- Staying at Hotel Marina Bay Sands
- Singapur Ulaşım Sistemi
- Singapur’da Ne Yenir? Nerede Yenir?
- Marina Bay Çevresinde Bir Gezi
- Dünya’nın En Ünlü Bahçesi Gardens By The Bay
- Clarke Quay ve Singapur Nehri’nde Bir Gezi
- Singapur Botanik Bahçeleri
- Kızak İle Kaymanın Değişik Bir Versiyonu Skyline Luge
- Günübirlik Sentosa Adası Gezisi
- Yazın Yaptığımız Singapur Gezisi
Dünya’nın En Ünlü Bahçesi Gardens By The Bay gezip görenler için farklı bir şey ifade etse de benim görüşüme göre Pisa Matematik Birincisi, Fen Bilimleri İkincisi olan bir ülkenin suni de olsa iklim değişikliğine dikkat çekmeyi amaçladığı bir cazibe merkezi aslında.
Ya da daha değişik bir anlatımla çoğumuzun gördüğü “Body Worlds” sergilerinin bitkisel boyutu belki de..
Projenin 2007’de başlayan inşaatını 2011’de bitirmişler. Parkın inşa maliyeti tam olarak 1 milyar $. Bu değere arazi değeri dâhil değil. Ancak yollar, drenaj çalışmaları ve toprak geliştirme işleri dâhil. Yıllık işletme maliyeti ise 60 milyon $. Çok değil mi? Evet diyorsunuz ama fotoğraflara ve yazdıklarıma bakın sonra tekrar düşünün derim.
Singapur’un % 10’u doğal rezervlere ayrılmış durumda. Devletin en önemli hedeflerinden biri yeşili ve florayı artırarak hayat kalitesini yükseltmek. Bu çerçevede Park, 101 hektarlık bir alan üzerine kurulmuş. Hükumet, burada entegre bir strateji uygulayarak Singapur’u “BAHÇEŞEHİR” yaklaşımından “BAHÇEDEKİ ŞEHİR” yaklaşımına dönüştürmeyi amaçlamış. Ben söylemiyorum elimdeki kitapçıkta yazıyordu. Bize uzak bir anlayış olduğu için aktarma gereği hissettim. Şimdi biraz da detaya inelim.
Gardens By The Bay Gezisi
Gardens By The Bay ve Kullanılan Teknoloji
Biraz da tüm bu projeden bahsetmek istiyorum. Bütün bu proje aynı zamanda bir sürdürülebilirlik projesi. Çünkü eko sistem çerçevesinde işliyor. Yağmur suyunu depoluyor ve sulamada kullanıyorlar. 101 hektar ve dikey tabaka bahçeler de düşünüldüğünde çok büyük bir alan. Güneş ışığını depolayıp aydınlatmada kullanıyorlar. Toprağın büyük bir kısmını kendileri üretiyorlar. Çünkü bütün bitkisel atıklar kendi ürettikleri enerji ile yakılıyor ve toprağa dönüştürülüyor; böylece bahçelerdeki bitmek bilmeyen toprak ihtiyacı gideriliyor.
Supertree Grove ağaçların üzerinde eğrelti otları, asma yaprakları, orkideler vb. uzak doğuya ait birçok çeşit çiçek ve bitkinin büyüdüğü yatay tabakalar var. Ağaçlara monte fotovoltaik hücreler güneş ışığını enerjiye çeviriyor ve enerjiyi depoluyor. Biriken enerji aydınlatma için kullanılırken tabakalar vasıtasıyla toplanan yağmur suları da bitki ve çiçeklerin sulamasında kullanılıyor. Bu ağaçlar aynı zamanda daha sonra anlatacağım Flower Dome ve Cloud Forest seralarının soğutulması için gerekli havayı da sağlıyorlar.
Gardens By The Bay Ulaşım
Buraya ulaşmanın en kolay yolu Circle Line (Sarı Hat) hattını kullanarak haritada görülen Bayfront Metro İstasyonu’na gelmek.
İstasyon çıkışı ile Gardens By The Bay girişi arasındaki muhteşem aynalı sanatsal galeriden kendinizi seyrederek geçiyorsunuz.
Buradan da Dragonfly ya da Meadow Köprülerinden birini kullanarak Gardens By The Bay girişine ulaşıyorsunuz. Girişteki ücretli servislerle (yürümek istemiyorsanız) ya da yürüyerek haritada Claud Forest önünde görülen bilet gişelerine geleceksiniz.
Gardens By The Bay Giriş ve Ücretleri
1 SGD=4,21 TL (2019)
Parkta paralı olan bölümler haritadan da takip edebileceğiniz seralar Flower Dome, Cloud Forest ve Supertree Grove (OCBC Skyway). Seraları 09.00-21.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz. Bu bölümler için son bilet satışı 20.30’da yapılıyor. Parkın açık olan tüm bölümleri ise herkese ücretsiz. Gece 02.00-05.00 saatleri arası hariç giriş serbest.
Ücretlere gelince en başta da belirtiğim gibi eğer metro çıkışından Cloud Forest bilet ofisine kadar yürümek istemiyorsanız kişi başı 2 SGD karşılığında servis kullanabilirsiniz. Bu fiyata dönüş servisi de dahil.
Flower Dome, Cloud Forest kombine satılıyor. Kişi başı ücret 28 SGD (3-12 yaş 15 SGD).
OCBC Skyway’e çıkacaksanız kişi başı 5 SGD daha ödüyorsunuz. Bu biletleme ayrı yapılıyor. Bu Bilet gişesi de OCBC Skyway önünde.
Gardens By The Bay Gezilecek Yerler
Güneş yazları 19.00 civarında batıyor. Bu nedenle önce bizim yaptığımız gibi kapalı alan gezilerini bitirip saat 18.00’da tripodlarınız ile birlikte çimenlik alanda olmanızı tavsiye ederim. Flower Dome ve Cloud Forest oldukça büyük alanlar çok hızlı hareket etseniz bile gezmeniz en az 2 saatinizi alır. Hediyelik eşya, tuvalet molası, karnımız acıktı, bilet kuyruğu, yürüyeceğiz derseniz kabaca 16.00’da parka gelmiş olmanız uygun olur.
-Dünya Bahçeleri
Eğer zamanınız varsa Bayfront Metro İstasyonu’ndan Flower Dome ve Cloud Forest’a yürümenizi tavsiye ederim.
Bütün alan boyunca dairesel olarak çok güzel bahçeler oluşturulmuş. Bu hat üzerinde muhteşem fotoğraflar çekebilirsiniz.
-Cloud Forest (Yağmur Ormanı)
Gardens by the Bay’de haritada da görülen ilk dev sera Cloud Forest (Yağmur Ormanı). Seraya 35 m yüksekliğinde insan yapımı yapay bir dağ (Cloud Mountain) yerleştirilmiş. Dağdan akan şelaleler ile ortamı daha da renklendirmişler.
Cloud Forest ile 1000-3000 m arasındaki soğuk ve rutubetli tropik dağ ortamını ve oradaki iklimi göstermeye çalışmışlar.
İçeride orkidlerin, eğrelti otlarının ve değişik tuhaf şekillere sahip bitkilerin ortasında rutubetli ama soğuk bir ortam hissediyorsunuz. Flora ve faunanın müthiş çeşitliliğini öyle güzel betimlemişler ki…kendinizi burada bu renklerin arasında çok mutlu hissediyorsunuz.
Yapma dağın tam tepesinde oluşturdukları ortam ise muazzam. Görülen bitki ve çiçek türlerinin hepsi gerçek.
Adamlar botanik biliminde hakikaten öncüler. Uçmuş gitmişler. Aklıma bizim oradaki dinozorlar geldi birden ne alakaysa..
Dağın içerisindeki asansörle yukarı kadar çıkıp resimde görülen kedi yolu ile etrafında bir tur atıyorsunuz.
Kafanızın üzerindeki midye kabuğuna benzeyen sera camı teknoloji, doğa ve sanatın nasıl bir araya getirilebileceğinin canlı örneği.
Bu sera aynı zamanda Dünya’nın en büyük desteksiz serası.
Burası bayağı yüksek sayılır. Ancak müthiş bir görüntü ile karşı karşıyasınız. Etraftaki bahçelere ve egzotik bitkilere bakarak aşağı doğru iniyorsunuz.
-Flower Dome (Çiçek Serası)
Gelelim diğer seraya. Haritada da görülen ikinci dev sera Flower Dome (Çiçek Serası). Dünyanın her yerinden çiçekli bitkilerin en nadir koleksiyonu burada toplanmış.
Seranın içerisinde 80 ülkenin bitki çeşitleri var. Daha çok Akdeniz ve tropik bölge iklimini içeriyor.
Çöllerde de gül yetiştiğini burada görüp öğrendik. Gördüğünüz bitki Sokotra Adası’ndan getirilmiş.
Akdeniz’e ait 1000’lerce yıllık zeytin ağaçlarını ve kuru sıcak tropik bölgelere ait baobab ağaçlarını burada görebilirsiniz.
Öyle ilginç türler var ki bazıları ceza olarak ağaç olmuş insanlar gibi.
Çocukları da düşünmüşler. Onlar içinde doğayı sevdirici ortamlar yaratmışlar.
Küçük bir çocuğun rüyası gibi hepsi. Biz tam çıkarken 2 koca otobüs ana okulu çocuğu geldi. Nasıl etrafta koşturuyorlar bir görseydiniz şaşardınız.
-Supertree Grove
Singapur’un simgesi haline gelmiş yerlerden biri. Bugüne kadar gittiğim yerlerden insan eli ile yapılmış en fantastik yer burasıydı sanırım. Parkın düzenlemesi çok hoş ve titiz yapılmış. Adamlar kendi yaptıkları ağaçlara fotosentez yaptırıyor. Burası için doğa çevriminin elektronik hale gelmiş biçimi diyebilirim.
Bununla da bitmiyor ses ve ışık teknolojisinin kullanımında son nokta olması da ayrı. Diğer taraftan Marina Bay Sands Hotel’in bazı fotoğraflarını farklı bir açıdan çekmek için de mükemmel bir yer.
–Gün Batımı
Benim için öncelik doğru zamanda doğru yerde fotoğraf çekebilmek. Fotoseverler için gittikleri yerde en büyük sorun bu değil mi?
Güneş batımı sırasında şanslıysanız hava da güzelse (genel de yağmurlu bir iklime sahip) siluet çalışması için çok güzel fırsatlar oluyor.
Şu an itibariyle gün batımında OCBC Skyway’de yürüyenleri görebiliyorsunuz.
Biz şahsen hakkımızı gün battıktan sonraya bıraktık. Saat 19:00’da ışıklandırmayı açıyorlar ve lambalar ısınmaya başlıyor.
Gördüğünüz 50 metre yüksekliğe varan ağaçlara Supertrees yani Süper Ağaçlar diyorlar.
Burada efsane film Avatarı bir bakıma canlı olarak yaşıyorsunuz. Modern mühendisliğin zarif bir kombinasyonu, doğanın sade güzelliğine bağlanmış.
Her gün saat 19:45 ve 20:45’de 15 dk süren muhteşem bir ışık ve ses şovu sizi bekliyor. Şov başlayana kadar güneş batmış etraf da tamamen kararmış oluyor.
–OCBC Ses ve Işık Şovu (OCBC Garden Rhapsody Sound and Light Show)
Geceleri ışıklandırma ve ses ve ışık şovu başladığında ağaçlar sanki canlanıyor. Bu şovu çekebilmek için yere sırtüstü yattım.
Bir ara etrafıma baktım sadece ben değil herkes sırtüstü yerde yatıyordu. Çünkü bu açıdan fotoğraf alabilmek için yerde yatmaktan başka çareniz yok.
Yalnız dikkatli olmakta fayda var siz ortalığı aydınlık zannetseniz de etraf zifiri karanlık herkes fotoğraf alacağım diye bir oraya bir buraya koşturuyor. Kimse kimseyi görmediği için ağır abilerden biri üzerinizden geçmesin.
Ön planda gördüğünüz ağacın tepesinde yerel ve uluslararası hizmeti veren oldukça güzel lokanta ve kafeler var. Mimari olarak bizim Ankara’daki Atakule’ye çok benziyor. Aralarında en önemli fark bizimkinin uzun zamandır kapalı oluşu.
Tüm bu ses ve ışık şovuna Garden Rhapsody yani Bahçenin Coşkusu diyorlar. İnsan eliyle teknolojik olarak ortaya konmuş muhteşem diyebileceğim bir gösteri…
–OCBC Skyway
Gösteri bitti. Hemen kuyruğa girdik tabii ki. Sonunda yukarıdayız.
Buranın yüksekliği 22 m. Azami 15-20 dakika kalmanıza izin veriyorlar. Çok uzun kuyruk oluyor. Muhtemelen yarım saat beklersiniz. Zaten 21:00’den sonra da kapanıyor. Bence en iyi zaman iki şovun arasındaki 19.45-20.45 arasındaki zaman. Fotoğraf çekmek oldukça zor. Tripod işe yaramaz. Her yer çok kötü sallanıyor. Elle makinenizi sağlam tutup otomatiğe alın.
Işık şovundan sonra saat 21:00’de Marina Bay’de başlayacak Spectra – A Light & Water Show’u seyretmek üzere Garden by The Bay’den çıkacaksanız doğru yakınınızdaki Dragonfly Lake üzerine inşa edilmiş Yusufçuk Köprüsü (Dragonfly Bridge)’ne gidin. Burada da çok güzel sahneler var.
Ancak, köprü esnek olduğu için çok sallanıyor. Tripod burada da işe yaramaz yine otomatik modda elle çekim yapmanızı tavsiye ederim. Köprüden geçtiğinizde alanı da terk etmiş olacaksınız. Garden by The Bay ile ilgili anlatım ve fotoğraflarımı burada bitiriyorum.
Değerlendirme
Gördüğünüz gibi burada hem gezginleri hem de fotoseverleri düşünerek neredeyse noktasal planlama yapabileceğiniz şekilde bilgiler vermeye çalıştım. Aslında toprağı bile olmayan ancak bilimi son derece etkili kullanan Singapur insanları çekecek bir cazibe yatırımının nasıl yapılacağını bize çok güzel göstermiş bu alanda. Bize ise keşkeler eşliğinde imrenmek düşüyor.
Singapur ile ilgili diğer yazılarımız için Singapur Gezi Rehberi‘ne bakmayı unutmayın. Sağlıcakla Kalın.