- Köln Gezisi-Almanya’daki Memleketimiz
- Almanya’nın Mücevher Kutusu Dresden
- Dresden’de Bir Kış Gezisi
- Münih Olimpiyat Parkı’nda Bir Gezi
- BMW Dünyası (BMW Welt)
- BMW Müzesi’nde Bir Gezi
- Münih’te Ne Yenir? Nerede Yenir?
- Nymphenburg Sarayı’nda Bir Gezi
- İngiliz Bahçesi (Englisher Garten)
- Kış Ortasında Münih’te Bir Gezi
- Alpsee, Bavyera’nın En Güzel Gölü
- Neuschwanstein Şatosu’nda Bir Gezi
- Schwangau’da Bir Gezi
- Kış Ortasında Füssen’de Bir Gezi
- Dünya’nın En Büyük Bira Fıçısı
- Gutenberg Müzesi
- Alman Eczacılık Müzesi
- Mathildenhöhe ya da Mathilda Tepesi
Bavyera‘ya gelip meşhur Kral Ludwig II’nin ünlü olmasının sebebi olan Neuschwanstein Şatosu’nda Bir Gezi yapmadan olmaz.
Orijinal adı Schloss Neuschwanstein olan bu muhteşem saray Almanya’nın sembolü olduğu gibi Disneyland’ın da en önemli ilham kaynaklarından biri olmuş. Ayrıca, krallık döneminde Bavyera’nın belki de en önemli eseri olarak kabul ediliyor.
Bu nedenle Bavyera’ya yolu düşen herkesin kesinlikle ve birinci öncelikle görmesi gereken yer.
Alplere sırtını dayamış vaziyette bulunan saray, Bavyera’nın Ostallgäu Bölgesinde Füssen Kasabasının Schwangau Belediyesi’nde yer alıyor. Hohenschwangau Şatosu (Schloss Hohenschwangau)’na da oldukça yakın bir konumda bulunuyor.
Neuschwanstein Şatosu’na Ulaşım
Şato, Füssen’in yaklaşık 5 km güneydoğusunda bulunuyor. Şatoya gitmek için Füssen Tren İstasyonu (Füssen Bahnhof)’ndan kalkan RVA/OVG 73 ya da RVA/OVG 78 Numaralı Otobüslere binmeniz yeterli.
Yarım saatte bir kalkan otobüslerin ücreti kişi başı 1 €. Otobüslere yetişemeyiz diye düşünmeyin çünkü otobüsler treni bekliyor ve sizi 10 dakika içerisinde Schwangau’nun girişindeki kavşak noktasına bırakıyorlar. Taksi ile de buraya 12 € karşılığında 8 dakikada ulaşabilirsiniz.
Tüm ihtiyaçlarınızı burada görmenizi tavsiye ederim. Çünkü bundan sonra çıkışa başlıyorsunuz.
Şimdi harita üzerinden Schwangau-Neuschwanstein Şatosu arasındaki yolu ve bölgeyi resimler üzerinden anlatacağım. Ancak önce bilmeniz gereken çok önemli hususları sıralıyorum.
Neuschwanstein Şatosu Ziyaret Saatleri ve Giriş Ücreti
Şato kış periyodunda 08.30-17.00 saatleri arasında açık ve bilet şatodan değil Schwangau bilet merkezinden alınıyor. Çünkü şato rehbersiz gezilmiyor.
Biletleri alınca da iş bitmiyor. Burada size bir randevu saati veriyorlar. O saatte girişte hazır bekliyor olmanız gerek. Kişi başı ücret 12 €, 18 yaş altı çocuk için para almıyorlar.
Yani bileti mümkün olduğunca erken almakta fayda var. Özellikle günübirlik geldiyseniz ve Hohenschwangau Şatosu ‘nu da gezmeyi planlıyorsanız bu durum daha da önem kazanıyor.
Bileti alacağınız yere gelince Alpseestraße’den devam ederseniz 5 dakikalık bir yürüyüşten sonra haritada da görülen bilet merkezine ulaşırsınız.
Bileti aldınız saraya ulaşmak fotoğrafta göründüğü kadar kolay değil. Haritada da gördüğünüz gibi 3 seçeneğiniz var.
İlki direkt Marien Köprüsü (Marianbrücke)‘ne giden minibüsler. Adam başı 1,8 €’ya 10 dakikada fotoğraf çekmek için köprüdesiniz. Oradan şatoya gitmek sadece 10 dakikanızı alır. Müthiş bir zaman kazanımı. Ancak bu minibüsler maalesef kışın çalışmıyor.
İkinci seçenek at arabaları. Hayatımda gördüğüm en büyük atlar. Oldukça kuvvetliler. Tam 13 kişi binebiliyor. Kötü tarafı dolmadan kalkmıyor. En azından yorulmadan 15 dakikada şatodasınız. Kişi başı ücret 6 €.
Üçüncü seçenek tabana kuvvet dik yokuş yukarı 2 km yürümek. Fotoğraftan kolay gibi görülse de sanıldığı kadar kolay değil tam 40 dakika yürüyeceksiniz. Vardığınızda da işiniz çoktan bitmiş olacak. Tercih sizin.
Neuschwanstein Şatosu’nun İnşası
1803 yılında Bavyera bir krallık haline dönüşürken Ostallgäu Bölgesi de Bavyera’nın bir parçası olmuş. Bavyera kralları bölgeye hayran olup yazlık olarak bölgeyi kullanmak istemiş. Bunlardan biri de Kral Ludwig II olmuş.
Politikadan hiç anlamayan, giyinmeyi, tiyatro, opera ve resimleri çok seven veliaht Prens Ludwig, babası Maximilian II ölünce 1864’de daha 18 yaşında Bavyera Kralı olmuş. Sanatı seven Kral, ilk iş olarak ünlü Alman besteci ve opera yazarı Wagner ile tanışmak istemiş. Yani o kadar politikadan uzak biriymiş.!!!!
1866’da Alman Savaşı’nda Prusya’ya Avusturya ile birlikte yenilmişler. İşgal edilen Bavyera’nın ordu yönetimi Prusya’ya geçmiş. Ordusu olmayan Kral Ludwig II, gerçek bir kral olmasının yolunun birbirinden güzel ve ihtişamlı saraylar yaptırmakta, konuklarını da buralarda ağırlamakta görmüş.
Haritada da görüldüğü gibi Schwangau Kasabasının hemen sağ tarafındaki tepede yer alan ve Alpsee‘ye bakan kale görünümlü Hohenschwangau Şatosu, 1832-1836 yılları arasında Ludwig II’nin babası Bavyera Kralı Maximilian II tarafından yaptırılmış ve kraliyet ailesinin yazı geçirdiği, avlanmak için de kullandığı bir kale olmuş. Prens Ludwig her yaz birkaç haftasını burada geçirmiş ve hep bir gün buradan büyük ve güzel bir şatoya sahip olmayı hayal etmiş.
Kral olunca da aşağıda ayrıca başlık açtığım Marian Köprüsü (Marianbrücke)’ne gelip gördüğü sarp tepeye kendi şatosunun yapılmasını emretmiş. Şato, Kral Ludwig II.’in emriyle saray ressamı Christian Jank tarafından tasarlanmış. İnşaat 1869 yılında başlamış, 1886 yılında ancak oturabilecek hale gelmiş.
Kral Ludwig II, Neuschwanstein Şatosu dışında Linderhof ve Herrenchiemsee Kalesi’nin inşaatlarını başlatıp Falkenstein Kalesi’ni de planlayınca yabancı bankalardan alınan borçlar ödenemez hale gelmiş.
Aynı yıl böyle gereksiz harcamalar yapan kral, zamanını ve ülkesinin tüm kaynaklarını şatonun yapımına harcaması nedeniyle kendi bakanları tarafından suçlanmış ve 1886’da Bavyeralı bir grup doktordan oluşan psikiyatri komitesi tarafından deli ilan edilerek tahtan indirilmiş, aynı sene kendisinin ve doktorunun cansız bedenleri bulunmuş. Cinayet mi? Boğulma mı?, yoksa İntihar mı? olduğu hiçbir zaman açıklık kazanmamış.
Neuschwanstein Şatosu’nun Çelişkileri
Kral, çocukluk ve ilk gençlik yıllarını buralarda yalnız geçirdiğinden utangaç bir kişiliğe dönüşmüş ve insanlardan izole yaşamayı tercih etmiş.
Acaba, Kralın bu kadar para harcayarak yaptırdığı sarayın içerisine mağara yaptırmasının sebebi de bu olmasın.
Diğer bir konuda daha önceden bahsettiğim gibi Kral, Wagner hayranı ve şatonun duvar resimlerinde çoğunlukla Wagner operalarından sahneler var. Garip olan ise Wagner’in buraya hiç gelememiş olması…….
İşte haritada da gösterilen Marian Köprüsü. Şatoya geldiğinizde Alp’lere doğru bakarsanız köprüyü göreceksiniz.
Kışın köprüye yürüyüşe tehlikeli olduğu için izin verilmiyor. Şu an köprüde görülenler kaçak olarak köprüye gidenler. Köprü Maximillian II tarafından eşi Marien için doğum günü hediyesi olarak 1855’de yaptırılmış.
Kral Ludwig II ise babasının yaptırdığı köprüden hayalinin gerçeğe dönüşümünü sabırla izlemiş. Tüm bu yapım yılları süresince, yani 17 sene Hohenswangau Şatosu’nda kalarak zamanını ülkeyi yönetmek yerine bu hayal peşinde harcamış.
Bavyera Kralı Ludwig II, fazla uzun olmayan ömrünü ve ülkesinin hatırı sayılır imkanlarını, bu gerçek dışı gibi görünen şatoya harcamış, kimilerine göre ‘’deli’’, hayranlarına göre ise, ‘’çağının ötesindeki bir masalın kahramanı ‘’ olarak kabul edilmiş.
Daha kötüsü 17 yıl sabredip ’Romantik Yol’’un pırlantası olan bu şatoda sadece 3 hafta kalabilmiş. Şato 1886 yılında Kral Ludwig II’nin ölümünden 7 hafta sonra halka açılmış. İşin ilginci kral şatoyu halktan uzak olmak için yaptırmışken şimdi yılda 1.4 milyon kişi şatoyu ziyaret ediyormuş!
Marian Köprüsü (Marianbrücke)
Eğer fotoğraf çekecekseniz olmanız gereken yer şato değil Marian Köprüsü. Zamanınıza bağlı olarak şatoyu görmeden önce veya gördükten sonra ama mutlaka köprüye gidin. Şatonun arka tarafı da olsa genel görünüm görüntüsüne bu köprüden ulaşacaksınız.
Biz yasak olmasına rağmen fotoğraf çekebilmem için her şeyi göze alıp engellerin üzerinden köprüye doğru yürümeye başladık.
Bu yol haritada şatonun yanından köprüye giden patika olarak gözüküyor. Yaklaşık 15 dakika sürüyor ve kışın gerçekten tehlikeli bir yol. Hemen önümde yürüyen bir fotoğrafçı durduğu yerde kayıp belini kırıyordu. Aman çok çok dikkat.
Biraz yürüdükten sonra şatoyu arkamızda bıraktık. Kral Ludwig II, Münih’ten Bavyera’yı yönetmek yerine zamanının çoğunu inşaatı takip etmek üzere bu yollarda geçirmiş. Bu da vergilerinin hayallere yatırıldığına inanan halktan çok büyük tepki görmüş.
Hiç evlenmemiş olan Kral Ludwig II ile ilgili dikkatimi çeken bir söylenti de Avusturya-Macaristan İmparatoriçesi Elisabeth, ya da daha bilinen adı ile ‘’Sisi” ye karşı platonik bir aşk beslediği.
‘’Sisi’’ dönemin herkesçe sevilen mütevazi Avusturya-Macaristan Kraliçesi. Orta Avrupa’da gördüğüm tüm güzel şeylerde hep adı geçiyor. İşte o ‘’Sisi’’, Kral Ludwig’in deli olduğunu hiçbir zaman kabul etmemiş, onu tek başına savunmuş. Tarihçilere göre belki de bunun sebebi söyleyemese de onun da Krala ilgi duyuyor olmasıymış.
Tırmanmaya devam ederken bu muhteşem manzara ile karşılaşıyor ve birazda düşe kalka bir fotoğraf molası veriyoruz.
Buradan Hohenschwangau Şatosu’nun küçüklüğüne bakıp Kral Ludwig II’nin çocukken kurduğu hayali anlayabiliyorsunuz.
Schwangau’nun muhteşem güzelliği karşısında cenneti yerinde görmenin ve burada bulunmuş olmanın gururunu yaşıyorsunuz. Yola devam etme vakti geldi.
5 dakika daha yürüdükten sonra haritada görülen Marian Köprüsü’ne vardık. Köprü sahne olarak fotoğraf çekmek için ideal bir yer olmakla birlikte oldukça da tehlikeli bir geçit. Makinenizin hareketsiz kalması imkansız.
Çünkü atılan her adımda köprü titriyor. Köprüyü geçip yola devam ederseniz şatoyu tam ön tarafından da görüntüleyebilirsiniz.
Kral, şatonun yapımının sürdüğü yıllarda, hayalinin gerçeğe dönüşümünü bu köprüden sabırla izlemiş. İnşaat süresince aşağıdaki Hohenswangau Şatosu’nda kalmış.
Köprüden bakıldığında muhteşem Neuschwanstein Şatosu ve Schwangau Ovasını seyrediyor ve çok etkileniyorsunuz. Bu etkilenmeyi Walt Disney’de yaşamış olmalı ki, şatoyu kendi Disney logosunda kullanmayı tercih ettiği gibi, ünlü filmi, ‘’Güzel ve Çirkin’’in geçtiği mekanı yaratırken de bu şatodan esinlenmiş.
Bu güzel manzara aşıkları da etkilemiş tabii ki. Her gelen buraya aşkını sembolize eden bu rengarenk kilitleri takmış. Karla birlikte öyle güzeller ki mutlaka buraya gelip görmelisiniz.
Değerlendirme
Gelelim benim hayallerime, bugün hayallerimden birini daha gerçekleştirmiş olmanın mutluluğu içerisindeyim. Daha küçük yaşlardan itibaren coğrafya kitaplarında rastladığım ve hep görmeyi hayal ettiğim bu manzarayla biraz geçte olsa karşılaştım ve hayatı pahasına buraya Neuschwanstein Şatosu’nu yaptırtan Kral Ludwig’e hak verdim.
Neuschwanstein Şatosu sadece Bavyera’nın değil Avrupa’nın en önemli şatolarından biri. Özellikle karlar altında göreceğiniz sahneler ise olağan üstü. Bu çerçevede Münih’i gelen tüm arkadaşlarımın en az 1 günlerini ayırıp mutlaka burayı görmesi gerektiğini değerlendiriyorum.
Bavyera ile ilgili diğer yazılarımız için Bavyera Gezi Rehberi‘ne, bölgesel planlama yapıyorsanız Orta Avrupa Gezi Rehberi‘ne bakabilirsiniz. Sağlıcakla Kalın.