- Yazılıkaya Açık Hava Tapınağı
- Hitit Güneş Kursu Hakkında
- Anadolu’nun Antik Dönem Hazinesi Alacahöyük
- Hitit İmparatorluğu’nun Başkenti Hattuşaş
- Boğazköy Müzesi
- Gümüş Şehir Hattuşa
Bugünkü yazımın konusu Anadolu’nun Antik Dönem Hazinesi Alacahöyük.
Bu kapsamda günümüzden 3.800 yıl önce tarih sahnesine çıkarak 1000 yıl boyunca Anadolu’da hüküm süren, İmparatorluk Dönemi’nde Suriye’nin kuzeyine de hakim olan, son birkaç yüzyılını kent devletleri olarak geçiren Hitit Uygarlığının en önemli şehirlerinden birini, Alacahöyük kentini gezeceğiz.
Alacahöyük Nerede?
Kent, Çorum İli Alaca İlçesi Höyük Köyü’nde bulunuyor. Çorum ile Alaca arası 50 km. Höyük Köyü, Alaca ilçe merkezinin 15 km kuzeybatısında bulunuyor.
Höyük’ün çevresinde kafeler, turistik eşya dükkanları ve çok sayıda konut mevcut.
Alacahöyük ile imparatorluk başkenti Hattuşaş’ın arası ise 35 km.
Alacahöyük Hakkında
Hititlerin tarih sahnesinde henüz olmadığı Kalkolitik Çağ’da da (M.Ö. 5 bin’e kadar giden) iskan edilmiş bir kent olduğu biliniyordu. Son bulgular ışığında geçmişinin günümüzden 8 bin yıl öncesine dayandığı anlaşıldı. Bu kentin, 3.500 yıl önce Hititler tarafından yazılmış çivi yazılı metinlerde adı sıkça geçen Güneş Tanrıçası ile özdeşleşmiş ünlü Arinna Kenti olduğu düşünülüyor.
Höyükteki ilk kazı 112 yıl önce, 1907 yılında İstanbul Arkeoloji Müzesi arkeoloğu Thedor Makridi tarafından başlatıldıktan birkaç sene sonra kesintiye uğruyor. Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte 1935’de Atatürk’ün ülke çapında başlattığı milli kazı seferberliğinde Hamit Koşay ve Remzi Oğuz Arık başkanlığında antik dönemin en zengin Anadolu kentlerinden biri gün yüzüne çıkarılmaya başlanıyor. Alacahöyük’te kazılar hala devam etmekte. Günümüze ulaşan kalıntıların çoğu Hatti ve Hitit Uygarlıkları dönemine tarihleniyor.
Alacahöyük Antik Kenti ve Alacahöyük Müzesi aynı kompleksin içinde olduğundan tek biletle her ikisini de gezebiliyorsunuz.
Önce müzeye uğrayıp buluntuları görecek sonra da Alacahöyük Antik Kenti’ni gezeceğiz.
Alacahöyük Ören Yeri’ne girmeden hemen önce sağ tarafta, arka fonunda Hitit Güneş Kursu’nun bulunduğu, bir aslanın ağzından suyu sürekli akan turistik amaçlı bir çeşme ile karşılaşıyorsunuz.
Hititler ve Suyun Önemi
Günlük gereksinimlerinin yanı sıra dini inançlarından dolayı Hititler, mimari ve mühendislik alanlarında çağlarının ötesine geçmiş, su ile ilgili günümüzde de kullanılmaya devam edilen yapılar oluşturmuşlar. Buradaki Gölpınar Barajı da bunlardan biri. Yakın tarihte tekrar faaliyete geçirilmesi sayesinde köylüler sulu tarım yapmaya başlamış.
Hititler; barajlar, su dinlendirme havuzları, pınarlar inşa etmiş pişmiş topraktan iç içe geçirilmiş silindirik borularla buralardan kentlere su iletimini sağlamışlar. Başarılı mühendislik yapılarıyla Anadolu’nun bugünkü bilgi birikimine yön vermişler. Antik dönemin siyasi, iktisadi sarsılmaz gücü olan, Anadolu’muzun bugünkü kültürel yapısını etkilemiş güçlü bir imparatorluktan bahsediyoruz.
Alacahöyük Müzesi
1940 yılında açılan Müze, Alacahöyük Ören Yeri’ndeki şimdiki yerine 1982 yılında taşınmış. Ören yeri ve çevresinde Hitit sonrası yerleşimlere ait Frig, Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu-Osmanlı dönemlerinden çıkarılan eserlerin yanı sıra Hitit öncesi bölgede bulunan, hatta bir dönem Hititlerle iç içe yaşamış Hattilere ait eserler de sergileniyor.
Müzenin tanıtımına giriş katındaki ana salonun duvarlardan birine birkaç metre boyutunda yazılmış Atatürk’ün bir sözüyle başlayalım. Müzeyi gezerken, sergilenen eserlerden yola çıkarak Hitit, kısmen de Hatti kültürünü bazı özellikleriyle tanıyacağız.
İki katlı müzede Hititler dışında, Hitit öncesi Eski Tunç Çağı’na hatta daha da ötesi Geç Kalkolitik Çağ’a ait eserler de bulunuyor.
Deposunda ise binlerce parça eser sergilenmeyi bekliyor.
Alacahöyük Antik Kenti Buluntuları
Höyükten çıkarılan buluntulara heykelciklerden birkaç örnek ile başlayalım.
Yine buradaki kazılardan çıkarılmış Hitit krallarından birine ait altın yüzük mühür. Bu nadide bir örnek.
Yüzüğün müzede olmadığını yerine fotoğrafının sergilendiğini görünce nerede olduğunu merak ettim.
Anadolu Medeniyetleri Müzesi‘nde (Ankara) olduğunu öğrendim ve görmek için oraya gittim. Yapan usta kaliteli ve ince bir işçilik sergilemiş.
Hatti ve Hititlerde Geyik Kültü
Bu medeniyetlerde geyik kültü yaşadıkları sürece yaygın olarak devam etmiş ve bıraktıkları eserlerle günümüze kadar ulaşmış. Sadece Anadolu’da değil, Avrupa ve Asya’da da kabul gören bu kutsallığın nereden doğduğu bilinmiyor.
Hititlere geri dönersek; Kırların Koruyucu Tanrısı LAMMA’nın Hitit manevi kültüründe yerini almış olması belki de bu simgenin yoğun olarak kullanılma nedenini açıklayabilir.
Anadolu’da geyikler üzerine günümüzde de gizemli ve geyikleri yücelten masallar anlatılagelir. Tüm çağlarda geyik kültünü sanat eserlerinde en etkin şekilde kullanan uygarlığın Hititler olduğu biliniyor.
Hitit Güneş Kursları’nın pek çoğunda da geyik motifleri kullanılmış. Ankara Sıhhiye Meydanı’ndaki devasa Güneş Kursu Heykeli’nde olduğu gibi. Bu motifler hakkında ayrıntılı bilgiyi Hitit Güneş Kursu Hakkında başlıklı yazımdan okuyabilirsiniz.
Alacahöyük Antik Kenti
20. yy.da üzerinde bir köy yerleşimi varmış. 1937 yılında Atatürk’ün emriyle köy yan taraftaki boş alana nakledilmiş.
Bir yolla büyük mabede bağlanan ana kapının her iki yanında sfenks bulunuyor. Aralarında mesafe 10 metre. Sfenkslerın alçı kalıpları Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergileniyor.
Kent yolu üzerindeki bu kapının sağ ve sol duvarlarındaki ortostatlarda anlatılanlara bir göz atalım.
-Alacahöyük Ortostatları
Taş blok duvarları bezeyen kabartmalarının bire bir kopyaları çıkarılarak asılları ile değiştirilmiş. Asılları Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde bulunuyor.
- Bir boğa ile bir arabanın bulunduğu tamamlanmamış bir kabartma, Müzisyenler
- Hokkabazlar (içlerinden biri kılıç yutuyor), Rahipler, Kurbanlık hayvanlar
- Bir boğaya tapan kral ve kraliçe
- Bu altı erkek figürünün Arinna’nın Güneş Tanrıçası’na hayranlıklarını bildiren ve ona tapınan insanlar olabileceği düşünülüyor.
- Arinna’nın Güneş Tanrıçası oturur vaziyette ve karşısında kendisine tapınan bir grup insan
- Kuzey Sfenks Bloğu: İç yüzeyinde çift başlı kartal üzerinde duran bir tanrıça resmedilmiş.
Kartal her iki pençesinde birer tavşan tutuyor.
Sfenksin iç yüzeyindeki bu sembolün büyükçe bir kopyası Alacahöyük Müzesi’nin girişindeki duvarda asılı duruyor.
- Güney Sfenks Bloğu: Oldukça yıpranmış durumda. Zamanın tahribatına diğeri kadar dayanamamış. İç yüzeyindeki kabartmaların tamamı kırılmış.
Kapıdan içeri girdiğimizde karşımıza uzaktan şekil itibarıyla mezara benzeyen oldukça büyük yapılar çıkıyor.
Bunlar unik 13 adet şehir içi mezar.
-Hatti Kral Mezarları
Ölüler genelde mezarın bir kenarına yakın bir yere hocker biçiminde (dizleri karına çekik, cenin durumda) sağlarına yan yatırılmış. Başları batı yönüne çevrilmiş. Tüm mezarlardaki ölülerin yatış pozisyonu ve yatış yönü aynı şekilde düzenlenmiş.
İlk bulundukları anı gösteren fotoğraftaki tarihten anlaşılacağı üzere kazının henüz ilk yıllarında gün ışığına çıkarılmışlar.
13 mezardan altı tanesi aslına uygun olarak onarılmış. Genelde her mezarda bir kişinin iskeleti gözlenirken, birden fazla kişinin olduğu mezarlara da rastlanmış.
Mezarlara sahipleriyle birlikte konulan eşyalar/hediyeler varlıklı kişilere ait olduğunun bir göstergesi olduğundan Hatti Kraliyet ailesi üyeleri ve rahiplere ait oldukları düşünülüyor. Ayrıca yine mezarlarda lituusların (kralların kullandığı ucu kıvrık asa) uçlarının bulunması sebebiyle kralların da burada gömülü olduğu anlaşılıyor.
Bu mezarlardan çıkarılan çoğunluğu altından yapılmış nadide takı ve eşyaların büyük kısmı Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergileniyor. Dolayısıyla burada paylaşacağım Alacahöyük buluntularının bazılarını Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde fotoğrafladım.
Mezarlarda ele geçen altın, gümüş, elektron, tunç gibi malzemelerden üretilen nesnelerin yapımındaki ustalık, M.Ö. 3. bin yılın son çeyreğinde Hattilerin olağanüstü bir maden işleme tekniğine sahip olduğunu gösteriyor.
Mezarlarda bulunan değerli madeni eşyaların Hatti döneminde Alacahöyük Antik Kenti’nde üretildiği biliniyor. Devamında kente yerleşen Hititler de şehirde bir mücevher atölyesi kurmuşlar.
Mezarlardan çıkan zengin hediyelerden birkaçı; içki kapları, içinde gıda maddeleri olan altın kaplar, bir taç, hançer kabzası ve süs eşyaları.
Kurban edilen boğa, inek, koyun, keçi, domuz gibi hayvanların etleri törenle yendikten sonra baş ve ayakları mezarın üzerine sırayla ve düzenli bir şekilde konulmuş.
Dinsel anlamı olan armağanlardan güneş kursları, geyik ve boğa heykelleri, idol gibi nesnelerin neyi ifade ettiği kesin olarak bilinmiyor.
-Alacahöyük İdolleri
İdoller Tanrı/Tanrıça betimlemeleri olarak yorumlanıyor. Çoğunlukla yassı formda üretilmişler.
Mezarlara bırakılma nedenlerinin ölünün Tanrılar tarafından kabul görmesi olduğu düşünülüyor.
-Alacahöyük Hançerler
Erkek mezarlarındaki silahların bel hizasında olduğu gözlenmiş. Yapımlarında demir ve altın kullanılmış.
Bazı kadın mezarlarında silah ve değerli eşya bulunması, bu kadınların kraliçe olduğunun göstergesi olarak kabul ediliyor.
Bu mezarların boyları 14 m, enleri ise 5 m’ye kadar ulaşıyormuş. Tüm Ön Asya için eşsiz oldukları söyleniyor, çünkü tip ve bulguları açısından bahsi geçen bölgede başka bir örneğine rastlanmamış.
Mezarlara içleri dolu olarak içki kapları bırakılmış.
Duvarları taşla örülen mezarların üstleri ahşap hatıllar ile kapatılmış.
İskeletlerin üstlerinde yaka iğnelerinin oluşu ölülerin mezarlara giysileri ile gömüldüklerini gösteriyor.
Kentin doğu duvarıyla birleşen büyük yapının 80 m’lik avlusuyla bir tapınağa ait olduğu düşünülüyor. Çünkü Hititlerde dinsel yapılar saraylara nazaran çok daha büyük olarak inşa ediliyor.
5 bin yıllık kentte keşfedilecek çok şey var.
-Alacahöyük Poterni
Kentte birkaç yıl önce, gizlice şehir dışına çıkmak, kaçmak, şehri saran düşmana ani baskın yapmak, su kaynaklarına gizlice ulaşmak amaçlarıyla Hititler tarafından yapılan bir tünel (potern) keşfedildi.
Poternler, harç kullanılmadan iri taşları bindirmek suretiyle yapılıyor ve doğal bir tepe görünümü vermek için üzeri toprakla kapatılıyor.
İçerisindeki çalışmalar devam ettiği için bu poternin girişi şimdilik kapalı. Eğer üçgen tavanlı bir poternin içinden yürümek isterseniz Hattuşa kentindeki 70 m’lik tünel halka açık.
Hititler ve Gamalı Haç
Gamalı haç her ne kadar 20. yy.ın başından itibaren Nazi Almanyası ile birlikte anılsa da en az 5 bin yıl öncesinin Anadolu topraklarında kullanıldığı pek çok kazı alanından çıkmasıyla anlaşılmış.
Svastikanın, güneşin gökyüzündeki hareketini temsil ettiği düşünülüyor. En eski Gamalı Haç işareti Ukrayna’da bir fildişi üzerinde bulunmuş ve 10 bin yıl öncesine ait.
Alacahöyük maden işleme atölyesinde de bu sembollerden üretilmiş. Gamalı Haç’ın dört kolunun dört kozmik gücü simgelediği, bazı toplumlar tarafından bu sembol ile bu güçlerin etkilenerek büyü yapıldığı şeklinde bilgiler de var.
Dünya medeniyetlerini, özellikle de Anadolu ve Avrupa’yı binlerce yıl öncesinden etkileyen, çağının en güçlü üç devletinden Hititlerin kutsal kentlerinden birini gezdik. Hattilerin katkılarını tabii ki unutmadık. Bu kentte daha uzun yıllar sürmesi beklenen arkeolojik kazılar kim bilir başka hangi bilinmezleri gün ışığına çıkararak insanlığın geçmişine, dolayısıyla da bugünümüze ışık tutmaya devam edecek.
Çorum ile ilgili diğer yazılarımız için Çorum Gezi Rehberi‘ne, planlamaya yönelik bölge yazılarımız için de Orta Karadeniz Gezi Rehberi‘ne bakmanızı tavsiye ederim. Görüşmek Üzere