Bugünkü durağımız Afrika’nın En Gelişmiş Şehri Johannesburg (Jo’burg). Güney Afrika Cumhuriyeti (GAC)’nin kuzeydoğu bölümünde yer alan şehir 4.5 milyon nüfusuyla kıtada da Kahire ve Lagos’un ardından en kalabalık nüfusu barındırıyor.
Şehir, 1,644 km2‘lik yüzey alanı ile oldukça geniş bir alana yayılmış durumda. Bu nedenle de nüfus yoğunluğu sadece 2,700/km2 ve bu haliyle Dünya’nın en büyük 50 metropolitan şehri içinde yer alıyor.
1886 yılında kurulan Johannesburg; bugünkü gelişmişliğine altın ve gümüş ticareti ile ulaşmış. Bu sektörlerde hala Dünya’da önemli bir yere sahip.
Malesef aynı Johannesburg Dünya’da Uçurumlar Başkenti olarak da kabul ediliyor. Ülkedeki siyahla beyazı, zenginlikle fakirliği ve farklı kültürlerden insanların Afrika mozaiğinde nasıl yaşadığını en iyi anlatan bazen çok gelişmiş bazen de ilkel ama dinamik ve görülesi bir metropol özelliğine sahip.
Çok sempatik ve sıcak insanları görebileceğiniz Johannesburg şehrinde, Türkiye özellikle ülkemizde dönem dönem oynayan Güney Afrikalı futbolcular ile tüm marketlerde kendine yer bulan rakı ve lokum nedeniyle tanınıyor ve seviliyor.
Afrika’nın İncisi GAC
GAC, 35 milyonluk bir ülke ve yaklaşık %70’i siyahilerden oluşuyor.
Afrika’nın en endüstrileşmiş ve en zengin ülkesi. Dünya’nın ise en büyük altın üreticisi.
GAC, Para birimi Güney Afrika Randisi (ZAR). 1 ZAR=0,39 ₺
İklim ılıman ve genelde bir bahar havası yaşanıyor.
GAC ile Türkiye’nin saat farkı -1 ve THY ile yaklaşık 10 saatlik direkt bir seferle Johannesburg’a uçabiliyorsunuz.
Johannesburg Uluslararası Havaalanı, ülke içi ve ülke dışı taşımacılıkta Afrika’nın en yoğun ve en kapasiteli havayolu hizmetini veriyor. Bununla birlikte ülkede kusursuz işleyen bir havayolu ve demiryolu sistemi mevcut.
Ülkeyi sırasıyla en çok İngilizler, Amerikalılar, Alman ve Fransızlar ziyaret ediyor. Türk vatandaşları ise GAC’ne vizesiz girebiliyor.
Güney Afrika mutfağında Afrika yerli mutfağı ile Hollanda ve Alman yemek kültüründen esintiler görmek mümkün.
Sıtma için aşı olup gittiğim şehirde İngilizce ve Afrikaans dillerinin konuşulduğu söylense de turistik bir gezide Afrikaans dili ile neredeyse hiç karşılaşmıyorsunuz.
Johannesburg Gezisi
Aykırılıklar Başkenti: Dinamik Johannesburg
1990’ların sonunda gittiğim ancak aldığım haberlerle pek bir şeyin değişmediğini öğrendiğim gökdelenler şehrinde bir an kendinizi New York‘ta gökdelenlerin arasında; sonra bir anda 3 milyon siyahinin barakalarda yaşadığı ve adeta kabile hayatı ilkelliğindeki Soweto banliyösünde buluyorsunuz.
Johannesburg’un O.R Tambo Havaalanı; şehrin içinde, ilk anlarda sanki Afrika’da değil de Londra’ya inmişsiniz izlenimini yaşıyorsunuz. Birkaç dakikalık yolculuktan sonra gökdelenlerin ve yeşillikler içindeki ağaçların kenarındaki yollardan şehir merkezine ulaşıyorsunuz.
Johannesburg şehir merkezinde dolaşırken gökdelenler, geniş caddeler, parklar, alışveriş merkezleriyle kendinizi zenginliğin ve refahın içinde buluyorsunuz. Şehir içi ABD’deki ve Avrupa’daki büyük metropollerden farksız.
Ancak, şehirden biraz çıkıp Soweto Banliyosüne ulaştığınızda 4 tarafı barakadan oluşan küçücük evler ilkel yaşam koşulları ve fakirliğe tanık olup siyah ve beyaz toplumlar arasındaki uçuruma tanık oluyorsunuz.
Bu uçurumu daha derinden görebilmeniz için Constitution Hill’deki Apartheid Müzesi’ni gezmenizi tavsiye ederim. Johannesburg’da geçmişte yaşanmış dram ve haksızlıklar Constitution Hill’deki Apartheid Müzesi’nde sergileniyor.
Alışveriş için ise Sandton City AVM, Restaurant olarak otantik Afrika yemekleri İçin Moyo’s ve eğlenmek için Roxy’s Rhytem Bar’ı tavsiye ederim.
Sandton City AVM’de Keyifli Bir Gün
Johannesburg şehir merkezi keyifli, gündüzleri özellikle 290 mağazanın bulunduğu ve fiyatlarının nispeten Türkiye’ye göre uygun olduğu Sandton City AVM’de, alışveriş yaparken birçok keyifli etkinliğe de rastlamanız mümkün.
AVM’nin İç Avlusu Plaj Voleybol Turnuvaları ve Sergilerde yapılan Etkinlik Alanı. Buraya dökülen kumda gerçekleştirilen plaj voleybolu ve sokak basketbolu turnuvaları bunlardan bazıları.
Sandton City AVM’de restoranlar, uygun fiyatlı ve kaliteli. Akşam yemekleri için ilk alternatif ise eğer et yemeklerine meraklıysanız en iyi yerdesiniz demektir; çünkü timsahtan gergedana danadan aslan etine kadar her eti bulabileceğiniz restoranlar mevcut. Ancak ben standart bir Türk gibi hep muhafazakar davranıp bir İtalya’nın sahibi olduğu Sandton City’deki pizzacıyı tercih ettim.
Akşam yemeklerinden sonra ise şehir merkezindeki lüks otellerdeki barlar, gece kulüpleri ve AVM’lerdeki Pub’lar çok keyifli; ancak benim tercihim Sandton City’nin karşısında bulunan Hilton Oteli’nde ki Rum Tavernası oldu. Gerçekten çok eğlenceli ve Afrika’nın en güneyinde tavernada sirtaki ve tabak kırmak ilginç bir deneyim oluyor.
Aman dikkat Johannesburg’un genelinde insanlar dost canlısı olsa da beyazlar için geceleri ıssız yerlerde yürümek çok tehlikeli. Bu arada siyahi kadınlar beyaz turist erkekleri çok beğeniyor. Hatta Mc Donalds’ta yemek siparişi verdiğim siyahi kadının ilk sözleri “Mesaim 19:00’da bitiyor kapıda buluşalım.” oldu ancak buluşmadık!
Bir eğlence parkı olan Gold Reef City’de eskiden çalışan bir altın madenini gezmek ve 365 türden 2.070 hayvanın yaşadığı Johannesburg Hayvanat Bahçesi’ni gezmekte kolay yaşanacak tecrübeler değil.
İnanılmaz Bir Dünya: Kruger Ulusal Parkı
Kruger Ulusal Parkı, 600.000 dekarlık kırsal alanı ile Afrika’nın en büyük doğal yaşam parklarından biri.
1898 yılında Güney Afrika’nın kurucusu Hollandalılar’ın o dönemki lideri Paul Kruger tarafından kurulmuş.
Kruger Ulusal Parkı’nın Skukuza Kampı’nda çıktığım fotoğraf safarisi 3 gün sürdü; öncelikle şunu belirtmeliyim safaride her yer aslan, fil ve zürafa kaynamıyor.
Ormanın içindeki safari yollarında otobüs ya da korunaklı arazi aracıyla gezerken en çok antiloplara ve sırtlanlara rastlıyorsunuz ama ikisini de tabii ki yan yana görmek pek mümkün değil; safaride gördüğünüz filler ise sirkteki fillerden çok farklı, filler gerçekten vahşi ve araçlara saldırabiliyorlar. Bir fil bizim aracımıza saldırmak istedi, yetişemeyince bütün gücüyle bir ağaca tosladı ve ağacı yıkmaya çalıştı.
Kruger Ulusal Parkı’nda şansınız varsa aslan görebilirsiniz ya da özel bir aslan safarisine katılıp erkenden aslanların ve daha vahşi hayvanların yaşadığı daha vahşi yerlere gitmelisiniz. Ben aslan görmedim! Ancak yerel bir mağaza da içi doldurulmuş bir aslan 10.000 $ bir bedelle satılıyordu. Yine de kendi adına evimin başköşesinde bir aslan istediğimi de sanmıyorum.
Skukuza Kampı ormanın tam ortasında etrafı vahşi hayvanların girmemesi için elektrikli tellerle kapatılmış ve yerel Afrika evlerinin modelinize edilmiş bir safari kampı.
Kamp çok güzel ve heyecan verici olsa da ben ve tüm misafirlerin aklında gece kalacağımız bungalovlara giderken ya çitleri aşabilen bir aslan karşımıza çıkarsa ne yapacağımız düşüncesinden de bir an bile sıyrılamıyoruz ama bugüne kadar burada böyle sıkıntılı bir durum hiç yaşanmamış.
Bu arada birlikte seyahate gittiğimiz gruptan bir hanım arkadaşımızın kampta telefonu çaldı, arayan İstanbul’dan bir kadın arkadaşıydı. Bizimkine nerede olduğunu sordu, o da direkt olarak “Skukuza’dayım” dedi. Arkadaşı inatla Skukuza’nın Etiler’de bir bar olduğunu ve hemen geleceğini söylese de İstanbul’daki arkadaşa Skukuza’nın neresi olduğunu anlatmak uzun zamanımızı aldı.
Hemen hemen tüm safari kamplarında gerçek olduğu bilinilmeyen bir hikaye anlatılır ki bu hikaye haliyle Kruger Ulusal Parkı’nda da bolca anlatılıyor. Hikayeye geçmeden önce hikayenin amacı turistlerin daha kaliteli resim çekebilmek için safari aracından inmemeleri; birkaç hafta önce aslan gören bir Japon daha kaliteli bir fotoğraf çekebilmek için araçtan inmiş ve aslan da onu yemiş! Aynı yere sonradan giden arkadaşlarımdan da aldığım habere göre hiçbir yeri değiştirilmeden aynı hikaye anlatılmakta.
Çılgın ve Eğlenceli Bir Vaha:Suncity
Johannesburg’a arabayla 2,5 saatlik mesafede bulunan Suncity Eğlence Şehri, Afrika’nın Las Vegas’ı olarak biliniyor. Muhteşem lükse sahip ki 3 dev 5 yıldızlı otelden oluşan bir hayal şehri!
Filli Köprü, muhteşem sanat eserlerinden oluşan oteller, yapay dalgalı dev havuzlar, sonu görünmeyen kumarhanelerle Suncity bu unvanını kesinlikle hak ediyor.
En ucuz odanın geceliği 400 $ civarında. Oteler arası ulaşım ücretsiz ve otobüsler ya da golf arabalarıyla yapılıyor.
Bu arada 1997 yılında hayatımda ilk defa dev bir dalgalı havuzu Suncity’de görmüş ve uzun süre hayranlıkla seyretmiştim.
Güney Afrikalılar biz Türkleri çok seviyor ve ilgi duyuyor ancak mesafemiz o kadar uzak ve ülkemiz hakkında o kadar öğrenmeye açlar ki; Türkiye hakkına ne anlatırsanız akıllarında o kalıyor. Gittiğim yıl tanıştığım tüm Güney Afrikalılara, Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olduğunu anlattım ve takımımıza oralarda çok sayıda taraftar kazandırdım, keşkeJ
Çok uzak ve pahalı da olsa Johannesburg ve çevresi mutlaka yaşanılması gereken çok özel bir tatil deneyimi ve bu müthiş deneyime keyifle 7 gün ayırabilirsiniz. Yeni yazılarda görüşmek üzere…