- Bodrum Akyarlar Gezisi
- Yazın Yaptığımız Gümüşlük Gezisi
- Gün Batımında Bodrum Değirmenleri
- Tanrıların Tahtı Beşparmak Dağları
- Aşk Adına Kurulan Kent: Stratonikeia
- Cennet Koyu ; Bodrum’un En Güzel Koyu
- Huzuru Bulduğum Yer Akyaka
- Türkbükü, Sosyetenin Gözdesi Televole Kültürünün Merkezi
- Uygarlıklar Başkenti Milas’ta Bir Gezi
- Bir Günlük Dalyan Gezisi
- Aklımda Kalan Bodrum Gezisi
- Hayalet Şehir Kayaköy ve Afkule Manastırı
- Bodrum’un Gizli Cenneti Çökertme
- Bafa Gölü Kıyısında Bir Köy: Kapıkırı
- Likya Yolu’nun Anlatılmazı Kelebekler Vadisi
- Cennetten Bir Köşe Kabak Koyu
- Yamaç Paraşütçülerinin Gözdesi Babadağ
- Adı Üstünde Fethiye Cennet Koyu
- Labraunda Kutsal Alanı
- Alternatif Bir Rota Olarak Girdev Yaylası Gezisi
- Iasos Antik Kenti, Güllük Körfezi’nde Koca Bir Tarih
- Milas’ta İki Çiçek: Biri Çomakdağ Diğeri Etrim
- Karya’da Bir Kış Günü Turu
- Euromos Antik Kenti Gezisi
- Pandemiye Uygun Bungalov Tatili
- Barglos’un Anısı Bargilya Antik Kenti
- Göcek’in Simgesi Yassıca Adaları Turu
- Kleopatra Hamamı Koyu
- Göcek Sıralıbük Koyu
- Göcek Tersane Adası
- Bedri Rahmi Koyu
- Domuz Adası – Simavilerin Özel Mülkü
- Göbün Koyu Gezisi
- Size Özel Göcek Tekne Turu
- Ölüdeniz, Dünya’nın En Güzel Plajı
- Datça Vineyard Gezisi
- Datça Bademleri
- Eski Datça’da Bir Gezi
- Datça’da Ne Yenir? Nerede Yenir?
- Yazın Yaptığımız Ovabükü Gezisi
- Yazın Yaptığımız Palamutbükü Gezisi
- Knidos Antik Kenti Gezisi
- Yazın Yaptığımız Datça Gezisi
- Gökova’daki Cennet Akbük Koyu
- Çınar Beach Club
- Akyaka Kitesurf Kampı
- Akçapınar Gezisi
2006 ve 2011 yıllarında Dünya Seyahat Ödülleri (World Travel Awards)’nin aldığı kararlar ile Ölüdeniz, Dünya’nın En Güzel Plajı seçilmiş. Bu kararlar da neredeyse oy birliği ile alınmış.
Hakkını yemeyelim hala bir çok ajans tarafından bu muhteşem plaj Avrupa’da hatta Dünya’da ilk on plaj arasında gösteriliyor.
Burası ile ilgili hiç unutamadığım bir anım var. Hala yeri geldiğinde genç arkadaşlarıma anlatırım. 90’lı yıllarda arkadaşlarımla birlikte bölgeye bir gezi yapmıştık. Öğrenciyiz. Bütçemiz kıt. Ölüdeniz’de sadece 1 gün kalabileceğiz.
O zamanlar bir Bodrum bir Ölüdeniz Avrupa’da tüm gençlerin hayali. Masum aşkların başlangıç noktası. Her şeyin parayla ölçülmediği, tonlarca paralar dökülüp beachlerde lahmacun yemenin ne olduğu bilinmediği dönem.
Otobüsümüz İstanbul’dan Fethiye’ye öğlen gibi varacaktı ancak aksilik bu ya yolda bozulunca 18:00 gibi vardı. Fethiye’den son minibüse bile zor yetiştik. Tek hedefimiz Ölüdeniz’de denize girmekti. Ancak o gençlik hayalimiz hızla bizden uzaklaşıyordu. Ölüdeniz’e vardığımızda malesef güneş batmak üzereydi. Minibüsten inince en ufak bir tereddüt yaşamadan otele gitmek yerine elimizde bavullarla plaja koşmaya başladık. Kumsala vardığımızda kan ter içindeydik. Bavullarımızı üst üste yığıp hemen oracıkta mayolarımızı giydik ve koşarak kendimizi o muhteşem denize bıraktık.
Saat akşam 20:00’ı çoktan geçmişti. Tek bir günümüz heba olmuştu ama başarmış en azından denize girmiştik. Bu küçük mutluluğumuz sadece 5 dakika sürdü. Bir bekçi gelip sahilden bize el sallayarak acı acı düdüğünü öttürüyordu. Gerçekten anlam veremedik. Yanlış ne yaptık ki…
Sahile doğru yüzüp bekçini yanına geldik. Cümle dahi kuramayan bekçi bize hala anlam veremediğimiz şu cümleleri sarf etti. “Zaat 20:00’dan sonra burada yüsmek yassak“.
Şok olmuştuk. hayallerimizden bugün yaşadıklarımızdan bozulan otobüsten falan bahsettik ama olmadı. Niye orada olduğunu bile anlamadığımız bekçi bizi dinlemedi bile…
Çok üzülerek elimizde bavullarla sırılsıklam kumsalı terk edip otelimizin yolunu tuttuk. Ertesi gün de planlarımız çerçevesinde Ölüdeniz’den ayrıldık. Hayatımızın en kötü günlerinden biriydi. O günü hiç bir zaman unutmadık.
Tam 30 sene sonra tekrar Ölüdeniz’deyim. Bu kadar geç olmamalıydı aslında. İçim biraz acıyor. Değişimi net görebiliyorum ama ağır olur içimden geçeni net söylemek istemiyorum. Genç gezginler için tek söyleyebileceğim malesef çok şey kaçırdığınız. Çünkü Ölüdeniz gerçekten ölmüş.
Bu yazı ile de amacım sadece olabildiğince Ölüdeniz’in bugününü siz gezginlere aktarmak. Umarım beğenirsiniz.
Ölüdeniz Gezisi
Ölüdeniz Nerede
Ölüdeniz; İstanbul’a 811 km, Ankara’ya 640 km ve İzmir’e 350 km uzaklıkta bulunuyor. Kendi arabanızla ya da kiralarsanız Ölüdeniz’e İstanbul’dan 9 saatte, Ankara’dan 8 saatte ve İzmir’den 5 saatte ulaşabilirsiniz.
Eğer otobüs tercih ederseniz bu sürelere en az 2 saat eklemeniz gerekiyor. Ayrıca Ölüdeniz’e direkt otobüs seferi yok. Seferler Fethiye Otogarı’nda son buluyor.
Otogardan Ölüdeniz’e düzenli dolmuş seferleri yapılıyor. 14 km uzaklıktaki otogardan Ölüdeniz’e ortalama 30 dakikada ulaşabilirsiniz.
Bölgesel planlama yaptıysanız başka ama sadece Ölüdeniz’de kalacaksanız buraya ulaşmanın en kolay yolu İstanbul ve Ankara için havayolunu kullanmak. Muğla Dalaman Havalimanı tesise yaklaşık 65 km uzaklıkta bulunuyor. Havalimanına Türkiye’nin tüm büyükşehirlerinden direkt uçuş bulunuyor. Buradan taksi ile Ölüdeniz’e ulaşım bedeli de ortalama 200 TL (2021) civarında.
Biz buraya Polatlı-Eğirdir-Isparta üzerinden Ankara’dan kiraladığımız araba ile geldik. Mesafe 640 km. Normal bir sürüş ile bu mesafeyi 8-9 saatte almak mümkün.
Kendi arabanızla gelirseniz bizim de kaldığımız logun bölgesi otelleri hariç sahil otellerinin hiçbirinde otopark yok. Şansınız varsa ki zor yola park edebilirsiniz ya da günlüğü 40 liradan özel otoparka bırakırsınız.
Ölüdeniz’de Gezilecek Yerler, Yapılacak Aktiviteler
Fethiye İlçemize bağlı bir mahalle statüsünde bulunan Ölüdeniz günümüzde Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinden biri olma özelliğine sahip.
O eski güzelliğinin bence artık yok olsa da bilmeyenler için hala denizi, doğası, kumsalları ve çevresindeki tarihi kalıntıları ile tam bir turizm cenneti kıvamında.
Merkezindeki güzelliklerin yanında batısında bulunan 12 Adalardan doğusunda bulunan Patara Antik Kentine kadar müthiş bir çevre zenginliğine sahip.
Bu nedenle Ölüdeniz’i tanımanın en güzel yolu yapılacak çevre gezileri ve faaliyetler. Ben de bu gezi ve faaliyetleri siz gezginler için biraz linkleri ile birlikte biraz daha detaylı anlatmaya çalışacağım.
-Ölüdeniz Kumburnu Plajı
Kumburnu Plajı, Ölüdeniz’in tamda kendisi. O hepinizin bildiği ince ay şeklindeki fotojenik yarımada.
Biz genel olarak buraya Ölüdeniz derken yabancılar Blue Lagoon diyor. Her yıl güncellenen dünyanın en iyi plajları listelerinde mutlaka yer alıyor.
Tabiatın yeşili, denizin turkuaz tonu ve altın sarısı kumların en güzel buluşma noktası olarak özetlenebilir. Kum tanesine yakın minik taşlarla dolu sahili turkuaz rengini veriyor. Derin mavi suları ise bir efsane.
Malesef bu güzellik artık halkın değil. Etrafı çevrilmiş. Tam bir rant alanına dönüştürülmüş. Ne olduğu belli olmayan bir işletmeye verilmiş. Para makinası olmuş.
İçeri girmek için artık ücret ödemeniz gerekiyor. 2020 fiyatları ile yaya kişi başı 7 TL, eskiden arabaların girişinin bile yasak olduğu yerde şimdi bir otopark yapılmış. Normal otomobil park ücreti tüm gün 25 TL (2020).
İki farklı plajı var. Lagun tarafı yani iç kısım sığ bir denize sahip. Denizi dalgasız. Deniz tabanı kumlu çakıl yok.
Özellikle sabahları ve güneş batarken inanılmaz derecede sakin.
Berrak bir denizi olduğu için deniz gözlüğü ile su altı gözlemleme imkanı da var. Balıkları görüyorsunuz. Burada müzik yayını yok oldukça da sakin.
İsterseniz deniz bisikleti, kano vb. de kiralayıp lagoon içerisinde gezebiliyorsunuz (1 saati 40 TL). Açık deniz tarafı ise daha derin ve daha taşlı. Burada çok yüksek sesli müzik var.
Ilık ve sığ bir denize sahip olması nedeniyle çocuklu aileler tarafından da çok fazla tercih ediliyor. İşletmenin rant hırsı da birleşince plaj oldukça kalabalık oluyor.
Şezlong kiralamak zorunda değilsiniz. Havlunuzu serip denize gire bilirsiniz. Güzel. Tabii ki yer bulabilirsiniz. Malesef şezlongları öyle bir yerleştirmişler ki dışardan baktığınızda plajı bile göremiyorsunuz.
Yarımadanın tamamı şezlonglar ile kaplı, para verip iç içe oturmak istemezseniz iç kısımda ağaçların dibine çimiyorsunuz. 2 şezlong ve 1 şemsiye 45 TL (2020).
Duş kabin wc vs hepsi mevcut. O da tamam. Ancak o kadar kalabalık ki temiz kalması imkansız. Orta düzey diyelim temizlikte öyle otel tuvaleti falan beklemeyin.
Yemek fiyatları biraz yüksek bu durum da burası için oldukça normal (Tost 25 TL, Adana Kebap vs. 50 TL, Dondurma 1 top 5 TL, Bira 25-30 TL (2020)). Şezlonglara servis yok her şey self servis.
Burası da güzel ama fiyatlar yüksek olunca dışarıdan yanında kilim hatta toplu yemek için karpuz bile getirenleri görebiliyorsunuz. Bu görüntüler de buraya yakışmıyor. Turisti bırakın normal insan bile kaçıyor.
Hal böyle olunca da plaj oldukça kalabalık oluyor. Turisti bırakın normal insan bile kaçıyor. Tüm bu nedenlerle temmuz-ağustos aylarında ve bayramlarda buradan uzak durmanızda fayda var.
-Ölüdeniz ve Plajı
Plajı bir bakıma lagünün tamamlayıcısı aslında. Plaj şimdiki Ölüdeniz merkezi boyunca uzanıyor. Yani Ölüdeniz’den ayrı değil tam tersine plaj ile merkez birbirlerini bütünlüyorlar.
Plaj oldukça uzun. Plaja paralel olarak da sahil yolu devam ediyor. Oldukça hareketli bir sahil diyebilirim. Sahil boyunca lüks restoran ve kafeler var.
Denizin rengi muhteşem, sahili kum, denize yaklaştıkça daha çok taşlık ama yatarken rahatsız etmeyecek cinsten. Yalnız birden derinleşiyor buna dikkat. Çocuklar için tehlikeli olabilir.
Sahil boyunca ücretsiz kabın, duş ve şezlonglar var. Şezlonglar iç içe ve çok çok kalabalık. 2 şezlong 1 şemsiye 45 TL (2020). Ancak isterseniz ve bulabilirseniz uygun yerlere havlu da serebilirsiniz.
Su ise çok güzel. Tek sorun var balon balıkları. Neredeyse herkesi ısırıyor. Yemediğiniz sürece merak etmeyin sağlığınıza bir zararı yok. Sadece ısırdığı yer biraz şişiyor hepsi bu.
Özellikle gün batımında burada harika. Denize bu saatte girin. Gerçekten çok güzel oluyor. İsterseniz gece de sandalyelerinizi getirip sahilde oturabilirsiniz.
Kumsalda kalabilir miyiz? diyenlere sahilin sadece en uç noktasında çadır kurmanıza izin veriyorlar bilginize.
-Kelebekler Vadisi
Anlatılmaz diyorum çünkü anlatmak için kelimeler kifayetsiz kalır. Tek kelimeyle cennetin ta kendisi… İşte öyle bir yer. Yolun üzerinden bakınca ayrı, inince ayrı, her mevsim ayrı güzel.
17 yıl önce elektrik hiç yokken ve komün hayatı yaşanırken, ziyaretçilerin çoğunluğunun dünyanın diğer yerlerinden gelen hippi tarzı insanlar olduğu dönemlerde keşfetmiş ve aşık olmuştum buraya…Sonrasında vadiye elektrik gelip, sahiplerinin el değiştirmesiyle çok değişti…
Vadi ile ilgili tüm detaylı bilgileri Likya Yolu’nun Anlatılmazı Kelebekler Vadisi başlıklı yazımızda bulabilirsiniz.
-Cennet Koyu
Yeşili mavisi, heybetli dağları, kekik kokan yolları, sandal ağaçları ve çiçekler, kelebekler dolu patikası ile cennet gibi bir koy…
Öyle ki Likya Yolu yürüyüş zamanları olan Mart-Nisan ve Ekim-Kasım aylarında gelirseniz sadece sizin yüzdüğünüz bir koy olabilir.
Koy ile ilgili tüm detaylı bilgileri Adı Üstünde Fethiye Cennet Koyu başlıklı yazımızda bulabilirsiniz.
-Kabak Koyu
Kendinizi doğaya bırakmak diyorlar ya işte burası tam da öyle bir yer. Koy beni rahat bırakın der gibi sandal ve çam ağaçları ile kaplı çok yüksek kayalıklarla çevrelenmiş durumda. Ulaşımı zor.
Dolayısıyla alternatif tatilin, doğa severlerin, kuş ve horoz sesleri ile uyanmak isteyenlerin, şezlongların olmadığı, teknelerin uğramadığı, ıssız ada modunda plaj arayanların, ben plajdan sıkıldım birazda şelale göletlerinde yüzeyim diyenlerin tercih ettiği yüce dağların eteğinde masmavi deniziyle, huzur ve doğanın bütünleştiği bir yer.
Koy ile ilgili tüm detaylı bilgileri Cennetten Bir Köşe Kabak Koyu başlıklı yazımızda bulabilirsiniz.
-Kayaköy ve Afkule Manastırı
Farklı duyguları barındıran bu muhteşem köy ve manastırını gezerken ürpermemek elde değil.
Kayaköy ve Afkule Manastırı, muhteşem oldukları kadar bir o kadar da hüzün barındıran yerler. Rumların Türklerin bir zamanlar bir arada yaşadığı taşın taş üzerine inşa edildiği efsane yerler buralar.
Köy ve Manastır ile ilgili tüm detaylı bilgileri Hayalet Şehir Kayaköy ve Afkule Manastırı başlıklı yazımızda bulabilirsiniz.
-Yamaç Paraşütü
Buraya gelip yapılması gerekenlerin başında kendim korkudan yapmasam da bence yamaç paraşütü geliyor.
1969 m yüksekliği ile Muğla ilimizin en yüksek dağı olan Babadağ, bazıları sadece ülkemize has olmak üzere çok zengin bitki örtüsü çeşitliliğine sahip.
Denizden sadece 5 km uzaklıkta bulunan dağın muhteşem Ölüdeniz manzarası ise Dünya’da da oldukça ünlü. Buradan kalkan paraşütler süzülerek sahile iniyor.
Paraşüt fiyatı pazarlığa bağlı olmakla birlikte 500 TL (2020). Uçuş ve Babadağ ile ilgili diğer ayrıntıları Yamaç Paraşütçülerinin Gözdesi Babadağ başlıklı yazımızda bulabilirsiniz.
-Tekne Turları
Buradan çıkan turlar Cennet Koyu, Kabak Koyu vb. daha çok güney gönlü turlar. Pandemi nedeniyle fiyatlar da ikiye katlanmış durumda. Teknenin büyüklüğüne ve konseptine göre ortalama 8 saat süren turların fiyatları yemek dahil kişi başı 120-160 TL arasında değişiyor.
Ölüdeniz çıkışlı Göcek Körfezi 12 Adalar Turu yapmayı beklemeyin. Tercih sizin tabii ki ama bizim için Göcek Körfezi ve pandemi önlemleri daha öncelikli olduğundan sadece bize özel bir tekne turu yaptık. Tüm detay ve fotoğrafları Size Özel Göcek Tekne Turu başlıklı yazımızda bulabilir ve verdiğim bilgiler ışığında bir tercih yapabilirsiniz.
Ölüdeniz’de Nerede Kalınır?
Tabii ki nerede kalacağınız tercihinize ve bütçenize bağlı. Oteller genellikle 3 yıldızlı. Genel olarak otel geceleme fiyatları kişi başı 400 TL den başlıyor. Oda kahvaltı ise 500-550 TL (2020) civarında.
Size burada değişik bir tavsiyem olacak. Biz yine aile olarak pandemi nedeniyle Green Pine Beach & Bungalows’u tercih ettik.
Hem de Ölüdeniz’in tam merkezinde lagun sahilinde. Siz de bungalov düşünürdeniz mutlaka Pandemiye Uygun Bungalov Tatili başlıklı yazımıza bakın.
Ölüdeniz’de Ne Yenir? Nerede Yenir?
Ölüdeniz biraz pahalı olsa da yemek çeşitliliği açısından güzel bir yer.
Burada kaldığımız süre içerisinde Green Pine Beach & Bungalows’da kalıp tam pansiyon ücreti ödediğimiz için neredeyse tüm akşam yemeklerimizi de burada aldık. Ücrete dahil olan ala-carte menüler oldukça doyurucu ve yeterliydi.
Bunun dışında bir akşam yemeğimizi de bölgenin meşhur açık hava restoranı Cinbal’da aldık. Restoran Kayaköy’de Ölüdeniz’e 3 km mesafede bulunuyor. Burası için çam ağaçlarının arasında sosyetik alkollü bir mangal restoranı diyebilirim. Fiyatlar daha çok benzeri İstanbul Restoranları ile aynı. Bölgeye gelirseniz bir akşamınızı mutlaka buraya ayırın. İnanın değer. 4 kişi mezeler, böbrek, antrikot ve 35’lik rakıya bahşiş dahil 600 TL (2020) ödedik. Ancak buradan çok da memnun ayrıldık. Herkese tavsiye ederim.
Bunun dışında yemekten sonra sahilde bulunan barlara da takılabilirsiniz. Bizim size tavsiyemiz 2 akşamımızı geçirdiğimiz Beach Cafe & Bar.
Benim Ölüdeniz ile ilgili, anlatabileceklerim bu kadar. Siz gezginler için bilgi yönü ile doyurucu bir yazı olduğunu düşünüyorum. Bölgesel bir planlama yaparsanız burası için 2 gün ayırmanız yeterli.
Fethiye ve Muğla ile ilgili diğer yazılarımız için Muğla Gezi Rehberi‘ne bakmayı unutmayın. Sağlıcakla Kalın.