- Trakya’nın Gizli Hazinesi Uçmakdere Köyü
- Lüleburgaz Green Aquapark
- Şarköy ve Beldeleri
Trakya’nın Gizli Hazinesi Uçmakdere Köyü ‘nü görmek ve sahilinde bir gece konaklamak için Tekirdağ’dan yola çıktık.
Yola çıktık derken 35 km’lik kısacık bir yol. Köy, kuzey doğusundaki Tekirdağ ve güney batısındaki Şarköy’e aynı mesafede, 35 km. Ganos Dağı’nın kucağına yerleşmiş bu güzel köye ulaşmak için Tekirdağ’dan Kumbağ’a geldikten sonra şehrin içinden geçerek çıkışındaki dağ yoluna yönelmek gerekiyor.
Uçmak Dereköyü Nerede
Marmara Bölgesi’nin şirin sayfiye kasabalarından biri olan Kumbağ’ı geçip Ganos Dağları üzerinde filmlerden fırlamış manzaralarla bütünleşerek yolumuza devam ediyoruz..
Virajları ve bölgede başka bir yerde göremeyeceğimiz yüksek uçurumları, muhteşem manzaraları olan bir yol. Yol boyunca uçurumlardan aşağıdaki Marmara Denizi’ni izliyorsunuz. Bisiklet ve motor kullanıcıları için de oldukça uygun.
Yamaçlar sahil kenarından bir yol geçmesine izin vermeyecek nitelikte yüksek kayalıklarla dolu.
Bölge Yol Haritası
Uçmakdere Köyü’ne Şarköy’den ya da Tekirdağ’dan belirli günlerde hareket eden minibüs ile gelme imkanı olsa da Uçmakdere sahiline inmek ve de dağın yukarı bölgelerine çıkmak özel araç ile mümkün.
Ganos Dağı (Işık Dağı)
Marmara Denizi’ni çevreleyen karanın en yüksek yerini bu dağ oluşturuyor. 905 m rakıma sahip. Dağda günümüzden 7 bin yıl öncesine ait buluntular ele geçmiş. Yüzey araştırmaları halen devam ediyor. Özellikle de Bizans Dönemi’ne ait yerleşim yerleri ve eserler oldukça fazla sayıda bulunuyor.
Ganos Dağı bitki çeşitliliğiyle botanikçiler tarafından da ilgi görüyor. Bu dağ kültürel gelişime etkisi, tarihi, benzersiz florası ve görselliğiyle tam bir cennet, ama adı pek duyulmamış bir cennet. Cennet ülkemiz deyip duruyoruz ya, bu güzel toprakların ne kadarını tanıyoruz acaba?
Ganos Dağı florasını tanımlayan ve bu konuda akademik bir kitap hazırlayan Botanik Uzmanı sevgili Kadir Düşünen’e tespit ettiği bitkilerden fotoğraflar gönderdiği için teşekkür ediyor ve oradayken incelediğim bu zahmetli ve başarılı çalışmasını bir biyolog olarak gönülden kutluyorum.
Yazının sonunda Ganos Dağı’na tekrar döneceğiz.
Uçmakdere Köyü Tekirdağ
Uçmakdere’nin diğer yerleşim yerleriyle rahat ulaşımını sağlayan yol 1972 yılında yapılmış. Ganos Dağı eteklerinde kurulmuş olan Trakya Bölgesi’nin en güzel köyü Uçmakdere uzaktan görünüyor.
Köye gittiğimizde köy sakinlerinden Abdullah Pamukçu’nun Uçmakdere Köyü hakkında verdiği bilgileri kısım kısım paylaşmaya başlayayım.
1350’li yıllarda Konya Karaman Sarıkeçeli köyünden Rumeli’ye geçen Yörükler, Selanik Gevgeli Karasinan Köyü’ne yerleşmiş ve 600 yıl sonraki mübadele sonucunda döndüklerinde boşaltılmış olan bu köye yerleştirilmişler.
-Köyün Girişi
Köyde 50 civarında anıtsal ağaç var.
Köylüler, kendi ürettikleri zeytinyağı, bal ve daha pek çok yerel ürünü satmak için asırlık anıt çınar ağaçlarının gölgesinde sergilerini açmışlar.
Çevre halkı bu köyün zenginliklerinden haberdar. Ama Türkiye’nin geneli biliyorum ki ilk defa duyacak.
Köyün bir kaç km ilerisi sahil. Uçmakdere Köyü’nü gezdikten sonra biz de sahiline ineceğiz.
-Köyde Gezi
Şimdi bu küçük köyün bütün sokaklarını dolaşıp ne var ne yok görelim.
Tekirdağ’a 35 km, İstanbul’a 200 km mesafede Ganos Dağı içine gizlenmiş olan köy, yığma tuğla ve ahşabın bolca kullanıldığı eski evleriyle dikkat çekiyor.
Köydeki yavaş yaşamı izleyebiliyorsunuz.
Köy Kahvesi’ne uğrayıp çayımızı içerken sakinleriyle sohbet molası sonrası köyü tanımaya devam ediyoruz.
Kendi hallerine terk edilmiş fazlaca ev var bu köyde. Hangi köyde yok ki! Kent toplumu olmak için yarıştayız.
Mübadele öncesi bu köy 450 haneli imiş. 40 adet şarap mağazası, 2 adet ipek kozası işleme atölyesi (böcekhane), 1 tane gümlük binası, 3 kilise, 3 değirmen, 1 tane de eczane olduğunu söylüyor Abdullah Bey.
-Terk Edilmiş Hastane Binası
Köyün en büyük binası doğaya karşı korunamıyor.
Üst kata çıkarken çok dikkatli olmamız söylendi. Ahşap basamaklar çökmek üzereymiş.
Bu küçücük köydeki bu büyük bina, Uçmakdere’nin geçmişte nasıl gözde bir merkez olduğunu hatırlatıyor.
Burası yıllar önce bölgeye hizmet eden büyük bir hastaneymiş.
Sonrasında köy iyice küçüldükçe terk edilmiş ve kaderiyle baş başa bırakılmış. Üç beş yıla yok olup gidecek.
Ayaklarımızın altında çatırdayan bir kaç basamağı kalmış tahta merdivenden üst kata çıkarken fazlasıyla dikkatli olmak durumunda kaldık.
Binayı gezerken köyden bir çocuk bize eşlik etti.
Biraz daha etrafa bakınıp, orada yaşanmışlıkları hayal alemimizde canlandırmaya çalıştıktan sonra eski hastane binasından ayrıldık.
-Eski bir Yazıt
Köy aynı zamanda bir tarih deposu.
Köydeki bir evin sahibi bahçesindeki bir yazıtı görmemi istedi. Bu yazıt, muhtemelen bir anıt ve köyün geçmişinin satır başlarından biri olma olasılığı yüksek.
Ne Olduğunu Bilen Yok! 150 yıldır kendi halinde duruyor.
-Uçmakdere Köyü Geçim Kaynakları
Köy halkının geçimi İpek Böceği Yetiştiriciliği, Bağcılık ve Tütüncülük imiş.
Ve üzücü haber: 1987’de süne mücadelesi yapılırken ipek böcekleri de yok ediliyor. Sonrası ise malum.
Halk yüzlerce yıldır geçim kaynağı olan ipek böcekçiliğini bırakıyor. Ne kadar kolay değil mi?! Abdullah Bey’in dediğine göre tütüne de kota koyuluyor ve sonrasında tütüncülük de bitiyor.
Köyün üç ana geçim kaynağından bir diğeri olan Bağcılık ne durumda peki? Abdullah bey şöyle anlatıyor: Arazimizin engebeli oluşundan dolayı tarım insan gücüyle yapılırdı. Taban fiyatlar maliyeti karşılamaz oldu. Bağcılık da bitti. Şu anda bölgemizde hiç mahsulü olmayan tek köy Uçmakdere Köyü.
Köy içinde inek ve keçiler var ama sayıları çok az.
Bu köyün keçileri ortalamadan çok daha büyük olurmuş zamanında. Onlardan kalan çanlar..
Birkaç kovan… Sayıları öylesine azalmış. Eski geçim kaynaklarını devam ettirmek için küçük çapta uğraş verenler var.
-Uçmakdere Köyü’nde Neler Satılıyor?
Günümüzde köylü, bahçelerinde bireysel olarak ürettikleri ürünleri işleyip ziyaretçilerine satmak için köy içinde sokaklara kurdukları tezgahlarda sergiliyor.
Bazı evlerin kapılarına sattıkları doğal ürünlerin listesi asılmış. Kapılarını çalıp alış veriş yapabilirsiniz.
Bir depo dükkan…..
-Uçmakdere Köyü’nde Ne Yenir? Nerede Yenir?
Uçmakdere’de biri köy girişinde diğeri köy içinde ziyaretçilerin oturup gözleme, ayran, çay ile soluklanabilecekleri 2 tane mekan gördüm.
Girişte bulunanda yarım saat kadar soluklandık. Gözlemesi ve ayranı çok güzel.
Köyden ayrılıyoruz artık. Sahildeki cennete ulaşmak için birkaç km yol gideceğiz..
Uçmakdere Köyü Sahili
Asırlık çınar ağaçlarının gölgelerinin denize değdiği yer burası. Ganos Dağı’nın eteğinde saklı kalmış küçücük bir cennet.
Uçmakdere sahili dar, ince bir şerit. Uzunluğu bir km’yi bulmaz.
Burada TESKİ Genel Müdürlüğü’ne bağlı bir işletme var. Sıcak soğuk içecekler eşliğinde karnınızı doyurabilir isterseniz hizmetlerinden günübirlik yararlanabilirsiniz.
Arabadan iner inmez yüz yüze geldiğimiz Karşılama Komitesi 🙂
Ertesi sabah yine beni karşılamak istemiş canı. Çadırımın kapısında bekliyordu. O anın fotoğrafı biraz aşağılarda.
-Uçmakdere Köyü Kamp
Orada bolca bulunan devasa çınarlardan birinin altına çadırlarımızı kurmaya başladık.
Çadırlarımız derken, iki tane. Çadır kurmak için alan sınırlı. Alan 3-5 çadırdan fazlasını kaldıramaz. Biz ücret ödemedik ama eğer çadır kampı yapmak isterseniz ve yer de bulabilirseniz, makul bir ücret karşılığı çadırınızı kurabilirsiniz.
Bir yandan çadır kurarken bir yandan da etrafa bakıp çaylarımızı yudumluyoruz.
-Gün Batımı
Akşam olmak üzere. Çadır kurulumu bittikten sonra neredeyiz, daha iyi bir bakalım.
Burada bir dalyan var. Demek ki bu nokta lüfer sürülerinin göç yolunda.
Merak edenlere ….Çakıl taşlı bu sahilde denize de giriliyor. Su, hafif dalgalı ve çok temiz.
Artık gün batıyor ve hayalimizdeki o fotoğraflık harika saatler geliyor.
Gün akşam olurken Uçmakdere Sahili’nden Marmara Adası’nın ışıkları görünmeye başladı.
-Denizden Çıkan Akşam Yemeği
Akşam yemeği için dışarıdan bir şey almayacağız. Çünkü Kadir, denize girip kayalıkların arasından akşam yemeğimizi çıkaracak. Adalet ise Tekirdağ’ın dışındaki bahçelerinin GDO’suz sebze ve meyvelerini yola çıkmadan önce arabaya yüklemişti.
Taptaze akşam yemeğimiz de hava kararmadan denizden çıkıp önümüze geldi. İşimiz uzun:) Şimdi size Midye nasıl temizlenir? onu göstereceğim. Tabii ki videolarıyla….
İşin uzun süreceğini anlayıp kestirme bir yol buluyorum. Kadir, onlar bıyıkları temizlenmeden yenmez, dedi, ama piştikten sonra yerken fark edilmiyor. Aşağıdaki videoda midye temizlemenin en kolay yöntemi var 😉
Midyenin çıkarılıp temizlenmesi ve pişirilmesine ait sorularınızın cevapları videolarda…
Her şey hazır olduğuna göre Ekmek Arası Soslu Midye Tavalarımızı artık afiyetle yemeye başlayabiliriz.
-Uçmakdere Sahilinde Gece
Geceyi Marmara Adası’nın ışıklarını da seyrederek geçirdik.
Gece yarısı çakıl taşlarına uzanıp tamamen açık gökyüzünde Samanyolu’ndaki yıldızları izlemek çok güzeldi. Şehir içinde görmeyi bırakın varlıklarını dahi unutmuşuz.
-Uçmakdere Sahilinde Sabah ve Kahvaltı
Ve sabah… Adoş, denize girip çıkmış erkenden.
Saç baş ıslak, üzerini değiştirmeden çayı yapmış, kahvaltıyı hazırlamış. Arkadaşlarım çok çalışkandır 🙂 Benim işim ise fotoğraf çekmek.
Bu da dün akşamki Karşılama Komitesi. Günaydın, demeye gelmiş. Kahvaltıyı beraber yaptık:)
Kahvaltıdan sonra çadırları toplayıp, Ganos Dağı’nda yukarılara doğru çıkıyoruz. Sürprizler henüz bitmedi.
Ganos Dağı Yamaç Paraşütü
Bu dağın özellikleri bitmiyor. En yükseği 600 m civarında olan iki ayrı noktadan yamaç paraşütü atlayışları gerçekleşiyor.
Tekirdağ Yamaç Paraşütü Kulübü tandem uçuşlar da yapıyor. 100-150 TL civarında bir ücret karşılığı uçabiliyorsunuz.
Adoş bana bir uçuş hediye etmek istedi. Tandem yapan bir pilot, arkadaşıymış ama ben kabul etmedim. Sahilde çakıl taşlarının üzerine inmek içimden gelmedi 🙂
Aşağıdaki masmavi berrak denizi izlerken ayaklarımın dibinde duranları gördüm :(((
-Ganos Dağı’ndan İniş
Paraşüt tepelerinden iniş yolundayız. Durağımız, Burada Manzara Şahane.
Burada manzara tabii ki şahane.
Trakya’da denizin dağlardan seyredildiği tek bölge Ganos Dağı. Akşam çayı ve sohbeti için de mükemmel bir coğrafya.
Tekirdağ’a dönüyoruz.
Tekirdağ’ın GDO’suz Bahçeleri yazısında buluşmak üzere……