- Kiev’de Ne Yenir, Nerede Yenir ?
- 2.Dünya Savaşı’nda Ukrayna Tarihi Müzesi
- Dünya’nın İlk ve Tek Cadde Müzesi One Street Museum
- Ukrayna Ulusal Tarih Müzesi
- Mağaralar Manastırı Pechersk Lavra
- Tarihi Şekillendiren Yokuş: Andriivs’kyi Yokuşu
- Karlar Altında Podil
- Her Şeyiyle Kış Ortasında Kiev’de Bir Gezi
- Kiev’de Yılbaşı Nasıl Geçer?
2018 yılı başında gittiğim bu güzel şehri o kadar çok sevdim ki Kiev’de Yılbaşı Nasıl Geçer? acaba diyerek 2019 yılında yeni yıla Kiev’de girmeye karar verince eşim ile kuzenimi de alarak düştük yollara….
Genel olarak kışın Kiev’e gidilmez söylemi oldukça yanlış bir söylem çünkü Kiev 365 gün yaşayan, eğlenmeyi bilen insanların şehri…Üstelik Türkiye’den ulaşımı da en kolay şehirlerden biri…
Tek yapacağınız uçağa atlayıp kendinizi şehre bırakmak ve mutlu olmak. Hepsi bu. Çünkü bu şehirde sizi mutlu edecek o kadar çok şey var ki…
Buraya gelmeden önce Kiev’de Yılbaşı Nasıl Geçer? konusunda yaptığım araştırmalarda malesef doyurucu bir yazı göremedim. İşte ben de bu yazımda sizlere 3 gecelik Kiev Yılbaşı Gezimiz boyunca yaşadığımız tüm olayları sırasıyla aktararak bu soruya cevap vermeye ve burada karşılaşabilecekleriniz konusunda bilgilendirmeye çalışacağım.
Kiev’de Yılbaşı
Kiev’e Uçuş ve Ülkeye Giriş
Ukrayna’ya gitmek ve girmek gerçekten oldukça kolay. Hem Ukrayna Havayolları’nın hem de Pegasus Havayolları’nın Ankara-Kiev direkt seferleri var.
Hem biraz gezmek hem de Kiev’de yılbaşı heyecanını ve ışıltısını yerinde görmek adına gezi planlamamızı 29 Aralık 2018-02 Ocak 2019 tarihleri arasında olacak şekilde yaptık.
Ödediğimiz ücrete gelince, 2018 başında gidiş-dönüş 300 TL karşılığında bilet bulabildiğiniz bu seferler malum durumlar nedeniyle çoktan hakkın rahmetine kavuşmuştu. Yılbaşı yaklaştıkça bilet fiyatlarının artacağı malum olduğundan gelebilecek zamları da düşünerek yaklaşık 6 ay kadar önce biletlerimizi aldık. O zaman Ankara-Kiev gidiş-dönüş uçak bileti için kişi başı yaklaşık 680 TL (2018) ödedik.
29 Aralık 23.45’de kalkacak uçağımıza binmek üzere 22:00’da Ankara Esenboğa Uluslararası Havaalanı Dış Hatlar Terminali’ne geldik. Çıkış işlemlerimizi bitirdikten sonra İstanbul Havaalanlarına göre oldukça rahat ve kalabalık olmayan bir ortamda beklemeye başladık. Derken Pegasus Havayolları’nın standart 30 dakikalık gecikmesi ile birlikte 00.30 civarında Kiev için uçuşa geçtik. Uçakta hiç yer yoktu.
Kiev ile 1 saatlik farkımız olduğu için giderken 2 saatlik yolu 1 saatte alarak 01.30 gibi Kiev’e indik ve giriş mühür sırasına geçtik.
Pasaportunuz yoksa Ukrayna’ya giriş için sadece yeni çipli kimliğinizin olması yeterli. Yalnız giriş mühür sırasına girmeden önce aynı alanda bulunan bilgi formunu doldurup kimliğiniz ile birlikte giriş kontrol görevlisine göstermeniz şart yoksa sıradan çıkartılıp formu doldurmanızı istiyorlar ona göre. Gece gece o garip muamele ile uğraşmak ve tekrar sıranın en sonuna geçmek hakikaten hoş değil.
Uber Kullanımı ve IQ Hotel’e Gidiş
Giriş mühür işlemlerimiz bittikten sonra Kiev Zhuliany Uluslararası Havaalanı Dış Hatlar Terminali’nden 02:30 gibi çıktık. Daha önceden telefonlarımıza indirdiğimiz Uber uygulamamız ile ilk çağrımızı yaptık. Bunu daha önce yapmış olmaya özen göstermenizde fayda var.
Gerçekten harika bir sistem. Keşke bizim ülkemizde de serbest kullanılabilse. Aracı bile kendiniz seçiyorsunuz. Kiev’de 10-30 TL (2019) arasında bir ücret karşılığında Uber aracınız ile her yere gidebiliyorsunuz. Bir de 3-4 kişiyseniz ulaşım neredeyse bedava sayılır. Fiyatlar yer, zaman, tatil vb. durumlara göre değişiyor. Toplu ulaşım biletlerinin 1,5 TL (2019) olduğunu düşünürsek her yere Uber ile gitmek hem zaman hem de rahatlık açısından en iyi yöntem. Toplu ulaşım sistemi çok iyi ama zaman kazanımını da düşünürseniz inanın düşünmeye bile değmez.
Yaklaşık 5-6 dakika gibi bir süre sonunda Kiev’de yılbaşı kalmak için tercih ettiğimiz IQ Hotel (IQ готель) civarındaydık ancak navigasyon sistemine rağmen bir türlü otelin kapısını bulamadık. Komedi gibi…
Otel olduğunu düşündüğümüz yerin etrafı da parmaklıklarla çevrili, garaj kapısı da kilitli. Sadece garaj kapısının yanında bir kişinin geçebileceği bir giriş bulunuyor. Neyse ki şoförümüz resepsiyon görevlilerini arayıp onların yönlendirmesine göre durumu ancak 15 dakika da çözüp bizi otel girişine ulaştırdı.
Ukrayna çok ilginç bir ülke. Bazen nasıl olur diyeceğiniz bazı değişik olgular ile burada karşılaşmanız mümkün.
Oteli bulamadık çünkü meğerse otelin kapısı kapalı garaja bakıyormuş. Yani bir otel düşünün, tonlarca para harcamışsınız ve AVM’lerdeki gibi sadece bir kapalı garaj girişi var. Resepsiyonu da burada….Garaj kapısı 23.59’da kapatılıyormuş. Dışardan da otelin girişi gözükmüyor. Oranın otel olduğunu da anlamanız pek mümkün değil.
Eğer şoför bizi sabaha karşı o soğukta orada bıraksaydı ne olurdu inanın ben de bilmiyorum. Sanırım otelin adına da biraz ters bir durum. Yani Kiev’de yılbaşı için ilk sürpriz ile karşılaştık bile..
IQ Hotel’e Giriş
Ancak, otelin odaları tam bir IQ durumu. Her şey son sistem. Tuvalet lambaları bile 4 renkli. Canımız sıkıldıkça değiştiriyoruz.
Isıtma, perde vb. bütün talepler otomatik bir akıllı ekrana bağlı. Çok değişik bir konsept. Rezerve ettiğimiz oda uzaydan çıkmış. Sanki uzay gemisindesiniz ve pencereden baktığınızda Dünya’yı görecekmişsiniz gibi. Oturma grupları vb. her şey ilginç. En az alanı kullanarak en çok verim sağlanmaya çalışılmış.
Otel bir AVM grubunun içerisinde bir çok otel ile yan yana bulunuyor. Tam bir kompleks yani. Yer olarak da Zhuliany Havaalanı ile Kiev şehir merkezi arasındaki havaalanına giden yolunun üzerinde Kiev’in Shuliavka semtinde.
Üstelik şehirden taşımadan çok uygun fiyatlara bir şeyler almak isterseniz hemen arkasında Kosmopolit Mall bulunuyor. Burada da her türlü hediyelik, içki, porselen vb. alabileceğiniz 5 yıldızlı Migros benzeri Megamarket (МегаМаркет) var.
Zaten çok talep gören IQ Hotel’i geri dönüş için kolay yerde olması ve daha uygun ücret vermesi nedeniyle tercih etmiştik. Bu otele yılbaşı olmasına rağmen 3 gece için 3 kişi kahvaltı hariç sadece 152 € ödedik. Şehir merkezinde bu seviyedeki bir otelin 3 günlüğü 300 € civarı olacağı ve uygun fiyatlı Uber aracı kullanacağımız düşünülürse oldukça doğru bir tercih yaptığımızı söyleyebilirim. Çünkü 150 € Ukrayna için gerçekten büyük bir para. Üstelik çıkış için ücretsiz emanet bagaj odaları da mevcut.
Kiev’de Yılbaşı Gezisi – 1. Gün
Sabah gözlerimizi mutlu ama bir o kadar da yorgun şekilde açtık. Nasıl olmayalım ki Pegasus Havayolları sağ olsun abuk sabuk saatlerde uçunca biz de ucuz olsun diye ona uyunca uykusuz geceler de kaçınılmaz oluyor tabii ki.
Gelelim kahvaltıya. Ben burada oteli rezerve ederken bilerek kahvaltı almadım. Daha önceden tecrübeliyim. Ukrayna’da şimdiye kadar edindiğim izlenime istinaden kahvaltı konseptlerinin bize hiç uymadığını söyleyebilirim. Bu nedenle dışarıda kendi seçimlerimizle yapacağımız bir kahvaltı en doğru hal tarzı.
Biz de hem kahvaltı yapmak hem de Kiev’in en tarihi yerini görmek amacıyla Uber aracımıza binerek ilk olarak Andriivs’kyi Yokuşu’na hareket ettik.
Yokuşa vardığımızda pazar günü olması nedeniyle neredeyse çoğu restoranın kapalı olduğunu gördük. Bu durumu tahmin ediyorduk ancak bu kadar katı uygulanacağını açıkçası düşünmemiştik. Biraz dolaştıktan sonra açık olduğunu gördüğümüz Pizza Celentano’yu görünce rahat bir nefes aldık.
-Pizza Celentano
İlk gün kahvaltı için tercihimiz Pizza Celentano oldu. Konum itibariyle Andriivs’kyi Yokuşu’nun hemen başında bulunuyor. Sanırım pazar günü sabah sabah ilk müşterisi de bizdik.
Ortam oldukça sıcak. Restoranı yılbaşı sebebiyle çok güzel süslemişler. Dekorasyon ise bildiğiniz 1970 model pastel çizgi film anlayışı.
Burada ortaya çay eşliğinde 1 pizza, 1 omlet ve 1 sosisli yağda yumurta alarak kahvaltımızı yaptık.
-Andriivs’kyi Yokuşu (Andriivs’kyi Descent)(Andriivs’kyi Spusk)
Andriivs’kyi Yokuşu, değişik adlara sahip. Yabancılar Andriivs’kyi Descent, Ukraynalılar Andriivs’kyi Spusk diyor. Ancak ne denirse densin burası Kiev’de görmeniz gereken hatta kalmanız gereken en önemli bölge.
–Aziz Andreas Kilisesi
Kahvaltımızı bitirdikten sonra fotoğraf çektirmek için hemen karşımızda yokuşun başında bulunan Aziz Andreas Kilisesi’nin önüne geldik.
Burası özetle rivayete göre 12 havariden biri olan Aziz Andreas’ın Kiev’in kuruluşundan yüzlerce yıl önce geldiği ve bir haç dikip gelecekte Kiev’in bir kiliseler şehri olmasını dilediği yermiş. Bugün bir müze olarak kullanılan kiliseyi cüzi bir ücret karşılığında gezmeniz de mümkün.
–Sanatçılar Pazarı
Kilisenin hemen yanında aslında Rusların ulusal simgelerinden biri olan meşhur hediyelik matruşka bebekleri satılıyor. Bunlar aynı zamanda oymacılık ve resim açısından tam bir sanat eseri.
Bebekler içiçe geçmiş en az 3 en fazla 15 bebekten oluşuyor. Fiyatları da sayıya göre artıyor. Burada hem bebeklerden satın alıyor hem de fotoğraf çektirmeyi ihmal etmiyoruz.
Kilisenin hemen alt tarafında ise Ukraynalı sanatçıların kendi elleriyle yaptığı yağlı boya tabloları sergileyip sattıkları Sanatçılar Pazarı var.
Bu pazarda gerçekten çok güzel ve çok hoş çalışmaları yerinde görmek ve satın almak mümkün.
–Zamkoviy Tepesi
Sanatçılar Pazarını gezdikten sonra Kiev’in en güzel fotoğraflarını çekmek için Zamkoviy Tepesi’ne gidiyoruz.
Ancak, tepeye çıkmak sanıldığı kadar kolay değil. Ayakta bile durmanın zor olduğu bu ortamda çok temkinli bir şekilde merdivenleri çıktık.
İş tabii ki merdivenler ile de bitmedi. Zemin oldukça kaygan olduğundan tepeye çıkmak için ağaç dallarını çekmek zorunda kaldık. İnanın buna değer çünkü buradan sadece yokuşun değil, Podil ve Vozdvizhenka’nın görünümünü de gerçekten muhteşem. Kiev’de yılbaşı gezi yazımızın kapak fotoğrafını da zaten burada çektirdik.
Bu tepe eskiden Slav cadılarının toplanma ve ayin yapma yeriymiş. Şimdi ise bence Kiev’in olmazsa olmazlarından. Özellikle de fotoğraf çekmek isteyenler için bu tepe gerçekten çok ideal bir nokta. Şunu da belirtmeden geçmek istemiyorum. Buraya turlarla gelirseniz kimse sizi buraya getirmez. Çünkü onlar da bilmiyordur.
Ben ise daha önce geldiğimde gezi öncesi Kiev fotoğraflarına bakarak bu tepeyi bulmuştum. Şimdi ise hep beraber buradayız. Fotoseverler mutlaka ama mutlaka buraya kendi gelmeli ve bu tepeye çıkmalı.
Tabii ki bu çıkışın bir de inişi var. Malesef bunu yürüyerek yapamıyorsunuz. Yaklaşık 15 dakika süren bir iniş mücadelesinden sonra tekrar yokuşa varabildik.
–Mykhailo Bulgakov Müzesi
Yokuşa vardıktan sonra Rus edebiyatının en önemli yazarlarından Mykhailo Bulgakov’un müze haline getirilen evine gittik. Türkiye’de pek tanınmasa da Mykhailo Bulgakov roman ve hikayeleri sinemaya uyarlanmış dünyaca ünlü bir yazar.
Stalin ile düşünce çatışmasına girince Kiev’e sürgün edilmiş. Oyunları yasaklanmış. Ölümünden sonra da gördüğünüz sürgün evi müze haline getirilmiş. Malesef Kiev’de yılbaşı tatili olması nedeniyle müze kapalıydı ve giremedik ancak, müzenin hemen yanı başındaki yazarın heykeli ile de fotoğraf çektirmeyi ihmal etmedik.
–One Street Museum
One Street Museum, Andriivs’kyi Yokuşu’nun sonunda önünden geçip zaman darlığı nedeniyle girmediğimiz bir müze.
Daha önce gezmiş olduğum müzenin en önemli özelliği bir caddenin orta çağdan itibaren tarihini anlatması. Bu konuda Dünya’da ilk ve tek.
–Ukrayna Ulusal Tarih Müzesi
Andriivs’kyi Yokuşu’nda Kiev’de yılbaşı tatili olması nedeniyle girmediğimiz bir diğer önemli nokta da Ukrayna Ulusal Tarih Müzesi.
Daha önce gezmiş olduğum müzenin önemli olmasının nedeni atalarımızın da izlerini taşıyor olması. Bu nedeniyle mutlaka görülmeli.
–Tablo Ev
Yürüyerek yokuş aşağıya devam ettik. Yokuşun sonuna doğru hemen sol tarafımızda muhteşem bir tablo ev ile karşılaştık. Duvarlara tablo yapmak bilinen bir Rus ekolü. Tüm kötü görünümleri kapatıyor, üstelik güzel de gösteriyor.
Bu tür örnekleri tüm eski Sovyet Cumhuriyetlerinde görmeniz mümkün. Son fotoğraflarımızı da çekip yokuştan çıkıyor ve Podil’e giriyoruz.
-Podil (Podol)
Kiev’de yılbaşı denilince akla gelen yerlerden biri de Podil. Yabancılar ve yerliler buraya Podol da diyor. Burası eskiden sanatçı ve balıkçıların yaşadığı Kiev’in en eski bölgesi. Andriivs’kyi Yokuşu ile yukarı şehre yani Sofiyivska Meydanı’na bağlanıyor.
–Kontraktovaya Meydanı
Yukarı şehirdeki Sofiyivska Meydanı dışında Kiev’de yılbaşı meydan kutlamaları sadece burada Kontraktovaya Meydanı’nda yapılıyor.
Podil’in merkezine gelince ilk olarak Kontraktovaya Meydanı’nda bulunan süslenmiş çamlı klasik şehir sahnesinde bir fotoğraf çekilip gezmeye başladık.
Tabii ki bu yılbaşı eğlenceleri en çok çocuklara yarıyor. Ne güzel bir kaydırak. Sadece bunla da kalmamışlar bu kaydırağın hemen arkasında herkesin gecede kayabildiği geçici buz pisti oluşturmuşlar.
–Ukrayna Ulusal Çernobil Müzesi
Buraya gelmeden önce mutlaka görmeliyiz dediğimiz yerlerden biri de meydana çok yakın bir konumda yer alan Ukrayna Ulusal Çernobil Müzesi idi.
Malesef Kiev’de yılbaşı tatili olması nedeniyle kapalı olduğundan bu müzeyi de göremedik.
–Illinsʹka Kilisesi
Su Kilisesi’nde fotoğraf çekmek üzere Kontraktovaya Meydanı’ndan Dinyeper Nehri’ne giderken Pochainynska Caddesi üzerinde Illinsʹka Kilisesi ile karşılaştık.
Bu kilisenin en önemli özelliği tarihi Kiev-Rus Devleti’nin İlk Ortodoks Kilisesi olması ve Kiev-Rus Devleti’nin burada vaftiz edilmesi. İşin ilginci biz oradan geçerken yine bir vaftiz töreni vardı ve kilise çok kalabalıktı.
–Su Kilisesi
Sonunda tekrar görmeyi çok istediğim Podil’in de sembolü olan Su Kilisesi’ne vardık.
Sanırım Dinyeper Nehri ile Kiev’i bütünleştiren bir fotoğraf çekmek için bundan daha güzel bir sahne olamaz. Özellikle de görüldüğü gibi hava karlıysa….ve tabii ki havanın ne kadar soğuk olduğunu anlatmamıza da gerek yok sanırım.
Burada saat 15:30’dan itibaren hava kararmaya başladığından daha fazla geç kalmamak adına Podil gezimizi burada noktalayıp 2. Dünya Savaşı’nda Ukrayna Tarihi Müzesi’ne gitmek üzere yola çıkıyoruz.
-Ukrayna 2. Dünya Savaşı Müzesi
Müzenin bulunduğu alan oldukça geniş bir arazinin üzerine kurulmuş. Uber aracımızın bıraktığı yerden ellerimiz ceplerimizde etrafımıza baka baka ilerliyoruz. Hava gittikçe soğuyor.
2. Dünya Savaşı’nda Sovyet Kızıl Ordusu tarafından kullanılan tüm savaş araç çeşitlerini burada açıkta görmek mümkün.
Yaklaşık 10 dakikalık bir yürüyüşten sonra Sovyet dönemi Ukrayna’sını temsil eden anı heykeline ulaşıyor ve müzedeki ilk fotoğrafımızı çekiyoruz.
Bu anı heykelinin hemen karşısında bulunan yapay mağarayı da mutlaka görmek lazım. Her ne kadar heykeller Nazilere karşı partizan mücadeleyi temsil ediyor olsa da Sovyet döneminin soğukluğunu da hissediyorsunuz.
Sonunda müzeye ulaşıyoruz. Müzede 2. Dünya Savaşı’nda tüm yaşananları Ukrayna özelinde görmek mümkün.
Tabii ki tüm rezillikleri de. Ukraynalılar tarihi tüm çıplaklığı ile gözler önüne sermiş. Nazileri ve Gestaponun tüm yaptıklarını geleceğe ışık tutması açısından bu müzede sergilemiş.
Kahramanlarını da unutmamışlar tabii ki onların ölümsüzlüğünü kabul etmişler. Bir gün gelip tekrar aileleriyle birlikte masalarına oturup tekrar gülüp eğleneceklerini düşünüyorlar.
Burada yaklaşık 1 saat sonra hüzünlü bir şekilde müzeden çıkıp müzenin üzerinde bulunan Kiev Anavatan Heykeli (Rodina Mat) ile fotoğraflarımızı çekiyor ve hava karmak üzereyken müzeden ayrılıyoruz. Akşam yemeği için daha önce deneyimlediğim Chacha Bar’a hareket ediyoruz.
-Chacha Bar
İlk gün akşamüstü yemek tercihimizi daha önce de deneyimlediğim için tecrübe sahibi olduğum Chacha Bar’dan yana kullandık. İçerisi de zaten oldukça kalabalıktı.
Restoran özellikle Gürcülere özgü dekorasyonu ile dikkat çeken sıcacık bir atmosfere sahip. Restoranı yılbaşı dolayısıyla güzelce süslemişler. Burada Kharcho Çorbası içip ortaya tatmak üzere Izgara Kuzu Eti, Chakhokhbili, Sokko, Hinkali ve Khachapuri söyledik. Bu çorba ve yemek çeşitleri eşliğinde Badagoni Saperavi Rose içtik. Tatlı olarak da Napoleon ve Cada aldık.
Çıkışta ise teklif üzerine Gürcü kostümleri eşliğinde fotoğraf çektirmeyi unutmadık.
-Sofiyivska Meydanı
Yemekten sonra yarın akşam yaşayacaklarımızı yerinde görmek için 500 m uzaklıktaki Sofiyivska Meydanı’na yürüdük.
Meydan yeni yıla hazır. Hatta şimdiden dolmuş erken kutlamalar başlamış bile. Biraz burada takılıp Volodymyrska Caddesi üzerinden 500 m uzaklıktaki Altın Kapı’ya yürüdük.
-Altın Kapı (Zoloti Vorata)
Yerel adı ile Zoloti Vorata olan Altın Kapı, Volodymyrska Caddesi’nin hemen üzerinde bulunuyor. Yapımında halen Yedikule’de bulunan Bizanslıların yaptırdığı İstanbul’un altın kapısından esinlenilmiş.
1000’li yıllarda Avrupa’nın en güçlü devleti olan Kiev-Rus Devleti’nin gücünü göstermek için inşa ettirilmiş. Gece ışıkları ile birlikte daha da güzel gözüküyor. Kapının hemen arkasında bulunan Zoloti Vorota Metro İstasyonu’nu (Yeşil) kullanarak sadece 1 durak ötede bulunan ünlü Kreşatik Caddesi’ne gidiyoruz.
-Kreşatik Caddesi (Khreschatyk)
Kreşatik Caddesi, Kiev’in en ünlü caddesi. Eğlence, alışveriş, sokak gösterileri ne ararsanız burada bulaşabilirsiniz.
–Varenychna “Katyusha”
Kreşatik Caddesi’nde yürürken hava da soğuyunca hem caddeyi seyredebileceğimiz hem de yediğimiz yemeği bastırması için sıcak bir şeyler içebileceğimiz bir yer ararken Roshen Çikolata dükkanının hemen üzerinde bulunan Varenychna “Katyusha” adlı mekana çıktık.
Daha çok gençlerin takıldığı hoş bir ortam. Direkt caddeye bakıyor ve sizi dekoruyla 1970’li yıllara götürüyor. Ukrayna Restoranı dense de daha çok gençlerin pasta yemek için geldiği bir kafeyi andırıyor. Burada ortaya Güveç Mısır ve Cake Kolbaska söyledik. İçecek olarak da limon eşliğinde sunulan kaynamış şarap aldık.
Bu gece caddedeki son durağımız olan Arena City’ye doğru devam ediyoruz.
–Besarabsky Pazarı
Birşeyler içip dinlemek için meşhur Arena City’ye giderken ünlü Besarabsky Pazarı’na da uğradık.
Sabaha kadar açık olan pazarda meyve ya da sebze ile balık türlerinde bulamayacağınız hiçbir şey yok.
İsteyenler için burada deniz ürünleri konseptinde bizim Eminönü benzeri ancak daha geniş çeşitli ayaküstü lokantaları da var. Biz ise şöyle bir bakınıp Arena City’ye devam ettik.
–Arena City Arena Beer House
Gecenin sonunda hemen müzik dinlemek hem de birşeyler içmek için Arena City içerisinde yer alan Arena Beer House’a gittik. Oldukça fazla yabancı müdavim olduğunu gördük. Zaten burası bildiğiniz hard rock konseptinde bir yer.
Aç olmadığımız için bir şeyler yemek yerine içkilerimiz eşliğinde canlı performansı dinlemeyi tercih ettik. Daha önce buraya gelip denediğim için yazıyorum hayatımda yediğim en güzel eti burada yedim.
Artık Kiev’de yılbaşı gezimiz kapsamındaki ilk günümüzü bitiriyoruz. Uykumuzu alamadığımız için aslında çok da yorgunuz. Yarın yılbaşı. Uzun bir gün olacağı için içkilerimizi içtikten sonra Uber aracımızı çağırıp otelin yolunu tuttuk.
Kiev’de Yılbaşı Gezisi – 2. Gün
Dün yaptığımız geniş alanlı kapsamlı geziler hepimizi biraz yorsa da sabah gözlerimizi yine çok mutlu açtık. Biraz heyecan da var tabii ki. Bugün yılın son günü. Karnımız da çok aç. Hemen Uber aracımızı çağırıp kahvaltı için tekrar Andriivs’kyi Yokuşu’na gidiyoruz. Tatil olması nedeniyle fazla seçim şansımız yok.
-Baquette Cafe
İkinci gün kahvaltı için tercihimiz açık olduğunu gördüğümüz Baquette Cafe oldu. Konum itibariyle Andriivs’kyi Yokuşu’nun hemen başında bulunuyor.
Ortam oldukça sıcak. 1700’lü yıllarda Fransa’dayız sanırsınız. Restoranı yılbaşı dolayısıyla güzelce süslemişler.
Burada birer Sağlık Çayı eşliğinde Kremalı Mantar Çorbası ve Omlet alarak kahvaltımızı yaptık. Genel olarak bu mekandan memnun kaldığımızı söyleyebiliriz.
-Altın Kubbeli Aziz Michael Katedrali
Kahvaltıdan sonra 500 m mesafemizde bulunan Altın Kubbeli Aziz Michael Katedrali ‘ne yürüdük. Herhangi bir ücret ödemeden içeri girdik.
Katedralin etrafında geniş bir avlu var. Çan kulesi ise katedralden ayrı olarak avlunun dışarısında bulunuyor. Şu bir gerçek ki 12. yy.da inşa edilen söz konusu katedralde tam bir renk bütünlüğü hakim. Renk seçimleri ise çok iyi yapılmış. Çok güzel kontrastları var. Müthiş bir fotoğraf sahnesi oluşturuyor.
Katedralde ayin devam ettiğinden içeri girmek istemedik. Bunun yerine avluyu gezdik. Avludaki binalar bile oldukça güzel süslenmişti.
Son fotoğraflarımızı da çekip günlük gezimiz kapsamında Kiev Feniküleri’ne doğru devam ettik.
-Kiev Feniküleri
Burandan Mağaralar Manastırı Pecherk Lavra’ya gideceğiz. Şehir içi trafiğinde zaman kaybetmemek adına Uber aracımızı buradan değil feniküler ile aşağıdaki istasyon olan Nyzhnia Stantsiia’ya geçip oradan çağırmayı planlıyoruz. Böylece şehir içi trafiğini görmeden Dinyeper Nehri sahilinden manastıra gidebileceğiz.
Fenikülerin girişi Altın Kubbeli Aziz Michael Katedrali’nin arka tarafında. Avludan direkt fenikülere doğru çıkış var. Bu yolu kullanıp fenikülere bindik. Zaten yolculuk toplasanız 3 dk sürüyor.
Aşağıda Nyzhnia Stantsiia İstasyonu’nda fenikülerden indik. Burası aynı zamanda Podil’in de güney başlangıç noktası. Akşam yemeği için tekrar buraya dönmek üzere Uber aracımızı çağırıp ve Mağaralar Manastırı Pecherk Lavra’ya hareket ettik.
-Mağaralar Manastırı Pecherk Lavra
Sonunda Kiev’deki mabetlerin atasına geldik. Kiev hepinizin bildiği gibi kiliseler, katedraller ve manastırlar şehri ama 1000 yıldır Ortodoksların Hacı olma yeri olan Mağaralar Manastırı Pecherk Lavra’nın yeri her zaman ayrı.
Gezimize manastırın ana girişi olan Church of Trinity’den manastır bölgesine girerek başladık. Kimsenin bizden para almamasından yılbaşı tatili nedeniyle manastırın müze kısımlarının da kapalı olduğunu anladık.
Bu kapsamda Pechersk Lavra’nın Tarihi Müzesi, Ukrayna Hazineleri Müzesi’ni gezemedik, sene başında çıkıp harika fotoğraflar çektiğim The Great Lavra Bell Tower’a çıkamadık ama paskalya yumurtası ve çan kulesi ile fotoğraf çektirdik.
Her taraf o kadar güzel süslenmiş ki sahne beyaz karla birleşince insan kendini gerçekten mutlu hissediyor.
ve tabii ki bir de Ren Geyikleri ve arabası. Bunların ifade edilme estetiği….Saat gündüz 14:00 olmasına rağmen sanki birazdan hava kararacak gibi. Alan çok geniş. Hızlı hareket etmek zorundayız.
–The Assumption Cathedral
The Assumption Cathedral, manastırda bulunan en büyük ve bence en güzel yapı. Ayin olmadığı için katedrali de gezdik. İçeride dua edenler vardı.
Fotoğraf çekmek sorun olmadı ancak şapkalarınızı çıkarmamız için uyardılar. Bir de açık bir şekilde onlardan olmayanları devamlı gözetim altında tuttular.
Bildiğiniz üzere halihazırda Ukrayna Kilisesi ile Rusya Kilisesi arasında büyük bir yönetim sorunu var. Galiba bu durum özellikle gerginlik oluşturmuş. Papazlar bile devamlı etrafta dolaşıp olabilecek bir terör olayına karşı tedbirli. Çaktırmadan her hareketiniz denetleniyor. Bunu resmen hissettik.
Karlar altında katedral ne kadar güzel gözüküyor. Biraz daha gezdikten sonra katedralden çıkıp ve mağaralara doğru yürümeye başladık.
–Hacı Olmak
Burada hacı olabilmek için hacı adayları kendilerine ayrılan kapalı yoldan mağaraların üzerinde bulunan Vvedensky Kilisesi’ne kadar iniyor oradan da mağaralara giriyorlar.
Biz ise bahçenin dışarısından aynı kiliseye kadar gidiyoruz. Kiliseye dışarıdan girmeyi deneyeceğiz. Daha önce girdiğim mağaralara bu sefer eşim ve kuzenim ile hep beraber girelim, olayı fotoğraflayamasak da hep beraber gözlemleyelim istedim. Onlar da neyle karşılaşacaklarını bilemeden kabul etti. Başlasın yeni bir macera…
Mağaralar gördüğünüz Vvedensky Kilisesi’nin altında. Bu kapıdan itibaren fotoğraf çekmek kesinlikle yasak olduğu için cihazları muhafazalarına kaldırdık.
Kiliseye girince erkekler için çok bir sorun yok ama eşim ve kuzenimin mağaralara girmeden önce başörtü takıp mutfak önlüğü benzere bir giysi giymesini istediler.
Onlardan olmadığımızı çok çaktırmamaya çalıştık ama açıkçası bayağı sırıtıyoruz da. Sanki olaya hakimmişiz havasında hacı adaylarının peşine takılarak mağaralara daldık.
Elektrik yok. Bir kişinin geçebileceği mağara dehlizlerinde sağlı sollu cam tabutlar var. Mağaralarda 1000 yıldır yaşayıp ölmüş azizleri gömmek yerine yine mağaralara yerleştirmişler. Hacı adayları da tabutları tek tek öpüyor. Bazıları tabut başında uzun süre dua ediyor. Bazıları da mağaralara oyulmuş küçük kiliselerde ….
Doğal olarak dua edenleri geçemeyip beklemek zorunda olduğunuzdan daracık ve ışıksız ortamda sıkıntı yaşamaya başladık. Yaklaşık olarak 15 dk kadar mağaralarda kalıp çıkışı görür görmez dışarı fırladık.
Giymemiz istenen örtüleri teslim edip kiliseden çıktık. Gerçekten oldukça değişik bir deneyimdi. Kestirmeden bölgeden de çıkıp Mariinskiy Parkı’na gitmek üzere Uber aracımızı çağırdık.
-Mariinskiy Parkı
Kiev’in yazın soluklanma yeri ve en güzel parklarından biri olan Mariinskiy Parkı kışın beyazlığı içerisinde daha bir güzel.
İlk olarak girebilmek ümidiyle Cumhurbaşkanlarının da ikametgahı olan Mariyinsky Sarayı’na geldik ancak yılbaşı nedeniyle kapalı olduğunu görüp parkı gezmeye devam ettik.
Parkın içerisinde çok güzel bir gözlem noktası var. Oradan Dinyeper Nehri’ni de görebiliyorsunuz. Buradan bir süre nehri izleyip kuzeye doğru devam ettik.
Karlarla kaplı Dinamo Kiev Stadı’nı geçtikten sonra halk arasında Aşıklar Köprüsü de denen köprüye geldik. Hava soğuk olduğu için çok kalabalık değildi.
Köprüden geçtikten sonra gördüğümüz heykel gerçekten bizi şaşırttı. Yaşlı bir çift çok güzel bir şekilde betimlenmiş. Heykelin adı Luigi and Mokryny, İngilizcesi ile Love Story diyorlar. Eminim güzel bir hikayesi vardır.
Buraya gelirken Hang Over’da bir şeyler de içeriz diye düşünmüştüm ancak onun da kapalı olduğunu görünce devam edip parktan çıktık. Artık karnımız acıktı. Uber aracımızı çağırıp Happy Grill Bar’a gittik.
-Happy Grill Bar
İkinci gün akşam yemeği için tercihimiz Happy Grill Bar oldu. Konum itibariyle Petra Sahaidachnoho Caddesi üzerinde bulunan restoran Podil‘in de güney tarafında hemen girişinde bulunuyor.
Mekanın ortamı çok sıcak olmasa da yapılan ek süslemeler ile sıcak bir atmosfer yaratmaya çalışmışlar. Zaten Amerikan tarzı bir bardan fazlasını da beklememek lazım.
Burada Ukrayna birası ve Gürcü şarapları eşliğinde 1 t-bone, 1 şinitzel, 2 cheeseburger yedik.
–Yılbaşında Podil
Yeni yıla burada girmeyecek olsak da heyecanı görmek için önce Podil’e de uğramaya sonra Sofiyivska Meydanı’na çıkmaya karar verdik.
–Petra Sahaidachnoho Caddesi
Yemekten sonra Petra Sahaidachnoho Caddesi üzerinden Kontraktovaya Meydanı’na doğru yürüdük. Hava çok soğuk olmasına rağmen cadde tamamen dolu ve her yer ışıl ışıldı.
Cadde boyunca her yer süslenmiş. Özellikle de çocukların ilgisini çekmesi için rengarenk süslü hayvanlar koymuşlar.
Çok değişik çok fazla para harcamadan oluşturulmuş fotoğraf sahneleri ile herkesin bir şekilde ilgisini çekmeyi başarmışlar. Biz de bu sahneler arasından yürüyerek Kontraktovaya Meydanı’na vardık.
–Dönmedolap
Burada eğlencenin olmazsa olmazlarından biri de sanırım dönmedolap. Halk tarafından çok sevildiği aşikar.
Eşim ve kuzenimin isteği üzerine dönme dolaba binmeye karar verdik. Açıkçası dönme dolabın bu güzel ışıltısı hepimizi kendine çekmişti.
Bayağı bir bekledikten sonra dönmedolaba binmeyi de başardık. Gerçi dönmedolaba binerken semtin yukarıdan fotoğraflarını da çekebileceğimizi düşünmüştük ama olmadı.
Çünkü camlar oldukça kirliydi ve sadece 1 tur binebiliyormuşuz. Bu kadar kuyruk için normal tabii ki keşke bir de camlar temiz olsaydı da etrafı net görebilseydik.
Gerçi biz bir şey anlamadık ama biz indikten sonra dönme dolap kuyruğu daha da artarak devam etti. Biz de meydandaki yemek stantlarına yöneldik.
–Yemek Stantları
Meydandaki yemek stantlarında herkes yemeğini ve içkisini alıp aileleri ile, arkadaşları ile birlikte sohbet ediyordu. Ortam da hayli güzeldi.
Gerçekten güzel görüntüler ama bizim niyetimiz yılbaşına burada girmek değil elbette bu nedenle Sofiyivska Meydanı’na gitmek için stantların arasından geçerek Kontraktovaya Metro İstasyonu’na gittik.
-Yılbaşında Sofiyivska Meydanı
Yaklaşık 20 dakika sonra yeni yıla gireceğimiz meydanda vardık. Dün de uğradığımız Sofiyivska Meydanı, aynı zamanda Kiev’in de ana meydanı.
Adını hemen arkada görülen Aziz Sofya Katedrali’nden almış. Henüz erken olduğu için meydan dolu değil ancak az kalabalık da sayılmaz.
Neyse ilk çekimlerimizi yapıp kalabalığın aktığı yere yani yemek stantlarına doğru yöneliyoruz.
–Yemek Alanları
Kiev’de de Avrupa’daki gibi adet aynı. Genelde Türkiye’de set menüler eşliğinde sabaha kadar aynı masada oturulup otel pistlerinde sabahlar olmasın havasında yeni yıla girilirken Avrupa’da adet yeni yıla meydanlarda girmek.
Bu kapsamda yemekler de meydanlarda yeniyor. Yemek dediğim ise aklınıza ne gelirse. Genel olarak Kiev’de et, tavuk, sebze vb. ızgarası çok seviliyor.
Her şey pişmiş ve hazır şekilde satılıyor. Gramaj birimi ise 100 gr. Ne isterseniz 100 gr üzerinden hesaplanıyor.
Biz de öyle yaptık. Şampanyamızı alıp midemizi riske edemeyeceğimiz bir ortam olduğundan etler konusunda hassas davranıp ızgara sebzeler ile idare ettik.
–Kiev’de Yılbaşı Zamanı
Artık yılbaşına çok az zaman kaldığından tekrar meydana döndük.
Geri sayıma başladıkça meydan da kalabalıklaşmaya başladı. Aileler, arkadaşlar, sevgililer herkesin elinde birer kadeh bu anı beraber yaşamayı istiyorlar.
Keşke biz de bunu Taksim’de, Kızılay’da yapabilseydik. Artık o kadar uzak geliyor ki…
ve sonunda geri sayım eşliğinde yeni yıla Kiev’de giriyoruz. Herkese buradan iyi yıllar diliyoruz.
Kiev’de Yılbaşı Gezisi – 3. Gün
Kiev’deki son günümüz aynı zamanda yeni yılın da ilk günü. Biraz burukluk, biraz yorgunluk zar zor kalktık. Zaten 12:00’a kadar otelden de çıkmak zorundayız. Uçağımız ise gece 01.30’da. Geldiğimiz gibi uzun bir gün olacak yani. Niyetimiz bavullarımızı toplayıp otel yetkilileri ile konuşup bagajları emanete aldırıp günü sonuna kadar değerlendirmek…
IQ Hotel yetkilileri gerçekten çok iyi insanlar. Müşteri memnuniyetine gördüğüm kadarıyla önem veriyorlar. Bavullarımızı ücretsiz olarak emanete kilit altına aldılar. Bu bizim hareket kabiliyetimi engelleyen en önemli sorunun yerinde çözülmesi yani aynı zamanda serbest kalmamız demek. Çok hoş bir davranış.
-Kosmopolit Mall
Malum yılbaşı ertesi. Her yer kapalı. Öncelikle karnımızı doyurmalıyız. Hemen otelimizin arkasındaki Kosmopolit Mall’a gittik. Kapıda bir grup insan AVM’nin açılmasını bekliyordu. AVM yılbaşı ertesi olduğu için 12:00’da açıldı ama malesef neredeyse tüm dükkanlar kapalıydı. Çaresiz bir şekilde dolaşırken yetkililerin yönlendirmesi ile sonunda karnımızı doyurmak için bir pizzacı bulmayı başardık.
Etlerine güvenemediğimiz için çay eşliğinde veg bir pizza aldık. Pizza tam bir felaketti. Tamam et ürünü olmayacak ama börülcenin pizzada ne işi var anlamadım. Tatsız tuzsuz bir şey yakışmıyor da zaten.
Biz pizza yerken hemen yan tarafımızda insanlar buz pateninde kayıyordu. Yılın ilk günü bu saatte bu enerjiyi bulmaları gerçekten çok ilginç.
-Megamarket
Felaket pizzadan sonra alışveriş için AVM içerisindeki 5 yıldızlı Migros benzeri Megamarket’e girdik. Marketin içerisinde sıcak kahvaltı imkanı da olduğunu görünce neler alacağımıza karar verdikten sonra ikinci tamamlayıcı kahvaltı için marketin içerisindeki ayrılmış bölüme oturduk.
Bu tip yerler merkeze göre Ukrayna yemek ya da kahvaltı kültürünü görmek için daha ideal. Tüm satışlar akşamki gibi yine 100 gr üzerinden yapılıyor. Genel olarak hiçbir şeyi beğenmesek de en azından karnımız doydu.
İşin ilgince ben bu fotoğrafları çekerken AVM güvenlik görevlisi gelip fotoğraf çekmemem konusunda beni uyardı. Ben de bunun ne kadar saçma bir kural olduğunu söyleyecektim ki nerede olduğumu düşünüp itiraz etmeden yerime oturdum.
Bu konunun da devam eden savaşla ilgili olabileceğini düşündüm. Çünkü görevli gördüğüm kadarıyla bize hizmet eden restoran görevlilerini de bayağı bir sorguya çekti.
Hediyelikler dahil neredeyse tüm alışverişimizi burada yaptık. Markette ne isterseniz var ve şehir merkezine göre daha uygun. Otel de yakın olduğunu düşünürsek bunu fırsata çevirip ne alacaksak buradan alıp tekrar otele döndük. Aldıklarımızı da tekrar bagajladık. Otel yetkilileri sağ olsunlar yine hiç sorun çıkarmadılar.
Neredeyse gün batmak üzere. İşimiz bitince Uber aracımızı çağırıp bot vb. giyim eşyası bakmak üzere merkeze Globus Mall’a gittik. Ancak sorduğumuz her şeyin fiyatının Türkiye’den çok farklı olmadığını görünce giyim alışverişinden vazgeçip havaalanına gitmeden karnımızı doyurmaya karar verdik.
-Pesto Cafe
Üçüncü gün akşam yemeği için tercihimiz Pesto Cafe oldu. Konum itibariyle Bağımsızlık Meydanı‘na bakan restoran hem Globus Mall’un içerisinde hem de Kreşatik Caddesi’nin de başlangıç noktasında bulunuyor.
Tamamen İtalyan Mutfağı konseptinde çalışan restoranın dekorasyonu da İtalyan tarzı. Gördüğüm kadarıyla daha çok gençler için Kiev’in gidilesi yerlerinden.
Burada Kızarmış Karidesli Makarna, Bruschetta ve eşlik etmek üzere 1 şişe kırmızı Bardolino aldık. Bu mekandan hiç memnun kalmadık. Yediğimizden bir şey anlamasak da buradan kalkıp Bağımsızlık Meydanı‘nı fotoğraflamak üzere AVM’nin üst katına çıkmaya karar verdik.
-Bağımsızlık Meydanı (Maidan Nezalezhnosti)
Bağımsızlık Meydanı, Kiev’in en büyük meydanı. Aynı zamanda 1991 yılında Ukrayna’nın SSCB’den ayrılması için yapılan protestoların ve 2004 yılında gerçekleşen Turuncu Devrimin başlangıç yeri.
Meydanda 61 m uzunluğunda özgürlük anıtı var. Üstünde de altından yapılmış Baş Melek Mikail Heykeli.
Genel olarak ülkede bir protesto yapılacaksa adres olarak bu meydan seçiliyor. En güzel fotoğraflarını ise Globus Mall’un üst platformundan alabiliyorsunuz. Biz de öyle yaptık.
Fotoğraf çekimlerinden sonra bir süre daha meydan da dolaşıp zaman geçirmeye çalıştık. Açıkçası yediğimizden bir şey anlamadığımız ve karnımız hala aç olduğu için hem uzunca oturacak hem de ağzımıza göre tatları olan bir yer baktık ve sonunda bulduk.
-Krym
Malesef Pesto Cafe’de doymadığımız için üçüncü gün akşam yemeği için ikinci tercihimiz Krym oldu. Konum itibariyle Bağımsızlık Meydanı‘na bakan restoran Borysa Hrinchenka Caddesi üzerinde bulunuyor.
Tamamen Kırım Mutfağı konseptinde çalışan restoran gördüğümüz kadarıyla değişik tatlar ile arası iyi olmayan ve evinde yediği yemekleri burada da yemek isteyenler için güzel bir yer.
Burada Borsch Çorbası içip Ayran ile birlikte Cheburek (Çibörek) ve Manti (Mantı)nın tadına baktık. Yemeğin üzerine de Azeri Çayı içtik. Son yemeğimizi de yedikten sonra Kiev maceramızı sonlandırmak üzere Uber aracımızı çağırdık.
Kiev’den Çıkış ve Ankara’ya Uçuş
Aracımız ile IQ Hotel’e uğrayıp bavullarımızı aldık. Hiçbir ücret talep etmediler. Gerçekten bizim içinde iyi oldu. Tekrar Uber aracı çağırıp Kiev Zhuliany Havaalanı Dış Hatlar Terminali’ne vardık.
Terminale biraz erken gelip freeshop bölümünde elimizde kalan son grivnaları da harcadık. Bu konu önemli elimde Grivna kaldı ne olacak diye üzülmeyin. Freeshop alışverişi yaparken elinizdeki son kalan Grivnaları verip kalanı € ile ödemeniz mümkün.
Özellikle içki almak isteyen arkadaşları da uyarmak istiyorum. Kiev Zhuliany Uluslararası Havaalanı Freeshop Bölümünde satışı yapılan içkiler ile Ankara Esenboğa Uluslararası Havaalanı Freeshop Bölümünde satışı yapılan içkiler arasında € bazında % 10 fark var bilginize.
Saat 01:30 gibi kalkacak olan uçağımız biraz hava şartları biraz da Pegasus Hava Yolları’nın standart 30 dakikalık gecikmesi ile 02:30 gibi kalkabildi. Saat 04:30’da da kazasız belasız Ankara Esenboğa Havaalanı’na indik ve bir macera daha sona erdi.
Kiev’de Yılbaşı Değerlendirme
Kiev çok güzel bir şehir. Ancak güzelliğinin sebebi sadece tarihi değil özgür de oluşu. İnsanların kendini savaşta olsalar bile özgür hissetmeleri.
2018 yılında gittiğim Kiev ile karşılaştırdığımda sanırım savaş nedeniyle sadece bir senede ulaşım, restoran vb. her yerde dikkat çeken bir pahalılaşma hissettim.
Aynı dönemde TL’nin de € ve $ karşısında erimesi de dikkate alınınca şehir 2018 başına göre biz Türkler için neredeyse % 50 seviyesinde pahalı hale gelmiş.
Ancak, şu durumda bile hala Avrupa’da Türklerin gidebileceği en ucuz şehirlerden biri olmaya devam ediyor. Bu nedenle savaşa ve zamlara rağmen Kiev’de yılbaşı ya da diğer başka zamanlarda bulunmak isteyecek tüm arkadaşlarıma ailelerini de alarak gönül rahatlığıyla bu güzel şehre gitmelerini hala tavsiye ediyorum.
Kiev ile ilgili diğer yazılarımız için Kiev Gezi Rehberi‘ne bakmayı unutmayın. Sağlıcakla Kalın.