- Eski Küçükçekmece Gezisi
- Ihlamur Kasrı
- Pelit Çikolata Müzesi
- Baltalimanı Japon Bahçesi
- Yeşilköy Havacılık Müzesi’nde Bir Gezi
- Kıyıköy’de Bir Gezi
- Rumeli Hisarı Gezisi
- Anadolu Hisarı Gezisi
- Museum of Illusions, Eğlencenin Hiç Bitmediği Bir Yer
- Mamicini Cafe: Bir Kafeden Çok Daha Fazlası
- Prens Adalarının Prensesi Heybeliada
- Vehbi Koç Büyükdere Evi, Nam-ı Diğer Ziyagil Köşkü
- Tevfik Fikret’in Evi Aşiyan Müzesi
- Küçük Dolmabahçe Beylerbeyi Sarayı
- İstanbul Nostaljisi Balat Sokakları
- Dileklerinizin Gerçekleştiği Ayın Biri Kilisesi
- Tüm Lezzetleri ile Koca Bir Tarih Vefa Semti
- Pierre Loti Tepesi
- Çamlıca Kulesi-Avrupa’nın Yeni Eyfel’i
- Sirkeci Tren Garı ve Çevresi
- İstiklal Caddesi’nde Bir Keyif Turu
- İstanbul Oyuncak Müzesi
- Barış Manço Müze Evi
- Esra Vardar Argun’un Heykel Sergisi
- Bir Tarihin İçinde Pera Palas Hotel
- Şekerci Cafer Erol
İstanbul’u gezmeye devam ediyorum, bu hafta her zamankinden farklı bir yerdeydim: Dileklerinizin Gerçekleştiği Ayın Biri Kilisesi.
İstanbul’da 75 civarında Rum kilisesi bulunuyor ki özellikle burası ve Büyükada’da bulunan Aya Yorgi Manastırı en popüler olanları. Popüler olmasındaki en büyük etken dileklerin kabul olmasıymış. Demek ki insanların dilekleri o kadar çokmuş ve kabul görmüş ki fısıltı halinde yayılmış.
Ben de tahmini 14 yıldır merak ediyordum ‘’Dilek Mabedi’’ diye anılan yeri ve bu tarihi denk getirebilmem büyük şans.
Aslında bu gezim tamamen spontan gelişti. Cumartesi günü telefonumun alarmı çaldı ‘’Yarın ayın biri’’ yazıyordu. Aylar öncesinden kurduğum bir alarmdı bu. Pazar boş günüm olduğu için ayın biri olan Pazar gününe ayarlamıştım alarmımı. Tabii ki benimde dileğim var, hepimizin dileği, duası olduğu gibi ve Ayın Biri Kilisesi’ne gelenlerin dilekleri duaları kabul oluyormuş.
Corona’nın yoğun olduğu şu günlerde bir süre gezilere ara vermiştim ama ayın biri beni hemen harekete geçirdi. Uzun zamandır istediğim bir yere gidecek olmanın heyecanı sarmıştı bile.
Adı gibi sadece ayın birinde açık olması uygun zamanımızda gelme olasılığımızı da ortadan kaldırıyor. Peki, ayın biri ritüeli nereden çıkmış diyenlere –Kilisenin o tarihteki bolluğuna ve bereketine inanıldığı için çok eskiden beri böyleymiş, diyebiliyorum.
Ayın Biri Kilisesi Gezisi
Ayın Biri Kilisesi Nerede ve Nasıl Gidilir?
Her zaman olduğu gibi kalkan görevi yapan maskemi kuşandım, silahım olan dezenfektan ve kolonyamla donanıp sabahın erken saatinde düştüm yollara.
Ayın Biri Kilisesi, Fatih ilçesinin Vefa semtimdedir. Asıl adı Vefa Kilisesi, ismini de bulunduğu semtten almış.
Rivayete göre semte de adını İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet veriyor. Dönemin şairi ve müzik adamı Şeyh Ebül Vefa’dan dolayı.
İstanbul Manifaturacılar Çarşısı’ndaki ara sokaktan geçmenizin ardından 50 m ileride Ayın Biri Kilisesi’ni görmeniz mümkündür. Ayın Biri Kilisesi’ne gidiş için en rahat ulaşım aracı otobüs olarak tavsiye ediliyor ki Vefa Otobüs Durağı’nda inmeniz yeterli.
Ayın Biri Kilisesi Rivayeti
Buraya ait çok fazla rivayet var.
Yine rivayete göre kilisenin altındaki ayazma 1080’lere dayanıyor ve İstanbul’un fethi sırasında kilise ile birlikte yok oluyor. 1750 yılında Rum bir aile bu araziyi satın alıyor. Ailenin kızı rüyasında bahçenin altında bir ayazma olduğunu görür ve babasını o ayazmayı bulmaya ikna eder. 1755’te ayazma bulunur ve akan suyun kutsal olduğuna, her derde deva olacağına inandıkları için buraya bir kilise yaparlar ve bu kiliseyi İstanbullu Rumlara bırakırlar.
Ayın Biri Kilisesi
Birkaç kilometre uzunluğundaki giriş kuyruğunu gördüğümde ise çok şaşırdım. Tek erkenci ben değilmişim.
Tabii giriş kuyruğunun uzamasıyla sohbetlerde uzuyor, derinleşiyor. Bursa’dan ya da farklı illerden gelenler, önceden gelip bugün arkadaşlarını getirenler bir yanda, dilenen dilekler, kabul olan dilekler ve dileği gerçekleşenlerin ikramları diğer yanda. Farklı bir atmosferde buldum kendimi.
Birde küçük tezgâhlar bulunuyor kilisenin dışında. İş, aşk, evlilik, para, şans, bebek, sağlık vs bir dolu semboller var, dilekler için. Bunlar dileğin olduğunda suya atman gereken objelermiş. Kilisenin dilek anahtarı değil yani.
Bu arada Yeşilçam’ın ‘’Bayan Bacak’’ lakaplı vamp kadını Serpil Örümcer’i gösteriyor yanımdaki arkadaşım. Satış yaptığı tezgâhta gençlik fotoğrafına baktığımda –Hala çok güzel, derken buluyorum kendimi. Yaşına rağmen alımlı ve güzeldi.
Yavaş ilerleyen kuyrukla tahmini bir saat sonra bahçeye girebiliyoruz. Kilise, mum yakılan bölüm ve ağaçlar, farklı bir havası vardı.
Ağaçların olduğu o avluda insanları izlerken bu kilisenin neden bu kadar çok sevildiğini merak ediyorum. Din, dil, mezhep ayrımı olmadan oluşan bu atmosfer sizi hemen içine alıyor.
Etrafı gözlemlerken Müslüman Müslüman gibi, Hıristiyan Hıristiyan gibi dua ediyor. Burasıda Allah’ın evi sonuçta.
Papaza dua okutan, anahtarı kilisenin duvarlarına süren, açma kapama hareketi yapanlar, içinden geldiği gibi davranıyor herkes.
Girişte iki kapıda açık olduğu için daha rahattık ama alt katta ayazmaya inemedik. Merdivenler dahi tıka basa doluydu. Bu süreçte risk almak istemedik.
Dileklerimiz için anahtar ve mum alıp diğer bölüme geçtik.
Mumlar öyle güzel görünüyor ki, Allah dileklerimizi kabul etsin. Sevdim burayı, o kalabalığına rağmen sakin, huzurlu bir ortam.
Bu kiliseye gidenleri boyunlarında dileklerini temsil eden anahtarlardan tanıyabilirsiniz. –Bu nedir? diye sorarsanız -Söyleyemem, cevabını alırsınız. Dilekler söylenmiyor ama ben anahtarıma bakarken ‘’kaç dileği gerçekleştirip bana geldin’’ diyorum.
İnsanlar burada bir şey istiyor ya da sağlıkları için dua ediyor ve bir anahtar alıyor, dileği gerçekleştiğinde de anahtarı geri getiriyor. Kilise gelen anahtarı yeniden kullanıyor. Kilisenin ayakta tutan dileği kabul olanların yaptığı bağışlarmış.
Sizleri İstanbul’da yine değişik bir yere götürdüğümü düşünüyorum. Yeni yazılarda görüşmek üzere…
İstanbul ile ilgili diğer yazılarımıza buradan bakabilirsiniz.