- Akgöl-İnaltı Mağarası
- Sinop Tarihi Cezaevi Müzesi
- Sinop’ta Ne Yenir? Nerede Yenir?
- İnceburun Deniz Feneri
- Erfelek Şelaleleri
- Hamsilos Koyu: Türkiye’nin Tek Fiyordu
- Akliman, Amazon Kadınlarının Koyu
- Sinop İnceburun Yarımadası
- Sinop Adası Gezisi
- Sinop Plajları ve Beachleri
- Yazın Yaptığımız Sinop Gezisi
Sinop Tarihi Cezaevi Müzesi, Mutlu Şehrin Mutsuzluğu gibi…Türkiye’nin en mutlu şehrinin sembolü bir zamanlar Anadolu’nun Alkatrazı lakabıyla tanınan ve pek çok ünlü siyasi isme ev sahipliği yapması ile ünlenmiş bir yer.
Bugün dinlediğimiz ya da okuduğumuz bir çok ünlü şiir ve şarkı bu duvarların arasında gün sayılırken yazılmış.
Sabahattin Ali, Refik Halit Karay, Mustafa Suphi, Ahmet Bedevi Kuran, Kerim Korcan, Eşber Yağmurdereli, Burhan Felek, Osman Deniz, Osman Cemal Kaygılı, Zekeriya Sertel ve Refi Cevat gibi isimler bu cezaevinin ünlü misafirleri olmuşlar.
Her yıl 500 bin kişi tarafından ziyaret edilen cezaevi şehrin de turizm yönüyle itici gücü haline gelmiş durumda. Çünkü şehre gelip cezaevine gelmeyen yok.
Ben de siz gezginler için söz konusu cezaevi ile ilgili aşağıda işinize yarayabilecek daha detaylı bilgiler vermeye çalışacağım.
Sinop Tarihi Cezaevi Gezisi
Sinop Tarihi Cezaevi Müzesi Ulaşım
Tarihi cezaevi tam kıstak bölgesindeki Kaleyazısı Mahallesi’nde Cumhuriyet Caddesi üzerinde bulunuyor. Bölgede oldukça yoğun trafik olduğundan yaya gelmenizde fayda var.
Adres: Kaleyazısı Mahallesi, Cumhuriyet Cad., 57000, Tel : 03682613023
Sinop Tarihi Cezaevi Müzesi Ziyaret Saatleri ve Giriş Ücreti
Müze yaz dönemi 10:00-18:00, kış dönemi 10:00-16:00 saatleri arasında açık.
Giriş ücreti 12 TL (2020). Müzekart sahipleri bu tesisi bir yıl içinde ücretsiz olarak 2 kez ziyaret edebilir.
Sinop Cezaevi Tarihi
3 yanı denizle çevrili tarihi cezaevi aslen bir kale olarak Helenistik dönemde inşa edilmiş.
Bu nedenle de duvarları kalın ve yüksek. Bu dönemden itibaren tüm medeniyetler kaleyi daha da güçlendirmiş.
Kale aynı zamanda bir tarih müzesi gibi. Mesela bir köşede gördüğüm mancınık gülleleri çok dikkatimi çekti. Daha top yokken özellikle kale kuşatmalarında mancınık kullanılıyormuş. Mancınığı ilk kullanan Yunanlılar. Savaşta ilk kullanan ise B. İskender.
Yine takadan büyük, baş ve kıç tarafı yukarı kalkık bir tür Karadeniz kayığı olan çapara rastladım. Benzeri teknelerin geçmişinin 13 yy.a, Trabzon Rum İmparatorluğu’na kadar uzandığını söyleniyor. Gördüğünüz 12 m boyunda ve 3,5 m enindeki tekne ise elimizde bulunan son orijinal çapar örneğiymiş.
Tekrar tarihe dönelim. 1214 yılında başlayan Selçuklu Dönemi’nden itibaren sefere katılan komutanların katkılarıyla bir iç kale inşa edilmiş. Bu inşaat sırasında da antik dönemden kalan parçalar kullanılmış.
İç kale 11 adet burç ile çevrili. Burçların yüksekliği 22 m ve kalınlıkları 3 m civarında. Söz konusu kale uzun süre tersane olarak da kullanılmış. Yani Sinoplulara göre Selçukluların Anadolu’yu aldıktan sonra ilk defa denize açıldıkları yer Sinop Tarihi Cezaevi.
Osmanlı dönemi boyunca kale hem tersane hem de hapishane kimliğine devam etmiş.
İç kalenin burçları 1568 yılından itibaren zindan haline getirilmiş. O zamandan itibaren Anadolu’da en çok korkulan hapishane olmuş. Çünkü hem en azılı katiller buraya gönderiliyormuş hem de çok iyi korunduğundan kaçabilen yokmuş. Mahkumların 150 200 sene cezaları varmış. Bu nedenle adam öldürmekten çekinmiyorlarmış. Gardiyanları da çok çevik ve dev gibi adamlarmış.
Sinop Tersanesi Osmanlı İmparatorluğu’nun Karadeniz’deki en büyük tersanesiymiş. Rusların Kırım’ı işgali sırasında burada çok yoğun gemi yapılmış.
Sinop baskını ve sonrasında başlayan Kırım Savaşı yenilgiyle sonuçlanınca imzalanan Paris Antlaşması neticesinde Osmanlının Karadeniz’de donanma ve tersane bulundurma hakkı kalmamış. Böyle olunca da II. Abdülhamit tersaneyi 1882 yılında hapishaneye çevirttirmiş.
1939 yılında da çocuk hapishanesi olarak bir bina daha eklenmiş.
Cezaevi, 1999 yılında kapatılarak müzeye çevrilip ziyarete açılmış. O tarihten itibaren de Sinop için bir turizm çekim merkezi olmuş.
Sinop Tarihi Cezaevi Müzesi
Cezaevi, U planlı bir yapı. Binalar kesme taştan yapılmış.
3 bölüme ayrılmış ve her bölümü de yüksek duvarlarla birbirinden ayrılmış.
Tüm cezaevinde 28 koğuş ve birkaç atölye bulunuyor. Biz sadece 2 bölümü ve idari binayı gezdik.
-İdari Bina
Binanın içi bilinen bir devlet dairesi. Esas ilginç olanlar binanın dışarısında.
İdari binanın hemen yanında bir dar ağacı var. Daha önce kullanılıp kullanılmadığından emin değilim. Biliyorsunuz ülkemizde idam 1984 yılında kaldırıldı.
Onun aşağısında da bir dut ağacı ve çok güzel bir hikayesi var.
-Koğuşlar
Genel olarak koğuşlar güzel yerler değil tabii ki. Çünkü buralarda insanın cezasını çekmesi amaçlanmış.
Bu nedenle de çok da hoş görüntülere sahip değiller.
Benim daha çok hayat tecrübesi ile yazılmış duvar sözleri dikkatimi çekti. “Kan kanla değil su ile yıkanır, öç almanın sonu yoktur.” William Shakespeare
Tabii ki pek çok ünlüyü ağırlamış bu koğuşlar ancak Sabahattin Ali’nin Hücresinin öne çıktığını da kabul etmek gerek.
Bu da normal çünkü Sabahattin Ali, dilimizden düşmeyen “Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz”, “Aldırma Gönül”, “Dağlar”, “Çocuklar Gibi”, “Melankoli”, “Aldırma Gönül Aldırma” vb. bestelenen şiirlerini bu cezaevinde yazmış.
Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz, Pardon ve Bizim Hikaye filmleri ile Esir Şehrin Göz Yaşları, Parmaklıklar Ardında ve Tatar Ramazan dizileri burada çekilmiş.
Değerlendirme
Tarihi cezaevi Sinop’un sembolü. Sinop tarihine kale ve tersanesi ile birlikte çok büyük katkı sağlamış Sinop’u bir şehir haline getirmiş.
Bugün ise şehirdeki en önemli turizm cazibesi olarak sizleri bekliyor.
Diğer Sinop yazılarımız için Sinop Gezi Rehberi‘ne, planlamaya yönelik bölge yazılarımız için de Orta Karadeniz Gezi Rehberi‘ne bakmanızı tavsiye ederim. Sağlıcakla Kalın.