- İran’da Ne Yenir? Ne İçilir?
- İran’ın Kapadokyası Kandovan
- (Dakhma) Zerdüşt Sessizlik Kuleleri
- Eynali Dağı-Tebriz
- Şairler Mezarlığı-Tebriz ve Şehriyar
- Bölünmüş Sınır Kasabası Astara
Dünya’da Zerdüştlüğün merkezi olarak kabul edilen Yezd şehrinde mutlaka görmeniz gereken yerlerin başında (Dakhma) Zerdüşt Sessizlik Kuleleri geliyor.
Bu konudaki ayrıntılara girmeden önce biraz Yezd şehrinden bahsetmek istiyorum. Yezd şehri, İran’ın tam ortasında çöl ile çevrili 550.000 nüfuslu bir şehir. Aynı zamanda Yezd Eyaleti’nin de yönetim merkezi.
Tam 3000 yıllık bir tarihe sahip olan şehir günümüzde Zerdüşt dininin Dünyadaki merkezi kabul ediliyor. Burada çok sayıda Zerdüşt yaşamakta olup dini inançlarını bugün serbestçe sürdürebiliyor.
İnanç turizmi ve şehrin çöle uyumlu sarı renkli mimari yapıları doğal olarak turistleri ve gezginleri buraya çekiyor. Bu nedenle de aynı zamanda İran’ın en turistik şehirlerinden biri. İpekli el dokumaları ve el sanatları ise en dikkat çeken turistik ürünler.
Yezd Şehrinde Gezilecek Yerler
(Dakhma) Zerdüşt Sessizlik Kuleleri dışında dikkatimi çeken 2 yerden bahsetmek istiyorum.
İlki tarihi Amir Chakhmagh Cami’nin bulunduğu meydanda görülen ahşap yaprak biçimli sembol yapı Hz.Hüseyin’in Tabutunun Simgesi. Bu tabutu Kerbela anma törenlerinde Muharrem ayının 10. gününde siyah perdelerle örtüp bu meydanda dolaştırıyorlarmış.
İkincisi ise içerisinde 700 yıldır hiç sönmeden yanan ateş olan Zerdüşt Tapınağı ya da Yazd Atash Behram Tapınağı.
Videoda tapınağın içerisinde yaptığımız gezi var.
Ateşin olduğu bölüme rahipler dışında kimsenin girmesi yasakmış. Ateşin devamlı yanmasını onlar sağlıyormuş.
Binanın dışında ise Zerdüştlerin kuş adam sembolü var.
Kuş adamın 3 katlı tüyleri olan kanatları söz ve davranışların saf olmasını öğütleyen Zerdüşt inancını yansıtıyormuş. Buna inanca göre insan; 1- iyi düşünmeli, 2- iyi konuşmalı ve 3- iyi çalışmalıymış.
(Dakhma) Zerdüşt Sessizlik Kuleleri
Ve… işte (Dakhma) Zerdüşt Sessizlik Kuleleri..Bu yazıyı yazma sebebim.
Bu kuleler, şehrin dışında güney tarafta yer almakta olup seyahatimin en etkileyici yerlerinden biri oldu. Zerdüşt inanışına göre, yaşamda en kutsal olan şeyler toprak, hava, su ve ateş. Bu nedenle ölü bedenlerin toprağa karışıp toprağı kirletmesini ya da yakılarak havayı kirletmesini uygun görmüyorlarmış.
Bu düşünceyle de bu kuleleri inşa etmişler. Önce aşağıda bulunan özel inşa edilmiş ölü hazırlama evlerinde akrabaları eşliğinde gerekli ritüeller yapılıyormuş.
Bu ritüeller bittikten sonra da ölmüş insanların bedenlerini kulenin tepesine çıkarıyorlarmış.
Kulenin tepesine gelince kadın, erkek ve çocuklar olarak ait oldukları bölümlere yatırıyorlarmış.
Bir rahip, gece boyunca kulenin tepesinde kendine ayrılan yerde gizlice bekleyip ne olduğunu izliyormuş. Yırtıcı kuşlar bedene ulaşır ulaşmaz çöl ortamı olduğundan sulu olması nedeniyle önce gözleri yermiş. Kişinin önce sağ gözünü yerse cennete, sol gözünü yerse cennete gideceğine inanılıyormuş. Rahip duruma göre aileye ya müjdeyi verir.. ya da daha çok hayır yapmalarını söylermiş. Ve bu rahipler elleri ile ölüye değiyor diye kimseye temas etmezlermiş.
Kuşlar cesedi kemikler kalıncaya kadar parçalayıp yedikten sonra geriye kalan kemikler bulundukları yerde bir çukura atılır, iyice kuruyunca tutkal vs. yapmakta kullanılırmış. Böylece insan vücudu toprağa hiç zarar vermeden ortadan kaldırılıyormuş.
Video da rehberimiz Mustafa Kayıcı Bey gayet güzel anlatıyor bu süreci.
Zerdüştler hoş olmayan bu cenaze törenlerinden 1960’lı yıllarda vazgeçmiş. Cesedin toprağa karışmasını önlemek için de beton tabuta koyup gömmeye başlamışlar. Yine cesedin toprakla teması kesilmiş böylece.
Gerçekten çok etkileyici bir ortamdı. Kulenin tepesinde rehberimizi dinlerken insan adeta akbabaların uçuşunu duyar gibi oluyor ve ürperiyor.
İran gizli bir güzellik ve çok derin tarihi, kültürü olan bir ülke. Beni çok etkilediğini söylemeliyim.
İran ile ilgili diğer yazılarımız için İran Gezi Rehberi ‘ne bakabilirsiniz. Yeni yazılarda görüşmek üzere…