- Peri Masalı Kanyonu (Skazka)
- Issık Gölü’ne Karşı Yurt Çadırında Kalmak
- Karakol Tarih Müzesi
- Karakol Gezisi, Issık Gölü’ndeki Rusya
- Issık Gölü (Issyk Kul) Çevresinde Bir Tur
- Tokmok, Tarihi Balasagun Şehri ve Burana Kulesi
- Ala-Archa Milli Parkı Gezisi
- Oş Pazarı (Osh Bazaar), Keyifli Bir Gezi
- Kırgız Mezar Kültürü
- Mikhail Vassilievich Frunze Müzesi
- Bişkek Gece Hayatı
- Bişkek’te Ne Yenir? Nerede Yenir?
- Kış Ortasında Bişkek Gezisi
- Bişkek Almatı Gidiş ve Korday Sınır Kapısı İşlemleri
- Bişkek Ulaşım Sistemi
Başkentin 84 km doğusunda bulunan Tokmok, Tarihi Balasagun Şehri ve Burana Kulesi Kırgızistan’ın en önemli antik alanı olarak kabul ediliyor.
Bahsettiğim alan Issık Gölü’ne geçmeden önce Kırgızistan’da ilk gezip dolaştığım yer oldu.
Tokmok’ta bulunan tarihi Balasagun Şehri aslında bir arkeolojik ve mimari müze kompleksi. Kapıda yazan İngilizce tanıtıma göre bunu Burana Kulesi Arkeolojik ve Mimari Müze Kompleksi olarak çevirmek mümkün.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde de yer alan bu müze kompleksi 10.-12. yy. döneminde İlk Türk İslam Devleti Karahanlılara başkentlik yapmış.
Burası bölge ve civarında yapacağınız gezilerinizde mutlaka ziyaret etmeniz bir yer. Özellikle de Kırgızistan hakkında bir şeyler öğrenmek isteyen tarihçi arkadaşlarım.
Bu kapsamda ben de gördüklerimi anladığım kadarıyla değerlendirmelerim çerçevesinde siz gezginler için anlatacağım.
Tarihi Balasagun Şehri ve Burana Kulesi’ne Ulaşım
Adres: 54 Борончиева, Tokmok, Kırgızistan Tel: +996 554 224 697
Burada ödeyeceğiniz her 1 Som = 0,084 TL (2019). Hesaplarınızı bu değere göre yapabilirsiniz.
Buradaki en önemli nokta buraya nasıl geleceğiniz.
Haritada gördüğünüz gibi Manas Uluslararası Havaalanı’ndan 103 km ötedeki tarihi Balasagun Şehri ve Burana Kulesi’ne ulaşım çok zor değil ancak çok kolay da değil.
Bişkek’te kalacaksanız buraya Kyrgyz Nomad Tur Şirketi tarafından daha çok trekking rotası olan ancak turlarda termal merkezin ön plana çıkarıldığı Issyk-Ata Turu da dahil iki nokta için kişi başı 80 $ istenen günü birlik turlar var.
Ancak ben bu turlara katılmak yerine Issık Gölü Turu için ilk durağım olan 4 saat mesafedeki Bel Tam Yurt Kampı havaalanı servisini ayarlamayı düşündüm.
Yaptığım yazışmalara istinaden istenen 4500 Som ücreti bu gezi dahil olması şartı ile kabul ettim. Böylece buraya Bişkek’ten bir daha gelmeyerek bir gün daha kazanmayı planladım.
Çünkü Pegasus Havayolları ile gelen uçaklar sabah buraya yerel saat ile 05:40 dolayında iniyor. Bişkek’te kalacaksanız otel odasının size teslim zamanı Bel Tam yurt kampındaki çadırın bana teslim zamanı ile aynı 14:00.
Benim gibi tursuz kendiniz geliyorsanız sabahın köründe Bişkek’e inen uçaktan çıkıp önce taksiye en az 700-800 Som ödeyip Bişkek Doğu Otobüs Terminali (Бишкекский восточный автовокзал)’ne gitmeniz sonra da bilet alıp Tokmok’a giden ancak 18 kişilik dolunca kalkan minibüs yani 353 Numaralı Marshrutkaya binmeniz gerek.
Ayrıca oldukça rahatsız olacağınız 1,5 saatlik yolculuk için bu araçlara 50-100 Som arasında da bir ücret ödeyeceksiniz ve Tokmok’ta inince 12 km ötede bulunan tarihi Balasagun Şehri’ne gitmek için bekleme dahil 500 Som verip tekrar taksi tutmanız gerekecek. Yani her halükarda oldukça rahatsız olacağınız gidiş dönüş en az 5 saatlik bu yolculuk için yaklaşık 2000 Som ödeyeceksiniz.
-Tavsiyem
Taksi şoförleri çat pat Türkçe anlıyor ama konuşamıyor.
Benim size tavsiyem tek kişi de olur ama özellikle kalabalıksanız havaalanında bir taksi ile anlaşıp 2000 Som yani aynı parayı verip doğruca tarihi Balasagun Şehri’ne gitmeniz.
Hatta benim yaptığım gibi müzenin açılış saati öncesinde Çuy Nehri kenarında Kırgızistan’a hoş geldin kahvaltısı da yapabilirsiniz.
Böylece otel giriş saatine kadar tarihi şehri gezmiş, otele ulaşım ücretini bedavaya getirmiş, en az bir gün de kazanmış olursunuz. Özellikle 2-4 kişiyseniz lütfen bu tavsiyemi değerlendirin.
Burana Kulesi Arkeolojik ve Mimari Müze Kompleksi Giriş Ücreti ve Çalışma Saatleri
Burana Kulesi Arkeolojik ve Mimari Müze Kompleksi kişi başı giriş ücreti 60 Som.
Fotoğraf çekecekseniz ekstra bir 10 Som daha ödüyorsunuz. Kuleye çıkış ise ayrıca bir 60 Som.
Otopark sorunu yok. Tarihi şehir 09:00-17:00 saatleri arası ziyarete açık. Gerçi biz 10:00’da girebildik.
Tokmok
Tokmok, Kırgızistan’ın kuzeyinde Kazakistan sınırına bitişik bir şehir. Çoğunluğu Kırgız ve Ruslardan oluşan yaklaşık 65000 nüfusa sahip.
Şehir, 1825-1830 yılları arasında Ruslara karşı bir Kokand Kalesi olarak kurulmuş. 1862 yılında kuşatmadan sonra burada bulunan kale teslim olunca Rus birlikleri tarafından imha edilmiş ve aynı yere daha kuvvetli bir Rus tahkimatı yapılmış ve çevrede şehirleşme başlamış.
Kırgızistan’ın en uzun nehri olan Çuy Nehri Tokmok’tan geçiyor ve Kazakistan sınırını oluşturuyor.
SSCB döneminde burada bulunan Frunze Askeri Havacılık Okulu çok önemli bir okulmuş. Örneğin Hüsnü Mübarek ve Hafız Esad bu okulda eğitim almış.
Günümüzde hala halk SSCB döneminde yapılan komünizm simgesi eski bloklarda yaşıyor.
Şehir merkezinde Çuy Nehri boyunca bir çok kafe göreceksiniz. Tokmok’ta yapılabilecek en güzel şeylerden biri Çuy Nehri kenarında kahvaltısı yapmak. Mutlaka tavsiye ederim.
Tarihi Balasagun Şehri
Kuzey Kırgızistan Tanrı Dağlarından doğan ve güney Kazakistan’dan akan 1,300 km uzunluğundaki Çuy Nehri’nin hemen güneyine kurulmuş. Konum itibariyle Çuy Vadisi’nde Bişkek ile Issık Gölü arasında bulunuyor.
Çuy vadisi ve çevresi çok eskilerden bu yana özellikle Türkler’in yaşadığı önemli bir havza ancak bugün şehrin kuruluşu ile ilgili tüm bilgiler sadece varsayımlardan ibaret.
-Başkent Oluşu
840-1212 yılları arasında günümüzdeki Batı Çin, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan toprakları üzerinde hüküm sürmüş olan Karahanlılar İslamiyet’i kabul eden ilk Türk Devleti.
İlk Karahanlı Devleti’ni Bilge Kül Kadir Han kurmuş. Devletin yapılanmasında oğulları olan Arslan Kara Han’ı Doğuda, Buğra Kara Han’ı ise Batıda başa geçirmiş. Arslan Kara Han Atasagun’dan bulunurken Buğra Kara Han Taraz’da duruyormuş.
Buğra Kara Han’ın oğlu Satuk Buğra Han başa geçip 920’ye doğru İslamiyet’i resmi din olarak kabul edince buna karşı çıkan amcası Arslan Kara Han ile mücadele etmek zorunda kalmış ve 943 yılında amcasını yenip Balasagun’u fethetmiş ve ülkede Müslümanlığın yayılmasını sağlamış.
Buğra Kara Han’ın oğlu Harun Buğra Han ve Togan Han Balasagun Şehri’ni başkent yapmış ve ülkeyi buradan yönetmişler.
-Gelişimi
Bilgi levhasında görülen bölüm Balasagun Şehri’nin 570 m x 600 m boyutlarındaki hayali merkezi. Balasagun bu merkezin etrafında büyümüş.
Bu merkezin dışında kalan bölümde halk yaşıyormuş ve o alan da çift şeritli surlar ile çevriliymiş. Kayıtlara göre şehrin toplam alanının 25-30 km² olduğu tahmin ediliyor.
Özellikle Karahanlılar döneminde Orta Asya’nın en önemli ticaret yolu kabul edilen İpek Yolu üzerinde olmasının da katkısıyla Balasagun oldukça zenginleşmiş. Tarım, madencilik, el sanatları ve ticaret çok gelişmiş.
Burada para bastırılmış. Refah şehri geliştirmiş, hem kültür ve sanatın merkezi hem de bilimin başkenti olmuş. Çok sayıda yabancı bilim adamı şehre göçüp yerleşmiş. Bilimsel ve astronomik çalışmalar bu şehirde yapılmaya başlanmış.
Örneğin ilk Türkçe lügat kitabı Divan-ı Lügat’it Türk’ü yazarı ve Orta Asya’da Türkçe’nin gelişmesine çok büyük katkısı olan Kaşgarlı Mahmud burada büyümüş.
Türk Edebiyatı’nın temeli ve ilk siyasetnamesi olan Kutadgu Bilig’in yazarı Yusuf Has Hacib de 1020 yılında yine Balasagun Şehri’nde dünyaya gelmiş. Kutadgu Bilig ise bizzat burada yazılmış.
-Terkedilişi
Ancak yine bu din değişikliği ülkenin bütünlüğünü sağlayamamış ve 1042 yılında İbrahim Tamgaç Buğra Han ile Ahmed Arslan Han Doğu Karahanlı ve Batı Karahanlı olarak paylaşılmış.
1133 yılında Doğu Karahanlı başkenti Balasagun şehri Moğolların eline geçmiş, yakılıp yıkılmış ve eski önemini yitirmiş. 1211 yılında Doğu Karahanlı Devleti yıkılana kadar da Balasagun Şehri Moğollara bağlı hakanların oturduğu şehirlerden biri olmuş.
Hatta o dönemde bile şehir o kadar gelişmiş ki şehrin kendi suyunu sağlayan boru hatları ve kanalizasyon sistemi bile varmış. Evler de iki katlıymış.
1400’lü yıllara gelindiğinde ise şehir tamamen terk edilmiş. 1950’li yıllarda bölgede yapılan kazılarda etrafı çift surla çevrilmiş olan şehrin harabeleri ortaya çıkarılmış ve günümüze kadar gelinmiş.
Burana Kulesi Arkeolojik ve Mimari Müze Kompleksi
Tarihi Balasagun şehri, ata topraklarında Çin ile batı arasındaki İpek Yolu ticaret yolunun en önemli merkezlerinden biri olduğundan müthiş bir tarihi birikime de sahipmiş. Malesef o günlerden günümüze fazla bir şey kalmamış. Kalan kalıntı ve parçalar da bugün işte bu müze kompleksinde sergileniyor.
Divân-ı Lügati’t-Türk’te yer alan haritaya göre Balasagun Şehri o dönem Türk illerinin merkezi olarak gösterilmiş.
Malesef burada kalan son harabeler yetersiz de olsa o döneme ait kültür, mimari ve tarihe ışık tutuyor.
-Burana Kulesi
Kompleks içerisinde ayakta kalabilmiş ve en öne çıkan sembolleşmiş yapı Burana Kulesi.
Karahanlıların İslamiyetle tanışması ile birlikte 10. yy.dan itibaren devletin her tarafında tuğladan minareler yapılmaya başlanmış.
Bu minarelerin en önemli özelliği hem gözetleme hem de savunma kulesi görevlerini de üstlenmeleri olmuş. Minareler aynı zamanda ölüm işlemlerine morg olarak kolaylık da sağlamaları için mezarlıkların yanına yapılmış.
İşte 11. yy.da inşa edilmiş olan kule de bunun en güzel örneklerinden biri ve bugün Karahanlı dönemine ait en önemli eser olarak kabul ediliyor.
Orta Asya’da bilinen ilk minarelerden biri olan kule, bir dönem en önemli ticaret yolu olan İpek Yolu’nun da tam üzerinde yer alıyor.
Tarihi kulenin orijinali 46 m yüksekliğindeymiş ancak deprem nedeniyle üst kısmı çökünce günümüze 25 m yükseklikteki kısım kalmış. Buradaki tanıtım levhalarına göre kulenin temeli 5 m dibe kadar iniyormuş.
Genel olarak labirent desenlerin ağırlıkta olduğu kulede süsleme kemerleri kullanılmış, Orta Asya’ya özge mükemmel tuğla işçiliği göze çarpıyor.
12 m yükseklikte kuleye bir giriş var. Buradan girip merdivenlerden kulenin zirvesine çıkabilirsiniz ancak çıkış oldukça dik ve dar.
Eğer merdivenlerden yukarı gidiyorsanız ve birileri aşağı iniyorsa, sıkışıp kalmanız ihtimaliniz yüksek. Bu nedenle biraz çıktıktan sonra ben tehlikeli olduğunu düşünüp geri indim.
Zirvesine çıkarsanız karlı Tanrı Dağları’nı ve Yeşil Çu Vadisinin doğal güzelliklerini görebiliyorsunuz. Buradan uçsuz bucaksız arazide at süren atalarımızı hayal etmek değişik bir deneyim.
-Mozoleler
Şehirde 11. yy.dan kalma 3 adet mozole bulunuyor. Bunlardan biri hemen Burana Kulesinin dibinde diğer 2 tanesi 100 m ileride bulunuyor.
Bilgi levhalarına göre bu mozole sivri kemerli ve konik çatılı bir yapıya sahip olmasına rağmen şu anda sadece mozolenin taban halkası kalmış.
100 m ötede bulunan 2 mozole ise omega sembolü bir şekle sahip.
-Tarihi Balballar ve Mezarlık
Şamanlık dinine inanan eski Türklerde Balbal, ölen savaşçının mezarına dikilen ve öldürdüğü düşmanları simgeleyen taş heykel demek.
Kompleks içerisinde tarihleri 6. yy.a kadar giden 100 kadar Türk balbalı var. Az da olsa kadınlara ait balballar da gördüm.
Burada gördüğünüz oturur ya da ayakta duran ellerini kavuşturmuş elinde kase ya da kılıç olan balballar savaşçı kahramanlara ait mezar taşları aslında.
Hemen arkalarında onları izler şekilde gördüğünüz biraz da komik figürlü balballar ise öndeki kahramanların öldürdükleri savaşçılar. Çünkü o zamanki inanışa göre öldürülen her kişi öbür dünyada savaşçının hizmetçi olmak zorunda….
Gördüğünüz balballar Orta Asya’daki en büyük balbal topluluğu. Söz konu balbalların çoğu buraya ait değil sergilenmek üzere Tanrı Dağları, Çuy Vadisi, Talas ve Issık Gölü çevresinden toplanarak buraya getirilmiş.
İslamiyet’ten sonra ise artık balbalların yerini mezar taşları almış. Daha arka taraflara doğru yürürseniz 14.-20. yy.lar arası döneme ait Arapça mezar taşlarını da görebilirsiniz. Muhtemelen bölgede yaşamış olan Türklere aitler.
Aynı yerde üzerine resim kazınmış kayalar ile değişen çağlara uygun taş tarım aletlerini de görebiliyorsunuz. Bilgi levhalarına göre bu yazılı kayalar ve aletler MÖ. 2000 yıllarına kadar tarihleniyor.
-Müze
Çok basit bir müze. Bölgede bulunan az miktarda çömlek ve mücevher parçalarını burada sergiliyorlar. İçerisinde 10. yüzyıldan kalma değerli Türk eserleri de var. Müzede bir de hediyelik eşya bölümü var.
Ben de kendime 700 Som verip fotoğraf çektirmek ve anı olması maksadıyla buradan bir Ak Kalpak aldım. Ak Kalpak Kırgızistan’ın önemli sembollerinden biri şehir köy fark etmez herkesin kafasında görebilirsiniz.
Değerlendirme
Bana göre şehirdeki en değerli bölümler Şaman inancını betimleyen balballar. Keşke şehir yerle bir edilmemiş korunmuş olsaydı. Bin yıl önce Türk tarihi ve Anadolu’ya göç ile ilgili bir çok değerli bilgiye burada ulaşılabilirdi.
Daha önce yazdığım gibi özellikle de Kırgızistan hakkında bir şeyler öğrenmek isteyen tarihçi arkadaşlarım mutlaka görmeli. Gezgin arkadaşlarım ise turla gelip boşa para harcamak yerine Issık rotasıyla benim yaptığım gibi bu geziyi birleştirmeli.
Bişkek ve çevresi ile ilgili diğer yazılarımız için Bişkek Gezi Rehberi‘ne, daha geniş planlama için Kırgızistan Gezi Rehberi‘ne bakmayı unutmayın. Sağlıcakla Kalın.