Ne güzel söylemiş Albert Einstain ‘Yolculuk etmeyi seviyorum ama varmaktan nefret ederim.’
Bu yüzden hiç bitmez gezmek istediğimiz yerler. Mesafe önemini kaybeder, uzakları yakın ederiz.
Yeni yerler, yeni insanlar, yeni hikayeler ve bitmeyen keşfetme isteği.
Haritada başlayan yolculuğumuz aynı zamanda kendi içimize gidilen bir yol olur.
Nasıl bir heyecandır o yollar, tarifi olmayan. Farklı ve yeni olanı keşfederken her kişiyi ‘İNSAN’ olarak görürüz. Ötekileştirmek yerine benimseriz, olduğu gibi kabul ederiz tüm insanları. Tüm kalıplarımızdan sıyrılıp dünyalı oluruz çünkü.
Dönüşlerimizi düşünün ve bize kattıklarını. Oluşan farkındalığı, hoşgörüyü, korkularımızı, yıkılan önyargımızı, an da kalkışımız ve keyfini çıkarışımız.
Sizinde seyahatler çekiyor mu içiniz benim gibi?
Gezgin ruhlar dışında bir çoğumuz yoğun bir tempoda hayatımıza devam ederken küçük bir mola diyoruz seyahatlerimizle.
İşimizden, kalabalıktan veya hayatımızdan bunaldığımızda ufak bir seyahatle ödüllendiriyoruz kendimizi.
Yine bu yoğun yaşam temposunda ailemiz ile kaliteli zaman geçiremediğimizde güzel bir fırsat olur ailece yapılan geziler.
Şimdi küçük bir mola diyoruz!!!
Sadece ülkemiz değil, dünyanın kabusu olan CORONA (Covid-19) bu keyifli seyahatlerimize tüm dünyada zorunlu ara vermemizi istiyor.
Sizlere Corona’yı anlatmayacağım, Uzmanları her kanaldan bunu yapıyor zaten.
Sabah uyandığımda telefonumdan gündemimize baktım. Güne kötü bir başlangıçtı kabul ediyorum ama gelişmeleri de merak etmeden duramıyorum.
#evdekal hashtag i yaygındı ve bir çok kişinin zorlandığını, şikâyetçi olduğunu üzülerek okudum.
Evde kalmamız bu kadar mı zor? diye düşünmeden edemedim.
Yoğun hayat temposu içinde bir çoğumuz özene bezene dekore ettiğimiz evimizin keyfini çıkaramıyoruz malesef. Evini otel gibi kullanan bir çok tanıdığım var. İş yerinde evinden daha fazla vakit geçiren dostlarımın olduğu gibi. Yaşam alanları iş yerleri olmuş durumda.
Biraz Polyanna yönüm fazla kabul ediyorum. Ama şikayet eden, sinirlenen, mutsuz insanları görünce üzülüyorum. Malesef en büyük kötülüğü kendilerine yaptıklarının farkında olmuyorlar bu negatif duygularla.
Diyorum ki içimizdeki Polyanna’yı dışarı çıkarsak, evimizde ailemizle kaliteli zaman geçirerek #evdekal ı fırsat olarak görsek nasıl olur?
Kurallara uymayan bir toplumuz ve çoğumuzun iç sesi ‘Kurallar çiğnemek içindir’ diye bağırıyor. Ama sağlığımız için bunu yapmalıyız
Geçecek bu günler, umut ve sabırla #evdekal mücadelemizin sonunda tüm dünya ‘ÇOK ŞÜKÜR diyeceğiz.
Yeterki sakin kalmayı başaralım. Bu süreçte en güzel terapi kitaplarımız olabilir. Koltuğumuzdan kitaplığımıza kısa bir gezi planlayabiliriz. Ama oradan elimize aldığımız bir kitap bize bilmediğimiz zamanın ve dünyanın kapılarını açar.
Evde sıkılan çocuklarımız için Mustafa Orakçı’nın ‘Levent, Türkiye’yi Geziyorum’ setini tavsiye ediyorum. Hatta ben dahil bir çok yetişkin arkadaşım çocuk kitapları okumayı seviyoruz. Sizde seviyorsanız keyif alacağınız garanti.
Öğretici bir seri, ülkemizdeki güzellikleri sıkmadan eğlenceli bir şekilde öğretiyor. Güvenerek verebilirsiniz çocuklarınıza.
Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı? Bir yandan okuyup bir yandan gezmeye ne dersiniz o zaman size ‘İlber Ortaylı Seyehatnamesi’ni tavsiye edebilirim.
Birde ‘Bir Ömür Nasıl Yaşanır’ İlber hocamın özel kitapları arasında bence.
Fenomen kitaplar arasında yerini alan Mehmet Genç’in ‘Rotasız Seyyah’ kitabı da #evdekal günlerimize renk katabilir.
Tabii yine favorim olan Benian Çulhaoğlu’nun ‘Yalnız Seyahat Etmenin Dayanılmaz Hafifliği’ tavsiyelerim arasında.
Jules Verne’nin ’80 Günde Parasız Devrialem’ kitabını okuma kitaplarımıza ekleyebiliriz.
Biraz klasik diyorsanız, ‘Evliya Çelebinin Seyahatnamesi’ diyorum. Bir çoğunuz mutlaka okumuşsunuzdur ama zengin içerikli kitapların tekrarı güzel olur diye düşündüm. Her gezimi sosyal medyaya mutlaka taşırım ve peş peşe yaptığım gezilerimde arkadaşlarım bana -Evliya Çelebi gibisin diye takıldıkları için daha bir özel oldu bu seyahatnameler bende.
Elbet özgürce gezeceğimiz günlere kavuşacağız. Bu süreci kendimizi yıpratmadan geçirmemiz önemli.
Hayat evimizde de güzel ve kitaplarla daha da güzel.
Bol kitaplı, bol seyahatli güzel günlere… Sevgiler…
Mart 2020