Bugünkü yazımın konusu Trabzon’da Bilenlerin Müdavim Olduğu Özdil Cazılar Deresi. Ben de burayı Adem Hatipoğlu abim sayesinde keşfettim. Onun sayesinde de bu güzel yeri sizlerle paylaşıyorum.
Bu tesis Karadeniz sahilinde bulunan Yomra ilçesi’ne bağlı olan Özdil Köyü’nde bulunuyor. Özdil Köyü de sahilde değil daha içeride süper bir vadide yer alıyor.
Sisli dağların, yaylaların yüksekliğinde şirin mi şirin bir yer. İnsanlar hayvancılık bir tarafa hem çaydan hem de baldan geçiniyor. Aynı zamanda köy bir fındık ve meyve deposu.
Mis gibi yeşermiş çayı..Oksijen deposu havası doğası, ormanı, sisi, yağmuru, çamuru ve deresi ile oh be diyeceğiniz bir köy.
Dağlarını, sisini, pusunu, havası sert insanları mert olan insanların güler yüzünü görünce ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız..
Teyzelerin babaannelerin evlerine bir de konuk oldunuz mu.. Sizi nasıl ağırlayacaklarını şaşırıp kalacaksınız..Bir kapının önünde durun kapıyı çalın yeterli..
Kendi elleriyle fırında pişirdikleri ekmeği yiyip köye has tereyağın tadını yaydıkları ayranın bardağını içmemek için kendinizi tutacaksınız.. Bitmesin diye…
Benden nacizane bir fikir giderken mutlaka minik hediyeler de götürün yanınızda ki ellerindekini önünüze seren bu iyi insanlara vermek için…
Özdil Cazılar Deresi
İşte bu vadide yer alan kışın ya da yazın ne zaman isterseniz gidebileceğiniz dere kenarına kurulmuş harika bir tesisten bahsediyorum. Mesela ben gittiğimde Aralık ayıydı.
Hem restoran hem de konaklama imkanına sahip.
Özellikle büyük şehirlerde yaşayıp kafamızı dağıtmamız lazım hafta sonu ne yapalım diyenler için harika bir seçenek.
Yazın ortasında bile sıcaktan bunalanlar için oldukça serin.
Burası Yomra İlçe merkezine 17 km, Trabzon merkezine 32 km, Trabzon Havaalanı’na ise sadece yarım saat 27 km uzaklıkta bulunuyor. Eğer araç yoksa Trabzon’da kiralanabilecek bir çok var..
Gidiş güzergahı virajlardan dolayı zor gelebilir ama gittiğinizde karşılaştığınız manzara ve doğa tüm yorgunluğunuzu unutturuyor insana…Otopark sorunu yok.
Eski bakır ibrik, tencere, eski gaz lambası, eski şapka, halı, ip vb. çok güzel bir ortam oluşturulmuş.
Dere sesleri eşliğinde yemeğinizi yiyebiliyorsunuz. Her şey o kadar doğal ki içme suyu bile kaynak suyu.
Yiyecekler lezzetli. Her şey odun ateşinde çömleklerde mis gibi tereyağında pişiyor.
Kışın yazın fark etmez alabalık ya da et yemek istiyorsanız işte tam yeri burası…..
Benim çok sevdiğim güveçte tereyağında alabalık dışında mekana özel bir sos olan domatesli ve soğanlı sosla alabalık seçeneği de mutlaka denenmeli. İkisi de çok güzel.
Ya da hamsili pilav, saç kavurma, mıhlama vb. Karadeniz’e özgü ne varsa zevkle yemenizi tavsiye ederim..
Tatlı olarak ise fındıklı sütlaç tavsiye ediyorum.
Kahvaltısı da bir güzel..Kahvaltıdan sonra o çağlayan derenin sesiyle közde pişen kahveniz ise ayrı bir güzel..
Her şey temiz. Fiyatları da çok uygun. Çalışanlar işini severek yapan yörenin insanları.
Günlerce kalmayı etrafta doğada yürüyüş yapmayı çok isterdim. Zaman dar olunca sadece burayı gezmek nasip oldu..ama yine de çok çok tavsiye ediyor, yolunuzu buraya düşürün diyorum.