Doğu Ekspresi ile Ankara’dan Serhat Şehri Kars’a Yolculuk

Bugünkü hikayemizin konusu Doğu Ekspresi ile Ankara’dan Serhat Şehri Kars’a Yolculuk.

Tüm gezgin dostlara merhaba ☺ Genellikle seyahatlerimi bireysel planlar özgür dolaşırım fakat bu defa Doğu Ekspresi deneyimi yaşamak istediğimiz için daha pratik olması açısından Kars’a turla gitmeyi tercih ettik.

Turumuzu konunun dağılmaması için 2 bölüme ayırdım. İlk yani bu bölüm sadece Kars’a giderken 2 gün boyunca yaşadıklarımız ile ilgili olacak. Bundan sonraki yazımda ise Kars’ı anlatacağım sizlere…Başlayalım o zaman..

Turumuz sabah 07.20 de Pendik’ten Ankara’ya yaptığımız hızlı tren yolculuğu ile başladı. 11.30’da Ankara’ya vardık. Doğu Ekspresi 16.00 da hareket edeceği için bayağı bir boş vaktimiz oldu.

Anıtkabir Ziyareti

Bizde bavullarımızı emanete verdikten sonra soluğu doğruca Anıtkabir’de aldık.

Tam istediğim gibi yerler eriyen karlar yüzünden ıslaktı ve dolayısıyla çok iyi fotoğraflar alabildim.

Atamızı ziyaret edip dualarımızı ettik, fotoğraflarımızı çekip tam dönüyorduk ki nöbet değişimi için karşımızdan gelen askerlerimizi görünce tekrar geri döndük.

Bu muhteşem seremoniyi izlemenin coşkusuyla Anıtkabir’e veda ettik.

Doğu Ekspresindeyiz

Uzun zamandır hayalini kurduğumuz Doğu Ekspresi maceramız nihayet başlıyordu. Sosyal medyada trenle ilgili paylaşılan ne kadar malzeme varsa yanımıza almıştık. Özellikle sahanda yumurta fotolarından çok etkilenip yanımıza mini kamp tüpü, sahan ve yumurta aldık bir hevesle. Ama ne yazık ki daha trene binmeden kamp tüpümüzü görevliler aldı.

Trene yanıcı madde sokmak yasakmış da o gördüğümüz fotoğraflar neyin nesiymiş hiç anlamadık. Elimizde kalan sahan ve yumurtalarla trene bindik oyuncağı elinden alınmış çocuklar gibi…

Ama enerjimiz ve trenle ilgili beklentilerimiz çok yüksekti. Vagonlarımıza yerleştik. Her şey çok minikti. Küçük açılan bir masa, lavabo ve ranzadan ibaret odamızı bir güzel süsleyip kendimize keyifli bir atmosfer yarattık. Ve yine sosyal medyada izlediğimiz trendeki oynayan çılgın insanlardan eser yoktu tabi.

Ama o insanlar neden biz olmayalım ki deyip 40 saat süren yolculuğun herhalde 30 saatini trenin koridorunda eğlenerek geçirdik.

Uykusuz geçen bir gecenin sabahında ilk durağımız olan Erzincan’a bağlı Bağıştaş Tren İstasyonu’nda durduk.

3 saatlik bir mola verildi. Buradan 35 km uzaklıkta bulunan ve adını Atamız’dan alan Kemaliye ilçesi’ne doğru yola çıktık.

Eski adı Eğin olan Kemaliye Yukarı Fırat havzasının merkezinde yer alıyor. Aynı zamanda Tarihi Kentler Birliği’nin kurucu üyelerinden.

-Kemaliye

Çarşı içinde indik ve sokaklarına dağıldık. Ahşap işçiliği çok dikkatimi çekti. Eski kapıları incelerken merakımı fark eden muhtar yanımıza geldi ve uzunca sohbet ettik.

Kapı tokmaklarının hikayesini anlattı bize; her kapıda 2 adet tokmak var, bunlardan biri ince ses diğeri ise daha kalın bir ses çıkarıyor. Misafir kadın ise ince ses çıkaran tokmağı çalarmış ve böylece ev sahibi kapıdakinin kadın mı erkek mi olduğunu bilirmiş.

Günümüzde ise kadınlar pamuk bez dokuyarak Kemaliye ticaretinin % 50’sine hakimmiş. Dokuma atölyeleri de çarşının tam ortasındaydı ama kapalı olduğu için göremedik.

Karanlık Kanyon ise Kemaliye turizmini dünyaya açan başlı başına bir doğa harikası. Tabi şu anda suları çekilmiş durumdaydı, karların erimesi ile Nisandan itibaren dolacak.

Türkiye’deki ilk Base Jump ve Wingsuit atlayışları burada gerçekleştirilmiş ve her yıl yaz aylarında burada Kültür ve Doğa Sporları Şenliği düzenleniyormuş. Yarasa adamların kanyonun tepesinden uçuş gösterileri muhteşem oluyormuş.

Civar köylerinde ise çok eski tarihi yapıları görmek mümkün. Kemaliye bizi çok şaşırttı doğrusu bu kadar güzel tanıtılan ve eğitim seviyesi yüksek medeni bir yer hiç beklemiyorduk.

Hele Doğa Tarihi Müzesi gerçekten çok emek verilerek bölgedeki bütün hayvan ve jeolojik oluşumların örneklerinin sergilendiği muhteşem bir müze. Bir başka dikkat çeken şey de meşhur Taş Yol; Kemaliye’yi İç Anadolu ya bağlamak için 1870 yılında yöre halkı tarafından tamamen ilkel aletler ve bilek gücü ile açılmaya başlanan Taş Yol 2002 yılında devletin de desteği ile tamamlanmış. Bu yol 7 km boyunca devam eden dik yarıklar ve keskin virajları ile dünyanın en zorlu yollarından birisi. 132 yılda tamamlanmış. Macera ve adrenalin tutkunları için oldukça zorlu bir parkur.

Bir de kendilerine has tatlıları olan lök tatlısı çarşı içinde lökhane adlı imalathanede satılıyor. Lök tatlısı dut ve cevizin uzun süre dövülmesiyle yapılan enerji deposu tamamen doğal lezzetli bir tatlı.

Hiç bilmediğimiz Kemaliye’de 1 saat gibi çok kısa süre kaldık ama muhtar Mehmet Bey sayesinde bayağı ön bilgi edindik. Muhtar, Kemaliye’yi gördük demeyin sakın sadece uğradık deyin dedi bize. Gerçekten verdiği bilgilerden ve gördüklerimizden sonra ilkbaharda tekrar gelinmeli ve civar köyler dolaşılmalı diye düşünüyorum.

-Girlevik Şelalesi

Kemaliye’den Girlevik Şelalesi’ne doğru yola çıktık. Girlevik Şelalesi, Munzur Dağı eteklerinden gelip 40 m’den dökülüyor. Kent merkezine 35 km uzaklıkta bulunan Kalecik Köyü’nde bulunan 9 ayrı kaynak suyunun birleşmesiyle oluşmuş bir doğa harikası.

Normalde bu dönemde şelalenin donarak sarkıtlar oluşturması gerekiyor fakat iklimlerin değişmesi ile bu yıl donamamış, güldür güldür akıyordu.

-Erzincan

Erzincan’da 3 saat kadar kaldık ve şu meşhur Erzincan Döneri’nden yemek için merkeze gittik.

Rehberimizin tavsiye ettiği çarşı içindeki Erzincan Dönercisi’ne girdik. Gerçekten enfesti.( Porsiyonu 30 TL (2020)).

Bu güzel ziyafetten sonra yine çarşı içindeki bir peynirciden nefis Erzincan Tulumlarını da aldıktan sonra eğlenceli trenimize geri döndük.

-Erzurum

Bundan sonraki durağımız akşamın geç saatlerinde varacağımız Erzurum olacak. Bu uzun molalı duraklarda inip çevre gezintisine katılmak 50 TL’lik ekstra ücrete tabi tutuluyor.

Erzincan’a kadar pek güzel manzaralar görülmüyor fakat sonrası harika manzaralar eşliğinde devam ediyor. Yeşil mavi arası renkte akan sular, kanyonlar, tüneller ve karlı dağları izleyip bir yandan da eğlenerek geçiriyorduk zamanımızı.

Gece yarısından önce Erzurum’a vardık. Biz 4 kişi olarak inmemeyi tercih ettik çünkü oldukça soğuk ve karanlıktı zaten bir şey göremeyecektik. 3 saat trende yatarak geçirdik bu süreyi.

ve Kars’tayız

Sabaha karşı 02.30 gibi 40 saatlik bir yolculuktan sonra nihayet Kars’a ulaştık.

Doğu Ekspresi’nde odalar gayet sıcak fakat mışıl mışıl uyumayı hiç hayal etmeyin çünkü tren aşırı gürültülü ve sarsıyor. WC ler kişilerin kullanımına göre temiz veya pis olabiliyor ama genel olarak iyi durumda. Çok uzun bir yolculuk olduğu için de yiyeceklerinizi yanınızda götürmenizi öneririm.

Bundan sonraki yazıda Kars’tan devam ediyoruz. Kars ve çevresi ile ilgili diğer yazılarımız için Kars Gezi Rehberi‘ne de mutlaka bakın.