Kafkasya yazı dizim kapsamında bugünkü yazımın konusu Nevruz Zamanında Yaptığım Bakü Seyahati. Neden Nevruz Zamanı? ve Neden Bakü Seyahati? diye başlamak istiyorum yazıma.
2010 yılı…. İzleyenler hatırlayacaktır. Yahşi Cazibe adında bir dizi vardı. Ufak Tefek Cinayetler dizisi ile iyice meşhur olan Aslıhan Gürbüz’ü ilk kez o dizide Azeri birini canlandırırken tanımış ve hem ona hem de gıyabında Azeri’lere bayılmıştım. Bunun sebebi de tabii ki dillerinin datlılığı, sözlerinin ve özlerinin gözelliğiydi. 🥰
Uzun süredir gitmek istediğim Azerbaycan’a nihayetinde 2018 yılı Nevruz döneminde gitmenin çok keyifli olacağını düşündüm ve tarihlerimi seçip şubat ayı bitmeden biletimi aldım.
Bakü Seyahati
Bakü’ye Ulaşım
19 Mart 2018 Pazartesi-22 Mart Perşembe aralığında gerçekleşen seyahatimin ana ulaşım ayağı İstanbul-Bakü arası THY uçuşu oldu. Uçuşları seçerken taksi yerine toplu taşıma kullanarak havaalanı erişimi sağlayacağım saatlere öncelik veririm. O tarihte Atatürk Havalimanı’ndan sabah 09:15’te kalkacak olan uçuş için Marmaray’ı ve Havaalanı metrosunu kullanınca, havaalanına varışım tahminimden bir miktar geç oldu. O düşünceyle şans eseri Tav Pass geçişinden girmişim. Ben olayı anlayıncaya kadar görevli, yanında durduğum beyefendiye “Konuğunuz mu?” diye sordu. Ben olayı kavrayıp sıradan çıkmaya yeltenirken bu kibar bey “Misafirim olun” dedi. Ben de gülümseyerek “Tanrı misafiri” diye yanıt verdim ve teşekkür ederek hemen güvenlikten geçtim. Hızır imdadıma yetişti; teşekkür ederim.🙏
Hızır servis devam etti ve çok sempatik bir görevli kiosktan biletimi basıp bir meslektaşından da kabin bagajım için tag aldı. Böylece havaalanına girmemle pasaport sırasına geçmem, beni Tanrı misafiri yapan Hızır ve süperman THY görevlisi sayesine max. 2 dakika sürdü. Bu sayede havaalanına girişten pasaporta erişim konusunda Guinness rekorlar kitabına geçecek bir skor elde ettim. 😊
09:15 THY uçağı, 30 dakikalık gecikmeyle kalkmasına rağmen yine de planlandığı gibi TR saati ile 12:30’da Azeri saati ile 13:30’da Bakü’ye indi. Daha doğrusu vize alımı dahil çıkış kapısına ulaştığımda saat 13:30 olmak üzereydi. Tüm seyahatlerimi kabin bagajı ile yaptığım için uçak alana iner inmez vize aşamasına geçebildim.
Azerbaycan Vizesi
Türk vatandaşlarına vize uygulaması var. “İki devlet bir millet” diyecek kadar Türkiye sevdalısı bir ülkeye vize ile girmek ilk etapta tuhafınıza gidebilir. Diğer taraftan bunun uluslararası ilişkiler dengesi açısından sembolik olarak getirilmiş bir uygulama olduğunu belirtmeliyim. Zira 10 $ vize ücretini ödeyip vize almak neredeyse sinema bileti almaktan bile daha kolay.
Vizedeki, pasaporttaki, otobüsteki herkesin hoş geldin demesi ve nevruzumuzu kutlaması çok güzeldi. Pasaporttaki bayan görevli ile sohbet bile ettik. Sizde de nevruz kutlanır mı diye sordu. Kutlanır ama her yerde değil ve sizdeki gibi tatil olmaz dedim. O da “Ramazanda oluyor değil mi?” diye sordu. Aynı dili konuşmak, sözlük anlamı dışında mana olarak da ne büyük bir rahatlık!
Azerbaycan’da Para
Azerbaycan para birimi AZN olarak kısaltılan Manat, 1 AZN= 3,6 TL , 1 AZN=0,59 $ (2020). Hesaplarınızı bu değere göre yapabilirsiniz.
Bu rakamlar ne anlama geliyor dersek örneğin gayet merkezi bir yerde ve güzel dekorlu bir restoranda 8 Manata gayet güzel kahvaltı edebilir, öğle veya akşam yemeği yiyebilirsiniz.
Kahve 1 AZN civarı. Umumi tuvalet kullanımı 0.30 AZN ki onların kuruşunun adı qepik.😊
Şehir Merkezine Ulaşım
Memlekette havaalanına toplu taşımayla ulaştığım gibi Bakü’de de şehir merkezine erişim için tercihim yine toplu taşıma oldu. Şehir merkezine giden ekspres otobüsün bileti 1.5 AZN. Havaalanından çıkar çıkmaz üzerinde Airport Express yazan otobüsü görüyorsunuz kolayca.
Dışarıda bir makine var bilet almak için, üzerinde Bakı Bilet yazıyor. Tek sorun havanın çok rüzgarlı olmasıydı. Zaten Bakü’nün neredeyse yıl boyu süren rüzgarı meşhurmuş. Açıktaki bir makineye uçurmadan kağıt para sokmaya çalışmak heyecan vericiydi.😊
Uçaktaki koltuk arkadaşım Burhanettin Bey buralara ilk kez Sovyetler’den bağımsızlığın ardından 90’lı yıllarda gelmiş. O vakit çok fakir olduklarından şimdi ise müthiş geliştiklerinden bahsetti. Gelmek için – Nevruzu kastederek- çok güzel bir vakit seçtiğimi söyledi. Sürekli olarak havanın rüzgarlı olduğundan bahsederek ” Umarım hava güzel olur.” deyip durmuştu.
Sahil Hostel
Bakü için yaptığım Hostel araştırmasında Sahil Hostel’in ismi öne çıktı. 27 Zarifa Aliyeva Caddesi üzerindeki hostelin konumu gerçekten de olağanüstü merkeziydi.
Binanın içine girip, üst kattaki hostele ulaşım biraz garip gelse de kapısından girildiği anda insanı sıcacık bir dekor karşılıyor.
Resepsiyonda her daim fındık, iğde, ceviz ikramı, odada ise yeşil elma vardı.
Odama eşyalarımı yerleştirdikleri sonra hosteli keşif için mutfağa girdiğimde çim ekili bir saksı gördüm. Meğerse bu nevruz bitkisiymiş. Mutfakta tanıştığım temizlik görevlisi Eşmina’dan rica edip hemen nevruz bitkisi ile bir fotoğrafımı çektirdim.
Hostelde çok sayıda Azeri kökenli İranlı var. İran’da nevruz buradaki kadar coşkulu kullanmadığı için bu tarihte çok sayıda İranlı Azerbaycan’a gelirmiş.
Hostelin konuklarından Araş da İranlı. Çok da güzel Türkçe konuşuyor. Bir müddet Türkiye’de yaşamış, üniversitede Ekonomi hocalığı yapmış…
Hostelde kaldığım süre boyunca karşıma çıkan herkesle sohbet ettik. Mutfakta, salonda ve hatta asansörde.😊 Konuklar arasında küçük çocuklu aileler de var. İranlı, Güney Koreli aileler ile tanıştım ve de bir grup Kuveytli genç ile.
3 gece, 6 kişilik odada konaklama bedeli olarak (kahvaltı hariç) sadece 20 AZN ödedim. Hostelde kahvaltı yok. Dileyen alışverişini yapıp istediği tüm öğünleri hazırlamak için mutfağı kullanabilir.
Bakü’de Nereleri Gezilir? Ne Yapılır?
Pazartesi öğleden sonra varıp Perşembe 14:30 uçağı ile döndüğüm yani 2 tam 2 yarım gün geçirdiğim Bakü’de 1 tam günü Bakü dışındaki yakın bölge gezilerine ayırdım. Kalan süreyi ise doya doya Bakü’yü keşfe, Nevruz Festivali’ne ve Sinemaya 🎬 ayırdım.
-Yakın Bölge Turları
Turu, hostelin tavsiyesiyle İçeri Şeher’de Ofisi olan TES Tour’dan aldım. Fiyatı 30 $. Öğle yemeği hariç olan turda 5 ziyaret noktası bulunuyor.
Programda önce Çamur Volkanları, ardından Dünyanın ilk yerleşimlerinden olan Gobustan, Dünyanın en önemli Zerdüşt tapınağı olan Ateşgah, 4.000 yıldır yanan Yanar Dağ ve son olarak Zaha Hadim tarafından tasarlanan muhteşem Haydar Aliyev Merkezi vardı.
TES Tour sahibi Halim, Antalya’da çalışmış uzun yıllar. Rehberimiz Samir, şoförümüz Kerem ve benimle birlikte 5 misafir daha vardı. Kazakistan’dan sonra şimdi Özbekistan Taşkent’te yaşayan İngiliz Rachel, Suudi Arabistan’dan gelen Abdullah ve doğum günü kutlaması için yanında olan habibisi, Dünya turundaki Avustralyalı Ryan ve bendeniz.
Samir; hem savaşa katılmış bir asker, hem yıllarca denizdeki petrol tesisinde çalışmış bir teknik uzman, 6 yıldır da rehber. Herkesle 1 İngilizce konuştuysa benimle 10 Türkçe konuştu. Gerçekten de sıra dışı bir tur oldu. Yıllar önce Suriye’ye gittiğimizde rehberimiz Tevfik ile de böyle yoğun bir gün geçirmiş, ilgimizi görünce gün boyu bizimle konuşmuş ve adeta bizim özel rehberimiz olmuştu. Ogün de bunun bir benzeri oldu.
Gittiğimiz çamur volkanları ve Haydar Aliyev haricindeki 3 yer için bilet aldık. Genelde ücretler yetişkin için 2 ya da 4 AZN , öğrenci ya da onların deyişiyle talebe fiyatı ise 1 AZN. Ben de talebe kimliğimi gösterip😊 toplamda 3 AZN karşılığında 3 yerin biletini aldım.
Her yerde ” Merhaba, bayramımız mübarek olsun.” diye lafa girince ne kadar büyük bir sevinçle karşılandığımı anlatamam. Türk görmekten çok mutlu oluyorlar. Bugün gittiğimiz rotada bir binanın üzerinde “1 millet 2 devlet” yazısı vardı. Samir uzun yıllar Azerbaycan dahil Özbek, Kazak, Kırgız…. birçok ülkenin Türkiye’yi örnek aldığını ama artık uzun yıllar iktidardaki partinin otoriter bir rejime dönüşmesine üzüldüklerini söyledi.
–Çamur Volkanları
Gezimizde neredeyse 200 yıldır faal olan, bölgenin ilk petrol kuyularını da gördük.
Özellikle çamur volkanlarını görmeye gittiğimiz bölgede deniz üzerinde de çok sayıda petrol platformu var. Ayrıca yol boyunca araziler üzerinde su için mavi ve beyaz renkte, gaz için sarı renkte borular var kilometrelerce. Petrol boruları siyah renkte ve toprak altında olduğu için göremiyoruz. Volkanlara giderken yolumuzu kesen tren yolunda Kazakistan’dan petrol getiren bir tren vardı. Öyle uzundu ki geçmesi dakikalarca sürdü.
Azerbaycan’da petrol işinin %80’i devletin şirketi Socar’da ( State Oil Company ) kalan %20 ise BP’de. Çıkartılan petrolün yaklaşık %90’ı yurt dışına ihraç ediliyor. Yakıt fiyatları petrol istasyonunda 1 AZN civarında. Petrol istasyonları özel şirketler ama fiyatlar ülke genelinde aynı. İlaçta da aynı uygulama varmış. Fiyat birliği yani.
Volkanlara giden yol çok kötüydü. Off-road keyfi yaşamak isteyenler için birebir deneyim.
Epey çamurlu ve çok dik yollardan geçtik, hem de 7 kişilik kargo ile. Çamur alanı ise adeta uzay toprağı, ay yüzeyi gibiydi. Gazın sesi de ürkütücüydü, fokur fokur. Ve rüzgar… Her yerde olduğu gibi burada da savurdu bizi.
–Gobustan
Gobustan’a vardığımızda gördüğümüz kayalar ise sadece deprem değil aynı zamanda bir tür çalının eseriymiş.
Su arayan çalılar büyüdükçe kayaları parçalayarak dallarına yol açıyormuş. Bu nedenle kayalar parçalanarak etrafa saçılmış. Doğal erozyon çalısı yani.
Samir her gittiğimiz yerde güzel fotoğraf noktalarında sırayla hepimizin fotoğrafını çekti.
–Ateşgah
Öğle yemeği için gittiğimiz Ateşgah Restoran’da bir önceki akşamın abartılı düşbere ve qutab ziyafeti nedeniyle hala tok hissettiğim için sade bir menü seçtim. Salata 4 , nefis nar suyu 5 ve servis bedeli 1 olmak üzere toplam 11 AMD ödedim. Yuvarlak bir masa etrafında yemeğimizi yerken çok da tatlı sohbet ettik. Epey zengin olduğu anlaşılan Suudi çiftimiz Alev Kuleleri’ndeki Fermont Oteli’nde kalıyorlarmış.
Ateşgah’ta Zerdüştlüğün çaba gösterip, çalışıp Dünyada zengin olmayı öğütleyen, dilenmeyi ise kesinlikle yasaklayan bir inanış olduğunu öğrendik.
Zoroastrian’lar ihtiyaç sahibi birine ancak kendisine dua etmesi karşılığında para verebiliyor. Dünyanın en zenginleri arasında bu inanışta olanlar var. Freddy Mercury de bunlardan birisiymiş.
–Yanar Dağ
Yanar Dağ, tam havanın serinlediği ana denk gelip içimizi ısıttı. Dünyada bunun gibi 4 nokta varmış.
Birisi burası, diğeri Türkiye Çıralı, üçüncüsü Yellowstone Amerika, sonuncusu Türkmenistan Gate of Hell, fakat sonuncusu insan yapımıymış.
–Haydar Aliyev Merkezi
Son durağımız Haydar Aliyev Kültür Merkezi. Vardığımızda saat 16:30, hava soğumaya, rüzgar savurmaya başlamış ve inanılmaz bir sis çökmüştü. Muhteşem bina sisler arasında daha da bir büyülü gözüküyordu.
Önündeki alana yerleştirilmiş enstelasyonlar ve heykellerle birlikte bir modern sanat bahçesine dönüşmüş. Merkezin önündeki devasa yeşil alanda dev bir I Louvre Bakü yazısı bulunuyor. Gezdiğimiz diğer 4 bölgenin aksine burası aslında Bakü içinde bir yer ama tam şehir merkezi olmadığı için gezinin kapsamına alınmış.
Samir sohbetimiz esnasında Azeri’lerin çok nüktedan olduğunu ve kendileri ile dalga geçebildiklerini söyledi. Bu nedenle de çok sakin olduklarını ve ülkelerinde suç oranının oldukça düşük olduğunu söyledi. Suç konusunda Gürcistan’ın biraz daha yolunun olduğunu ekledi. Önümüzdeki ay oraya gideceğimi öğrenince Tiflis’in çok güzel, yeşil bir şehir olduğunu belirtti.
Burada dil ile ilgili hoşuma giden sözcüklerden birisi ” kapalı” yerine ” bağlı”, ” girmek” yerine “geçmek” demeleri.
-Nevruz Festivali
Bakü’deki ilk günüm olan 19 Mart ikindi saatlerinde, kaldığım Hostel’in hemen karşısındaki sahil şeridinde kutlamalar başlamıştı bile.
Ülkede nevruz kutlamaları 9 gün boyunca sürüyor ve bu süre boyunca da tatil ilan ediliyor. İran’da ise 13 gün tatil varmış. Gerçi orada Azerbaycan gibi coşkuyla kutlanmıyor, sadece aile içinde kutlanıyormuş.
Sokakta tanıştığım hemen herkes ya Türkiye’de çalışmış ya da çalışan bir aile ferdi var.
Sokaklarda farklı noktalarda temsili yapılmış Nevruz ateşi enstelasyonları var ve vatandaşlar da sürekli buralarda fotoğraf çektiriyor.
Akşam öyle bir havai fişek gösterisi oldu ki sanırsınız Sydney’de yılbaşı kutlaması. O derece gösterişli. Gerçekten de muhteşem bir zamanda gelmişim.
20 Mart akşamı saat 20:15’te ise onların yılbaşısı başladı. Şehir merkezindeki Fıskiye Meydanı’ndaki festival alanında şarkılar, danslar gece boyunca ve kaldığım süre boyunca sabahları da devam etti. Sadece şehir merkezinde de değil, şehrin farklı alanlarında da paralel kutlamalar vardı.
Köşe Kapı’ya yakın Havuzlu Meydan’da bayram nedeniyle ufak teşhir mekanları hazırlanmış. Tıpkı Noel ya da Ramazan pazarları gibi. Hepsi de çok güzeldi!
Bayram olması nedeniyle ise bazı mağazalar kapalı. Döviz bürolarının bile hepsi açık değil.
21 Mart’ta sabah meydanda saat 11:00 gibi Novruz programı başladı ve akşama kadar devam etti. 26 Mart’a kadar devam edecekmiş. Önce çiçeklerle süslü elbisesiyle Bahar’ı temsil eden Bahar Kızı geldi ve Bayram’ımızı kutladı. Sunucu kız ve genç çok tatlı, şakalaşacak sunuyorlar akışı. Programda kimler yok ki. Sanki bir 23 Nisan, 19 Mayıs havası da var. Çocuklar, gençler, halk oyunları, rondlar… Tarkan’ı andıran geçler, Christina Augilara havasında kızlar… Saz heyeti, folklör…
Özetle nevruz zamanı Azerbaycan’da önünüz ardınız sağınız solunuz hep festival tadında.
-Bakü Şehir Keşfi
Bakü deyince en başta şehrin Sultan Ahmet’i gibi olan İçeri Şeher çok güzel ve keyifli.
İçeri Şeher’i öyle bir gezdim ki neredeyse tüm sokaklarıyla.
Burada çok iyi kaçmaca, kovalamaca, saklanma filmi çekilir. Sokaklar labirent gibi ve çok güzel.
Sahil şeridi ise büyüleyici.
Hem güzel bir yürüyüş, hem şehir keşfi hem de sokaklara taşmış her yaştan Azerilerle tanışmak için doğru adres.
Nizam Caddesi ise bir tür İstiklal, Nişantaşı, Bağdat Caddesi karışımı.
Alev Kuleleri ise üzerindeki ışık oyunları ile özellikle gece izlemesi çok keyifli.
Eurovision Şarkı Yarışması’nın düzenlendiği Billur Saray Konser Salonu upuzun sahil şeridinin bir ucunda olsa da gitmeye değer.
Azerbaycan’da dikkatimi çeken bir şey var. O da yürüyen merdivenleri ters. Hani trafik sağdan işler diye yaya trafiği ve merdivenleri de öyle yerleşiktir ya burada tersi. O nedenle özellikle yürüyen merdivenlerde ilk bir kaç girişimde alışkanlıktan ters yöne girip sonra olayı kavrayıp hemen yer değiştiriyorsunuz.
Üç günün rüzgarı, soğuğu, yağmurunun ardından son gün gerçekten bahar geldi.
Son gün erken saatte tekrar festival alanına gittim. Tek tük insanlar vardı. Qutab hazırlayan gözel bayanların😊 yanına gittim ve günün ilk otlu yani terevezli qutabını ben sipariş ettim. Nizami Caddesi’nden geldiğim yol boyunca seher vaktinin en güzel ışığında üç gündür defalarca geçtiğim yollar daha bir güzel gözüktü gözüme.
Artık altıncı hislerimin olduğuna kanaat getirdim, özellikle de konu seyahat olunca. Burnum gidilecek yerin en özel vakitlerini kokluyor. Buraya da bundan daha mükemmel bir vakitte gelemezdim doğrusu. Haydi Nevruzu zaten kafaya koymuştum da başlangıcı pazartesi olarak seçmem de ayrı bir maharet olmuş. İlk gün coşkusunu özünden yakalamış oldum.
-Sinema
Gittiğim ülkelerde vakit olursa sinemaya gitmeyi çok seviyorum. Burada her gün 1 film izleme fırsatım oldu. Sinema hem dili takip etmek hem de halkı gözlemlemek açısından hoşuma giden bir aktivite. İlk filmim Bir Yalanın Hikayesi adlı Hangover çakması bir Azerbaycan filmi idi. Ben çok gülmedim ama salondaki az sayıdaki seyirci çok kahkaha attı.
Türkiye ile aynı hafta Düğüm Salonu filminin burada da vizyona girmiş olmasına hem şaşırdım hem de sevindim. Bilet fiyatı 9 AZN. Patlamış mısır ise 50 qepik.
Park Bulvar sinemalarında Liam Neeson’ın vizyondayken gitmek isteyip kaçırdığım The Commuter isimli filmini izledim. Nedeni ise Rusça olup Azeri alt yazı ile yayınlanmasıydı ve salon neredeyse doluydu. Hem de 15:00 seansında. Fiyatı 5 AZN.
Buradayken bir Türk filmini Azeri seyirciyle izlemek istedim. Azeri filmi izlediğim sinemada bizde de aynı hafta vizyona giren Düğüm Salonu vardı. Burada ise biri Kayhan diğeri daha bizde bile vizyona gitmemiş Sermiyan Midyat’ın Tut Yüreğimden Anne olmak üzere iki Türk film vardı. Tercihimi Kayhan’dan yana kullandım. Fiyatı 8 Manat. Bu filme yorum yapmayacağım ama Azeri izleyici epey güldü.
Bakü’de Ne Yenilir? Ne İçilir?
Mutfak konusunda Azerbaycan, vejetaryenler için rahat bir ülke değil. Zira neredeyse her şeyin içine et koymayı seviyorlar. Yağ olarak da tereyağı ve hatta kuyruk yağı kullanılıyor.
Mutfaklarında zeytinin ve zeytinyağının pek yeri yokmuş. Bizim ülkemizin yemeklerine benzese de esas Gürcü mutfağına daha çok benziyor.
Şehrin Sultan Ahmet’i olan İçeri Şeher bölgesinin surlarına yakın olan La Fontaine Kafe, daha görür görmez insanda “Oturup şurada bir bardak çay-kahve içmeliyim.” duygusu uyandırıyor. Ben de bu çağrıya dayanamadım ve çay sipariş ettim. Bir de baklava. Bizim baklavamızdan biraz farklı ama lezzetli. Buralarda çay isteyince demlik geliyor. Hem de tek kişiye bile dört kişilik ölçüde. Bu nedenle az çay içecekseniz bardak istediğinizi başta belirtmek gerek ya da birden fazla kişiyseniz bile tek demlik istemek kafi, herkese yeter. Çay 4, baklava 3, %10 servis ücretiyle toplam hesap 7.70 AZN.
Yine İçeri Şeher bölgesinde Şehrli Tandir özellikle akşam yemeği için keyifli bir adres. Yahşi Cazibe dizisinden epey kulak aşinalığım olan Düşbere Çorbası sipariş ettim burada. Fiyat 5 AZN.
Bir tür çiğ börek olan Qutab Tanesi 1 AZN. Etli, otlu ve peynirli olmak üzere çeşitleri var.
Restorandan kalkarken komşu masalardan biri garsona ” Herşey çok datlıydı sağol.” dedi. Bu lafa da bayıldım.
Nevruz gösterilerinin başladığı ilk gece uğrayıp 1 bardak çay içtiğim Rast Cafe, Türk olduğumu öğrenince çayı ikram etmek istediğini söyledi.
Nizam Caddesi boyunca da çok sayıda restoran var.
Bakü’de geç saatlere kadar açık büfe tarzı yerler var ve buralardan gün boyu kahve, çay ve bir tür lokma tatlısı olan ponçik alabilirsiniz. Kahve 1 AZN, çay 50 qepik, ponçik sade 15, çikolatalı 30 qepik.
Nevruz sabahı kahvaltı için tercihim Eski Şeher’deki Mangal oldu. Akşam yemeği yediğim Şehrli Tandir’in hemen yanı. Beni kapıda karşılayıp bayramımı kutladılar. Kahvaltı için seçimim patates, soğan, domates, yumurta ve onların deyimiyle şirin biberle yapılan Terevez Çığırtması. Yanında da çay, bir de pide ekmek, Biri 5 diğerleri 2 ve 1, toplam 8 AZN.
Sokaklarda sıkça rastlanan bir diğer şey ise garip ama sosis: Münih König. Şehrin bir çok noktasında bu sosis arabalarından var. Fiyatı 3.90 AZN.
Diğer günler kahvaltılarımı çok coşkulu ve keyifli bulduğum kutlama meydanında yaptım.
Bir tür çiğ börek olan Qutab kahvaltı için tercihim oldu. Aynen bizdeki gözlemeci teyzeler gibi festival alanında bir grup kadın bunları hazırlıyordu. Etli olanın içinde nar, otlu olanın içinde ise taze kişniş vardı.
Bakü’de en sevdiğim mekanlardan birisi ise Rock House oldu. Yeri de dekoru da çok güzel, ortam sıcak. Çok nefis narlı kokteyller var. Genelde kokteyl çeşitleri 8, kahve 5 AZN.
Bakü’de Ne Alınır?
Hiç aklımda olmamasına rağmen mağazalardaki kıyafetlerin tasarımları ve kumaş renklerine kendimi kaptırdım; dolayısıyla epey bir mağaza ve vitrin turu yaptım. Fiyatlar çok ucuz değil ama tasarım kıyafetlere meraklı kişiler için en azından Window Shopping olarak tavsiye ederim.
Ayrıca Nevruz nedeniyle yapılan vitrin düzenlemelerinin hastası oldum. Benim gibi doğa ve yeşil sevdalısı biri için tam hayallerimi süsleyen, tazelik çağrışımlı dekorlar.
Seyahatlerimin 1 numaralı hatıra eşyası magnet 1.5 AZN.
Eğer Rock House tişört koleksiyonu yapıyorsanız Bakü hatırası alabilirsiniz. Fiyatları 35-40 AZN aralığında.
Azerbaycan’da da tıpkı Ermenistan gibi nar çok seviliyor. Nar şarabı, marmeladı… bir çok ürün var. Azerbaycan’ın kendi üretimi çayı da mevcut.
3 paket Azeri çayı, 1 kavanoz nar marmeladı 7 AZN.
Veda Ederken
4 gün boyunca festival yatıp festival kalktım. Son günün sabahında da festival alanı ziyaretinin ardından hostele dönüp İranlı Araş, resepsiyondaki yahşi gözel göz ve temizlik yapan özü gözel hanımlarla vedalaştım. O gün Hostelde sarı, çekik gözlü, her milletten, United Colors of Benetton tadında 8-10 tane çocuk vardı. Geçmişte oğlum hep Hostel’deki tek çocuk olurdu. Şimdi belli ki daha çok aile çocuklarıyla birlikte Hostelde kalıyor, ne güzel.
Havaalanı otobüsüne giderken cebimde bilet için ayırdığım 1.5 Manat, hatıra para koleksiyonum için 20 qepik ve ihtiyaten 1 Manat kalmıştı. Yolda yardım isteyen birine o 1 Manatı verdim.😊 Otobüse ulaştığımda ise kalkmak üzereydi. Makinadan bir türlü bileti alamadım. Paraları ne kağıt, ne bozuk almadı. Bana yardım edenler, paramı değiştirip kendi daha yeni paralarını kullansalar da işe yaramadı. Bu arada eksik olmasın koca otobüs saati gelmiş ama benim bilet almamı bekliyor. Bunun üzerine yolculardan biri gelip “Ben sizin biletinizi vereyim müsaade ederseniz, fazla beklemeyelim ” dedi. Ben de elimdeki nakit 1.5’u uzattım. O almamakta ısrar etti ben de vermekte. Sonuçta zorla 1 Manat verdim. Meğerse bilet aslında 1.3 manatmış. 0.2’yi kart için vermişim ilk başta. Allah razı olsun o beyefendiden. Bakü’de de Hızır yetişti. 😊
Pasaport kontrolü sonrası geçilen alanda hindistan cevizi formundaki kafelere ve genel olarak havaalanı mimarisine bayıldım. Bugüne kadar gördüğüm en muhteşem ve rahat tasarımlardan birisi. Hem çok doğal hem sade hem de estetik.
Kitapçı formunda dekoru olan birini seçip oturdum, bir kahve söyledim. (5 Manat) Bu harika seyahatin veda kahvesi. Giderayak bir mağazadan 7 €’ya nar şarabı aldım.
Azerbaycan; kanımca ne zaman gidilse gideni canı gönülden bağrına basacak ve sonuçta da mutlu mesut uğurlayacak bir ülke. Hele de benim gibi bereketle yoğrulmuş nevruz zamanı gidilirse…
Yorumlar (4)
Tulay Hanim dort dortluk bir gezi yazisi nasil olur diye soranlar sizin yazi ve fotograflarinizi ornek almali.Hem yararli hem de bireysel izlenim ve anilarla zenginlesmis.Ellerinize saglik. Ozellikle gazetelerin turizm eklerinin ya da bizzat gezi doga turizm dergilerinin en kizdigim yani anlatilan ilginc seyler hakkinda fikir verecek makul boyutlarda bir kac resim yerine anlamsiz tek ya da iki resmin poster boyutuyla sayfalari yemesi.3 dal bilgi icin neredeyse 20 tl istemeleri. Fotograf dergisi satmiyorlar oysa.
Aliyev Kultur Merkezi ni bir belgeselde gormustum cok carpiciydi.Onu ve diger her seyi eminim yerinde gormek cok guzeldir.
Bir de size yakin kultur ve cografyalara yolculugun ayri bir tadi olmali.Bir Tunus seyahatinde sizi Turk oldugunuz icin sevgiyle karsilayan insanlar bunun ne kadar onemli oldugunu ogretmisti bana. Bati cenahina yapilan cogu gezide medeniyet (!)zoruna ve gocmen olmadiginiz surece gizlenen onyargilariyla gosterilen ticari nezaketle kiyaslayinca…
Çok teşekkür ederim. Malum maaşlı bir çalışan olarak zaman ve para kısıtlı olunca az zamanda çok işler başarmaya çalışmak gerekiyor. Naçizane, aynı bölgeye gideceklere Amerika’nın yeniden keşfi olmasın diye her seyahatimde böyle dip bucak notlar alıyorum. Bu gözle görüp okumanız beni çok memnun etti.
Seyahatleri güzel yapan mekanlardan ziyade insanlar. Gittiğiniz şehir ve ülkede candan insanlarla tanışmak seyahat zevkine zirve yaptırıyor.
Keyifli okumalar ve geziler dilerim. Sağlıcakla kalın.
sayen de Bakü yü gezmiş oldum, gözlerine,kalemine gönlüne diline sağlık..slm.
Ne mutlu bana