- Kavala Porto Palio Beach
- Kavala Deniz Feneri ve Çevresi
- Kavala Kalesi ve Çevresi
- Ecdadımızın Yaşadığı Kavala Gezisi
Kavala Kalesi ve Çevresi aslında aynı zamanda şehrin old town (Panagia) diyebileceğimiz bölgesini de oluşturuyor. Bu bölgenin özelliği her ne kadar silinmeye çalışılsa da 1391 yılından 1913 yılına kadar Türk egemenliğinde kalan Kavala‘da halen Türk izlerini görebileceğiniz tek yer alması.
Bu nedenle Kavala’ya gelen birinin mutlaka gezip görmesi gereken yer olma özelliğini taşıyor. Ben de bu yarımadayı özetlemek yerine bizzat yürüyerek gezdiğimiz her yeri sizlere aktarmayı tercih ettim.
Kavala Kalesi Gezisi
Kavala Kalesi’ne Ulaşım
Buraya çok kolay bir şekilde araba ya da taksi ile ulaşabilirsiniz ancak yazının amacı bu olmadığı için yaya olarak ulaşım detaylarını anlatmayı tercih ettim.
Kale başlangıç noktamız olan limandan her ne kadar yakın gibi gözükse de Poulidou Caddesi’nin başlangıcında itibaren yokuş yukarı yürüyeceğinizden bu zevkli yolculuk yaklaşık 20-25 dakikanızı alacaktır.
Kale, Kavala’nın merkezinden sadece 1 km mesafede, şehrin denize baktığınızda sol tarafında kalan 58 m ile Panagia’nın en yüksek noktasında yükseklikte Kavala’ya hakim bir noktada bulunuyor.
Kavala Kalesi ve Çevresi
Bölgeyi (Panagia) yazının size de rehber olabilmesi maksadıyla burada yapmış olduğumuz yürüyüş sırasıyla anlatmak istiyorum.
-Pargalı İbrahim Paşa Cami-Agiou Nikolaou Kilisesi (Ναός Αγίου Νικολάου)
Bölgede ilk karşılaşacağınız eser Poulidou Caddesi’ne girmeden önce sol arka tarafınızda kalacak olan Agiou Nikolaou Kilisesi olacak. Mimarisi gerçekten çok güzel olan bu eser. İşin ilginci bu eser aslında bir cami. Camiyi yaptıran da Muhteşem Yüzyıl dizisini seyredenler bilir Pargalı İbrahim Paşa, Makbul İbrahim Paşa, Frenk İbrahim Paşa ya da ya da öldürüldükten sonraki unvanı ile Maktul İbrahim Paşa.
Osmanlı burayı terk edince camiyi yıkmak yerine kiliseye çevirmişler. Çünkü onların da iddiasına göre cami de burada bulunan kilise kalıntıları üzerine yapılmış. Buranın özelliği ise Hristiyan bir misyoner olan Tarsuslu Pavlus’un Avrupa Kıtası topraklarına ilk ayak bastığı yer olmasıymış. Burada fotoğraflarımızı çekip Poulidou Caddesi’ne giriyoruz.
Adres: Spetson 27-31, Kavala 653 02, Yunanistan
-İmaret
Poulidou Caddesi’nde 200 m kadar yokuş yukarı yürüyünce 4’lü kavşakta İmaret ile karşılaşıyoruz.
Osmanlı yönetimi döneminde Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından 1817’de bizzat kendi katkılarıyla doğduğu şehre bir hediye olarak inşa ettirilen İmaret’in kurşun kubbelerine ve yerine baktığınızda Paşa’nın burada kendi Topkapı Sarayı’nı inşa ettirdiğini düşünüyorsunuz. Osmanlı mimarisinin tipik bir örneği olan yapı o dönemde hem medrese, hem mektep ve hem de aş evi olarak kullanılmış.
Kavalalı Mehmet Ali Paşa, aslen Mısırlı olduğu için Balkan Savaşları’ndan sonra İmaret, Mısır Devletinin mülkiyeti olarak kalmış.
İmaret son olarak Kavalalı ünlü iş kadını Anna Misirlian’ın hem Kahire ile hem de Atina ile yaptığı kişisel izin çalışmaları ve katkıları ile lüks ve tarihi beraber harmanlanmış ve 26 odalı aynı adlı Yunanistan’ın bilinen en değerli oteli ortaya çıkmış.
İmareti bu günkü haline getirmek için Mısır, Atina’ya özel izin vermiş. Kavalalı Mehmet Ali Paşa buralarda Osmanlı’ya isyan ettiği için el üstünde tutulurken İbrahim Paşa’nın camisi kiliseye çevrilmiş. ŞİMDİ SANIRIM UZAK VE AYKIRI OLMALARINA RAĞMEN YUNANİSTAN İLE MISIR DEVLETİNİN ARASININ İYİ OLMASININ NEDENİ DAHA İYİ ANLAŞILMIŞTIR.
Otele isim verilirken bile Paşaya saygılarından olsa gerek aslına sadık kalmışlar. Sadece isimleri birbirinden farklı 26 odası var. 26 odanın arasındaki dört süite ise; Hürrem, Mekteb, Zeynep ve İmaret adları verilmiş. Güneş battıktan sonra imaretin dış mekanları, koridor ve avluları mumlarla ışıklandırılıyor.
Bu güzel yapı hiçbir zaman yıkılmamış ama Türk-Yunan ilişkilerinden de her zaman etkilenmiş. Hala bölgeye gelen Türk Devlet adamları bu otelde kalıyor.
Yalnız burada kalmak oldukça ciddi bir bütçe istiyor ona göre. Kahvaltısız standart odada 2 kişi gecelik 300 € bir ücret talep ediyorlar.
Adres: Poulidou 30, Kavala 651 10, Yunanistan, Tel: +30 251 062 0151 Int: https://www.imaret.gr/
-Türk Mahallesi
Eskiden İmaret ile Kale arasında bulunan bölge aynı zamanda Türk Mahallesi imiş. Bu nedenle özellikle gezgin ve fotoğrafçı arkadaşlarımın kaleye gitmeden önce bu bölgenin sokaklarında kaybolması şart.
Kaleye gitmek için en kolay olan Ermionis Sokağı’na girmek yerine yolu biraz daha uzatarak Poulidou Caddesi üzerinde devam ediyoruz.
Bölgede yaptığımız gelişi güzel hareketler ile bir çok cumbalı evin de bulunduğu bir zamanlar ecdadımızın yaşadığı sokaklarla karşılaşıyoruz.
Bu sokaklarda yıkılmak üzereyken bile fotoğrafçılar için güzel sahneler oluşturan evlere rastlıyoruz. Dar sokakların arasında gezmek zamanda yolculuk yapmak gibi.
Poulidou Caddesi üzerindeki kaleye giden dörtlü kavşağa geldiğimizde Kavala’nın sembol sahnelerinden biri olarak kabul edilen İmaret’in hemen karşısında bulunan o eski evi görüyoruz.
Bahse konu evi arkamıza alıp fotoğraflar çektiriyoruz.
Bu evin solunda bulunan Ali Mechmet Sokağı’ndan yukarı doğru çıkarsanız Halil Bey Cami ve Medresesi (Χαλήλ-μπεη τζαμί (Παλιά Μουσική)’ne ulaşabilirsiniz.
-Halil Bey Cami ve Medresesi (Χαλήλ-μπεη τζαμί (Παλιά Μουσική)
Cami, kalenin yakınında, yarımadanın merkezinde yer alıyor. Kentin 1530 yılında yeniden inşası sırasında burada bulunan bir bazilikanın temelleri üzerine inşa edilmiş.
Bir cami ve medreseden oluşan ve geçmişten günümüze kadar gelen bir anı. Minaresi yıkılmış ve çok bakımsız bırakılmış. En azından tarihe saygı duyup önemsemeleri gerekirdi. Üzücü.
Osmanlı rokoko tarzında inşa edilen medresenin ise günümüze kadar gelebilen 8 odası var. 1900’lü yıllarda burası sadece kızlar için ilkokul olarak kullanılmış. Balkan Savaşları sırasında Bulgarlar caminin minaresini yıkıp haç dikmişler.
Medrese; mübadeleden sonra ise sığınak olarak kullanılmış. 1930-1940 yılları arasında ise “Müzik Camii” adıyla Kavala Filarmoni Orkestrası’na ev sahipliği yapmış.
Adres: Ali Mechmet, Kavala 652 01, Yunanistan
-Kavala Kalesi (Φρούριο Καβάλας)
Halil Bey Cami ve Medresesi’ni gezdikten sonra kalenin girişine varıyoruz.
O dönemde bile eski evler sanırım biraz da kendilerini emniyette hissetmek için sırtlarını kaleye yaslanmışlar.
Burası kışın 08:00-16:00 (Yazın 21:00) saatleri arasında ziyarete açık. Kişi başı ücret 2,5 €. Akşam fotoğraf çekmek için tekrar gelmek isterseniz bileti atmayın sakın.
Bugünkü kalenin yerinde bulunan Christoupolis Kalesi (Kavala’nın eski adı); 1204 yılında Lombard, 1208 yılında Francs sonra Bizanslılar ve 1391 yılında Osmanlıların tarafından ele geçirilmiş. Bu zafer sırasında kale kullanılamayacak hale gelmiş.
1425 yılında ihtiyaç olduğu görülünce aynı yerde bulunan kalıntıların üzerine Panagia Yarımadası’nın tam tepesinde 10 m yüksekliğinde surlara sahip Kavala Kalesi inşa edilmiş. İnşaatta mermer ve tuğla ile karıştırılmış, yerel granit taşı kullanılmış.
Aynı yıl 10 Venedik Kalyonu kaleyi ele geçirmeye başarmış ve ilk Venedik-Osmanlı Savaşı (1425-1430) da böylece çıkmış. Kalenin stratejik öneminin farkında olan Venedikliler surları güçlendirmişler ancak Gelibolu’nun tehlike altına girdiğini gören Osmanlı 1426 yılında kaleyi geri almış.
Kanuni Sultan Süleyman döneminde 1520-1530 yılları arasında cephanelik ve yiyecek deposu inşa edilmiş. Daha sonradan burası 22 m x 11 m ebatlarında iç muhafazanın kuzeybatı duvarına bitişik bir hapishaneye çevrilmiş.
1667 yılında kaleyi Evliya ÇELEBİ de ziyaret etmiş.
1650-1850 döneminde kale Kavala’nın savunması için önemini kaybetmiş. O dönemde kalede hiç bir zaman 10 toptan fazlası olmamış.
Bu dönemde kale daha çok korumalı hapishane olarak kullanılıyormuş. Selanik dahil bölgede sorun çıkaran tüm yöneticiler burada hapsediliyormuş. Örneğin Osmanlıya isyan eden Kavalalı Mehmet Ali Paşa’ya bağlı paşalar da 1759 yılında burada hapsedilmiş.
1800’lü yıllardan itibaren bu kuleye toplar da yerleştirilmiş. Kalede bulunan asker sayısı 50 kişiye kadar düşmüş. 1864 yılında ise tamamen terk edilmiş.
1964 yılında Kavala Belediyesi, kaleyi Mısır hükumetinden 40.000 Drahmi karşılığında satın almış ve kale Kavala’nın kültürel bir merkezi olarak kullanılmaya başlanmış.
Bugün kaleyi gezen ziyaretçiler savunma için kullanılan merkezi dairesel kuleyi, hapishaneye dönüştürülen cephanelik ve yiyecek deposunu, gardiyan ve subayların nöbet yerlerini ve sarnıcı görebiliyor.
Osmanlı döneminde 1425 yılında inşa edilen merkezi dairesel kule ise Kavala Şehri’nin en güzel manzarasını sizlere sunuyor.
Burası hem kaleyi ortadan ikiye bölerken hem de 70 m yüksekliği ile yarım adanın en yüksek noktasını oluşturuyor. Burada hem denizin hem de kuşların sesini dinleyebiliyorsunuz…
Bugün kalenin iç mekanında açık havada konserler ve tiyatro gösterileri yapılıyor.
Adres: Ermionis, Kavala 652 01, Yunanistan, Tel:+30 2510 838602 Int: http://www.castle-kavala.gr/en/
Kaleyi gezdikten sonra tekrar güneye dönüp Halil Bey Cami ve Medresesi (Χαλήλ-μπεη τζαμί (Παλιά Μουσική) yanından devam ederek Kavalalı Mehmet Ali Paşa Meydanı (Πλατεία Μεχμέτ Αλή)’na ulaşıyoruz.
Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın 1769’da burada doğmuş. 19. yy. siyasetine yön veren önemli isimler arasında.
Paşa; Mısır valisi, Kavalalılar Hanedanı’nın kurucusu, aynı zaman da Mısır ve Sudan’ın ilk hidivi. Hidiv Farsçada büyük vezir demek. Kavalalılara mensup Mısır Valilerine babadan oğula geçmek üzere verilen resmi unvan. Hidivin Osmanlı protokolündeki yeri, sadrazam ve şeyhülislam ile eşit olmakla beraber, bu ikisinden sonra geliyor.
Bugün Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Osmanlı Yönetimine karşı baş kaldırması sonucu dolaylı da olsa Yunanistan’ın kuruluşuna katkı sağladığı için Yunanlılar tarafından sanırım tek değer verilen ve korunan Türk. Paşayı kendi atalarıymış gibi sahiplenmişler.
Ev çok güzel şekilde restore edilmiş. Dolaşırken dönemin müziklerini de çalıyorlar. Evi o günkü haliyle günümüze getirmeyi başarmışlar. Kişi başı ücret ise 2 € (12-18 yaş 1 €, altı ücretsiz).
Adres: Kavala 652 01, Yunanistan, Tel:+30 2510 620151
–Kavala Deniz Feneri (Φάρος Καβάλας) ve Çevresi
Bölgeyi gezen arkadaşlarımızın yapmış olduğu en büyük hata, kaleyi gezdikten sonra Poulidou Caddesi’nden ileriye devam etmek yerine geri dönmeleri. Tabii ki bu konuda zaman sıkışıklığı ya da tur ile gelirseniz rehberlerin isteksizliğini de kabul etmem gerekir.
Eğer geri dönmeyip İmaret’in yanından devam ederseniz fotoğraf alabileceğiniz çok güzel eski binalar ile karşılaşacaksınız.
Daha da ileri giderseniz Kavala Deniz Feneri (Φάρος Καβάλας)’ne geldiğiniz de inanılmaz bir manzara sizi bekliyor.
Burası sıradan bir yer değil. Gördüğünüz kale 1425 yılında Türklerin yaptığı eski kale kalıntıları.
Diğer taraftan burası aynı zamanda foto çekimleri için çok güzel de bir sahne. Kavala Deniz Feneri ((Φάρος Καβάλας)’ne Ulaşım, Ekklisia Kimisi Theotokou Hristiyan Kilisesi (Ιερός Ναός Κοιμήσεως της Θεοτόκου), Kavala İlkokulu (7ο Δημοτικό Σχολείο Καβάλας), Kavala Deniz Feneri (Φάρος Καβάλας) ve Kavala Kayalıkları ile ilgili tüm detaylı bilgi ve fotoğrafları Kavala Deniz Feneri ve Çevresi başlıklı yazımızda bulabilirsiniz.
Kavala Kalesi (Φρούριο Καβάλας) ve Çevresi Alışveriş
Kaleye gitmek için en kolay yol olan Ermionis Sokağı’na girmeden hemen önce hediyelik eşya ve diğer ihtiyaçlarınızı giderebileceğiniz dükkanlar var.
Bu noktadan giderken ya da dönerken her türlü hediyelik eşya alışverişinizi burada yapabilirsiniz.
Bu noktada meraklısı iseniz sembolik de olsa hatıra ya da hediyelik eşyalar alabilirsiniz.
Değerlendirme
Kavala Kalesi (Φρούριο Καβάλας) ve Çevresi Kavala’nın tarihini ve geride bıraktıklarımızı anlamak için çok önemli bir yer. Dile kolay 500 seneden bahsediyorum.
Bu nedenle Kavala’ya gelen gezgin ve fotoğrafçıların mutlaka gezip görmesi gereken yer olma özelliğini taşıyor. Ben de bu yarımadayı özetlemek yerine bizzat yürüyerek gezdiğimiz her yeri sizlere aktarmayı tercih ettim.
Kavala ile ilgili diğer yazılarımız için Kavala Gezi Rehberi‘ne bakmayı unutmayın. Sağlıcakla Kalın.