Merhaba sevgili seyahat sever dostlar, Baharda Ne Yapsak Diyorsanız Sakız Adası (Chios) Diyorum.
Önümüz kış ama bahar seyahatlerimizi erken planlamakta fayda var ve çok yakınımızda bulunan söz konusu adayı Mayıs ayı için sizlere öneriyorum.
Biz 2017 Mayıs başı adaya 3 arkadaş gittik. Feribotlar sabah hareket ettiği için bir gün öncesinde Çeşme’de konakladık.
Limanın hemen yakınında meydandaki Rıdvan Otel’de kaldık. Gayet temiz ve deniz kenarında harika bir manzaraya sahip olan otelin kahvaltısı da oldukça tatminkardı.
Sabah hiç telaş yaşamadan aheste bindik feribotumuza. Yaklaşık 20 dakika gibi kısa bir sürede adaya ulaştık.
Sakız Adası
Sakız Adası Ege Denizi’nin doğusunda, Samos ve Midilli Adalarının arasında bulunuyor. Tabi bize göre en kestirme konum Çeşme’nin tam karşısı.
Ada, 842 km² alanı ile Yunanistan’ın beşinci büyük adası. Nüfusu ise 53.000 civarında.
Her biri özgün mimariye sahip irili ufaklı 66 köye sahip olması turizmini oldukça canlı tutuyor tabi.
Özellikle de adaya adını veren sakız ağaçları ile meşhur köyleri çok ilgi görerek adanın ününü daha da arttırmış.
Adada Bizans dönemine ait birçok kilise, manastır, şehir merkezinde ise Osmanlı eserleri, kale ve çevresinde de Ceneviz mimarisi görülüyor.
Bu genel bilgilendirmeden sonra adaya ayak bastıktan itibaren yaptıklarımıza.
Birinci Gün
-Porta Di Marina Otel
Öncelikle booking.com üzerinden yer ayırttığımız otelimizi bulup fazla yüklerimizden kurtulmak istiyorduk.
Fakat kime sorsak kaleyi gösteriyordu. Bizde daha neler artık ne kalesi ne saçmalıyor bunlar diyerek inatla sokak sokak ellerimizde çek çekli valizlerimizle takır takır yürüyoruz.
Önünden elli defa geçip bulamadığımız otel meğer gerçekten kalenin içindeymiş.
Zaten isminden de anlaşılacağı gibi Porta Di Marina Otel limanın hemen kıyısındaki eski kalenin içi dekore edilerek oluşturulmuş sadece 2 suit oda ve bir avludan ibaret butik bir taş oteldi.
Konumu ve ortamı gerçekten harikaydı. Avlunun bir kapısı çarşı içine diğeri ise cruise limanına açılıyordu.
Otelin işletmecisi eşi ile birlikte bizi karşıladı ve bütün anahtarları teslim edip gittiler. Diğer oda boş olduğu için kale tamamen bize aitti.
Burası bize çok büyük bir sürpriz oldu gözlerimize inanamadık çok mutlu olmuştuk. Düşünün ki lavaboda diş fırçalıyorsunuz ve 50 metre karşınıza koskoca bir cruise yanaşıyor zangır zangır. Burada kalmanızı şiddetle tavsiye ediyorum ama tabi çok öncesinden yer ayırtmanız gerekiyor mesela şimdi.
Adres: Zachariou 4-6, Chios 821 00, Yunanistan Tel:+30 694 799 9000
-Volissos Köyü
Hiç vakit kaybetmeden araç kiralamak için liman kıyısındaki acentaları dolaşıp bize en uygun olanını kiraladık .
İlk olarak önceden planladığımız gibi adanın Kuzeybatısında bulunan Volissos Köyü’ne gidiyoruz. Merkezden 40 km uzaklıkta bulunan köy rivayete göre Homeros’un doğduğu köymüş.
Güneyden farklı olarak burada zeytin ağaçları var ve geçimini zeytinden sağlıyorlar. Yollar gayet keyifli manzaralara sahip ve düzgün. Güneş ışığıyla altın gibi sapsarı parıldayan katır tırnaklarının mis gibi kokusuyla kendimizden geçerek yolu bitirdik.
Köye vardıktan sonra bize tavsiye edilen organik mutfağı ile ünlü FABRİKA adındaki restoranda öğle yemeğimizi yemek için sora sora bulduk.
Çok iyi dekore edilmiş bu taş yapıyı oldukça sıcakkanlı bir aile işletiyor. Kızları Despina güler yüzle bizi karşıladı ve üstelik Türkçe de biliyordu. Sebze ve etler kendi bahçelerindenmiş. Öyle olunca bizde organik tavuk yiyelim bari dedik.
Ara sıcak olarak da Saganaki ( yöresel peynir pane) istedik ve yemeğin yanına da salata. Ortalama 10 15 € ya bir kişi karnını doyurabilir.
Fakat tavuk eti çok sertti. Diğer masalara giden tabaklarda gözümüz kalarak önümüzdeki tavukları kemirmeye çalıştık tabi buna en çok masanın altındaki kediler sevindi ☺ Yine de ortam ve işletmecilerin sıcaklığı ile keyifli bir yemek olmuştu.
Köyden dönüşte sahilden dönmeyi tercih ettik.
Kıvrımlı dağ yollarında harika manzaralar görerek devam ederken mola vermiş bir atlı safari ekibi ile karşılaşınca hemen durup onlarla sohbet ettik, güzel fotolar çektik ve bu kısa mola benim gibi at aşığı ve binicilik sporu ile uğraşan birine gökten inmiş harika bir sürpriz olmuştu adeta.
-Chios
Akşam üstü saatlerinde merkeze ulaştık. Adanın doğu kıyısı boyunca dura dura fotolar çekerek dolaştık.
Harika minik balıkçı limanlarının olduğu koylarına bayıldık.
Denizin tam kıyısındaki adanın sembolü değirmenler de apayrı bir görsellik katmış adaya. Biraz da çarşı içinde dolaştık, pek fazla bir şey yoktu ama sevimliydi. Meşhur ince kabuklu cevizlerinden aldık küçük bir şekerci dükkanından.
Akşam saati biraz da kale otelimizin arka avlu kapısından çıkıp oradaki şirin mekanlarda sıcak bir şeyler içip aperatifler atıştırdık.
İkinci Gün
İkinci günün sabahında yanımızda götürdüğümüz kahvaltılıklarımızla o güzel taş avlumuzda nefis bir kahvaltı yaptık.
-Pirgi Köyü
Yeni rotamız benim en çok merak ettiğim adanın güney köylerinden biri olan Pirgi Köyü.
25 km uzaklıktaki köyün binaları Xysta adı verilen geometrik kazıma tekniği ile dekore edilmiş.
Unesco Dünya Miras listesindeki önemli Ortaçağ köylerinden. Eski zamanlarda adanın sakız üretimi ve ticareti bu köyden sağlanıyormuş.
İstilalardan korunmak amacıyla kale köy olarak inşa edilmiş labirent gibi dar sokaklara sahip.
Köy adını merkezinde bulunan ve kule anlamına gelen Pirgos kulesinden almış.
Pirgi gerçekten görülmeye değer, hiçbir yerde göremeyeceğiniz özgün mimarisi ile muhteşem bir köy.
Daha girişinde karşınızda duran nakış gibi işlenmiş binaları görünce hayran kalacaksınız.
Sonra kendinizi o siyah beyaz şekil şekil işlenmiş evlerine hayretle bakarak sokaklarında kaybolmaya bırakın.
Model çekimi yapacağımız için kostümlerimizle gitmiştik ve bu yüzden köyün yaşlıları film çektiğimizi sanarak ilgiyle bizi izlediler.
İngilizce bilmedikleri için vücut dillerimizle sıcacık sohbetler edebildik kapı önlerinde oturan teyzelerle.
Gönlümüz isterdi orada daha çok vakit geçirebilmeyi ama işte vakit sorunu yüzünden hızlıca sakızlı ürünler satan minik dükkanlardan alışveriş yapıp köyden ayrıldık.
-Mesta Köyü
Şimdi ise sırada yine Unesco Dünya Mirası listesinde yer alan ve 10 km uzağımızda bulunan Ortaçağ köylerinden en eski ve en uzakta olan Mesta köyüne gidiyoruz.
Pirgi ile Mesta arası yol boyunca sakız ağaçlarını göreceksiniz. Çok merak etmiştik ve ağaçları incelemek için yolun kenarında durduk. Damla sakızları inci gibi parıldıyordu hem yerlerde hemde ağaçların üzerinde. Henüz kıvama gelmemişlerdi bayağı akışkan taneciklerdi. Merakımızdan çiğnemeye kalkınca yapıştırıcı sürmüş gibi alt çene üst çene birbirine yapıştı ☺ Neyse ağaçların üzerinde yapış yapış fotolarımızı da çektiğimize göre yola devam.
Mesta Köyü’ne çabucak vardık.
Bu köyün de apayrı insanı büyüleyen çok fantastik bir atmosferi vardı.
Tamamen çok sağlam taş yapılardan oluşan ve yine istilalardan korunmak amaçlı kale köy olarak inşa edilmiş bir köydü.
Oldukça dar ve kemerli labirent şeklindeki sokakları , eski boyaları dökük tahta kapıları, duvarlarda asılı kurutulmuş kırmızı biberleri ile çok enteresan harika bir köy.
En büyük özelliği ise gözetleme kuleleri. Bu kulelerden meydanda bulunanı restore edilmiş ve adanın en büyük kiliselerinden Taksiarhi kilisesi inşa edilmiş.
Köye giriş ve çıkış sadece iki kapıdan yapılabiliyor. Bu labirent sokakları dolaşmak oldukça yordu bizi ve meydanındaki şirin mekanlardan birinde kahve molası verip biraz soluklanıp bu harika ortamdan da ayrıldık.
Yolumuzun üstünde Olimpi Köyü’nün tabelasını gördük , köy de ileride görünüyordu. Mesta tarzında taş yapılardan oluşuyordu fakat bir labirent köy daha dolaşacak derman kalmamıştı bizde. Bunun gibi Kalamati, Vouno köyleri gibi özgün mimarilere sahip birçok köye sahip Sakız adası.
Sakız Adası’na kesinlikle tekrar gitmek isterim göremediğim diğer köyleri ve harika plajlarını görmek için. Şimdilik sizlere aktaracaklarım bu kadar sevgili dostlar, sevgiyle kalın..
Adadan değişik yerler ve fotoğraflar için Sakız Gezi Rehberi başlıklı yazımıza da mutlaka bakın.
Yunan Adaları ile ilgili diğer yazılarımız için Yunan Adaları Gezi Rehberi‘ne bakmayı unutmayın. İyi tatiller…
Yorumlar (2)
Ellerinize sağlık, çok güzel bir yazı
Çok teşekkürler güzel yorumunuz için, beğenmeniz bizleri çok mutlu etti . Sevgiler.