San Marco Meydanı

Sadece bir meydan gibi gözükse de San Marco Meydanı (Piazza San Marco) için Venedik şehrinin kalbi demek mümkün. 

Meydana bakan tüm yapılar ile birlikte değerlendirildiğinde tam bir sanat ve kültür kompleksi olduğu için doğal olarak şehrin ana cazibe noktası haline gelmiş. Burada bulunan her bir yapı muhteşem birer tarih ve kültürü barındırıyor.

Cazibe merkezi olunca da ister istemez neredeyse tüm Dünya’yı burada bir arada görebiliyorsunuz. Tüm kültürleri ve renkleri bir arada görmek de foto severler için ayrı bir heyecan tabii ki.

Eğer bölgede çok rastlandığı gibi yağmur sonrası güneşi yakalarsanız temiz havayla birlikte insanlı ya da insansız harika ötesi fotoğraflar da çekebilirsiniz.

Ben de sizler için söz konusu meydana bakan bu muhteşem noktaların her birini gezinize fayda sağlayacak şekilde özetlemeye çalıştım.

San Marco Meydanı’na Ulaşım

San Marco Meydanı’na Roma Meydanı (Piazzale Roma)’ndan 51 Numaralı Vaporetto ile 20 dakikada, 2 Numaralı Vaporetto ile 30 dakikada ve 1 Numaralı Vaporetto ile 40 dakikada ulaşabilirsiniz. Yürürüm derseniz sizin bileceğiniz iş tabii ki bu da 40 dk sürüyor.

Eğer Santa Lucia Tren İstasyonu (Stazione di Venezia Santa Lucia)’ndan gelecekseniz yukarıdaki zamanlardan 5 dakika düşün.

Vaporettolar ile varacağınız yer ise San Marco Feribot iskelesi. Buradan meydanın uzaklığı 150-200 m. Bu konu ile ilgili tüm detay ve fotoğrafları Venedik Büyük Kanal Turu, ulaşım sistemi ile ilgili tüm detay ve fotoğrafları Venedik Ulaşım Sistemi başlıklı yazılarımda bulabilirsiniz.

San Marco Meydanı Gezilecek Yerler

Meydan çok büyük olmasa da bence kara tarafı ve deniz tarafı olarak ayırıp incelemekte fayda var.

Kara Tarafı

-San Marco Bazilikası (Basilica di San Marco)

12 havariden biri olan Aziz Marco İskenderiye’de ölmeden önce rüyasında Venedik şehrini görmüş. Bunu da o zaman etrafındakilere anlatmış. Bu durum yayılınca ölümünden sonra Venedikli tüccarlar cesedini Venedik’e kaçırmış. Tabii ki bunda o dönemde bu tür emanetlerin hacıları ve tüccarları şehre çeken güçlü bir sosyal ve ekonomik birleştirici olduğunu kabul de önemli bir rol oynamış.

828 yılında Venedik Devletini yönetmekte olan Dük Giustiniano Particiaco’nun talebi üzerine Aziz Marco şehrin koruyucusu ilan edilmiş ve 832 yılında da kendisine atfen bugünkü bazilikanın ilk temelleri atılmış. Zaman içerisinde çökmeler yangınlar olmuş ve bazilika defalarca kullanılamaz hale gelmiş her seferinde tekrar yaptırılmış.

Bazilikanın hikayesi şöyle. 900-1300 dönemi Venedik’in en güçlü dönemi. O dönemde Bizans ile araları da çok iyi. Ticaretleri çok yüksek. Hatta Venediklilerin İstanbul ile arası Roma’dan bile iyi.

Venedikliler zaman içerisinde zenginleşince güçlerini de Dünya’ya göstermek için aynı yere İstanbul’a nazire yaparcasına bugün gezdiğiniz 1097 yılında açılan bazilikayı inşa ettirmiş.

Bazilikanın inşasında İstanbul’da 4.yy.da inşa edilen ancak şu an mevcut olmayan Kutsal Apostles Kilisesi örnek alınmış. Sonuç olarak beklendiği gibi San Marco Bazilikası şehrin en önemli yapısı ve en büyük cazibe merkezi haline gelmiş.

Bu tarihten itibaren de 800 yıl boyunca direkt düke bağlı Devlet Kilisesi olmuş. Venedik tarihindeki en önemli evlilik, kutlama vb. her şeye tanıklık etmiş.

Ülkeyi yönetecek dük seçildikten sonra burada görev yemini ettirilir sonra da San Marco Meydanı’nda halka takdim edilirmiş.

Yine devlet kilisesi olarak sefere çıkmadan önce askerlerin kutsaması veya savaşlarda ele geçirilen hazinelerin sunumu gibi resmi törenler de burada düzenlenirmiş.

Bazilikanın idamesi ise Venedikli tüccarların kazandıkları paranın bir bölümünü gönüllü olarak bağışlaması ile sağlanıyormuş.

1203-1204 yıllarında İstanbul’un ele geçirilmesi ve Doğu Latin İmparatorluğu’nun başlamasıyla sonuçlanan 4. Haçlı Seferi bu kiliseden başlatılmış. Zaten bu sefere de literatürde “Venedikliler’in Haçlı Seferi” deniliyor. 

1797 yılında İtalya’yı işgal eden Napolyon’un emriyle 1807 yılında Devlet Kilisesi olmaktan çıkarılıp şehir katedrali haline getirilince bazilika da önemini yitirmiş.

Mimariye gelince daha önce bahsettiğimiz gibi Bizans mimarisi örnek alınmış. Temel şekil olarak ise Yunan Haçı kabul edilmiş. Çünkü haçın tüm kolları eşit uzunlukta. İçeriye girip tavan yapısına bakınca bunu görebiliyorsunuz. Her bir kolda da bir kubbe ve merkezde ana kubbe olmak üzere 5 kubbesi var. Sonuç olarak bazilika için Venedik’te bulunan bir Bizans mirası demek mümkün

Bazilikanın ön cephesi gerçekten çok güzel. Özellikle gün batımında altın yaldızların parlamasıyla birlikte fotoseverler için çok güzel bir sahne oluşturuyor.

Ana kapının üst tarafında 4.Haçlı seferlerinden sonra İstanbul’dan getirilen Mahşerin 4 Atlısını görüyorsunuz. At heykellerinin orijinalleri San Marco Bazilikası’nın üst katındaki Marciano Müzesi‘nde sergileniyor.

Ön cephenin ortasında ve en üstünde yer alan Aziz Markus ve Melekler Heykeli’nin tarihi 15.yy.a, taç kapı girişini süsleyen oymaların ise 13. yy.a ait olduğu söyleniyor.

İşte bazilikanın girişindeki anlatımlardan bir tanesi. Burada anlatılan şu. Aziz Marco’nun kemikleri kaçırmak için domuz eti dolu bir sepete koymuşlar. Kontrol eden Osmanlı Askerlerine de domuz eti taşıdıklarını söyleyince onlar günah olduğu için sepete dokunmamışlar.

Aziz Marco’nun kemikleri İskenderiye’den getirilmiş, bazilika ise 1097 yılında yapılmış. Konunun Osmanlı Askerleri ile ne alakası var anlayamadım. Anladığım amaç sonradan yapılan resimlerle Osmanlı İmparatorluğu’nu kötülemek…. 

Bazilika ziyareti azami 10 dk sürüyor. Giriş ücretsiz. Fotoğraf ve kamera çekimi yasak. Bazilika içerisindeki İstanbul’dan getirilen Mahşerin 4 Atlısı da dahil hazine ve eserlerin sergilendiği Pala d’oro, Marciano Müzesi ve Hazine Dairesine girmek ayrı ayrı 2€ (6-18 yaş 1€) ücrete tabi. Venice City Pass aldıysanız ücretsiz.

Çalışma Saatleri: 09.30-17:00 (Pazar Günleri 14.00-17:00) Int:http://www.basilicasanmarco.it/?lang=en

Adres: San Marco, 328 30124 Venice  Tel: +39 041 2708311 

-San Marco Çan Kulesi (Campanile di San Marco)

Kule, San Marco Bazilikası’nın çan kulesi olarak inşa edilmiş. 99 m yüksekliği ile şehrin bazilika ile birlikte sembolü olarak kabul ediliyor. 

İlk olarak 12.yy.da bir gözetleme kulesi ve deniz feneri olarak inşa edilmiş. Depremler ve yıldırım çarpması sonucu 800 yıllık dönemde defalarca yıkılıp tekrar inşa edilmiş ya da restore edilmiş.

Bugün gördüğümüz kulenin girişindeki balkon tipi veranda (Loggetta) 1537-1549 yılları arasında mimar Jacopo Sansovino tarafından meydanı koruyan askerler için inşa edilmiş. 

1609 yılında Galileo soylulara Galilei teleskopunu göstermek ve astronomik çalışmalar yapmak için bu çan kulesini kullanmış. 1786 yılında Goethe, ilk kez denizi bu kuleye çıkarak görmüş.

1902 yılında yapısal yanlış müdahaleler sonucu kule malesef çökmüş. Önceden tedbir alındığı için yaralanma olmamış. Ancak, balkon kısmı molozların altında kalırken bazilika şans eseri zarar görmemiş.

Belediye tarafından alınan bir karar ile 1903 yılında kule tekrar inşa edilmeye başlanmış. 1912 yılına kadar çan kulesi tekrar inşa edilerek ziyarete açılmış.

1962 yılında ziyaretçileri gözlem platformuna 30 saniyede çıkaran asansör inşa edilmiş. Kulenin bir garip özelliği de buradan tüm şehri kuş bakışı seyrederken Büyük Kanal (Canal Grande)’ı göremiyorsunuz. Bir de kuvvetli rüzgar ve sis olduğunda ziyarete kapatılıyor. Bilginize..

Kuleye çıkış ücreti 8€. (6-18 yaş 4€). Çalışma Saatleri: 09.30-16:45 (Yazın 08.30-21:00) 

Int:http://www.basilicasanmarco.it/basilica/campanile/?lang=en

Adres: Piazza San Marco, 30124 Venezia VE, İtalya  Tel: +39 041 2708311

-Correr Müzesi (Museo Correr)

Şehrin en önemli müzelerinden biri. Müzeye ait ilk bina 1806-1814 yılları arasında Napolyon işgali döneminde inşa edilmiş. Bugünkü haline ise aynı yüzyılın sonunda Avusturya-Macaristan İmparatorluğu işgali döneminde gelmiş. Bu dönemler içerisinde hep politikacıların ofisi olarak iş görmüş. Ancak, Avusturya dönemi sona erince İtalya Kralı’nın şehirdeki ikametgahı olarak kullanılmaya başlanmış.

Müzede bulunan sergiler daha çok Venedik tarih ve sanatı ile ilgili. İçeride büyük heykeltıraş Antonio Canova’nın heykellerini,  Canova Koleksiyonunu, Venedik Cumhuriyeti’ne ait günlük hayattan deniz zaferlerine kadar ilgili dokümanları ve cumhuriyetin kuruluşundan 1500’lü yıllara kadar Venedik resim sanatının baş yapıtlarını görmek mümkün.

Giriş ücretine gelince sadece müzeye tek bir giriş bileti yok. 20 € (6-14 yaş 13€) vererek alacağınız bilet Correr Müzesi, Dükler Sarayı, Venedik Ulusal Arkeoloji Müzesi ve Ulusal Marciana Kütüphanesi için de geçerli. Venice City Pass aldıysanız ücretsiz.

Güvenlik nedeniyle ziyaretçilerin hacimli sırt çantalarıyla girmelerine izin verilmiyor.

Çalışma Saatleri: 10.00-17:00  (Yazın 19:00)  Int: http://correr.visitmuve.it/en/home/

Adres: Piazza San Marco, 52, 30124 Venezia VE, İtalya  Tel: +39 041 240 5211

-Venedik Ulusal Arkeoloji Müzesi (Museo Archeologico Nazionale di Venezia)

Müzede bulunan eserler 1500’lü yıllardan itibaren Venedikli ticaret ile uğraşan zengin ailelerce toplanmaya başlayan koleksiyonların bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş.

Zaman içerisinde yer değiştirmeler olmasına rağmen bütünlüğü bozulmadan 1920 yılında hala bulunduğu yerde oluşturulan müze; eski Yunan medeniyetine ait bronzlar, seramikler, değerli taşlar ve madeni paraların yanı sıra Asur, Babil ve Mısır antik eserlerini de içeren önemli bir koleksiyona ev sahipliği yapmakta. 

Giriş ücretine gelince sadece müzeye tek bir giriş bileti yok. 20 € (6-14 yaş 13€) vererek alacağınız bilet Correr Müzesi , Dükler Sarayı , Venedik Ulusal Arkeoloji Müzesi ve Ulusal Marciana Kütüphanesi için de geçerli. Güvenlik nedeniyle ziyaretçilerin hacimli sırt çantalarıyla girmelerine izin verilmiyor. Çalışma Saatleri: 10.00-17:00  (Yazın 19:00) 

Int: https://polomusealeveneto.beniculturali.it/musei/museo-archeologico-nazionale-di-venezia

Adres: Piazza San Marco, 17/52, 30100 Venezia VE, İtalya  Tel: +39 041 296 7663

Deniz Tarafı

-Dükler Sarayı (Palazzo Ducale)

Venedik gotik mimarisinin bir şaheseri olan tanımlanan Dükler Sarayı neredeyse 800 yıl Venedik Cumhuriyeti’nin yönetim merkezi olmuş.

800’lü yıllardan itibaren burada bir saray olduğu söylense de bugün görülen yapının başlangıç inşaatı 1300’lü yıllara dayanıyor. Bugünkü görünümünü ise 1427 yılında almış.

Venedik Cumhuriyeti’nin gücünü göstermek amacıyla inşa edilen saray; mahkeme, zindan vb. eklenerek kademe kademe genişletilmiş ve tam bir kompleks haline gelmiş. 

San Marco Meydanı’na bakan kısım ise sarayın en eski bölümünü oluşturuyor. Neredeyse Venedikli tüm sanatçıların sarayın gelişimine emeği geçmiş. Bu haliyle de halihazırda şehri de temsil ediyor.

Şehrin en büyük sarayı unvanına da sahip bu güzel yapının müze olarak kullanımına ise 1923 yılında başlanmış.

İçeride diğer müzelerden farklı olarak Dünya’nın her tarafından toplanan eserler değil bizzat Venedikli sanatçıların saray için yapmış olduğu eserler sergileniyor. Burada gezerseniz Museo dell’Opera, Il Cortile e le Logge, Dük Daireleri, Resmi  Çalışma Odaları, Hapishane ve Cephanelik gezi güzergahınızı oluşturuyor.

-Hapishane ve Ahlar Köprüsü (Ponte dei Sospiri)

Sarayın hapishanesi de ayrı bir ünlü alan. 16. yy.da saraya eklenmiş. Buradan kaçmayı başaran tek tutuklu ise Kazanovaymış. Bunun sırrını da sadece Sırlara Yolculuk Turu kapsamında anlatıyorlarmış.

Ahlar Köprüsü ise Dükler Sarayı ile hapishane binasını birbirine bağlayan köprü. 1595 yılında inşa edilen köprü doğal olarak Venedik’teki en ünlü köprülerden biri.

Buranın özelliği şu. Mahkemelerde yargılanan hükümlülerin idamına karar verilirse icra öncesi demir parmaklıkların arkasından da olsa güneşi ve ailelerini gördükleri son yer bu köprü oluyormuş. O yüzden de bu köprüye Ahlar Köprüsü deniyormuş. Burayı da sadece Sırlara Yolculuk Turu kapsamında gezebiliyorsunuz.

Tabii ki aileler de idama gidenler demir parmaklıkların arkasından da olsa şu an bulunduğumuz Saman Köprüsü (Ponte della Paglia)’nden görüyorlarmış. 

Buraya Saman Köprüsü denmesinin sebebi daha çok buradaki iskelelere saman yüklü teknelerin yanaşması köprünün de daha çok saman taşıyan atlı arabalarca kullanılmasıymış. ‘Köprünün orijinali 1360 yılında inşa edilmiş, gördüğünüz köprü ise 1847’den kalma.  

Giriş ücretine gelince sadece Dükler Sarayı’na tek bir giriş bileti yok. 20 € (6-14 yaş 13€) vererek alacağınız bilet Correr Müzesi, Dükler Sarayı, Venedik Ulusal Arkeoloji Müzesi ve Ulusal Marciana Kütüphanesi için de geçerli. Venice City Pass aldıysanız ücretsiz. 20 € daha verirseniz ayrıca düzenlenen Sırlara Yolculuk Turu (Itinerari Segreti)’na da katılabiliyorsunuz. 

Güvenlik nedeniyle ziyaretçilerin hacimli sırt çantalarıyla girmelerine izin verilmiyor. 

Çalışma Saatleri: 08:30-17:30 (Yazın 21:00)  Int: http://palazzoducale.visitmuve.it/en/home/

Adres: Palazzo Ducale San Marco, 1 30135 Venezia VE, İtalya  Tel: +39.0412407211 

-Ulusal Marciana Kütüphanesi (Biblioteca Nazionale Marciana)

Giriş ücretine gelince sadece kütüphaneye tek bir giriş bileti yok. 20 € (6-14 yaş 13€) vererek alacağınız bilet Correr Müzesi, Dükler Sarayı, Venedik Ulusal Arkeoloji Müzesi ve Ulusal Marciana Kütüphanesi için de geçerli. Venice City Pass aldıysanız ücretsiz.

Güvenlik nedeniyle ziyaretçilerin hacimli sırt çantalarıyla girmelerine izin verilmiyor. 

Çalışma Saatleri: 08:00-19:00 Int: https://marciana.venezia.sbn.it/sale-monumentali

Adres: Piazza San Marco, 7, 30124 Venezia VE, İtalya  Tel: +39.0412407211 

-Aziz Marco ve Aziz Theodore Sütunları (Colonne di San Marco e San Teodoro)

San Marco Meydanı’nın deniz tarafına bakan bölümünde 2 adet sütun dikkat çekici bulunuyor. Sol taraftaki şehirde her yerde görebileceğiniz San Marco ve şehrin sembolü kanatlı aslan. Diğer sütun ise  Venedik’in ilk koruyucusu olan Aziz Theodore ve öldürdüğü ejderhayı simgeliyor.

Bu 2 sütunda 1100’lü yıllarda buraya dikilmiş. Resmi bir kayıt yok ama bu sütunların da İstanbul’dan savaş ganimeti olarak getirildiği söyleniyor. Burası Venedikliler için güzel bir yer değil. Çünkü devlete karşı suç işleyenler işte tam da bu 2 sütun arasında idam ediliyormuş. O yüzden bugün bile Venedikliler bu 2 sütun arasından geçmezmiş.

Değerlendirme

San Marco Meydanı sadece bir meydan değil. Venedik şehrinin kalbi. Korkunç bir zenginlik. Venedik şehrinin pahalı olduğunu biliyorum. Bu nedenle de kalış süreniz muhtemelen kısıtlı. Eğer meydana gerçek değerini verirseniz müzelerle birlikte net olarak 1 gün ayırmak zorundasınız.

Etraftaki adalar ve Büyük Kanal’da bence mutlaka görmeniz gereken yerler arasında. Bu kapsamda efektif bir değerlendirme ve öncelik verme kararı tabii ki sizin. Bu fotoseverler için de böyle.

Venedik ile ilgili diğer yazılarımız için Venedik Gezi Rehberi‘ne, bölgesel gezi planlıyorsanız Veneto Gezi Rehberi‘ne bakmayı unutmayın. Sağlıcakla Kalın.