- Avrupa Anakarasının En Batı Ucu Cabo da Roca
- Portekiz’in En Güzel Sarayı Pena Sarayı
- Lizbon’un Romantiği Sintra Gezisi
- Lizbon’da Ne Yenir? Nerede Yenir?
- Lizbon’un En Turistik Kasabası Cascais’te Bir Gezi
- Lizbon’un En Gezilesi Semti Alfama
- Lizbon Ulusal At Arabası Müzesi
- Portekiz’in Simgesi Belem Kulesi
- Jerónimos Manastırı
- Tarihi Belem’de Bir Gezi
- Lizbon’un Kalbi Baixa’da Bir Gezi
- Parque das Nações (Milletler Parkı)
- Lizbon’un Yeni Yüzü Cais do Sodre
- Lizbon Ulaşım Sistemi
- Kış Ortasında Bir Lizbon Gezisi
Portekiz’in En Güzel Sarayı Pena Sarayı (Palácio da Pena) Sintra’da bulunuyor. Hatta bence görsel olarak Portekiz’de görülmesi gereken en önemli yer bile dersem hata etmiş olmam.
Gerçeği söylemek gerekirse Portekiz’e Pena Sarayı’nın fotoğraflarını çekmek için gelmiştim. Kısmet de oldu. Çok mutluyum.
Pena Parkı (Jardins do Parque da Pena)’nın doğu bölümünde yer alan Pena Sarayı, Sintra tepelerindeki ikinci en yüksek noktada inşa edilmiş.
Bu yüzden de bulunduğu yer, Atlantik Okyanus’una da hakim bir noktada bulunuyor.
Ben de sizin için gelirseniz bahse konu saray ile ilgili ihtiyaç duyabileceğiniz tüm bilgileri yaptığım gezi kapsamında kendi fotoğraflarımla aşağıdaki başlıklarda paylaşmaya çalıştım.
Pena Sarayı Gezisi
Pena Sarayı’na Ulaşım
Lizbon’dan buraya gelmenin en kolay yolu Lizbon-Sintra Treni‘ne binmek. Sintra’ya Lizbon Rossio Meydanı (Praça Dom Pedro IV)’ndaki eski Rossio Tren İstasyonu (Estação do Rossio)’ndan ya da Oriente Tren İstasyonu (Estação do Oriente)’ndan gelebilirsiniz.
Biz otelimize çok yakın olduğu için Rossio Tren İstasyonu’nu tercih ettik. Buradan Sintra yönüne 20 dakika aralıklarla tren kalkıyor. Bu yolculuk yaklaşık 45 dakika sürüyor. Lisboa Card aldıysanız tren yolculuğu için ücret de ödemiyorsunuz.
Sintra Tren İstasyonu bu hatta son istasyon olduğu için kaybolmanız da imkansız. Geri dönerken de aynı yolu kullanacaksınız.
Sintra’ya gelince hemen istasyonun önünden kalkan 434 Numaralı Ring Otobüsü (The Circuito da Pena sırasıyla şehir merkezi (Sintra-Vila, The Palácio Nacional de Sintra), Mağrip Kalesi (Castelo dos Mouros), Pena Sarayı’na uğrayarak tekrar Sintra Tren İstasyonu’na dönüyor.
Bu otobüsler özel Scotturb Şirketine bağlı olduğu için Lisboa Card trenlerin tersine geçmiyor. Otobüse binebilmek için kişi başı tek noktaya gidecekseniz 3,9 €, Hop-on Hop-off yapacaksanız 6,9 € ödüyorsunuz. Biz zaman darlığı nedeniyle sadece saray için geldiğimizden 3,9 € ödedik. Ücreti otobüs şoförüne verebiliyorsunuz.
Kışın bu otobüsler 09:30-18:20 arasında, yazın 09:15-19:50 arasında saatte 4 sefer yapacak şekilde çalışıyor.
Dikkat Edilecek Hususlar ve Pena Sarayı’na Giriş
Buraya sakın turla gelmeyin. Bilgisel olarak doyurucu olsa da rahat fotoğraf çekemezsiniz. Ayrıca, günü birlik adam başı 50-60 € isteniyor ki bu fiyata ne yemek ne de gireceğiniz müze/saray biletleri dâhil değil. O yüzden buraya kendiniz gelmeniz ve mümkün olduğu kadar zaman esnekliğinizin olması en doğru olanı.
Sintra geziniz çerçevesinde Pena Sarayı’na da gelecekseniz ilk otobüse binmiş olun. Öğleden itibaren hem otobüs durağında hem de saray girişinde çok fazla kuyruk oluyor. Eğer geç kalırsanız hele bir de yaz dönemi ise sarayda fotoğraf değil ancak selfie çekersiniz. Diğer taraftan bu geziyi öğleden sonraya bırakırsanız hem sarayı hem de Sintra’yı yeterince gezemezsiniz.
Saray, Lizbon’a 31 km uzaklıkta bulunuyor. Buraya A37 üzerinden 45 dakikada gelebilirsiniz. Sakın arabayla gelmeyin çünkü hem yollar çok dar ve virajlı ayrıca sarayın girişinde çok küçük bir otopark var. Muhtemelen yer de bulamazsınız. Tekrar geriye dönüp arabanızı arabanızı şehir merkezine bırakmak zorunda kalırsınız.
Sintra merkezden 3 km olan yolun çok romantik olduğunu düşünüp yürümek de isteyebilirsiniz ancak bu yol oldukça dar yürüyebilmeniz için fazla alan yok. Sürekli arkanızdan araba, otobüs vb. geldiği için bir köşeye sıkışarak onların geçmesini bekliyorsunuz. Çok yorucu ve çok tehlikeli sakın yürümeye kalkmayın.
Mağrip Kalesi, Sintra’nın birinci; Pena Sarayı Sintra’nın ikinci büyük tepesinin üzerine kurulmuş.
Pena Sarayı’ndan Mağrip Kalesi’nin fotoğraflarını da çekerim hatta zaman olursa diğer saraylarda da hızlıca çekim yaparım diye hayal etmiştim ancak bunun mümkün olmadığını sarayda gördüm. Çünkü saraydan Mağrip Kalesi harabelerini malesef açısal olarak göremiyorsunuz.
Bu nedenle son söyleyeceğimi baştan söylüyorum. Doyurucu ve bol bol güzel fotoğraflı bir gezi olsun istiyorsanız 1 gece de olsa Sintra’nın merkezinde kalacak şekilde planlama yapın. Böylece ring seferinin tüm duraklarına hızlıca da olsa uğrayabilir bol bol fotoğraf çekebilirsiniz.
Saraya giriş ücreti kişi başı 11,5 €. 6-17 yaş arasındaki çocuklar için ise 9 € alıyorlar. Lisboa Card sahibiyseniz % 10 indirim yapıyorlar ama indirim çocuklar için geçerli değil. Bu ücret ile sadece sarayı değil parkı da gezebiliyorsunuz.
Saraya erişim için zamanında Alman mimar ve peyzaj tasarımcısı Baron Eschwege tarafından tasarlanan dik bir rampanın tırmanılması gerekiyor. İşte bu rampada sizi yokuş yukarı yürümeyin diye (yaklaşık 1 km) saraya hızlıca götüren shuttle var (gidiş-dönüş 3 €). Zaman kazanalım diye gişeden bu arabalar için de bilet aldık. Mekik ya alıp sizi götürecek zannediyorsunuz. Ancak, yeterli yolcu olsa da shuttle saati gelmeden kalkmıyor. Şimdiki aklım olsa kesinlikle binmem çünkü bana daha çok zaman kaybettirdi.
Pena Sarayı’nın Tarihi
Sarayın tarihine bakarsak, sarayın bugün bulunduğu yerde önceden Leydi Pena‘ya adanmış bir şapel bulunmaktaymış. 1511 yılında, Portekiz Kralı Manuel I tarafından bu şapel genişletilerek 18 kişinin yaşadığı bir manastıra dönüştürülmüş ve uzun yıllar manastır olarak kullanılmış. 18. yy.da manastırın üzerine büyük bir yıldırım düşmüş ve buna 1755 Lizbon depremi de eklenince manastır kullanılamaz hale gelmiş.
1838 yılında Kral Fernando II tarafından yıkık manastır satın alınmış ve 1843 yılına kadar tüm üst katlar yenilenmiş, rahiplerin kullandığı odalar birleştirilerek büyütülmüş ve yapılan eklemeler ile saray günümüzdeki haline getirilmiş.
Tüm bu süreci ise yine Alman mimar ve peyzaj tasarımcısı Baron Eschwege yönetmiş. Bu bölüm bugün bir şapel, kutsal emanetler odası ve çan kulesi ile Pena Sarayı’nın kuzey bölümünü oluşturuyor.
Eski manastırı kale benzeri bir konut haline dönüştüren Kral Fernando II, Alman romantizminden fazlasıyla etkilenmiş ve muhtemelen sarayın inşasında Ren kıyısındaki Alman saray ve kalelerinden de ilham almış.
Ancak Alman etkisinin yanında çok net bir mağrip etkisi de gözüküyor. Belki de buna eski Portekiz İmparatorluğu’na dönüş özlemi de diyebiliriz.
Pena Sarayı’ndaki bu inşa süreci 1860’ların ortalarında sona ermiş. Saray, 1910 yılında ulusal bir anıt olarak kabul edilmiş.
1994 yapılan son onarım çalışmaları ile bugün görülen sarayın dış cephesinin orijinal renklerine dönülmüş. Eski manastır için pembe ve yeni saray için toprak rengi kullanılmış. 1995 yılında da UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne eklenmiş.
Pena Sarayı
Sarayın iç avlusuna girmeden önce ilginç bir olay yaşadık. Girişte bizi karşılayan memur nereli olduğumuzu sordu. Türkiye deyince günaydın hoş geldiniz nasılsınız iyi misiniz? diye sordu.
Ezbere konuşuyor olsa da şaşırdık aynı zamanda çok da hoşumuza gitti. Bizde nezaketen kendisine güzel cevaplar verip sarayı dolaşmaya başladık.
Saray 2 kanattan oluşuyor: Aziz Jerome Tarikatı’nın Eski Manueline Manastırı ve 19. yy.da Kral Fernando II tarafından inşa edilen diğer kanat. Bu 2 kanat; surlar, gözetleme kuleleri, bir giriş tüneli ve hatta bir asma köprüyle birlikte hayali bir kaleyi andıran bir mimari yapıyla çevrili.
Karmaşık mimarisiyle şaşırtan saray pek büyük de değil. Cephedeki, üslup karmaşası, renk cümbüşü, yapıyı benzersiz, kategori dışı bir konuma oturtmuş.
İç avluya vardığımızda karşılaştığımız görüntü bizi bayağı bir heyecanlandırdı. Çok güzel bir manzara ve çok güzel bir ışık. Sarayın avlusundan derinliğe Cabo da Roca üzerinden Atlantik Okyanusu’na bakmak ise ayrı bir keyif.
İç dekorasyonda da, dış cephelerde olduğu gibi Mağribi etkisi baskın.
Kral Fernando II sarayına dönemin romantizm akımından da etkilenerek; Hint, Çin, Osmanlı enteresan ne bulduysa toplamış.
Sarayına dinlenme salonunu gezerken gördüğünüz meşale taşıyıcıları dikkatimi çekti. Bu heykeller buraya 1939 yılından sonra yapılan yeniden düzenlemeler esnasında konmuş. Akıllarınca kimleri tasvir etmişler anlayamadım. Ancak bunlar Mağribi ya da Osmanlı Askerleri ise bence çok ayıp etmişler.
Birazda odalardan bahsedelim. Şimdiye kadar hiç saray mutfağı gördünüz mü? Zannetmiyorum. Şahsen ben yemek salonlarını değil hep o yemeklerin nerede yapıldığını merak ederim. Kim bilir buralardan ne şişman ahçılar geçmiş, ne dedikodular yapılmıştır.
Değerlendirme
En başta yazdığım gibi Portekiz’e asıl geliş amacım Pena Sarayı’nın fotoğraflarını çekmekti. 2010 yılında geldiğimde zamanlama hatamız nedeniyle 5 dakika için kapıdan dönmüş ve çok üzülmüştüm.
Bu sefer muhteşem bir gezi oldu. Lizbon gezisi yapacaklar için birinci öncelik olduğu için planlamanızı bu saray üzerine kurun. Lizbon için ayırdığınız günlerden birini ise mutlaka Sintra’ya kaydırın.
Sintra ile ilgili tüm detaylı bilgi ve fotoğrafları Lizbon’un Romantiği Sintra Gezisi başlıklı yazımızda bulabilirsiniz.
Lizbon ile ilgili diğer yazılarımız için mutlaka Lizbon Gezi Rehberi‘ne bakmayı unutmayın. Sağlıcakla Kalın.