Büyükçekmece’den kalkan ve adalara giden vapura atlayıp doya doya fotoğraf çekmeyi planlamışken birden kendimizi Plansız Bir Tirilye Gezisi yaparken bulduk.
Aslında aklımızda Tirilye’ye gitmekle ilgili en ufak bir fikir yoktu. Ancak iskeleye geldiğimizde teknenin kalkmayacağını, kaptanın fırtına ihbarı nedeniyle kalkmak istemediğini öğrenince şansızlığımıza üzüldük.
Tam bu sırada Büyükçekmece-Mudanya hattında çalışan BUDO seferlerinin fırtına ihbarına rağmen yapıldığını öğrendik. Bileti kesen görevli zaten gelmişsiniz ister günübirlik ister kalmalı ne düşünüyorsunuz hadi bu sizin kısmetiniz deyince eşimle birbirimize bakıp 3 dakikalık kısa bir değerlendirme yaptık.
Daha önce Tirilye’nin adını çok duymuş ancak gitmemiştik. Sonra da neden olmasın diyerek Tirilye’ye gitmeye karar verdik. Tabii ki dönüşte fırtına koparsa Tirilye’de kalmak şartıyla…..
Tirilye Gezisi
Tirilye’ye Ulaşım
Biz buraya Büyükçekmece’den BUDO feribotlarıyla hiç trafik görmeden 1 saat 15 dakikada geldik. Her gün karşılıklı sabah akşam ikişer sefer yapılıyor.
Mudanya‘da inince hemen iskelenin önünden geçen minibüslere binip 20 dakikada Tirilye’ye ulaşabilirsiniz. Gördüğünüz gibi beldeye ulaşmak oldukça kolay.
Eğer tur ile gelirseniz burası sadece BURSA-GÖLYAZI-TİRİLYE-MUDANYA rotasında belki bir öğle yemeği durağı olacak. Bu nedenle mutlaka kendiniz gelin.
Tirilye’nin Tarihi
Gezmeye başlamadan önce size biraz Tirilye ya da yeni adıyla Zeytinbağı ile ilgili bilgi vereyim. Tirilye, Bursa ilinin Mudanya İlçesi’ne bağlı eski bir Rum beldesi. Mudanya’nın 11 km batısında yer alıyor. Osmanlı İmparatorluğu döneminde bölge halkı ipekçilik, şarapçılık, balıkçılık ve zeytincilik ile uğraşıyormuş. Özellikle kırmızı balık türleri, zeytin ve zeytinyağı ile ünlüymüş.
Mübadeleye kadar burası bölgenin en kalabalık yerleşim yeriymiş. Buradan Avrupa’ya zeytin ve zeytinyağı ihraç edilirmiş. Burada yoğun Rum nüfusu varmış.
Mübadele sonrası Rumların evleri Giritli Türklere verilmiş. Burada çok fazla 150-200 yıllık Rum evi var. Beldenin mimari yapısı bu evler kullanılarak özgün ve zarif bir turizm merkezine dönüştürülebilir. Ancak, yeni yapılan betonarme apartmanlar bu zarifliğe hiç yakışmıyor. Para da harcansa sırıtıyor. Bence eski evlerin gerçek bir restorasyon ile güzelleştirilmesi elzem hale gelmiş.
Tirilye’de Gezilecek Yerler
Tirilye’yi daha iyi anlayabilmeniz için önemli sembol yapıların ve etkinliklerin olduğu yerleri gösteren bu haritayı kullanabilirsiniz.
Tirilye’yi daha iyi anlayabilmeniz için önemli sembol yapıların ve etkinliklerin olduğu yerleri gösteren bu haritayı kullanabilirsiniz.
Terminalde inip çantalarımızı sırtlayıp İskele Caddesi’nden sahile doğru yürümeye başladık. Önce Tirilye’nin daha tarihi olan İskele Caddesi’nin sol tarafında kalan bölümü gezmeye karar verdik.
Önce Tirilye’nin daha tarihi olan İskele Caddesi’nin sol tarafında kalan bölümü gezmeye karar verdik. Böylece fırtına gelmeden çekimlerimizi tamamlayacak günün ilerleyen kısmı için Tirilye’de kalma ya da İstanbul’a dönme kararı da dahil doğru kararlar verebilecektik.
Birinci bölümde sadece İskele Caddesi’nin sol tarafında kalan yerlerden bahsedeceğim. Beldenin merkezi sahildeki Atatürk Meydanı’na varınca sol tarafa plaja doğru yürümeye başladık.
-Tirilye Plajı
Artık sahildeyiz. Ufak bir dinlenmeden sonra sahilden sola doğru devam edip Tirilye Oteli’nin önünden geçerek başlangıç noktası olarak belirlediğimiz plaja geldik. Plaj henüz başlayan hafif fırtınanın da etkisiyle yosun tutmuş durumda.
İlk hedefimiz Kemerli Kilise. Plajın arka tarafında bulunan merdivenlerden çıktık. Üç Yol Sokağı’ndan tırmanırken plajdaki bu ilginç görüntüleri çekmeyi ihmal etmedik. Zaten, birkaç kişi dışında denize giren kimse yok.
-Tirilye’nin Ara Sokakları
Üç Yol Sokağı’ndan tüm sola girişlerde çok güzel fotoğraflık süslü evler var. Gezerken de anlatmaya devam edeyim.
Buranın adı ile ilgili şimdiye kadar üç hikâye duydum. Kemerli kilise ile de ilgili olduğu için bilmenizde fayda var. Bir hikâyeye göre Cenevizliler döneminde; Sivzi, Trilye ve Kapanca adında üç köy varmış.
Üç Yol Sokağı’ndan tüm sola girişlerde çok güzel fotoğraflık süslü evler var. Gezerken de anlatmaya devam edeyim. Buranın adı ile ilgili şimdiye kadar üç hikâye duydum. Kemerli kilise ile de ilgili olduğu için bilmenizde fayda var. Bir hikâyeye göre Cenevizliler döneminde; Sivzi, Trilye ve Kapanca adında 3 köy varmış.
Korsanlar sürekli bu köylere saldırıyor halka huzur vermiyormuş. Sivzi ve Kapanca köyleri korsanlara karşı hem iş hem de güç birliği yapmak üzere Trilye Köyü’ne taşınmış ve bugünkü ad ortaya çıkmış.
Diğer bir hikâyeye göre İznik’te freskleri farklı yorumladıkları gerekçesi ile Aya Yani, Aya Yorgi ve Aya Satri adlarındaki üç papazı aforoz etmişler. Onlarda yeni hayatlarını geçirmek üzere Tirilye’nin şimdiki bulunduğu yere gelip yerleşip yaşamaya başlamışlar. Doğal olarak “tri: üç; ilya: papaz” buranın adı da Trilye olmuş.
Bir başka hikâyeye göre ise zamanında Tirilye Deresi’nin (şu an İskele Caddesi’nin altında) ağzında bol miktarda barbunya (Latince trilye) balığı olduğundan köyün adı da trilye olmuş. Bunlardan hangisine inanacağınız konusunda ise tercih sizin.
-Kemerli Kilise
Sonunda Kemerli Kilise’ye vardık. 13. yy sonunda inşa edilen Kemerli Kilise, Ortodoks dünyası için çok önemli. Çünkü Kemerli Kilise Dünya’da duvarlarında fresk olan ilk kilise. Yapı bugün kilitli ve maalesef metruk durumda. Kilitli olduğu için duvardaki freskleri görmeniz de mümkün değil. Fener Rum Patrikhanesi bu kiliseyi satın almış. Onarılınca günübirlik ziyaretlere açık tutulacak ve yılda birkaç kez de ayin düzenlenecekmiş.
Sonunda Kemerli Kilise’ye vardık. 13. yy. sonunda inşa edilen Kemerli Kilise, Ortodoks dünyası için çok önemli. Çünkü Kemerli Kilise Dünya’da duvarlarında fresk olan ilk kilise. Yapı bugün kilitli ve maalesef metruk durumda. Kilitli olduğu için duvardaki freskleri görmeniz de mümkün değil. Fener Rum Patrikhanesi bu kiliseyi satın almış. Onarılınca günübirlik ziyaretlere açık tutulacak ve yılda birkaç kez de ayin düzenlenecekmiş.
Dini turizmin önemi ve ekonomik katkısı büyük o yüzden bence gerekiyorsa destek verilip onarımın hızlandırılmasında fayda var. Tabii ki freskleri duyunca aklıma aforoz edilen üç papaz geldi bu kilise onların olmasın sakın!
Kemerli Kilise’yi gezdikten sonra Üç Yol Sokağı’nın devamı olan ve Çamlı Kahve’ye çıkan Tepe Sokak üzerinden tırmanmaya devam ediyoruz.
Marangozhane Sokak üzerinden Dündar Evi’ne doğru yol alıyoruz. Eski ve bakımsız evleri fotoğraflıyoruz.
-Dündar Evi (Hagios Ioannes Kilisesi)
19. yy.da inşa edilen ve günümüzde Dündar Evi olarak adlandırılan kilise mübadelenin ardından özel mülkiyete geçmiş.
Duvarlarında Bizans mimarisine özgü motiflere rastlamak mümkün. Halen bir kısmı konut olarak da kullanılıyor.
-Eski Pazar Caddesi
Dündar Evi’nden aşağıya doğru inen merdivenlerden devam ederek 1890 yılında inşa edilen perili eve geliyoruz. İlk katın penceresine bir yazı asılı.
Yazıda bunun sadece bir söylenti olduğu ancak yıkılmak üzere olan evden uzak durulması gerektiği belirtilmiş.
Sonunda Eskipazar Caddesi’ne ulaşıyoruz. Atıl evlerin fotoğraflarını çekmeye ve Taş Mektep binasına yürümeye devam ediyoruz.
Atıl evlerden bazılarında başlatılan restorasyon çalışmaları dikkat çekiyor.
-Taş Mektep
Eskipazar Caddesi üzerinde bulunan Taş Mektep buranın sembol yapılarından biri. Trilye metropoliti Chrisostomos tarafından 1909 yılında yaptırılmış. Taş Mektep, Osmanlı İmparatorluğu’nun Tanzimat Fermanı sonrası reformlarının en önemli örneklerinden biriymiş.
Eski Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios da burada eğitim almış. Okul 1988 yılına kadar ilkokul olarak kullanılmış sonrasın da ise yapısal sorunlar mazeret gösterilerek kaderine terk edilmiş. Biz gittiğimizde restorasyon çalışmaları devam ediyordu. Burada yaptığımız çekimlerden sonra Eskipazar Caddesi üzerinden Fatih Camii’ne yol alıyoruz.
-Fatih Cami (Hagios Stephanos Kilisesi)
Hagios Stephanos Kilisesi, 610-850 döneminden günümüze kalan az sayıdaki Bizans mimarisi örneklerinden biri.
Yapıya minare ve mihrap eklenerek 1560 yılında camiye dönüştürülmüş.
Ancak, kilisenin genel yapısı korunmuş.
-İskele Caddesi
İskele Caddesi’nde Şölen Dondurma’yı geçince sağ girişten devam ederseniz yine ilk sağ girişte muhteşem eski evler göreceksiniz.
Örneğin bu beyaz ev özellikle güneşin batımında gelen yassı ışıklar altında beyaz rengiyle oldukça büyüleyici oluyor.
Yine aynı sokakta göreceğiniz başka bir ev hemen doğal renkleri hem de doğal yaşamı göstermesi açısından oldukça güzel. Gördüğünüz gibi mahalle dokusunu henüz kaybetmemiş.
Ve işte beldenin artisti diyebileceğim yıkık sembol ev. Gerçekten de beldenin sembolü olmuş. İnternette “Tirilye” ile ilgili ufak bir araştırma yapsanız 10 resimden 5’inin arattığınızda ilk olarak altında manavı olan bu ilginç ev karşınıza çıkıyor.
Ben de bu orijinal evin belki 50 kadar fotoğrafını çektim. Bir kaç tanesini derleyip buraya koydum. Ev oldukça fotojenik. Tek başına dünya çapında ün yapabilecek potansiyele sahip. Diğer taraftan, o kadar bakımsız ki neredeyse yıkılacak.
-Tirilye Çarşısı
Atatürk Meydanı’na doğru giderken İskele Caddesi’nin hemen sağ tarafında yer alan Tirilye Çarşısı sadece alışveriş yapmak için değil aynı zamanda fotoğraf çekmek için de çok güzel bir yer.
Aradığınız veya aramadığınız her şeyi bulabileceğiniz keyifli bir yer. Fiyatlar da birçok turistik ilçeye göre makul. Bu arada fırtınanın geldiği rüzgardan ve havadan belli olmaya başladı. Dükkanlar erken kapatıyor.
-Atatürk Meydanı
Kısa bir alışveriş arasından sonra Atatürk Meydanı’na varıyoruz. Fırtına artık açık bir şekilde hissediliyor. Meydanı dolduran satıcılar da hızla malzemelerini topluyor.
Etraftaki her şey uçmaya başlarken gördüğünüz çift dikkatimi çekiyor. Hiçbir şey umurlarında değil. İskeleden hem beldenin hem de onların fotoğrafını çekiyorum.
Meydanda artık sadece biz varız. Ancak gördüğünüz gibi ışık yumuşaklığı ve hava fotoğraf yumuşaklığı için oldukça güzel.
Dalgalar artık kıyıdaki kayaları aşıyor. İnsanlar hızlı adımlarla evlerine gitmeye çalışıyor. Tam bu anda artık deniz otobüslerinin çalışmadığını öğreniyoruz.
Trilyalı Otel’de yerimizi ayırdıktan sonra çekimlere devam ediyoruz.
Meydanda kalmak artık emniyetli değil gün batımı fotoğrafı çekmek üzere sağ tarafımızda kalan Mudanya yoluna çıkmaya karar veriyoruz.
Dalgalar mendireği aşamadığı için liman henüz sakin. Limanın hemen arkasındaki merdivenlerden Mudanya yoluna çıkıyoruz.
Tam bu sırada fotoğraf çekilmek üzere iskeleye gelin damat ve aileleri geliyor.
Bizim biraz önce kaçtığımız iskelede fotoğraf çekilmeye çalışıyorlar. Gelin-damat ve aileleri ve tabii ki fotoğrafçılar çok zor anlar yaşıyor. Çaba gösterseler de bir kaç pozdan sonra fazla dayanamayıp iskeleden uzaklaşıyorlar. Biz de artık çekimleri bırakıp otelin yolunu tutuyoruz.
Tirilye’de Alışveriş
Her ne kadar Gemlik Zeytini olarak bilsek de bölgedeki zeytinin orijinal ismi Tirilye Zeytini. Zeytin Ülkemize ve Dünyaya gemlik üzerinden gittiği için o adı almış. Şu an da bile İstanbul’da en çok tüketilen bir zeytin. Ayrıca bölgenin taze baharatları da harika.
Bu nedenle arabanız da var ise dükkânlardan ya da liman ve Çamlı Kahve bölgesinde satış yapan köylü kadınlardan zeytin, zeytinyağı, baharat ve taze sebze-meyve almanızı tavsiye ederim.
Tirilye’de Ne Yenir? Nerede Yenir?
-Çamlı Kahve
Kahvaltı için tavsiyem Çamlı Kahve. Serpme kahvaltısı ile meşhur.
Güzel mekan beldenin en popüler kahvaltı yeri. Arabayla gelecekler için ücretli otoparkı da var.
Hemen yanı başında yeşil ve siyah zeytin, turşu, zeytinyağı ve baharatların satıldığı küçük bir köylü pazarı da var.
Tel: (0224) 563 26 25
-Tirilye Sofrası
Tirilye Sofrası genel olarak köy mantısı ve yörük çorbası ile ünlü.
Ayrıca, güler yüzlü servis ve sınırsız zeytin ikramı ise süper. Bu lezzetleri mutlaka tatmak lazım.
Özellikle hafta sonları çok fazla dolu olduğu için yetişemiyorlar. İlan asmışlar “Acil eleman aranıyor ölü ya da diri” Çok dolu olduğu için yan sokağa bile masa ve sandalye koyuyorlar.
-Tirilye Yemek Salonu
Öğle yemeği için İskele Caddesi’nde gezerken karşımıza sevimli hoş sohbet bir amca çıktı. Adı Hasan Güzelce. Tam 87 yaşında. Bizi kızı Mürüvet Emil’in işlettiği Tirilye Yemek Salonu’na davet etti. Eskiden mekanı kendi işletiyormuş ama yaş kemale erince bırakmış. Tavsiyesi üzerine işkembe çorbası ve kuru fasulye ısmarladık. Anlattığı göre şimdiye kadar birçok belgeselde ve röportajda yer almış.
Yemek öncesi bize kendi yaptığı gerçek yerel zeytin getirtti. Biz zeytinlerin tadına bakarken o da kendi döneminde Tirilye’yi, tuzlu veya tuzsuz zeytinin nasıl yapıldığını bize anlattı. Tecrübe esas tabii ki ondan çok kısa sürede çok şey öğrendik. Tirilye Zeytini’nin en önemli özelliğinin yağ oranının yüksek olmasından bahsetti. Örneğin Edremit Zeytini’nin 10, Tirilye Zeytini’nin 4 kilosundan 1 kg yağ çıkarmış. Tel: (0224) 563 23 63
-Trilye Balık Restoranı
Beldenin ünlü balık restoranları Atatürk Meydanı’nın arka tarafında denize hakim konumda yan yana duruyor. Şiddetli fırtınaya nedeniyle beldede kalmak zorunda kalınca akşam yemeği için de araştırma yapmaya başladık.
Gördüğümüz kadarıyla Bursa ahalisi balık yemek için burayı tercih ediyor. Biz de kendimizce madem kalıyoruz tadını çıkartalım dedik ve rakı-balık yapmaya karar verdik. Akşam yemeği için güzel yorumlar okuduğum Trilye Balık Restoranı’nı tercih ettik.
Mekanın ortamı çok hoş. Garsonlar kibar. Tavanda balık ağları çok güzel düşünce. Dekorasyon harika. Mezeler ve salata yağsız olarak geliyor. Yanında da bölgenin has zeytin yağını getiriyorlar. Siz kendiniz istediğiniz kadar koyuyorsunuz. basit bir ayrıntı gibi gözükse de bu konu önemli çünkü artık ortalama lokantalarda bile limon suyu ve sıradan zeytin yağı kullanılırken burada her şeyin has olması güzel olmuş.
Deniz börülcesi hariç mezelerin hepsini başarılı buldum ancak tavsiye üzerine aldığımız saganaki gerçekten güzeldi. Fiyata gelince yiyip içtiklerinize göre değişir ama İstanbul ile karşılaştırırsam oldukça uygun olduğunu söyleyebilirim. Tel: 224 563 2533
Tirilye’de Nerede Kalınır?
Beldede kalmak için bütçenize göre bir sürü otel ya da pansiyon var. Beldenin en iyi oteli ise sadece 12 odası olan butik Trilyalı Hotel.
Burası boğazdaki yalıları andıran denize sıfır harika bir otel. Tarih ile modernlik iç içe ayrıca deniz manzarası muhteşem.
Plansız olarak geldiğimiz için ve boş oda da olduğu için pazarlık şansımız da oldu. Çok da iyi oldu. Fırtınayı bu otelde geçirdik. Bütün gece süren fırtına sabaha doğru dindi. Sahil yine çok güzel oldu.
Sezonda olmamıza rağmen 2 kişi bir gecelik Kız Denizi Balıkçısı’ndaki muhteşem kahvaltı dâhil 500 TL (2021)’ye Trilyalı Otel’de kalıp otelden de oldukça memnun bir şekilde ayrıldık. Fiyatlar doluluk oranına göre değişebileceğinden internet üzerindeki bilinen aracı sitelerden değil direkt olarak oteli arayarak fiyat oluşturmanızı tavsiye ederim.
Tel: (0224) 563 22 23
Değerlendirme
Ertesi sabah güneşli bir günde uyandık. Dünkü fırtınadan eser yoktu. Pencereden uzunca bir süre denizi seyrettik. Plansız da olsa harika bir hareket yaptığımıza karar verdik. Üstelik plansız olan gezimiz adım adım harika bir Tirilye gezisine olmuştu.
Belde eski fotoğraflık yapıları, tarihi ve rakı balığıyla çok ciddi turist çekebilecek bir potansiyele sahip. Birinci derece sit alanı olması nedeniyle yıkılmak üzere olan binalara da dokunulamıyor ama bir şeyler yapmak için binaların yıkılmasını da beklemeye gerek yok. Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur” diye boşuna dememişler.
Değerlendirmeme gelince belde foto severler için bu haliyle gerçek bir hazine. Diğer taraftan özellikle hafta sonu olmak üzere gezi severler için rakı-balık yapılacak güzel de bir yer. Bu nedenle foto ve gezi sever arkadaşlarıma buraya günübirlik turlarla yemek molası için gelmelerini değil burayı özümseyebilmek için bir gece burada kalacak şekilde bir Tirilye Gezisi planlamalarını tavsiye ediyorum. Çok memnun kalacağınızı da garanti ediyorum.
Bursa ile ilgili diğer yazılarımız için Bursa Gezi Rehberi‘ne bakmayı unutmayın. Sağlıcakla kalın.