- Kavala Porto Palio Beach
- Kavala Deniz Feneri ve Çevresi
- Kavala Kalesi ve Çevresi
- Ecdadımızın Yaşadığı Kavala Gezisi
Çok uzun zamandır Ecdadımızın Yaşadığı Kavala Gezisi ile ilgili bir yazı kaleme almak istiyordum. Kısmet bugüneymiş.
Orada yaptığım gezi sırasında gördüklerim ve yaşadıklarım, arkamızda bıraktığımız koca bir tarih beni cidden etkiledi. Kavala, bugün Batı Trakya’da kendi adını taşıyan ilin merkezi aynı zamanda Kuzey Yunanistan’ın ikinci büyük şehri.
Özel olarak geldiğimizi söyleyemem. Taşoz Adası’ndan sonra 1-2 gün kalıp otobüsle döneriz diye düşünmüştük. Genel olarak tur şirketleri burada ya bir gece kalıyor ya da panaromik gezi adı altında bir yemeklik uğrayıp kaçıyor. Biz bu kadar acımasız olamadık.
Şehrin adından başlayalım. Buraya gelmeden önce ilk dikkatimi çeken şey Yunanlıların bütün Türk isimlerini değiştirirken neden Kavala ismini değiştirmediğiydi. Bugün Yunanlılarda biraz uzatarak da olsa buraya Kavala diyor. Nedenini biraz tarih okuyup bir de buradaki durumu görünce anladım. Yazıyı okuduğunuzda siz de anlayacaksınız.
Kavala, tarihin akışı içerisindeki o herkesçe bilinen ününe 19. yüzyılın başlarında Mehmet Ali Paşa, diğer namıyla Kavalalı Mehmet Ali Paşa ile adeta bütünleşerek ulaşmış. Bu nedenle özellikle bu yazımda kendisi ile ilgili bulabildiğim bilgileri çektiğim fotoğraflarla birlikte anlatmaya çalıştım.
Neredeyse eskisi yenisi tüm şehri yürüyerek gezdik. Bunun dışında yazımda gezilecek yerler ve plajlara yönelik olarak özetleme yapmak yerine daha önce yazdığım ilgili yazılara linkleme yaparak siz gezgin ve fotoseverlere daha doyurucu bilgi vermeyi amaçladım. Bakalım beğenecek misiniz?
Kavala Gezisi
Kavala’nın Tarihi
Kavala, Taşoz Adası’ndan gelen göçmenlerce yeni şehir anlamına gelen Neapolis adıyla kurulmuş. O dönemde Neapolis Taşoz Adası’nın bir kolonisiymiş.
Roma döneminde ise şimdi bir antik kent olarak gezilebilen denizden 16 km içeride bulunan Philippi şehrine bağlıymış.
Roma İmparatorluğu’nun bölünmesinden sonra 9. yy.da Bizanslıların eline geçen şehrin adı Christopolis olarak değiştirilmiş ve şehir bir piskoposluk merkezi olmuş. Daha sonradan da doğuya doğru genişleyen şehir bugünkü Kavala’yı oluşturmuş.
Yıldırım Bayezid döneminde 1390 yılında şehir ele geçirilince bölgede Osmanlı dönemi de başlamış. Önce buradaki kuvvetsiz kale yıkılmış.
O dönemin kayıtlarına göre burada bulunan 80-90 hanede çoğunluğu Hristiyan yaklaşık 400-500 kişi yaşıyormuş. Bu haneler de çoğu zaman korsanlarca yağmalanıyormuş. Su sıkıntısı nedeniyle şehir göç veriyormuş.
1528 yılından sonra Kanuni Sultan Süleyman döneminde şehre özel bir önem verilince Balkanlarda bulunan en önemli merkezlerden biri haline gelmiş. Kale tamamen restore edilerek güçlendirilmiş. Kaleye kesintisiz su temini için su kemerleri yaptırılmış. Su gelince ve güvenlik de sağlanınca tersine göç başlamış.
Macaristan ele geçirilince buradaki Macar Yahudilerinin bir kısmı ticareti geliştirmek amacıyla Kavala’ya yerleştirilmiş. 1569 tarihli kayıtlara göre 257 hanede çoğunluğu Müslüman yaklaşık 1400-1500 kişi yaşıyormuş. Bu dönemden sonra şehir bir duraklama dönemine girmiş.
1820’li yıllarda Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın doğdu şehre yaptığı katkılar Kavala’nın gelişimini desteklemiş.
19. yüzyıl ortalarında Kavala ve civarında 250000 civarında bir nüfusu barındırıyormuş. Nüfusunun çoğunluğu Türklerden oluşuyormuş. Burası o kadar gelişmiş ki bu limandan Mısır, İngiltere ve Amerika’ya ihracat yapılıyormuş.
Şehir I. Balkan Savaşı’nda Bulgarların, II. Balkan Savaşı’nda Yunanlıların eline geçmiş. Bu dönemde başlayan Türklerin Anadolu’ya göçü Mübadele Döneminde doruğa ulaşmış.
Bugüne gelindiğinde ise Kavala’da Türklerin dışında çat pat da olsa Türkçe bilen yaşlı insanlara rastlayabiliyorsunuz. Biraz muhabbete girildiğinde onların Anadolu’dan göç eden Rumların oğulları kızları olduğunu görebiliyorsunuz.
Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa
Kavala denince akla ilk gelen isim olan Paşa Yunanlılarca oldukça seviliyor. Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa, 1769’da bu şehirde doğmuş ve Yunanlılar Osmanlı tarihini doğrudan etkileyen paşaya ve onun doğduğu şehre özel bir saygı duyuyor ve sanki atasıymış gibi sahipleniyor. Bu konunun anlaşılabilmesi için ayrı bir başlık da açma gereği duydum.
Arnavut asıllı olduğu iddia edilen Mehmet Ali Paşa babasının 17 çocuğundan hayatta kalan tek çocuğu. Onu amcası büyütmüş ancak amcası da idam edilince ki sanırım kırılma noktası burası Osmanlı Devletine içinden de olsa düşmanlık beslemiş.
Napolyon’un 1798 tarihinde Mısır’ı işgali sırasında Fransızlar’ı Mısır’dan çıkarılması için dayısından bir miktar kuvvet istenmiş, dayısı da 18 yaşındaki Mehmet Ali’nin de içerisinde bulunduğu 200 asker göndermiş.
Mısır geri alınınca tahsili olmamasına rağmen zekası ve becerikliliğiyle Mısır’daki başıbozuk askerlerin başına geçmiş. Askerleri tahliye edilmek istenince 1805 yılında isyan çıkarıp Mısır Valiliğini Osmanlı Devletine kabul ettirmiş.
Fransızlar ülkeden çekildikten sonra Osmanlılar ve Memlukler arasındaki çekişmeden yararlanarak Mısır halkının da desteğini ile 1805 yılında kendini vali ilan etmiş Osmanlı da daha fazla karışıklık çıkmaması için kendisinin valiliğini tanımış. İngilizlere karşı bölgede elde ettiği zaferler ile yerini pekiştirirken toprak kazanımları da elde etmiş.
Kendisi aynı zamanda Dünya’yı da takip eden bir reformcu da olduğu için Mısır ekonomisini düzeltecek uzun vadeli idari ve iktisadi reformlara girişmiş. Sulama kanalları açarak tarıma önem vermiş, Avrupa’ya her alanda eğitim için öğrenciler göndermiş. Oldukça da başarılı olmuş. Devletin gelirini tam 40 kat artırmış. Mesela, Osmanlı topraklarında çıkan ilk Türkçe gazete Vaka-i El Mısriyye Mısır’da çıkarılmış.
1818 yılında Vehhâbîler üzerine sefer düzenleyerek hac yollarının emniyeti sağlamış. Bu zafer ile İslam alemindeki itibarını arttırmış.
1820 yılında düzenlenen Sudan’ı da kontrolüne alarak Kızıldeniz ticaret yollarını da ele geçirmiş. Ancak Hicaz ve Sudan seferinde ordusunun yetersizliğini görünce Nizam-ı Cedid adıyla Avrupai tarzda yeni ve modern bir ordu kurmuş. Bu ordu Osmanlı yönetiminde yer alan en modern orduymuş.
Ordunun ihtiyacı olan silah ve mühimmatın imali için fabrikalar kurulmuş, hatta Mısır Donanması’nın inşası için İskenderiye’de bir tersane yaptırılmış.
Bunları yaparken acaba amacı neymiş? Okuduklarıma istinaden söylüyorum. Bence amacı;
-Bölgenin en etkin gücü olan büyük, güçlü, özerk bir Mısır meydana getirmek.
-Mısır valiliğini bir hanedan biçimine (babadan oğula geçecek şekilde) dönüştürmek,
-İstanbul’u ele geçirerek Osmanlı Hanedanı yerine kendi ailesini tahta geçirmek,
-Halifeliği tekrar Kahire’ye taşımakmış.
İlk iki amacını gerçekleştirebilmiş. Son ikisini ise Avrupa Devletleri önlemiş.
1821 yılında Mora’da isyan çıkınca Osmanlı yönetimi kendisini hem Mora Valisi hem de Serasker ilan ederek isyanı bastırmasını emretmiş. Mehmet Ali Paşa da kısa zamanda isyanı bastırmış bir çok adayı da ele geçirmiş. İngiltere, Fransa ve Rusya bir mütareke yapılmasını isterken Osmanlı reddedince 1827’de Navarin Limanı’na giren müttefik donanması Osmanlı-Mısır donanmasını imha etmiş. Paşa da geri kalan kara ordusunun yok olmaması için Osmanlı yönetiminden habersiz İngilizlerle mütareke yapıp ordusunu Mora’dan çekmiş.
Bunun üzerine durumdan faydalanan Rusya Osmanlı’ya savaş ilan etmiş. Rusya ile yapılan 1828-1929 savaşına da talep edilmesine rağmen asker göndermeyince yani bir anlamda Osmanlıyı da yalnız bırakınca alınan ağır yenilgi sonrasında Edirne Antlaşması ile 1832 yılında Yunanistan bağımsızlığına kavuşmuş.
Ruslar da ilk defa boğazlardan geçiş hakkını elde etmiş. Bu olay Osmanlı Yönetim ile Paşa’nın arasını açmış.
Bunun üzerine yakılan donanmasını da yeniden yapmak üzere Suriye-Lübnan ormanlarından yararlanabilmek için Suriye Valiliği’ni Sultan II. Mahmut’tan istemiş. Tabii ki kabul edilmemiş.
Sultan II. Mahmut, bu durumun öcünü almak için paşayı bertaraf etmeyi planlamış. Fakat Paşanın casusları planı öğrenmiş ve oğlu İbrahim Paşa kumandasındaki orduyu 1831 tarihinde Suriye’ye göndermiş. Osmanlı yönetimi de kendisi ve oğlunu asi ilan etmiş.
Üzerine gönderilen orduları hem Halep’te hem Konya’da yenmiş. Hatta oğlu İbrahim Paşa Kütahya’yı bile Mısır’a ilhak etmiş. Mısır Ordusu Sultan II. Mahmut’u devirerek Mehmet Ali Paşayı padişah yapmak üzere İstanbul’a yönelince Rusya yardım teklif etmiş çaresiz kalan Sultan da teklifi kabul etmiş. Rus donanması İstanbul’a demirlemiş. Mısır Ordusu İstanbul’a girmemiş.
Batılı ülkelerin baskısı ile II. Mahmut 1833 yılında Kütahya Antlaşması ile bir müzakereye razı olmuş. Mısır, Suriye ve Girit Valilikleri Kavalalı Mehmet Ali Paşa’ya, Cidde ve Adana Valilikleri de oğlu İbrahim Paşa’ya verilmiş. Ancak güvensizlik devam etmiş.
1839 yılında paşa Mısır ve Suriye’nin bağımsızlığını isteyince II. Mahmut İngiltere ve Rusya’ya da güvenerek Paşayı tamamen ortadan kaldırmak ve kaybettiği toprakları geri almak için Mısır’a hem Osmanlı Ordusu’nu ve hem de Donanması göndermiş. Ancak Osmanlı Ordusu Nizip’te Mısır Ordusu’na tekrar yenilmiş. Mısır’a varan donanma da destek gelemeyeceğini görüp savaşmadan teslim olmuş. Yani Osmanlı Devleti’nin kendi valisine karşı yaptığı savaşlar sonunda ne ordusu, ne donanması kalmış. II. Mahmut ise bu olaydan sonra kahrından ölmüş.
Paşa, Batılı devletlerin ve Osmanlının birleşerek kendisini tamamen yok etmek için hazırlık yaptığını görünce 1841 yılında Mısır idaresinin kendisine verilmesi karşılığında Osmanlı Donanması’nı iade etmeyi ve Suriye’yi boşaltmayı teklif etmiş. Bu teklifi uygun görülerek aynı yıl bir fermanla babadan oğula geçecek şekilde Mısır’ın Mehmed Ali Paşa’ya verilmesi kabul edilmiş.
Yani paşa Osmanlı için dağılma sürecini başlatırken boğazlar konusunun da uluslararası bir soruna dönüşmesine giden yolu hazırlamış. Osmanlı Devleti’nin Avrupa’da zaten zedelenmiş olan siyasi prestijine ağır bir darbe indirmiş. Dolayısı ile Paşa, Yunanlıların ve Rusların kahramanı Sultan II. Mahmut’un da baş düşmanı olmuş. Görüldüğü gibi paşa bir bakıma kendi hırsları nedeniyle Osmanlının çökmesinin baş mimarlarından biri olmuş. Bir daha da devlet kendini bir türlü düzeltememiş.
İstanbul’dan Kavala’ya Ulaşım
İstanbullular için Kavala’ya ulaşmak oldukça kolay. Bizim yaptığımız gibi Taşoz Adası dönüşünde ya da öncesinde de Kavala’ya uğrayabilirsiniz.
Aracınız ile gidiyorsanız İpsala gümrüğünde araç sigortası soruyorlar. 15 günlük sigorta 63 €. Bu sigortayı önceden yaptırmış olmanız gerekiyor. Bir de uluslararası ehliyetiniz olmalı tabii ki. Yeri gelmişken son kur artışı ile benzin fiyat farkı da pek kalmamış. İki taraftan da depoyu doldurabilirsiniz.
İpsala Sınır Kapısı’ndan çıkınca başka bir ülkeye değil de başka bir Dünya’ya girmiş gibi oluyorsunuz. Bu kadar kuzeyde olmanıza rağmen bir anda Akdeniz iklimi ile karşılaşıyorsunuz. Sanki birazdan Marmaris’e girecekmişsiniz gibi her yer çam ormanları. Otoyollar pırıl pırıl. Doğa tamamen korunmuş. Bağımsız tuvalet ve küçük şapeller dışında hiçbir şey yok. Yani yok İsmail’in Yeri yok bilmem ne AVM göremiyorsunuz. Benzin istasyonları için de küçük kasaba ve şehirlere yönlendirmişler. Uzaktan köyleri görüyorsunuz. Minarelerden akrabalarımızın yaşadığını anlıyorsunuz.
Arabanız yoksa Ulusoy, Metro ya da Kamil Koç şirketlerinin Selanik seferlerini kullanabilirsiniz. İstanbul-Kavala kişi başı 230 TL (2019). Sabah ve akşamları ikişer sefer yapılıyor ve bu seferler 5 saat sürüyor.
Otobüs ile Kavala-İstanbul Dönüşü
Burada yaşadığımız bir olayı da anlatmak istiyorum. Dönüş biletlerimizi Kavala-İstanbul olarak Kamil Koç şirketinden daha önce almıştık. Arkadaşlar sağ olsun kendilerine nereden bineceğiz diye sorduğumuzda bize biletlerin üzerinde yazılı İstanbul Otogarı Kamil Koç numaralarından öğrenebilirsiniz dediler. Denedik tabii ki öğrenemedik. Çünkü biletlerin üzerinde yazılı olan telefon numaraları ya çalışmıyor ya da açılmıyordu.
444’lü numarayı aradık. Sorunumuzu çözer ümidiyle müşteri temsilcisine bağlandık. Hanım ablaya durumu ilettik. Bize daha önce aramış olduğumuz iki numarayı verdi. Numaraların çalışmadığını/
Düşünün yabancı bir ülkede aileniz ile birlikte uluslararası bir otobüse bineceksiniz. Ortada ne terminal var ne de acente. Sadece bir büfe. Adı bile olmayan bir büfe.
Büfenin ismini sordum “Verilen bilgi bu kadar” dedi. Sinirlenmem üzerine “İsterseniz şikayet edebilirsiniz.” dedi. Aynı 444’lü numaradan durumu şikayet etmek için aradım. Her şey şaka zannediyordum. Şikayet için defalarca bağlandığım yetkililer de aynı şeyleri tekrarlayıp durdular. “Elimizdeki bilgi bu kadar isterseniz bilet üzerindeki numaraları arayın.” Kardeşim numaralar çalışsa ya da açan olsa zaten arayacağım. Aradığım hiç kimse bir şey bilmiyor.
Bir haftalık mücadelemden sonra biri insafa geldi. Kamil Koç Şirketinin Yunanistan’da Crazy Holidays şirketi ile beraber çalıştığını istersem Kavala’daki acentanın numarasını verebileceğini söyledi. Aradım telefona çıkan bayanla yaklaşık 20 dakika anlaşmaya çalıştıktan sonra verilen telefon numarasının bile yanlış olduğunu, İskeçe Acentası’na ait olduğunu öğrendim. Oradan Kavala Acentası’nın numarasını almayı başarıp yarım Türkçe bilen bir arkadaşa bağlanabildim. Durumu anlattım.
Türkçe olarak konuşmamıza rağmen anlaşamadık. Sinir olmamak elde değil. Bir haftada öğrenebildiğim tek bilgi adını bile bilmediğimiz bir büfenin önünden alınacağımız oldu. Tekrar şikayet hatlarına döndüğüm zaman bana “Abi orada zaten tek büfe varmış” dediler. Bu açıklayıcı bilgi ile bayağı rahatladım. Şaka diyorum tabii ki daha da sinirlendim. Düşünün koca şirket sizi başka bir ülkede adını bile söyleyemediği bir büfenin önünden alıyor. Çılgına döndüm. Allah’ınızdan bulun deyip kapattım.
Bu yaşananlardan sonra bizim yaşadıklarımızı ve sonucu yazayım. Otobüsler Selanik-İstanbul seferini yaparken Kavala Otobüs Terminali’ne girmiyor. Kavala’da Kavala Su Kemerleri (Καμάρες-Παλιό Υδραγωγείο)’nin orada bulunan büfenin önünden sizi alıyorlar. Merak etmeyin orada tek büfe var. İlgilenenlere büfenin adı “Exculusive” Kaçta sizi alacaklarını söyledilerse 15 dakika önce orada olun. Tek giriş çıkış noktası da kemerler olduğu için otobüsün sizi orada bekleme lüksü kesinlikle yok.
-Kavala’dan Keramoti’ye ya da Keramoti’den Kavala’ya Ulaşım
Olur da Kavala gezinizin öncesinde ya da sonrasında Taşoz Adası’na gitmek isterseniz Keramoti sizin için önemli aktarma merkezi. Buraya ya da buradan kendi aracınız/taksi ile ya da otobüs ile yapacağınız ulaşıma yönelik tüm detaylı bilgi ve fotoğrafları Taşoz Adası Gezisi başlıklı yazımızda bulabilirsiniz.
Kavala’dan da adanın batısındaki Skala Prinos’a gelip giden feribotlar var ancak çok sık aralıklarla çalışmıyorlar. Bu konu ile ilgili detayları da aynı yazıda bulabilirsiniz.
Kavala Ulaşım Sistemi
Şehirdeki toplu ulaşım tamamen otobüsler üzerine kurulmuş. Metro, tram vb. toplu ulaşım sistemi yok. Diğer taraftan şehir merkezi çok büyük olmadığı için yürüyerek rahatlıkla gezebilirsiniz.
Kendi arabanız yoksa ve ya da kiralamadıysanız adada KTEL tarafından işletilen otobüslerle diğer kasaba, köy ve plajlar arasında çok sık olmayan bir bağlantı bulunuyor. Eğer otobüs kullanmanız gerekirse renklendirilmiş otobüs hatları için tıklayınız. Bu otobüslerde dörderden bilet alınmıyor dense de biz aldık. Şehir içi otobüs bileti 1,5 €.
Bu otobüsler genel olarak biraz daha uzak yerlere giden otobüsler ile Selanik vb. otobüslerinin de kalktığı Mitropolitou Chrisostomou Caddesi üzerinde bulunan Kavala Otobüs Terminali’nden de geçiyor.
Ancak kalabalık iseniz yakın yerler için taksi kullanmanızı tavsiye ederim. Burada değişik taksi firmaları var. Şehir içi en fazla ödeyeceğiniz ücret 5 €. Sokaktan taksi çevirirseniz ve gideceğiniz yer uzaksa pazarlık yapabilirsiniz. Genel olarak bunu tavsiye ediyorum çünkü ararsanız taksiler sizi alacağı yere kadar taksimetre işletiyor. Bir de 12:00-05:00 arasında taksimetreler 2 kat yazan gece tarifesine geçiyor. Bilginize…
Kavala Gezilecek Yerler
-Kavala Limanı
Kavala’nın otel, restoran ve sahil yolları ile bütünleşmiş oldukça canlı bir limanı var. Günün her saati de oldukça hareketli. Gün batımında rengarenk tekneler de çok güzel bir fotoğraf objesine dönüşüyor.
Kavala’nın en önemli geçim kaynağı da doğal olarak balıkçılık. Limanın sığ olan sağ tarafı balıkçılara ayrılmış durumda.
Burada gün boyu ağlarını tamir eden balıkçıları ya da orijinal balıkçı teknelerini görüp çok güzel fotoğraflar çekebilirsiniz.
Sabah ya da akşamüstü sahil boyunca yürüyüp güneşinin tadını çıkarabilirsiniz. Yorulunca yine sahilde bir yerde soluklanıp ortamın keyfini çıkarabilirsiniz.
-Kavala Su Kemerleri (Καμάρες-Παλιό Υδραγωγείο)
Kavala su kemerleri, ilk olarak Romalılar tarafından inşa edilmiş ancak Bizans döneminde Panagia’ya yapılan kaleye o zamanki teknoloji ile su çıkaramamışlar.
Türkler Kavala’yı ele geçirip şehrin en yüksek yerine de yeniden kale inşa edince kaleye suyun taşımasız ulaştırılması için 1550 yılında Kanuni Sultan Süleyman emri ile Pargalı İbrahim Paşa tarafından bugünkü kemerler inşa ettirilmiş ve kalenin su sorunu tamamen çözülmüş. Hani Kamil Koç şirketinin adını bilmediğimiz bir büfenin önünden bizi alacağı tarihi kemerler işte onlar.
Kavala’nın gelişimi de şehre su gelmesi ile başlamış. Kavala’nın doğu girişinde bulunan 60 kemerden oluşan setin yüksekliği 52 metreye kadar ulaşıyor.
-Kavala Kalesi (Φρούριο Καβάλας) ve Çevresi
Kavala Kalesi ve Çevresi aslında aynı zamanda şehrin old town (Panagia) diyebileceğimiz bölgesini de oluşturuyor.
Bu bölgenin özelliği her ne kadar silinmeye çalışılsa da 1391 yılından 1913 yılına kadar Türk egemenliğinde kalan Kavala’da halen Türk izlerini görebileceğinin tek yer olması.
Diğer taraftan Türk Mahallesi’nin sokakları ile yer yer görülebilmesi.. Şehrin Müslüman halkı 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’na kadar sur içinde yaşamaktayken 1878 yılından sonra sur dışına çıkmaya başlamışlardır. 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında Balkanlar’da elden çıkan bölgelerden gelen çok sayıda muhacirin buraya yerleştirilmiş olması Kavala’nın gelişiminde etkili olmuş.
Şehre hakim hatta en yüksek noktasına 1425 yılında inşa edilmiş Kavala Kalesi Osmanlı’nın Kavala’daki en önemli eseri. Kavala’nın en iyi fotoğraflarını sanırım bu kuleden çekebilirsiniz. Yalnız kulenin tepesine çıkış çok dar ve alçak bir merdivenle sağlanıyor. Klostrofobisi olanlar için tavsiye etmiyorum. En iyi zamanı söylememe gerek yok. Tabii ki gün batımı.
Kavala denince Kavala’nın yetiştirdiği en önemli kişi olan ancak Osmanlı yönetimine de isyan ederek Yunanistan’ın kurulmasına sebep olan Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yı da unutmamak lazım tabii ki…
Biz de bu sevimli bölge (Panagia) için ayrı bir yazı kaleme aldık. Kavala Kalesi ve Çevresi ile ilgili tüm detaylı bilgi ve fotoğrafları Kavala Kalesi ve Çevresi başlıklı yazılarımızda bulabilirsiniz.
–Porto Palio Beach
Kavala’nın balıkçılıktan sonra diğer bir en önemli geçim kaynağı da doğal olarak turizm. Bu bakımdan Selanik’ten sonra bölgede ikinci önemli turizm merkezi olarak kabul ediliyor. Kavala etrafında çok fazla plaj olmasına rağmen zaman azlığı ve tavsiye üzerine sadece bir plajı deneyimleme imkanı bulduk.
Porto Palio Beach, ince ve yumuşak altın sarısı kumları ile ünlü bir plaj. Uzun ve geniş Hawaii Adaları tarzı kumsalı ile Kavala’nın belki de en güzel plajı.
Porto Palio Beach Hotel tarafından işletilen plajın Selanik yolunun üzerinde olması ve molaya imkan vermesi de ayrı bir avantajı. Güneye baktığı için de oldukça korunaklı durumda.
Denizi gerçekten mükemmel. Plajda kristal berraklığında tertemiz ve cam gibi bir su ile karşılaşıyorsunuz. Bir başka özelliği ise muhteşem renkleri. Bu nedenle de adaya gelen gezgin ve fotoğrafçılar için olmazsa olmazlardan.
Biz de bu sevimli plaj için ayrı bir yazı kaleme aldık. Porto Palio Beach’e Ulaşım, Porto Palio Beach, Porto Palio Beach’de Ne Yenir? ve Porto Palio Beach’de Nerede Kalınır? ile ilgili tüm detaylı bilgi ve fotoğrafları Kavala Porto Palio Beach başlıklı yazılarımızda bulabilirsiniz.
Alışveriş
Kavala genel olarak kurabiyesi ve zeytinyağı ile ünlü. Biz bir kaç mağaza da uygun olduğunu düşündüğümüzden ayakkabı ve giyim alışverişi yaptık ama son döviz artışlarından sonra bunu da tavsiye edemem. Kavala Kurabiyesi için tavsiyem Marmelo. Güler yüzlü ve sevecen bir hizmet sunuluyor. İşleten hanımlar çok ilgili ve rahat anlaşabileceğiniz kadar Türkçe biliyor, konuşabiliyor.
Bir kilo kurabiye 9 €. Tanesi 2,5 € olan 250 gr ağırlığındaki hediyelik paketlerden ceviz büyüklüğünde 8 adet kurabiye çıkıyor. Biz herkese hediyelik olarak götürdük gerçekten de inanılmaz güzeller. Kavala kurabiyesi alacaksanız buradan başka bir yere gitmeyin. Herkese mutlaka tavsiye ederim.
Bunun dışında kaleye gitmek için en kolay yol olan Ermionis Sokağı’na girmeden hemen önce hediyelik eşya ve diğer ihtiyaçlarınızı giderebileceğiniz dükkanlar var.
Buralarda orijinal ve harika parçalar bulmanız neredeyse kesin gibi. Bu sokaklardan sizi tekrar buralarda hissettirecek ev aksesuarları ve hediyelik eşyalar alabilirsiniz.
Kavala’da Ne Yenir? Nerede Yenir?
Gelelim yemek işlerine, yemek işlerine geçmeden önce atlamamam gerektiğini düşündüğüm bir konu var. Yunanlı gençler genel olarak çalışmayı sevmiyorlar herhalde. Öğle vakti. 20-30 yaşlarındaki insanların tüm kafeleri hınca hınç doldurduğunu görüyorsunuz. Şaşırıyorsunuz. Almanlar çok haklı bunlar yatarken onlar cezasını çekiyor.
-Para/Hesap
Yunanistan’da para birimi Euro. 1 €: 6,7 TL (2019) ediyor.
Kavala, AB sınırları içerisinde olmasına rağmen AB standartlarına göre ucuz diyebileceğim yerlerden biri. Her zaman her bütçeye uygun yiyecek bir şeyler bulabiliyorsunuz.
Kavala’nın en güzel tarafı, nerede yemek yerseniz yiyin kazıklanmayacağınızı ve standartların birbirine yakın olduğunu bilmeniz.
Kavala’da dikkatimi çeken en önemli özelliklerinden biri de mekan ne kadar ünlü olursa olsun ya da muhteşem bir manzara sahip olursa olsun bunun Türkiye’nin tersine kesinlikle fiyatlara yansımaması.
İçki dahil kişi başı ortalama 20 € bir bedelle her yerde harika bir vakit geçirebilirsiniz.
-Restoranlar
Burada nerede masaya oturursanız oturun önce bir şişe ücretsiz su ve kişi sayısı kadar tabak getiriyorlar. Her şey ortaya geliyor.
Kavala’nın restoranlarında başlangıç olarak kuver adı altında kızarmış ekmek, tereyağ ve zeytin ya da zeytin yağı getiriyorlar.
Deniz ürünleri ile aranız iyiyse yaşadınız. Çünkü burada yediklerinizi Türkiye’de bulamazsınız bulsanız da ki çok zor bu fiyatlara kesinlikle bulamazsınız.
Restoranların en iyi olduğu alan ahtapot yemekleri/başlangıçları.
Benim buraya gelenlere tavsiyem porsiyonlar çok büyük olduğu için en fazla 2 mezenin söylenmesi devam edilecekse siparişe devam edilmesi. Çünkü buradaki siparişler çok hızlı karşılanıyor garsonlar da öyle. Bu durumda sizin kısa zamanda reflu olmamanız için bir sebep yok.
Restoranlarda tatlı olarak yemek sonrası reçelli keçi yoğurdu ve meyve getiriyorlar.
-Yemekler
Kahvaltı menüleri bize yakın olduğu için kahvaltı konusunda hiçbir sıkıntı yaşamazsınız.
Benim gördüğüm kadarıyla ana yemekler daha çok deniz mahsulleri ve kuzu eti üzerine. Bu çeşitlerden sonra tavuk ve ürünleri de yeniyor. Yemekleri destekleyici ürün olarak ise daha çok deniz mahsulleri, patates, kızartmalar ve cacık kullanıyorlar.
Deniz mahsulleri mutfaklarda oldukça geniş yer kaplıyor ancak tüm Egede olduğu gibi ahtapotun yeri ayrı.
Mutlaka denemeniz gereken tatlar ise Apiko Restaurant (Απίκο Τσιπουράδικο)’ın ahtapot ızgarası ile Panos-Zafira Restaurant (ΠΑΝΟΣ -ΖΑΦΕΙΡΑ)’ın mideli pilavı
Tabii ki buraya gelip bir tatlı önerisi yapmak isterdim ancak genel tatlı olarak ikram şeklinde yoğurt üzeri reçel getirdikleri için çok fazla değişik bir şey deneyemedim. Ama size mutlaka bölgede yetişen keçilerin sütünden yapılan dondurmalardan yemenizi öneririm.
Kavala’da Ne Yenir? Nerede Yenir?
Gelelim yemek işlerine, yemek işlerine geçmeden önce atlamamam gerektiğini düşündüğüm bir konu var. Yunanlı gençler genel olarak çalışmayı sevmiyorlar herhalde. Öğle vakti. 20-30 yaşlarındaki insanların tüm kafeleri hınca hınç doldurduğunu görüyorsunuz. Şaşırıyorsunuz. Almanlar çok haklı bunlar yatarken onlar cezasını çekiyor.
Kavala’da Porto Palio Beach haricinde öğle ve akşam yemekleri için deneyimlediğimiz iki restoran mevcut. Her iki restoranı da kesinlikle tavsiye ediyorum.
-Apiko Restaurant (Απίκο Τσιπουράδικο)
Kavala sahilinde tam merkezde yer alan bu restoran gördüğüm kadarıyla Kavala’nın en iyi ve en pahalı restoranı. Yanlış anlaşılmasın İstanbul’a göre hala çok ucuz. Burayı çok beğendiğimiz için biri öğlen biri akşam olmak üzere burada iki kez yemek yedik.
Yazın kapalı tarafını pek kullanan yok. Herkes bahçede oturuyor ancak tanıtım amaçlı olarak yukarı çıkıp bu görüntüleri sizlere aktarmak istedim.
2 katlı restoranın iç dekorasyonu ve tabloları hem enteresan hem de çok güzel. Eminim kapalı bölümleri kışın oldukça kalabalık oluyordur.
Türkçe menü var. Önce bir şişe ücretsiz su ve kişi sayısı kadar tabak getiriyorlar. Her şey ortaya geliyor. Mezeler lezzetli çalışanlar kibar.
Tavsiyeme gelince Zeytinyağında Izgara Ahtapot (Χταπόδι Σχάρας), Deniz Ürünlü Risotto (Πιλάφι θαλασσινών) ve kalamar harika.
Kızarmış/ızgara kalamar, ahtapot ve midye çeşitlerinin porsiyonu 5-8 € arasında değişiyor. Balık fiyatları da pazarlığa bağlı ancak boğazdaki restoranlara kıyasla çok ucuz, lezzetler ise çoğunlukla yüksek kalitede.
Çok kızgın yağda una batırılarak pişirilen incecik kabak dilimlerinin tadı enfes.
Adres: Erithrou Stavrou 2, Kavala 653 02, Yunanistan, Tel: +30 251 022 7173, Int: http://www.apiko.gr/
-Panos-Zafira Restaurant (ΠΑΝΟΣ -ΖΑΦΕΙΡΑ)
Denediğimiz diğer bir alternatif ise Panos Restaurant (ΠΑΝΟΣ -ΖΑΦΕΙΡΑ). Burası da Kavala sahilinde tavsiye edebileceğim diğer bir yer. Türkçe bilen garsonları da var. Adı Ömer, şef garson. Size her zaman her konuda yardımcı.
Burada midye pilavı (8 €) ve kızarmış kalamar (7,5 €) muhteşem. Restoran gece yarısına kadar açık. Burada da içki dahil kişi başı 20 € bir bedelle harika vakit geçirebilirsiniz. Kesinlikle tavsiye ediyorum.
Adres: Dimitriou 20, Kavala 654 04, Yunanistan, Tel: +30 251 022 7978, Int: http://www.zafira.gr/
-NOTICA
Tabii ki buraya gelip bir tatlı önerisi yapmak isterdim ancak genel tatlı olarak ikram şeklinde yoğurt üzeri reçel getirdikleri için çok fazla değişik bir şey deneyemedim.
Notica, Kavala’nın merkezinde çok güzel bir noktada, deniz kenarında, oldukça büyük bir mekan. Burada kahvelerinizi yudumlarken etrafı seyretmenizi özellikle tavsiye ediyorum.
Adres: Αβέρωφ 1 και, Eth. Antistaseos, Kavala 653 02, Yunanistan, Tel: +30 251 083 5500
Kavala’da Nerede Kalınır?
Kavala’da nerede kalacağınıza gelince merkezi tercih ediyorsanız tavsiyem direkt 4 yıldızlı Airotel Galaxy.
Fotoğrafın en solunda gördüğünüz otel özellikle şehri rahat gezmek için ideal konumda bulunuyor.
Fiyatlar da genelde 2 kişi kahvaltı dahil gecelik 70-75 € arasında değişiyor. Kahvaltı tüm şehre hakim terasta yapılıyor. Genelde şehre gelen Türkler tarafından da tercih edilen bir otel.
Kavala Gezisi-Değerlendirme
Kavala ve Çevresi Osmanlı’nın tarihini ve geride bıraktıklarımızı anlamak için çok önemli bir yer. Dile kolay 500 seneden bahsediyorum.
Bu nedenle Batı Trakya özelinde gelen gezgin ve fotoğrafçıların mutlaka gezip görmesi gereken yer olma özelliğini taşıyor. Burası için 2 günlük bir gezinin yeterli olacağını düşünüyorum.
Kavala ile ilgili diğer yazılarımız için Kavala Gezi Rehberi‘ne bakmayı unutmayın. Sağlıcakla Kalın.
Yorumlar (2)
Elinize sağlık Serhat Bey..Her zaman olduğu gibi çok detaylı ve faydalı bilgileri aktarmışsınız. Yakında çıkacağım Balkanlar Gezi’sinin ilk durağı Kavala..Notlarınızdan mutlaka faydalanacağım… Teşekkürler..Selamlar
Gezginler için yurt dışında listeler değil gerçekten yaşanmış bilgi gerçekten çok değerli. İlginiz için sağ olun. Ama bitmedi madem böyle bir geziye çıkacaksınız eğer arzu ederseniz siz de sitemizin yazarı olabilirsiniz çok da memnun oluruz bilginize…