- Eski Küçükçekmece Gezisi
- Ihlamur Kasrı
- Pelit Çikolata Müzesi
- Baltalimanı Japon Bahçesi
- Yeşilköy Havacılık Müzesi’nde Bir Gezi
- Kıyıköy’de Bir Gezi
- Rumeli Hisarı Gezisi
- Anadolu Hisarı Gezisi
- Museum of Illusions, Eğlencenin Hiç Bitmediği Bir Yer
- Mamicini Cafe: Bir Kafeden Çok Daha Fazlası
- Prens Adalarının Prensesi Heybeliada
- Vehbi Koç Büyükdere Evi, Nam-ı Diğer Ziyagil Köşkü
- Tevfik Fikret’in Evi Aşiyan Müzesi
- Küçük Dolmabahçe Beylerbeyi Sarayı
- İstanbul Nostaljisi Balat Sokakları
- Dileklerinizin Gerçekleştiği Ayın Biri Kilisesi
- Tüm Lezzetleri ile Koca Bir Tarih Vefa Semti
- Pierre Loti Tepesi
- Çamlıca Kulesi-Avrupa’nın Yeni Eyfel’i
- Sirkeci Tren Garı ve Çevresi
- İstiklal Caddesi’nde Bir Keyif Turu
- İstanbul Oyuncak Müzesi
- Barış Manço Müze Evi
- Esra Vardar Argun’un Heykel Sergisi
- Bir Tarihin İçinde Pera Palas Hotel
- Şekerci Cafer Erol
Bu akşam Esra Vardar Argun’un Heykel Sergisi’ne davetliyim. Sergiler, açılışlar, kokteyller, davetler başladı. Hayatımız durduğu yerden akmaya devam ediyor. Normalleşme sürecine kolay adapte olduğumuzu düşünüyorum. Yine de tedbiri elden bırakmıyoruz.
Her zaman olduğu gibi kalkan görevi yapan maskemi kuşanıyorum. Silahım olan dezenfektan ve kolonyamla donanıp İstiklal Caddesi’nin yolunu tutuyorum.
En az sanatçısı kadar heyecanlıyım. Katıldığım bir önceki sergisi ‘’Çamurun Fısıldadıkları’’ en mutlu anılarım arasında. Yoğurmaya başladığı her çamur ayrı bir heyecan oluşturuyormuş.
İlk yoğurmaya başladığında gördüğünü, yani çamurun ona fısıldadığını yapana kadar çalışır, uğraşır. Bu esnada bozabilir de ama bozduğu için asla üzülmez. Çünkü daha iyisini yapacağından emindir. Sergisi de ismini bu fısıltılardan almıştı.
Kapanmalarda hepimizde olduğu gibi kendisi de bocalamış. Çok hareketli temposu olanlar maalesef bu durmada daha bir zorlandı. Esra’da bunlardan biri. On altı yıldır ben temposuna yetişemedim, yetişmemde mümkün görünmüyor. Sanatçı kişiliğinin yanında iyi bir eş, iyi bir anne ve iyi bir evlat olduğunu da söylemeliyim. Dur durak bilmeden oradan oraya koşturur durur.
-Ne oluyoruz? diyerek durup düşünmüş.
-İster istemez kafamıza bir şeyler gelip takılıyor ve orada kalıyor, sonrada büyüyor. Bende seramiğe daha bir yoğunlaştım ve bu düşünceler, hayallerimiz, umutlarımız, takıldıklarımız, kurduklarımız çalışmalarımda ortaya çıktı diyor. Hapsolmuşu, özgürlüğü heykellerine yansıtmış yani.
Sanat ve seramik hepimizin hayatında olsun istediği için evde kullanılabilecek rengârenk mumlar, çanaklar da eklemiş eserlerine. Bize de deri iplere takacağımız seramik kolyeler yapıyordu bu düşüncesiyle. Keyifle her bir çalışmayı inceliyorum.
Eserlerine verdiği isimler dikkatimi çekiyor. Düşünceler, Hayal, Dua, Kendine Yolculuk, Pıcasso, Doğa, Paramparça, Değişim, Çığlık, Hayal Et, Sen ve Ben, Tılsım, Huzur, Seni Beklerken.
Fırınımı da aldıktan sonra Picasso gibi oldum diyor. Birçok denenmemişi denemiş. Maceralarını dinlemek ayrı bir keyifti.
Hayal serisinde seramik suret var serginin gözdesi olmuş. Epey talibi olan eserin önünde hatıra fotoğrafı alıyoruz.
Sergiye katkı sağlayanlardan Zeynep Hanımla bu esnada tanışıyorum. Enerjisine hayran kaldım, çok güzel bir iş çıkmış ortaya.
Özellikle sergi için seçilen yer İstiklal Caddesi’nin simgesi durumunda. İlk betonarme apartmanlardan biri olan Mısır Apartmanı bugün Kültür-Sanat Merkezi olarak kullanılıyor.
Man O Tu 14-28 Ekim tarihlerinde sanat severler ile buluştu. Kaçırdığını düşünenlere ek bilgi, Mısır Apartmanında sürekli etkinlikler, sergiler düzenleniyor. Tek yapmanız gereken takipte kalmanız.
İstiklal Caddesin’de 303-305 numaralı apartman Sent Antonie Katolik Kilisesi ile komşu. Ne zaman kurulduğu bilinmeyen Trocadero Tiyatrosu ise Mısır Apartmanı’nın inşaatına kadar varyete olarak adlandırılan müzikalleriyle buradaymış.
Sonrasında Osmanlı devlet adamı, Mısır eyaleti yöneticilerinden Abbas Halim Paşa için Ermeni asıllı mimar Hovsep Aznavuryan 1905 yılında apartmanın inşaatına başlar.
İnşaat malzemelerinin büyük bir bölümü Fransa’dan getirilir ve bina 1910 yılında tamamlanarak sahibine teslim edilir. Orijinal planda bina zemini dükkânlar olmak üzere altı kattan oluşuyormuş. En üst katta ise bir bölüm çamaşırhane, kalan bölümde teras olarak kullanılıyormuş.
Ön cephede gösterişli balkonlar, loca boşlukları ve ilk katta bulunan geniş pencereleri ile dikkat çekmekte. Dış cephe yalın süslemelerle bezenmiş, kesme taştan yapılan duvarları caddede yürüyenlerin hemen ilgi alanına giriyor.
Abbas Halim Paşa tarafından kişisel konut olarak yapılan konak Paşa’nın vefatının ardından varisleri tarafından katlara ayrılarak apartmana dönüştürülmüş.
1940 yılında ise ünlü işadamlarından Hayri İpar’a satılır. Yeni sahipleri mevcut yapıda değişiklikler yapar. En önemli değişiklik ise mevcut binaya iki kat daha eklemesidir.
Yani Mısır Apartmanı artık sekiz katlı olmuştur. Dokuzuncu kat içinde ruhsat alınmış ama yapımı hiçbir zaman gerçekleşmemiş. Asansör de sonradan eklenmiş.
Hayri İpar İstanbul’dan ayrılıp Brezilya’ya yerleşmesiyle birlikte bina bir süre yalnızlığa ve bakımsızlığa terk ediliyor.
Yıl 2000 oluyor ve binanın % 70 i Koray Holding tarafından satın alınarak kollar sıvanıyor. Apartmanda beş yıl süren büyük bir onarımla restorasyon yapılır.
Yüz yılı aşkın geçmişi olan Mısır Apartmanı’nın depreme dayanıklılık testlerinin olumlu olması beni şaşırtmıyor. Mimarı yabancı olan ya da malzemesi yurtdışından gelen yapılar günümüzde sağlam bir şekilde hala yerini koruyor. Çok güzel ama yirmi-otuz-kırk yaşındaki binaların neden deprem testlerini geçemediğini anlayamıyorum.
İstiklal marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy on yıl görev için gittiği Mısır’dan 16 Haziran 1936 tarihinde dönmüş ve vefatına kadar bu apartmanda yaşamış. Yine şairlerimizden Mithat Cemal Kuntay’da bu apartmanda yaşayan sakinler arasında.
Atamızın dişçisi Musevi asıllı Sami Günzberg’in muayenehanesi de bu apartmanda olduğu için Atatürk’ün binaya ziyaretlerde bulunduğu bilinenler arasında.
Cumhuriyetimizin ilk yıllarında ise binada moda ve dikimevlerine yer alıyor. Dönemin ünlü isimlerinden Canan Yaka ve Nedret Lütfiye gibi ünlü isimlere ev sahipliği yapıyor. İsimler ünlü olunca ziyaretçilerde Safiye Ayla, Emel Sayın, Muazzez Abacı gibi renkli oluyor.
Siyasetçilerden Hüsamettin Cindoruk’ta bu apartmanı seçenler arasında. Elli beş yıl üçüncü katı ofis olarak kullanmış.
İsrail’in kurucusu Ben Gurion’un emri ile 1946 yılında İstanbul’a gelen Reuven Shiloah’ın bir yıl sonra bu apartmanın 3. Katında MOSSAD’ı kurduğu şeklinde bir rivayet var.
Bugün apartman tam bir sanat yuvası olarak İstiklal Caddesi’nin sanatsal ruhunu besliyor. Sanat galerileri, tiyatro, lokalleri, restoranları ile cıvıl cıvıl siz ziyaretçilerini bekliyor.
Not-1: İstanbul ile ilgili diğer yazılarımız için İstanbul Gezi Rehberi‘ne bakabilirsiniz.