- Köln Gezisi-Almanya’daki Memleketimiz
- Almanya’nın Mücevher Kutusu Dresden
- Dresden’de Bir Kış Gezisi
- Münih Olimpiyat Parkı’nda Bir Gezi
- BMW Dünyası (BMW Welt)
- BMW Müzesi’nde Bir Gezi
- Münih’te Ne Yenir? Nerede Yenir?
- Nymphenburg Sarayı’nda Bir Gezi
- İngiliz Bahçesi (Englisher Garten)
- Kış Ortasında Münih’te Bir Gezi
- Alpsee, Bavyera’nın En Güzel Gölü
- Neuschwanstein Şatosu’nda Bir Gezi
- Schwangau’da Bir Gezi
- Kış Ortasında Füssen’de Bir Gezi
- Dünya’nın En Büyük Bira Fıçısı
- Gutenberg Müzesi
- Alman Eczacılık Müzesi
- Mathildenhöhe ya da Mathilda Tepesi
Bavyera’ya gelip meşhur kral Ludwig II’nin doğum yeri olan Nymphenburg Sarayı’nda Bir Gezi (Schloss Nymphenburg) yapmadan olmaz. Çünkü bu saray hem prenslik hem de krallık döneminde Bavyera’nın yüzyıllarca yönetildiği yer ne de olsa.
Hatta daha farklı söylemek gerekirse Bavyera’nın aklı ön planda tutan teknoloji merkezi de bu saray.
Belki de Almanya’yı günümüze getiren teknolojinin ilk temellerinin atıldığı yer de. Yani saymakla bitmiyor.
Nymphenburg Sarayı Gezisi
Nymphenburg Sarayı’na Ulaşım
Merkezden 5 km uzaklıkta bulunan saraya ulaşım oldukça kolay. 17 numaralı tram ile 51 ve 151 numaralı otobüsler sarayın hemen önünden (Schloss Nymphenburg) geçiyor. S2 Banliyö treni ile de ulaşmak (Laim) mümkün.
Taksi ile merkezden burası 15 dakika, 15 € tutuyor 3-4 kişi iseniz bu da doğru bir seçenek.
Nymphenburg Sarayı Ziyaret Saatleri ve Giriş Ücreti
Saray kışın 10:00-16:00 saatleri arasında açık.
Tüm sarayı gezmek için kombine bilet için kışın kişi başı ücret 8,5 €. Sadece Marstallmuseum ve Porselen Müzesi için kışın kişi başı ücret 4,5 €.
18 yaş altındaki çocuklardan ücret alınmıyor. Yeri gelmişken Almanya’da 14 yaş altı çocuklar için neredeyse her şey bedava. Bunu bilin.
Nymphenburg Sarayı’nın Tarihi
Sarayın yapım fikri 1662’de Bavyera Prensi Ferdinand Maria ve eşi Henriette Adelaide Savoy’un oğlu aynı zamanda tahtın varisi veliaht Prens Max Emanuel’in çiftin evliliklerinden tam 10 yıl sonra doğması ve bunun oluşturduğu büyük mutluluk ile ortaya çıkmış.
Dönemin ünlü mimarlarından İtalyan Mimar Agostino Barelli’nin yönetiminde 1664 yılında başlayana inşaat 1679 yılında bitmiş.
Barok tarzda yazlık olarak inşa edilen saray bugünkü görünümünü ise 1701-1729 yılları arasında adına sarayın yapıldığı Bavyera Prensi Max Emanuel döneminde almış. O dönemden itibaren tüm Bavyera Prensleri ve Kralları ikametgah olarak bu sarayı kullanmış.
Bavyera’nın en meşhur kralı Ludwig II, 1845 yılında bu sarayda doğmuş ve ülkesini 1864-1886 yılları arasında bu saraydan yönetmiş. Sonuç olarak bu saray neredeyse 400 sene Wittelsbach Hanedanı’nın sarayı olarak kullanılmış.
Nymphenburg Sarayı
229 hektar büyüklüğündeki saray Bavyera’nın ünlü kralı Ludwig II’nin de doğum yeri olması bakımından önemli. Bence Münih’e gelen bir turistin mutlaka görmesi gereken önemli bir yer.
Gezebileceğiniz yerler; saray, park ve 4 köşk ile yine sarayın bir bölümünü oluşturan müzelerden oluşuyor. Bunların tamamını görmek isterseniz kombine bilet almanız gerekiyor.
Biz zaman sıkışıklığı nedeniyle kraliyet ailesinin yaşam yerleri ve köşkleri bir tarafa bırakıp çok değerli olarak gördüğüm ve mutlaka fotoğraf çekmek istediğim Marstallmuseum ve ilave olarak da Porselen Müzesi (Porzellansammlung Bäuml)’ni gezdik.
-Sarayın Bahçesi
Sarayın her tarafında çok büyük çeşmeler, havuzlar ve su yolları var. Bunların toplam büyüklüğü 20 hektarı buluyor.
Görünüm olarak da çok güzel olan bu sistem aslında Bavyeralılar için o dönem bir teknoloji hikayesi olarak da gösteriliyor.
Şöyle ki tüm sistemin çalışmasını sağlayan hidrolik döküm pompalar 1803-1808 ‘lü yıllarında dönemin en önemli mühendislerinden Joseph von Baader tarafından yapılmış. Avrupa’nın hala çalışan en eski makineleri olarak gösterilen bu pompa sistemi 200 yıldır ilk günkü gibi çalışıyor.
Hem de metalden yapılmasına rağmen son derece sessiz olarak… Bu nedenle de dönemin en ileri teknolojisi olduğu söyleniyor. Hatta Bavyeralılar bu pompa sistemi için tüm mühendislik tarihinin başlangıcı diyor.
Saraydaki tüm göletler kanallar vasıtasıyla İsar Nehri’ne bağlı. Göletler kuşlar için doğal yaşam alanı haline gelmiş.
Burada kuğular ve ördekler insanlardan korkmuyorlar. Hatta kanal ya da göletlerin kıyısına yuva bile yapmışlar.
İsterseniz size çok güzel pozlar da veriyorlar. Yukarıda gördüğünüz ve şu ana kadar Dünya’da en çok beğenilen ikinci fotoğrafımı burada çektiğim için bu konuyu belirtmeden geçemeyeceğim.
-Marstallmuseum
Marstallmuseum, Nymphenburg Sarayı’nın tarihi binicilik ahırlarında yer alıyor. Eski müze 2. Dünya Savaşı’nda büyük zarar görünce 1952 yılında açılmış. Eskiden en değerli atlar yaz aylarında burada tutulurmuş.
Bu müzede Wittelsbachs Hanedanı’na ait 40’dan fazla araba, kızak ve binicilik aksesuarı bulunuyor. Kral ve kraliçelerin kullandıkları at arabaları ve kraliyet kızaklarını burada görmeniz mümkün. Müze, bu haliyle neredeyse 300 yıllık Orta Avrupa seyahat ve binicilik kültürünün açık bir belgesi gibi.
Bu yönüyle baktığımızda burası için kendi türünde Dünyadaki en önemli müzelerden biri olduğunu söylemek mümkün.
Bavyera Prensi Max Emanuel iyi bir kızak kullanıcısıymış. Hatta en ufak bir kar yağsa hemen kızağını alır gezmeye çıkarmış. Bazen kırsalda bazen de sokaklarda gezermiş. Bu geziler esnasında halkını dinler hoşlanmadığı şeyler söyleyen olursa hemen cepheye gönderirmiş.
Fransız Rokoko tarzının en güzel arabalarından biri kabul edilen 1721 yılında Paris’te yapılan İmparator Karls VII’nin taç giyme töreninde kullanılan at arabasını da burada görebilirsiniz.
Bu araba 1721-1886 arasında kraliyet tarafından kullanılmış. İnanılmaz bir işçilik göze çarpıyor. 8 at çekiyor. Çizgi filmlerden çıkmış gibi. O dönemde lükse ve gösterişe olan düşkünlüğü görmek mümkün.
Yine Bavyera Kralı Ludwig II’nin kullandığı çok gösterişli at arabası. Bu araba da 1870 model. Biz oradayken uzmanlarca arabanın periyodik bakımı yapılıyordu. Sarıları parlatıyorlardı. Bu işi bile sadece işin uzmanları yapabiliyormuş. Meğerse bu sarı parlatma işi ne kadar yaygınmış, sadece biz de yokmuş.
Tüm bu arabaları görünce aslında aklıma şu soru takıldı. Bizim padişahlarımızın da böyle arabaları yok muydu? Varsa şimdi neredeler?
-Porselen Müzesi (Porzellansammlung Bäuml)
Marstallmuseum’un üst katında yer alan müzede 18. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar sarayda kullanılan eşsiz Nymphenburg Porselen Koleksiyonu sergileniyor.
Neredeyse tüm prens ve kralların porselene olan ilgisi nedeniyle 1747 yılında Nymphenburg Porselen Fabrikası kurulmuş. Burada üretilen canlı ve etkileyici figürler sayesinde bölge porselen ürünleri de tüm Avrupa’da ün kazanmış.
Porselen üretimi o kadar ileri gitmiş ki sadece porselen ressamı yetiştirmek için de Kraliyet Sanat Enstitüsü kurulmuş. Müzede bu döneme ait paha biçilemez porselen mutfak eşyalarını ve mobilyaları görebilirsiniz.
-Gondol Gezisi
Sadece yaz sezonunda sadece merkez kanalında 15 € karşılığında yarım saatlik gondol gezisi yapmanız mümkün.
Değerlendirme
Nymphenburg Sarayı sadece Bavyera’nın değil Avrupa’nın en önemli saraylarından biri. Avrupa’nın teknolojik olarak bugünkü haline gelmesinde katkıları da yadsınamaz.
Özellikle karlar altında göreceğiniz sahneler ise olağan üstü. Bu çerçevede Münih’i gelen tüm arkadaşlarımın yarım günlerini ayırıp mutlaka burayı görmesi gerektiğini değerlendiriyorum.
Münih ile ilgili diğer yazılarımız için Münih Gezi Rehberi‘ne, bölgesel planlama yapıyorsanız Bavyera Gezi Rehberi‘ne bakabilirsiniz. Sağlıcakla Kalın.