Gezimize Kamboçya’nın Başkenti Phnom Penh ile devam ediyoruz. Ancak yazıma başlamadan bir gerçeğe de dikkat çekmek istiyorum.
Dünyanın #evdekal döneminden geçtiği bu olağanüstü günlerde, sokağa çıkmak bile bir tür seyahat😊 oldu bizler için.
Hal böyle olunca, vakti zamanında yaptığım seyahatler adeta bir uzay yolculuğu mertebesine taşındı.
2009 yılı sömestir tatilinde gerçekleştirdiğimiz Tayland-Kamboçya-Vietnam-Laos seyahati de bunlardan biri.
Eşim, 7 yaşındaki oğlum ve bir arkadaşımızla çıktığım ve tüm programının ev yapımı😊 olduğu seyahatin ilk iki adımını önceki haftalarda paylaşmıştım.
Aşağıda gün be gün dökümü yer alan programda, 1 ila 3. gün arasını “Başkent Bangkok’tan Kamboçya Sınırına Tayland” ve 3 ila 5. gün arasını “Yaşarken Yapılacaklar Listesi’ndeki Angkor Wat” başlıklı yazılarımda bulabilirsiniz.
Şimdi ise sıra 5 ve 6. günde.
Tayland’dan giriş yaptığımız Kamboçya’da, muhteşem Angkor Wat’ı ve yanıbaşındaki dünya güzeli Seam Reap şehrini ziyaret ettikten sonra başkent Phnom Penh’e gidiyoruz. Sizin de bu ismi duyunca aklınıza Oscar ödüllü oyuncu Sean Penn geliyor mu😊 Phnom Penh, 3 nehir; Mekong, Bassac ve Tonle Sap ile kutsanan, oldukça hareketli bir şehir.
Seyahat Programı
- Gün, 23 Ocak Cuma : Türkiye İstanbul –Tayland Bangkok(uçak)
- Bangkok -Aran (Taksi)
- Tayland Aran – Kamboçya Siem Reap (tuktukla sınır – sınırdan Taksi)
- Siem Reap -Angkor Wat ( tuk tuk )
- Siem Reap – Phnom Penh( otobüs)
- Phnom Penh- Vietnam Ho Chi Minh City (otobüs)
- Ho Chi Minh City(Saigon) -Mekong Deltası (otobüs, tekne)
- Ho Chi Minh City -Hanoi (uçak)
- Hanoi- Halong Bay (otobüs, tekne )
- Halong Bay-Hanoi ( tekne, otobüs )
- Hanoi
- Hanoi- Laos Luang Prabang (uçak)
- Luang Prabang
- Luang Prabang-Viantiane (uçak), Viantiane – Tayland sınırı-Bangkok(tren)
- Bangkok
- Bangkok
- Gün, 8 Şubat 2009 Pazar: Bangkok-İstanbul Türkiye (uçak)
Ülke hakkındaki detaylı bilgileri Angkor Wat yazısında vermiştim. Bu nedenle sadece para ve vize konusunu tekrar hatırlatmak isterim.
Döviz İşlemleri
KHR olarak gösterilen Kamboçya Riel’i bol sıfırlı bir kullanıma sahip. 1000 KHR=1,48 TL
Dolar karşısındaki pozisyonu ise 1000 KHR=0,24 $, yani kabaca 1 $=4.000KHR
Vize İşlemleri
E-vize olarak ya da kapıdan alınabilir. Şu anda on-line alındığında 30 $ +7 $ hizmet ücreti alınıyormuş. On-line alındığında, sırada fazla beklemeden geçme avantajı var.
Phnom Penh Gezisi
Seam Reap-Phnom Penh Ulaşım
Seam Reap’ten başkent Phnom Penh’e otobüsle gittik.
Paramount Express Firması’ndan 11.75 $’a (kişi başı) bilet aldık. Otobüsümüzün hareket saati 13:00. Yol 5 saat sürüyor. Tahmini varış saati 18:00.
Biraz rötarla yola koyulduk. Mola yerinde çıtır çerez niyetine satılan eşek arısı, çekirge ve hamam böceği gördük.
Başkente varır varmaz otogardaki Cambodia Express’ten adam başı 13 $ verip ertesi gün saat 14:00 için Vietnam-Saigon (Ho Chi Minh City) biletimizi aldık.
Angkor International Hotel
1 $’a tuk tuk kiralayıp otel aradık. Tayland Aran’daki Mermaid ve Siem Reap’teki Tara Angkor Otellerini seyahat öncesi Internetten bulup ödemesini de kredi kartıyla yapmış fakat Phnom Penh’i açık bırakmıştık. Belki zaman yetmezse Siem Reap’te bir gece fazla kalıp burayı da konaklamadan geçeriz diye düşünmüştük.
Otellerin çoğunun dizildiği nehir kenarında tek bir oda dahi bulamadık. Gerçi nehir kenarı dediğimiz yerlerin hiçbiri de nehri görmüyor. Nehir ile otellerin önünden geçen yol arasına, inşaat alanlarına dikilen türden metal yüksek duvarlar çekilmiş.
Sonunda tuktukçu amcanın tavsiye ettiği Angkor International adında, adı havalı ama kendisi çok ortanın altı bir otelde, geceliği 15 $ olan odalardan 2 tane tuttuk: 306 ve 310.
Otel, “eh işte” tarzında. Beterin beteri vardırı düşündürüyor ama alt tarafı 1 gece ve dayanılır. Özellikle son 2 gecemizi geçirdiğimiz Siem Reap’teki Tara Angkor’un ihtişamını hatırlamazsak o kadar da acıtmıyor. Bazen böyle uçlarda gezen, aristokrat-bitli turist şoku yaşamak da tatilin tadı tuzu olabiliyor. İnsanın perspektifi genişliyor. 😊 Gezilen memleketin her tarafını görüp anlamak mümkün oluyor.
Seyahat tarihimizin Çin Yılbaşısı Tet’e denk gelmesi bu yoğunluğun başlıca sebebi.
Phnom Penh’de Nereleri Gezilir?
Phnom Penh, şehir-varoş arası bir yer. Siem Reap’in o büyülü, estetik, şık ve zarif havası burada yok. Onun yerine daha çok karmaşa, kaos ve James Bond filmlerinde kovalamaca sahnelerini hatırlatan bir egzotiklik var. Bence bu da başka tür bir çekicilik.
Odalarımızın ikisi de otelin koridoruna bakıyor. Dışarıya camımız yok. Sabah uyanınca bizimkiler uyandı mı diye bakmak için çıktığımda koridorun ucundaki cama gidip dışarı baktım ve gördüğüm manzara inanılmazdı.
Adeta gerçeküstü bir görüntü. Film seti sanki. James Bond ya da Görevimiz Tehlike’den bir sahne canlanmış gibi. Ancak bu kadar kaotik bir uzak doğu görüntüsü olabilir.
Siem Reap tam bir turist şehriydi, burası ise realite. Pis, kalabalık, karışık ama yine de güzel.
-Kraliyet Sarayı (Royal Palace) ve Gümüş Pagoda
Kahvaltının ardından yaklaşık 6$ giriş bileti verip Royal Palace’ın ziyarete açık bölümlerini ve Gümüş Pagoda’yı gezdik.
Ziyaret saati 11:00’de bitiyor. Bu nedenle gerek gün gerekse de saat programınızı yaparken gezmek istenen yerlerin hizmet saatlerini önceden araştırmakta fayda var.
Kraliyet Sarayı
Biz yol boyunca Lonely Planet kitabını okuyup bilgi edinmiştik. Bu nedenle zamanımızı gayet güzel ayarladık, her yeri de güzelce gezdik.
Burayı gezerken kollar uzun, bacaklar kapalı olacak. Öyle askılı bluzla kalayım üzerine şal örterim falan yok.
Doğrudan uzun kol. Ben yapayım dedim olmaz dediler. Neyse ki arkadaşımız Metin’in yanında fazla tişört varmış; verdi ama hava o kadar sıcak ki uzun kollu erkek tişörtü içinde çok bunaldım.
Tapınaklar kadar bahçe ve yer yer rastlanan rahipler hoş bir görüntü oluşturuyor.
-Psar Tmei (Pazar)
Saray gezisinin ardından Psar Tmei yani pazara gittik.
Bizim gibi her Allah’ın günü semt pazarları ile donatılmış bir memleketin fertleri için çok cazip değil.
Sadece ortalıkta yemek pişirip yeme kısmı farklı.
-Sorya Alışveriş Merkezi
Pazarı hızlıca turlayıp ardından buranın yegane alışveriş merkezi olan Sorya’ya gittik.
Sonuçta bir ülkenin başkentindeyiz ve hem geleneksel hem de güncel alışveriş mekanlarını görmek hem kültür hem de ticarete dair önemli gözlem şansı demek.
-Tuol Sleng Soykırım Müzesi ve Ölüm Tarlaları
100 yıl Fransız sömürgesi olan Kamboçya, 1953 yılında bağımsızlığını kazanır. Ne yazık ki bağımsızlığın keyfini ve huzurunu çok kısa bir süre tadar. Zira Amerika-Vietnam savaşı bu ülkeyi de menziline alır ve özellikle 1969-1973 yılları arası ülke yoğun bir borbardıman altında kalır. Bu dönemde, Amerika’nın girişimiyle gerçekleşen bir hükumet darbesini fırsat bilip yeni yönetime karşı iç savaş başlatan Kızıl Khmerler ve liderleri Pol Pot sahneye çıkar.
Pol Pot, Fransa’da eğitim görmüş, ülkesine döndükten sonra ise Komünist rejime karşı sempati duymaya başlamış biridir. Pol Pot, insanlığın ancak başa, yani saf çiftçilik ve tarıma dönmesi halinde kurtulacağına inanır. Kapitalizmle ilgili her şeyi reddeder. Halkı şehirlerden tamamıyle köylere göçe zorlar. Parası olan tüm entellektüelleri, meslek sahibi doktor, avukat… işkence eder, öldürür. Hatta entellektüelliği çağrıştırdığı için gözlüklü olanları bile öldürtür.
Pol Pot’un güç sahibi olduğu yaklaşık 4 yıl boyunca ülke nüfusunun yarısı olan 3 milyon insan katledilir. Bu insan aklının sınırlarını zorlayan vahşetin izlerini başkentin yaklaşık 15 km. uzağındaki Ölüm Tarlaları’nda ve belgelerini ise şehrin içindeki Soykırım Müzesi’nde görmek mümkün.
Ben hem kendi adıma hem de oğlumun 7 yaşında olmasını gözeterek ne müzeyi ne de Ölüm Tarlaları’nı görmeyi tercih etmedim. Bu nedenle de şehirdeki ziyaretimiz sadece 1 gün sürdü. Eğer sizler merak eder ve görmek isterseniz bu durumda ilave 1 gün ayırıp hem tarlaları hem de müzeyi ziyaret edebilirsiniz.
Phnom Penh’de Ne yenilir? Ne İçilir?
Angkor Wat yazımda genel bir Kamboçya mutfağı tanıtımı yapmıştım. Seriyi başından takip edenler için ikinci baskı olmasın. Bu nedenle burada sadece Phnom Penh’de kaldığımız süre zarfında nerede ve ne yiyip içtiğimizden bahsedeceğimi.
-Akşam Yemeği
Oteli arzu ettiğimiz gibi bulamadık ya bari yemeği gönlümüzce bir yerde yiyelim dedik ve Lonely Planet’in hararetle tavsiye ettiği Malis Restoran’a gittik. Oğlum Poyraz bu ülkenin yemeklerini çok fazla benimseyemedi. Ben de yol üzerinde Kentucky Fried Chicken’ı görünce hemen taksiyi durdurttum ve oğluma bir tavuk menü aldım. Buralarda ete kıyasla tavuk daha çok seviliyor. Bu nedenle de Mc Donalds ya da Burger King yerine bolca KFC görmek mümkün.
Dolayısıyla Malis’e vardığımızda sadece 3 yetişkin için sipariş verdik. Dekor ve atmosfer gerçekten çok güzel, servis de çok zarif. Poyraz için de servis açıldı ve tavuk menüsü şık tabaklara konuldu.
Etrafta o kadar çok kertenkele var ki! Özellikle de lambaların içinde… İnsan önce lambanın deseni gibi algılıyor ve açıkçası çok da zarif duruyor. Yani hakikaten kertenkele deseni kondursalar şık olurmuş. 😊 Sonra bir oraya bir buraya akarcasına gidiveriyorlar, durumu anlıyorsun. Ben de Poyraz da epey kertenkeleleri izleyip fotoğraf çektik. Metin ve Arkan yemeğin yanında hem kokteyl hem de şarap içince 60 $ hesap ödedik. ( 1 doların 1.5 TL olduğu zamanlar ) Yani kaldığımız otelde 2 gece konaklama parası.
Yemeğin büyüsü otele gelince geçti tabii ki. O zaman da bizimkiler “ Keşke bu parayı yemeğe değil de otele verseydik” diye bir laf ettiler ama buna da şükür. Yine de eğer bir tercih yapmak gerekirse bundan sonra önceliğimiz otel olsun, yemekleri idare ederiz kararı aldık. Bu karar özellikle de konakladığınız yerde duş aldığınız ve yatak örtüsünü kaldırdığınız anda daha da önemli hale geliyor.😊
-Kahvaltı
Kaldığımız otelde fiyata kahvaltı dahil değil. Bir restoranı var aslında. Üstelik epey de bir müşteri trafiği var ama biz yine de daha usturuplu bir yerde kahvaltı edelim istedik. Kraliyet Sarayı tarafına yürürken Corner 33 isimli çok güzel ve temiz bir yer bulduk ve bize o kadar harikulade bir kontinental kahvaltı getirdiler ki! Maşallah, kaldığımız otele kıyasla akşam yemeğimiz de kahvaltımız da çok klas, şık ve temiz mekanlarda yenildi.
-Öğle Yemeği
Şehrin tek alışveriş merkezi olan Sorya’da bulunan The Pizza Com’da yediğim double cheese pizza ile (ki hayatımda yediğim kesinlikle en müthiş lezzetli pizza idi) günlerden beri ilk defa karnım doydu. Yoksa yemek yiyordum da hayati fonksiyonlarım devam etsin diye yaptığım bir şeydi bu.
Her yemeğin ve salatanın içinden kişniş çıktığı için doğru dürüst doyumluk yemek giyememiştim. Bu pizza iyi geldi. (artık kişnişe alıştım ve hatta seviyorum.)
Başkent Phnom Penh’den Vietnam Sınırına Doğru Yol İzlenimleri
Şehir turunun ardından koştur koştur otel, check-out derken bizi otobüse götürecek shuttle’a bindik. Saat 14:00’te Vietnam için yola çıkan otobüsümüzün takip ettiği yol boyunca, kazık üzerine oturtulmuş evler gördük. Bunlardan bir önceki gece Phnom Penh girişinde, nehrin üzerinden geçerken de görmüştüm. Bu evlerin kimisinin elektriği yok ya da kaçak. Tuvaletleri ise seçemedim. Yani zaten kazık üstündeler, avlu diyebileceğim etraflarında da tuvalete benzeteceğim bir yapılanma göremedim. Sadece hepsinin yanında dev küpler var ama tahminince onlar da su biriktirmek için olsa gerek…
Bizi Kamboçya’dan Vietnam’a taşıyacak feribotu beklerken, otobüsün resmi olarak beklediği yerde gittiğimiz tuvalet ise tam anlamıyla “anlatılmaz yaşanır” türünden. Düşünün ki iki ülke arasında uluslararası yolculuk yapan otobüslerin resmi durak yerindesiniz ve lavabosu bile olmayan bir tuvalet var. Daha doğrusu loş ve nemli bir kaç odadan geçerek ulaştığımız tuvaletin evvelinde, o sadece etrafı ve tepesi kapalı olduğu için oda dediğimiz yerlerde de uyuyan kişiler vardı. Tuvaleti kullandığımız için onlara biraz bağış yapabileceğimiz söylendi. Burası bir dinlenme tesisi değil, o kişilerin barınağı ve tuvaletleri ise uluslararası ziyaretçilere açık…
Yanımızda kuru ve ıslak mendil ile susuz el temizlemeye yarayan solüsyonlardan var. Dolayısıyla tedbirimiz nedeniyle işin keyfini çıkarıyor, biraz titiz tipler için kabus gibi algılanabilecek bu garip tuvaleti enteresan bir yer olarak anılarımıza yerleştiriyoruz.
Ve işte sınırdayız.
Goodby Cambodia 🇰🇭
Good evening Vietnam 🇻🇳
Ne muazzam bir ülkedeydik ve ne muazzam yerler gördük, yaşadık. Üstelik yaşamaya da devam edeceğiz. 🙏
Vietnam notları haftaya. 👋
Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim. Profilde kullandığım fotoğrafın çekim mekanı Kamboçya. Çok büyük acıları çok yakın bir tarihte yaşamış bu Dünya güzeli ülke, onu ziyaret eden herkesi “iyi ki geldim” coşkusuyla bağrına basan ve mutlulukla uğurlayan minik bir harikalar diyarı. Phnom Penh ise Kamboçya’yı ayakları yere basan bir şekilde görmek için mükemmel bir adres. Seam Reap ve Phnom Penh. İyi ki gördük. İyi ki!