorucu günün üstüne çok iyi geldi doğrusu…
Laşet Restoran ve Bungalov Tatil Köyü
Yorulmaktan bahsetmişken haliyle artık konaklayacağımız ve lezzetli yemeklerle kavuşacağımız bölüme geldi sıra. Laşet Restoran ve Bungalov Tatil Köyü bizim bu gezideki tercihlerimizdi.
Sakin şehrin tüm sükunetini, ev sıcaklığındaki bir atmosferde ama tamamen doğanın kucağında yaşamak için ideal lokasyon bence.
Sakin şehrin tüm sükunetini, ev sıcaklığındaki bir atmosferde ama tamamen doğanın kucağında yaşamak için ideal lokasyon bence. Yine gitsem tercihim bu yönde olur.
Zira siz fotoğraf çekme sevdasıyla kuzuların arasına daldığınızda çoban köpekleri bundan çok hoşlanmayabiliyormuş! Aklınızda bulunsun 😊
Kocabey Köyü’nde Sabah Yürüyüşü
Sabah kahvaltının ardından grubumuzla birlikte Kocabey Köyü’nde ufak bir yürüyüşe çıktık.
Kocabey Köyü’nde karaçam ormanlarının dekorunda, sonsuz sessizlik eşliğinde büyük şehirlerin handikaplarını çoktan unutmuş keyifle gülümsüyorduk.
Bu güzelliğin yarattığı tatmini karşılayabilecek konfor zor bulunur bence.
Doğanın kucağında olmak, bu huzuru tatmak şehir yaşamına mahkum olan bizler için birer hediye sanki…
Seyrine Doyum Olmayan Yavuzköy Seyir Terası
Aracımıza atlayıp seyir terası ile nam salmış Yavuzköy’e geçtik.
Yavuzköy seyir terasından fotoğraflarımızı çekip tekrar aracımıza geçtik. Soğuksu meyve pazarında mevsim meyvelerinden almayı da ihmal etmedik bu arada 😊
Ciritdüzü Köyü’nde Horon
Ciritdüzü Köyü’nden geçerken birden aracımız duruyor. Herkesi arabadan indiriyor rehberimiz, son ses bir müzik başlıyor ve hepimiz birden horon eşliğinde fahri Karadenizli oluyoruz!
Ciritdüzü Köyü’nde eskiden adı üzerinde ata sporumuz cirit oynanırmış. Biz de ayak basmadık demeyiz hem de ne basmak…
Pınarlı Köyü Balık Gölü
Pınarlı Köyü’ndeki hedef noktamız Balık Gölü. Ressamın “Şuraya da yeşil , mutlu bir ağaç koyalım.” dediği tablo tüm gerçekliği ile karşımızda beliriyor.
Nefes kesen bir doğal güzellik ve sonsuz bir sessizlik… Yağmur yetişiyor dekoru tamamlamaya.
Islanma pahasına tadı tarifsiz anları ölümsüzleştirirken gözümüz ve gönlümüz doyuyor. Ve karnımız acıkıyor elbette.
Yemek molamızı Pınarlı Köyü’ndeki Pona Alabalıkta evlerine misafir olmuşçasına sıcak bir ortamda verdikten sonra tur rotamızın son noktasına doğru harekete geçiyoruz.
Arhavi Çiftekemer Köprüsü
Karadeniz’e gitmeden bilmek gereken önemli detaylardan biri de şu bence. Mevsimden bağımsız olarak rotayı ve programı Karadeniz iklimi belirliyor.
Örneğin biz bu turda Ardanuç’ta Cehennem Deresi Kanyonu’nu ziyaret edecektik. Lakin yağmur o bölge koşullarında yürüyüşü güvenli kılmadığı için rehberimizin telafi rotası olan Arhavi Çiftekemer Köprüsü’nü görmeye gittik.
Bu coğrafyada görmeye alışkın olduğumuz yapıdaki bu köprülerin diğerlerinden farkı iki derenin birleştiği yerde yan yana inşa edilmiş olmaları.
Sonuç olarak fotoğraflar, kelimeler ne kadar ifade edebilir bilmiyorum ama doğayı seven birinin Artvin’i görmemesi kendisine yapabileceği en büyük haksızlıktır.
Yazarken fark ettim de yine gideceğim sanırım. Yeni anılarda görüşmek üzere…