Kuzey İran yolculuğumuzun bu bölümünde Eynali Dağı-Tebriz’deyiz.
Un İbn-i Ali (Oğlum Ali) olarak da bilinen Eynali Dağı’nın en göze çarpan özelliklerinden biri Hz. Ali’nin oğulları olduğu söylenen iki kişinin mezarını zirvesinde bulundurması. Dolayısıyla İranlılar için kutsal bir mekan özelliği taşıyor.
Eynali Dağı Gezisi
Eynali Dağı’na Çıkış-Tebriz
Eynali Dağı’na yolcu taşıyan teleferik sistemi bulunuyor ancak isteyenlerin yaya olarak çıkabilecekleri alternatif patika ve araç için asfalt yollar da var.
Tebriz’in rakımı 1351 m iken kuzey yönünde yükselen Eynali Dağı’nın yüksekliği 1800 m. Yani dağın tepe noktasına ulaşmak için 450 m yükseğe çıkacağız. Teleferik sistemini kullanmayıp yaya olarak çıkarsak 70-75 derece eğimli bir dağ olduğundan doğrusal çıkış mümkün olmayacak.
Teleferik bizi 10 dk’da götürebilecekken her fırsatta yaptığımız gibi OMDAK (On Dokuz Mayıs Dağcılık Kulübü) olarak yürümeyi tercih ettik. Böylece yaya tırmanışın bir saatten fazla sürdüğünü de öğrenmiş olduk.
Teleferiği tercih etmeyip bizim gibi yürüyen İranlıların sayısı da az değil.
Tırmanışa henüz yeni başlamışken Eynali Dağı’na arkamı dönüp Tebriz’e bakıyorum. Dağcıların gözdesi olan volkanik Sehend Dağı (3.750 m) ve Eynali Dağı arasındaki düzlükte yer alan bu kadim şehir yüzlerce yıl öncesinden terk edilmiş gibi.
Bir yandan yürüyor bir yandan da dağın zirvesinde nelerle karşılaşacağımı merak ediyorum. Yol arkadaşlarımdan Eyüp halinden memnun görünüyor. Dur hele! Henüz yolun başındayız.
Alternatif yaya yoluna taş basamaklar yapılmış, ancak yolun sadece kısa bir bölümü bu şekilde.
Eyüp, yolun ortasında ve sonunda da işaretini aynı şekilde tekrarladı. Galiba yol boyunca elini hiç indirmedi.
Şehrin yakıcı yaz sıcağı altında soluk, toprak rengi görünmesine aldanmayın, içine girdiğinize bir Ankara kadar olmasa da yeşilliği fena değil.
II. Sargon yazıtlarından antik çağdaki adının Tarmakisa olduğunu öğrendiğimiz Tebriz’in sadece bu ifadeden yola çıkarak bile 3 bin yıllık bir geçmişi olduğunu söyleyebiliriz. Arkeolojik bulgular ise 6 bin yıl öncesini gösteriyor. Tebriz’i başka bir yazımda ayrıntılı olarak anlatacağım için şimdilik dursun. Yüzümü Eynali Dağı’na dönüyorum.
Size yaya yolundan bahsetmiştim değil mi? Yukarıdaki fotoğraf İranlıların o yolu terk edip patika yoldan ya da patika yolu bile olmayan yerlerden tırmandığının resmidir. Fotoğrafı çekmeden önce ben de patikadan ayrılmış eğimli yamaçta adım atacak yer arıyordum.
Yarı yoldan Tebriz’in bir görüntüsünü alıp yarım saat daha yürüdükten sonra zirveye varıyoruz.
Halkın akın akın geldiği bu dağın zirvesine çıktığımızda karşılaşacağımız kalabalığın artık şaşırtmayacağını söyleyebilirim. Onların tatil günü olduğunu da ekleyeyim bu arada.
Eynali Dağı-Tebriz
İran’ın başka şehirlerini de gezdikçe ve hafta içinde de evde durmadıklarını görünce dışarıda yaşadıklarını düşünmeye başladım:) İç turizmde bu kadar gezgin bir halk var mı acaba?
Erdebil yazımda bu konuya genel olarak değineceğim. Küçük bir tüyo vereyim: Siz yaşadığınız şehrin ortasında onlarca/yüzlerce çadır kurulmuş bir parkta ailenizle, arkadaşlarınızla müzik eşliğinde şarkılar söyleyip eğlendiğiniz bir anı yaşadınız mı hiç? Ya İran yönetimi halkın sokaklarda eğlenmesini teşvik ediyor ya da Şah Rıza Pehlevi döneminden kalma bir kültür. Belki de kadim dönemlerden gelen bir kültürdür, bilemiyorum. Gezdiğim büyük şehirlerinde sosyal aktiviteler için çevreleri düzenlenmiş, botlarla, kayıklarla gezinti yapılabilen devasa büyüklükte göletler gördüm. Ve halk buraları gece gündüz boş bırakmıyor.
Sadece Tebriz’de bu şekilde iki gölet bulunuyor. Bir tanesi şehir merkezinde (El Gölü, eski adıyla Şah Gölü), diğeri de bu yazıda göreceğiniz Eynali Dağı Göleti.
Zirveye vardığımızda güneş iyice alçalmıştı.
İran’ın duyduğumuzdan çok farklı yüzleri var. Kuzey İran Gezi Rehberi’ni oluşturan yazılarımızda bu yüzlere yer yer tanık olacaksınız.
Eynali Dağı’nda olanlara bakalım şimdi.
Şehitler Anıtı Eynali Dağı-Tebriz
Dağın zirvesinin batı tarafında şehitler için bir anıt yükseliyor. Güneş bu anıtın sütunları arsasından batıyor.
Şehitler Anıtı üzerinde neler yazdığını okuyamıyorum ama Anadolu’dan başlayıp Hazar Denizi’ne kadar uzanan geniş coğrafyada pek çok eserde gözlenen motiflerle bezenmiş.
M.Ö. 6. yy’da Zerdüştlük’ü kuran Zerdüşt’ün, Tebrizli olduğu rivayet edildiğinden Tebriz ve Eynali Dağı bu anlamda da önem taşıyor. Rivayetlere göre dağ, Zerdüşt Dini’nin yayılma noktası.
Zerdüştlük Hakkında Kısa Bilgi
Felsefi yönü olan Zerdüştlük’ün temelinde iyilik ve kötülüğün savaşı anlatılıyor. Işığa dua ettikleri için Mecusilik diye de anılan bu dindeki ahlak sisteminin özü iyi düşünce, iyi söz ve iyi davranış esasına dayanıyor.
Günde beş defa ibadetin yer aldığı dinin mensupları ibadetlerini güneşe karşı yani doğuya yönelerek yapıyorlar. Güneş bulunmadığında da ateşe dönerek… Sabah ibadetleri için horoz onları ötüşüyle kaldırdığından bu hayvan kutsal kabul ediliyor.
Bu dinin hüküm sürdüğü yüzyıllar boyunca Tebriz Eynali Dağı, Zerdüştlük’ün başlıca kutsal mekanlarından biri olmuş. Anadolu’dan Hindistan’a kadar hatta Avrupa’da da yayılım gösteren bu dinin günümüzdeki mensup sayısının 150 bin olduğu tahmin ediliyor. İran’daki varlıkları ise 20 bin civarında.
Günümüzde Eynali Dağı ve Tebriz’de Zerdüşt inancına dair hiçbir maddi kültür ögesi kalmamış olmasına rağmen İran’ın doğu ve orta kısmındaki bazı şehirlerinde ateş tapınakları halen açık.
Bu konu ile ilgili daha ayrıntılı bilgi ve fotoğrafları (Dakhma) Zerdüşt Sessizlik Kuleleri başlıklı yazımızda bulabilirsiniz.
Şii inancına sahip olan günümüzdeki İran devleti ve halkı için ise Hz. Ali’nin oğullarının mezarının burada olması Zerdüştlük’ün doğuşundan yüzyıllar sonra bu defa da Eynali Dağı’nın İslamiyet’in kutsal mekanlarından biri olmasını sağlamış.
Fotoğraf Hz. Ali’nin iki oğlunun yattığı söylenen türbenin girişi. İçeride küçük bir kütüphane, kadın ve erkekler için perdeyle ayrılmış ibadet yerleri var. Yüksek camekanlarla çevrelenmiş iki mezarın üstüne bağışlar bırakılıyor.
Gece oldu ama insan akını bitmiyor.
Bu videoda ise dağın zirvesinden görüntüler bulacaksınız. İbadetin yanı sıra yerli halk yazın sıcak rüzgarlar esen bu dağı, mesire yeri, sosyal ortam, alışveriş ortamı olarak değerlendiriyor.
Eynali Dağı Göleti ve Restoranlar-Tebriz
Yukarıda, Tebriz’in iki büyük göletinden birinin burada olduğundan bahsetmiştim. Göletin çevresi neredeyse tamamen şık lokantalarla çevrelenmiş.
İranlıların mimariye bakış açılarını ve sayfiyeye düşkünlüklerini beğeniyorum.
Eynali Dağı Göleti’nde isterseniz kayığa binip kürek çekebilirsiniz.
İlla lokantaların birinde karnınızı doyurmak zorunda değilsiniz. Bu rüzgarlı dağda göl kenarına oturup piknik de yapabilirsiniz.
Eynali Dağı ve Sanat-Tebriz
Eynali Dağı çocuklar için de hoşça vakit geçirilecek bir mekan. Önünde top oynayan çocukları gördüğüm bu binanın içi, dışı gibi bayağı hareketli görünüyor. Öyleyse içine bir bakalım…
Binanın ikinci katına çıktığımda üst katı tamamen kaplayan salonda gördüklerimden etkilendim.
Videoda gördükleriniz Tebrizli sanatkar Ali Bey’in el emekleri. Videonun başında kendisini göreceksiniz. Yanındaki küçük kız ise onun yetiştirdiği bir çırak. Ahşap oymalarını gördüğünüz Anka kuşu hakkında kısa bir not düşeyim.
– Simurg (Zümrüd-ü Anka) ve İran
Fars sanatının en önemli motiflerinden biri olan Simurg (Zümrüd-ü Anka Kuşu) mistik bir kuş. Dev kanatları olan bu kuş efsaneye göre o kadar yaşlıdır ki dünyanın yıkılışına üç defa tanıklık etmiştir.
Bu bölgeden dünyaya yayılan başka bir anlatımda da: Bilgi Ağacı’nda yuvası bulunan Simurg yer ile göğün arasındaki birliği sağlayarak yere bereketi getirecek olan varlıktır.
Simurg’a (Zümrüd-ü Anka) günümüzden 5 bin yıl önce Bereketli Hilal bölgesinde Sümer tablet ve stellerinde, aslan başlı bir kartal olarak İmdugud (Anzu) ismiyle rastlıyoruz.
Ali Bey’in ahşabı zarafet ile şekillendirmedeki ustalığı inanılmaz derecede ruh sağaltıcı.
Ali Bey’den deri ve ahşaptan yapmış olduğu birkaç küçük parça el emeğini satın aldım. Alışverişim 150 bin İran Tümen’i tuttu. Cüzdandan çıkar çıkar bitmiyor. Aldıklarımın karşılığı olan para aşağıda…
Ödediğim miktar Türk Lirası olarak sadece 26 TL (2020).
Aldıklarım arasında bulunan bir kolyeyi orada boynuma takmayı düşünmüştüm ancak Ali Bey kolyeyi de diğerleriyle birlikte bir çırpıda paketlemiş. Takmak istediğimi söyleyince “O kolye pakette kalsın.” diyerek aynısından bir tane daha getirdi ve “Bu sana hediyem. Şans getirsin.” diyerek uzattı. Davranışı çok hoştu ancak çivi şekli verilmiş bu ahşap parçası üzerindeki ürkütücü yüzün şans ile ilgisini anlayamamış, hemen çıkmam gerektiğinden dolayı da ona soracak vaktim olmamıştı.
Türkiye’ye döndükten aylar sonra kolyeyi boynumda görüp soran, Eski Çağ Dilleri ve Kültürleri’nden bir hocama kolyenin hikayesini anlatınca “Şans getirsin.” ifadesinin anlamını öğrenmiş oldum: Yakın bölgede 5 bin yıl öncesinde uygulanan bir ritüelden bahsetti; yeni bir bina yapılırken temel aşamasında binanın temelinin içine, köşe noktalarına bu tarz çiviler gömülürmüş. Bu sayede de binayı kötü ruhlardan koruduklarına inanırlarmış. Buradan bir defa daha anladığım üzere; insanoğlu siyasi, dini, yönetim şekilleri ne olursa olsun üzerinden binlerce yıl geçse dahi kültürel değerleri genlerine işlenmiş şekilde devam ettiriyor. Kolektif bilinçaltı toplumun yaşayışına yön veren başlıca temel etken oluyor ki İran halkında pek çok konuda daha buna şahit oldum.
Eynali Dağı’ndan Tebriz
Ve ışıklar içinde Tebriz… Zerdüştlüğün ve İslamiyetin kutsal mekanlarından biri.
Gece yarısına az bir zaman kaldı. Dağdan ayrılma vakti geldi. İnişi ne şekilde yapsak diye konuşuyoruz. Teleferikler hala vızır vızır çalışıyor ancak tercihim yaya olarak inmek. Bu defa patikalardan değil, araç yolundan inmeye karar verdik.
Bir tane de dağdan iniş fotoğrafı koyalım buraya.
Tebriz’in farklı mekanlarında görüşmek üzere…
Durursan Yaşlanırsın!
Sağlıcakla…
İran ile ilgili diğer yazılarımız için İran Gezi Rehberi ‘ne bakabilirsiniz.