“Yeryüzündeki Cennet” olarak tabir edebileceğimiz ABD’nin Florida eyaletinin Miami şehri; sıcağıyla, insanlarının mutluluğuyla, eğlencesiyle, kendisine seyahat eden sadece Avrupalılar’ı değil Amerikalılar’ı da şaşırtmasıyla, aradığınız her şeyi bulabilmenizi sağlaması ve gidenin bir daha gitmek isteyeceği bir şehir.
İstanbul’dan Miami Uluslararası Havaalanı’na yaklaşık 12 saatte ulaşılabildim.
Miami Gezisi
Havaalanından Downtown’a Gidiş
Miami Havaalanı’na indiğiniz de oraya nereden gelirseniz gelin bir şeylerin değiştiğini görebiliyorsunuz. Uçaktan iner inmez ilk karşılaştığınız; havaalanları arasında uluslararası ödüle sahip “yer piyanosu”. Her biri bir müzik notasına denk gelecek şekilde yere yerleştirilmiş 100 metrelik renkli piyano tuşlarının üzerinden yürürken çıkan armonik sesler belki de Dünya’nın standart bir şehrine gelmediğinizin ilk göstergesi.
Havaalanından çıkan çoğunluk; ABD şehirlerinin devasa büyüklükleri, benzinin ve kiralama fiyatlarının ucuzluğu gibi nedenlerden dolayı araç kiralama yolunu tercih ediyor. Buna rağmen 20 dakika uzaklıktaki Downtown olarak adlandırılan şehir merkezine gitmek için gelişmiş bir shuttle servisi ve uygun fiyatlı taksiler mevcut.
Miami
Miami konumunun etkisiyle ABD’de İngilizce’den çok İspanyolca’nın konuşulduğu tek şehir. Bunda sadece Meksika’nın değil çok uzun yıllardır Bahamalar, Karayipler ve diğer Orta Amerika ülkelerinden gelen göçmenlerin etkisi büyük olsa gerek.
Miami’de yaz ayları sıcaklık ortalaması 40 derece civarında olsa da benim orada bulunduğun Mart ayı ile diğer kış aylarında sıcaklık 25 derece civarında ve seyahat için bu aylar daha doğru.
Miami Okyanus kumsalı ortalama 100 m. genişliğinde kumdan meydana gelse ve tertemiz olsa da okyanus girmek keyifli ama okyanus kıyılarında su bulanık.
Miami’ye yerleşen Türkler’in sayısı fazla olsa da izole olmuş bir durumdalar. Yine de bir markette beni Amerikalı sanan ve dakikalarca arkadaşlarını çekiştiren iki hostes hanımı istemeden de olsa dinlemek çok komik ve eğlenceliydi.
ABD’nin ulusal ve uluslararası politikaları için ne düşünürsek düşünelim Amerikalılar çok sempatik, sıcak ve konuşkan insanlar. Amerikalıların çoğu hala Türkiye’nin hangi kıtada olduğunu bilmese hatta bazıları Türkiye diye bir ülke duymamış olsalar bile sokakta, barda, otobüste, maçta hangi yaştan olursa olsun herkes konuşmayı çok seviyor ama hayat bu istisnalarda olabilir aman dikkat!
Miami gece hayatı otellerdeki ve gece kulüplerindeki havuz başı partileri ve hızlı gece hayatı ile meraklarının çılgınca geceler geçirebileceği bir şehir.
Sanılanın aksine Miami, biz Türkler için pahalı bir şehir değil. Miami’deki orta sınıf bir restoranda 20-25 Dolar’a yemek yiyebilmek ve 70-80 Dolar’a 3 yıldızlı ya da 120-150 dolar aralığında 4 yıldızlı bir otelde konaklamak mümkün.
Miami çok sayıda adanın bazı yerlerde kilometrelerce uzunluğundaki köprülerle birleştirilmesiyle; bazı yerlerde ise daha kısa ve açılır kapanır köprülerle büyütülmüş bir şehir.
İlk aşama da şehri; Downtown (şehir merkezi) ve South Beach (sahil bölgesi) olarak ikiye ayırmak mümkün.
Miami’de Gezilecek Yerler
-Downtown
Downtown (şehir merkezi) Miami’nin bir anlamda daha ciddi yüzü. Burada iş merkezi gökdelenler, geniş caddeler, dev iş otelleri ve alışveriş merkezleri yer alıyor. Downtown, ABD’nin son yıllarda popülaritesi artan bir bankacılık merkezi olma yolunda (tabii bunda en önemli etken nereden geldiği belli olmayan Latin Amerikan gelen kaçak paralar)
-South Beach
South Beach’e adaları aşarak köprüler üzerinden giderken yolda adalardaki muhteşem malikaneleri gördükçe yol bir rüya gibi geçiyor. Downtown’dan araçla 15 dakikalık mesafede bulunan South Beach (sahil bölgesi)’e, Miami’nin simgesi diyebiliriz. Filmler ve müzik kliplerinde sıkça karşımıza çıktığı için tanıdık gelebilir.
South Beach’te kumsalın hemen ardından başlayan gökdelen oteller özellikle Miami ile ilgili hemen hemen tüm fotoğrafların ve kartpostalların ana temasını oluşturuyor. Kumsala paralel olan sahil caddesinde barlar, gece kulüpleri ve lüks restoranlar yer alırken; bir üst cadde de çoğu 3 yıldızlı olan 3-4 katlı yüzlerce otel yer alıyor.
South Beach muhteşem plajları, gerçekten eğlenceli gece kulüpleri ve kapısında kuyruklar oluşan gurme restoranlarıyla çok keyifli bir bölge. South Beach‘teki Lincoln Road Mall ise çok ucuz olmasa da çok çeşitli mağazaları barındıran bir alışveriş merkezi. Ayrıca Wolfsonian-FIU Müzesi; günümüzün en önemli modern sanat müzelerinden biri, tavsiye edilir.
-Ocean Drive Caddesi
South Beach bölgesinin Atlantik Okyanusu’na paralel olan üst caddesi Ocean Drive Caddesi’ni ise; South Beach gibi filmlerdeki patenli kızların dolaştığı sahnelerden hatırlayabilirsiniz.
Kafe ve restaranlarıyla günün her saati keyifli vakit geçirmenizi sağlıyor. Tabii ki Ocean Drive Caddesi; küçük bir cadde değil ve onlarca kilometrelik bir sahile paralel olan üst caddeyi kapsıyor.
-Bayside
Şehirde gezilecek ve yaşanacak çok keyifli ortamlar var ve hemen hemen hepsinin ulaşımıyla ilgili detaylı tanıtımlar mevcut söz gelimi, Downtown’da South Beach’e giderken görebileceğiniz Dünya’nın en büyük Ship Cruise (Gemi Seyahati Limanı) Miami Port’tan 160 Dolar’a keyifli bir seyahat gemisiyle günübirlik Bahama Adaları’na gidip muhteşem bir deneyim yaşayabilirsiniz. Miami Port’tan ayrıca Karayipler’den Küba’ya Meksika’dan Brezilya’ya kadar 3 ila 15 gün arasında çeşitli gemi turları çok uygun fiyatlarla satılıyor.
Özellikle South Beach ve Coconut Grove bölgeleri geceleri, restoranları, barları ve gece kulüpleriyle çok eğlenceli. Bu arada İstanbul Ataköy’de ki Ataköy Marina kompleksinin benzeri olan Bayside’da hem alışveriş için hem de gece kulüpleriyle turistlere rengarenk bir gece sunuyor.
-Fort Lauder Dale
Miami’ye gitmişken, 45 Km uzaklıktaki Fort Lauder Dale’yi görmeden sakın dönmeyin. Şehre 35 dakikalık uzaklıktaki Fort Lauder Dale bölgesi inanılmaz zengin ve göz alıcı. Fort Lauder Dale’de gezerken yolun sağ ve solunda ki kanalların kıyılarına yapılmış yüzlerce muhteşem malikane ve hepsinin önünde çok özel tekneler ve yatlar görebilirsiniz. Fort Lauder Dale’nin sahili gerçekten çok güzel ve sahilde yürürken birçok ünlüyle karşılaşabilirsiniz. Ben kulaklığıyla müzik dinleyerek sabah yürüyüşü yapan ünlü Hollywood yıldızı Goldie Hawn ile karşılaştım.
Fort Lauder Dale’den Miami dönüşündeki paralı otobanda iki konu dikkatimi çekti; otobanın çıkışına koyulan ödeme kutularına herkes madeni paralarla ödeme yapıyordu ancak nasıl oluyorsa eksik ödeme yapsalar ya da hiç yapmasalar bile yollarına devam edebilecekken kimse eksik ücret ödemiyordu. Herhangi bir kamera ya da güvenlik önlemi de yoktu. Bu Amerikan toplumunun kurallara inanılmaz sadakatiydi.
İkinci konu ise ABD’de birçok yerde uygulanan İdiot Proof (Aptal Kanıtı) politikasıyla ilgiliydi. İdiot Proof, Amerikalıların herhangi bir konu kolayca anlaşılacağı halde daha da net olarak o konuyu belirtmek ya da anlatmak için yaptıkları bir stratejiydi. Söz gelimi, en basit şeyleri bile oluruna bırakmadan yazarak anlatmak. Otobanın çıkışında ki her haliyle para kutusu olduğu ve ücret atılacağı belli olan para kutularının üstüne “Bu para kutularına ücretinizi atınız.” yazılıydı.
-Everglades Ulusal Parkı
Şehir, tropikal bir bölge olması nedeniyle timsahları ile de ünlü, yalnız Florida timsahları Afrika timsahları kadar büyük olmasalar da onlardan daha hızlı oldukları kesin.
Şehir merkezine 45 dk. uzaklıkta bulunan ve otobüslerle gidilen Sawgrass Timsah Çiftliği bataklığın üzerinde Howercraftlarla gezerek timsahları doğal yaşamlarında görebileceğiniz eşsiz bir yer ve tur ücreti 70-80$ civarında.
-Orlando
Miami’den gidilebilecek çok sayıda turistik bölge olsa da içinde Disneyland ve Universal Studios’u da barındıran Orlando şehri bunların en renklilerinden biri. Miami’den Orlando’nun bu eğlence merkezlerine her sabah günübirlik tur otobüsleri kalkıyor ve Orlando’da öyle bir otoparkta sizi bırakıyor ki sağ tarafa 200m. giderseniz Universal Studioları sol tarafa 200m. giderseniz Disneyland.
Orlando’daki 1 günlük vaktimde ben Universal Studiolarını seçtim ve muhteşem bir gün geçirdim. Tur ücreti ise otobüs yolculuğu ve Universal Studios’un günlük ücreti birlikte olmak kaydıyla 150$ civarındaydı. Bu arada 4 saat süren Miami-Orlando yolculuğu dümdüz bir hat üzerinde yapılırken yolun 2 kenarında da yol boyunca, aralıksız golf sahası şeklindeki çimenleri görerek ilerliyorsunuz.
-American Airlines Arena
Buraya gelip de ünlü American Airlines Arena’da 1 Miami Heat maçı seyretmeden olmaz.
Miamililer NBA’in güçlü takımı Miami Heat’in maçlarına bir şölen havasında gidiyorlar. Miami Heat’in maçlarında son derece şık beyler ve tuvaletlerini giymiş bayanlar çok fazla sıradan, bu arada şunu da unutmamak gerek Miami Heat maçı sadece gecenin başlangıcı! Miami Heat’in NBA maçına gelirsek eski bir oyuncu ve basketbolsever olarak heyecanla gittiğim maçta sahadaki mücadeleden çok tribünlerdeki ve maç aralarındaki muhteşem gösterileri seyrettim, bundan hiç pişman olmadım.
Bu arada Amerikalılar bazen şakayı anlamıyorlar, maçta yanıma oturan 30 yaşlarından bir Amerikalı yönetici görünüşlü bir adama, maça geç gelmesiyle esprili bir şekilde nerede kaldığını sorduğumda gerçekten konuyu ciddiye aldı, aralıksız ve maç oynanırken, bir önceki geceden başlayarak tüm hayatını 20 dakika boyunca aralıksız anlatarak beni adeta bitirdi.
Bunların Dışında
Bir hayvansever olarak çok doğru bulmasam da Miami’de çok sayıda Yunus ve Balina gösteri merkezi var ve bu merkezler ABD’nin en turistik üçüncü kenti Miami’de turistlerin en rağbet ettiği yerlerin başında geliyor.
Şehirde muhteşem malikaneleri görebileceğiniz 3-4 saatlik tekne turlara katılmak ya da tekne kiralayarak adaların arasında gezinmekte çok sağlam bir tercih olsa gerek.
Miami’de Alışveriş
7 katlı Nike mağazasında hem müşteriler hem de çalışanlar arasında hiç kimsenin İngilizce bilmemesi üzerinde derdimi el işaretleriyle anlatmış ve garip bir tecrübe yaşamıştım, yani bir anlamda kısa bir süre içinde olsa Miami’deki bir Nike mağazasında İngilizce konuşan tek kişiydimJ
Bu arada markette karşılaştığım kasiyer nereli olduğumu sorunca aramızda garip bir diyalog geçti. Türkiye’den geldiğimi söylediğimde “Bilmiyorum.” cevabıyla karşılaştım. Bu sefer, Avrupa kıtasından geldiğimi söyledim; o da Avrupa kıtasını birkaç kez duyduğunu belirtti.
Alışveriş demişken Miami’de ne alırsanız alın fiyatlar çok uygun özellikle şehrin biraz dışında bulunan inanılmaz büyüklükteki Outletlerde alışveriş çılgını olabilirsiniz. Yalnız burada unutulmaması gereken bir diğer konuda aldıklarınızın Türkiye’ye taşınabilir olması çünkü bu dev Outletlerde genellikle uygun fiyata her aradığınızı bulduğunuz için şaşırıp satın alabiliyorsunuz. Ama ya onların Türkiye’ye taşınması?
Biscayne kıyılarında bulunan Coconut Grove, kaldırım üzerindeki kafelerin, restaurantların ve CocoWalk Alışveriş merkezi çevresinde şık mağazaların bulunduğu bir bölge. Coconut Groove sahil şeridi; yelken kulüpleri, marinalar ve yüzlerce süper yat ile Dünya’nın en zengin ve keyifli bölgelerinden biri.
Amerikalılar rahat insanlar, bir gün okyanus çıkışı gittiğimiz ve içinde 50 kadar son model Ferrari bulunan bir galeri sahibi, galeride su damlayan şortlarımıza rağmen bize araçlarla ilgili detaylı bilgi verdi. Muhtemelen Türkiye’de deniz çıkışı şortlarla araç bakmak isteyen bizleri içeri bile sokmazlardı.
Miami’de Nerede Yenir?
Akşam yemeğinde çok hoşunuza gidecek 2 mekandan bahsedersek bunlar NBA ve NFL maçlarında dans eden ponpon kızların çalıştığı Bay Side’daki Hooters Bar ve özellikle Güney Amerikalı kadın garsonların çalıştığı Liman bölgesindeki Hard Rock Cafe. Bu iki mekanın hem yiyecekleri hem ambiansı çok keyifli hem de fiyatları uygun.
Bu arada şehirde çok değişik konseptli restaurantlar var. Bunlardan biri 1800’lerin sonlarından itibaren her balıkçının tuttuğu dev balığın resmini getirerek restauranın duvarına astığı ünlü Babylon Beach Restaurant , fiyatları yüksek olsa da sıkı ve lezzetli bir deneyim.
Özellikle South Beach ve liman bölgesindeki restauranlarda rezervasyonunuz yoksa içeri girememeniz ya da sıra beklemeniz olası.
Sonuç olarak Miami bir masal diyarı ve 10-15 gün rahatlıkla ayrılabilecek aynı zamanda da tekrar tekrar gitmek istenebilecek bir rüya şehir. Yeni yazılarımda görüşmek üzere…