Yazın Yaptığımız Sinop Gezisi

Pandemi dönemi öncesinde Yazın Yaptığımız Sinop Gezisi için şimdiye kadar Karadeniz Bölgesinde yaptığımız en kapsamlı gezi oldu desem çok da abartmış olmam. Eşimle birlikte yaptığımız ve gerçekten çok da zevk aldığımız söz konusu gezi aynı zamanda bizim için de oldukça öğretici oldu.

Sinop, biz Ankaralılar için denize ulaşma noktasında en yakın noktalardan biri. Biz de ilk defa bilinen Akdeniz-Ege tercihlerini bir kenara bırakarak klasik rotamızı değiştirip Sinop ve çevresini kısa bir sürede olsa yaz tatili için denemek istedik.

Tabii ki bu tercihimizde Sinop’un Türkiye’de en mutlu insanların yaşadığı şehir olması ile okuduklarımıza istinaden ön görebildiğimiz modern ve özgürlükçü anlayışın şehre hakim olması etkili oldu.

Açıkçası gelince gördük ki burası klasik bir Ege şehri gibi kendine has kültürü, tarihi ve insanları ile muhteşem bir şehir. Tek eksiği turizmin ekonomiye olan katkısını malesef çok geç fark etmesi ve yabancı turist eksiği. Şu an bile tek tük lüks yatlar uğruyor ama yeterli değil. Bunun için fazlası ile altyapısı var, insanları istekli gerekli destek verildiği ve yatırımlar yapıldığı takdirde Karadeniz’in turizm merkezi olmaması için hiç bir sebep yok.

Ben de siz gezginlere planlamalarınızda yardımcı olmak adına şehir ve çevresine yönelik olarak yaptığımız gezimizi işinize yarayacak detaylar ile birlikte aktarmak istedim.

Malum artık her detay hem zaman hem de para demek. İkisi de artık çok değerli. Umarım detaylar hoşunuza gittiği gibi programınıza katkı da sağlar.

Sinop Gezisi

Sinop’a Ulaşım

Sinop, İstanbul’a 681 km, Ankara’ya 411 km uzaklıkta bulunuyor. Muhtemel kalacağınız yer ise şehir turizm merkezi olduğu için Sinop Adası olacak.

Buraya gelip gitmenin en kolay yolu şehrin sadece 8 km dışında Akliman’da bulunan Sinop Havalimanı (NOP). Söz konusu havaalanına İstanbul’dan THY ve Anadolu Jet ile ulaşabilirsiniz. Uçuş 1sa 20dk süren yolculuk için 400-500 TL (2021) civarında bir ücrete bilet bulmanız mümkün.

Havalimanından şehir merkezine; havalimanı servisleri, otobüs, dolmuş ya da taksiyle gelebilirsiniz. Taksi ile ada bölgesine yaklaşık 20-25 dakika içerisinde varabilirsiniz. Tahmini fiyat için otogarda asılı fiyat listesine bakabilirsiniz . Malesef gördüğünüz fiyatlar 2019 yılı fiyatları. Bugün için fiyatların son benzin zamlarından sonra yaklaşık 2 kat artmış olduğunu düşünebilirsiniz. Yine de güncel bilgiler için telefonu arayın. Ben buradan nerelere kadar hizmet verdiklerini görmeniz için bu listeyi koydum.

Eğer otobüs kullanırsanız İstanbul’dan 11,5 saat, Ankara’dan 6,5 saat sürüyor. Burada işin kötü tarafı otobüsler otogara sabahın beşinde varıyor. Buradan merkeze servis var ama……

Merkezden de her yere minibüs ile gidebilirsiniz. Ancak otellere giriş saati 14:00. Yani sezonda en fazla bavullarınızı bırakabiliyorsunuz. Ya sonra….

Böyle olunca taksi de kullansanız size felaket bir başlangıç günü kalıyor. Biz otobüsle geldiğimiz için önce taksi ile eşyaları otele bıraktık sonra da sabah 05:00-09:00 arasında merkezde limandaki çay bahçelerinde pineklemek zorunda kaldık.

Sabah olunca daha fazla zaman kaybetmemek için hemen bir taksi ayarlayıp otele girmeden gezmeye başladık ve doğal olarak da tüm günü de yorgun geçirdik.

Günübirlik gezi düşünürseniz size bir tavsiye. İnceburun Deniz Feneri, Erfelek Şelaleleri, Hamsilos Tabiat Parkı ve Akliman için bir paket olarak tavsiye edilen bir taksiciden teklif aldım.

Adı Hasan Bey. Tel vermemde bir sakınca görmedi. (0542 260 46 50). Kendisi ile beklemeler dahil 300 TL (2019) karşılığında anlaştık. Otelden alıp otele bıraktı. Toplam 147 km yol yaptık. Sabah 10:00 gibi yola çıktık. Öğleden sonra 16:00-17:00 sularında şehre döndük. Tüm öğleden sonramız doldu. Oldukça da memnun kaldık. 3-4 kişi iseniz bunu size de tavsiye edebilirim. Arabanız olsa bile bence çok uygun. Üstelik otel girişini bekleyip gereksiz gün kaybı da yaşamamış olduk.

Açıkçası toplu ulaşım kısıtlı olduğundan ve söz konusu noktalar birbirlerinden farklı yerlerde konumlandıklarından işimiz bittiğinde çok doğru bir hareket yaptığımızı gördüm. Ayrıca yollar çok dar ve yer yer çok bozuk.

Sonuç olarak güzel bir planlama ile buraya ya kendi arabanızla gelmenizi ya da havaalanında araba kiralamanızı tavsiye ediyorum. Çünkü çevrede de çok fazla gezilecek yer olduğu unutulmamalı.

Sinop’un Tarihi

Tarihçilere göre bölgeye ilk yerleşimi M.Ö. 756 yılında yeni bir şehir kurmak için Milet’ten ayrılan göçmenler yapmışlar. Bu yerleşim doğal limanı sayesinde 100 yıllık bir dönem içerisinde önemli bir Helen kolonisi haline gelmiş.

Sinop’un tarihi aslen şimdi cezaevi olan kalenin Helenistik dönemde inşa edilmesi ile başlamış. Koloni, Anadolu’nun kuzey sahilleri ile Kırım yarımadası arasında deniz ticaretinde önemli bir rol oynuyormuş.

Bu dönemin en önemli ismi M.Ö. 412-M.Ö. 323 yılları arasında yaşamış ünlü filozof Diyojen olmuş. Gerçi ünlü filozof sadece burada doğmuş ve çocukluğunu geçirmiş olsa da şehrin simgesi olmayı başarmış.

Zaman içerisinde gelişen koloni, Antik Çağ’da Karadeniz’in en önemli şehri haline gelmiş ve bölgede kurulan Pontus Devleti’nin de başkenti olmuş. Daha sonra sırasıyla Perslerin, Romalıların, Bizanslıların egemenliğine girmiş.

Bu nedenle de bugünkü cezaevinin özellikle dış duvarları oldukça kalın ve yüksek. Bu dönemden itibaren şehre hakim olan tüm medeniyetler kaleyi daha da güçlendirmiş.

Kale aynı zamanda bir tarih müzesi gibi. Mesela bir köşede gördüğüm mancınık gülleleri çok dikkatimi çekti. Daha top yokken özellikle kale kuşatmalarında mancınık kullanılıyormuş. Yeri gelmişken bu bilgiyi de vereyim. Mancınığı ilk kullanan Yunanlılar. Savaşta ilk kullanan ise B. İskender.

1214 yılında Selçuklu Dönemi başlamış. O dönemde bir iç kale inşa edilmiş. Bu inşaat sırasında da antik dönemden kalan parçalar kullanılmış. Yine aynı şekilde fethe yönelik olarak da Alaaddin Cami inşa ettirilmiştir.

İç kale 11 adet burç ile çevrili. Burçların yüksekliği 22 m ve kalınlıkları 3 m civarında. Söz konusu kale uzun süre tersane olarak da kullanılmış. Yani Sinoplulara göre Selçukluların Anadolu’yu aldıktan sonra ilk defa denize açıldıkları yer Sinop Tarihi Cezaevi.

1461 yılında şehir Osmanlı egemenliği altına girmiş ve kale hem tersane hem de hapishane kimliğine devam etmiş. 

İç kalenin burçları 1568 yılından itibaren zindan haline getirilmiş. O zamandan itibaren Anadolu’da en çok korkulan hapishane olmuş. Çünkü hem en azılı katiller buraya gönderiliyormuş hem de çok iyi korunduğundan kaçabilen yokmuş. Mahkumların 150 200 sene cezaları varmış. Bu nedenle adam öldürmekten çekinmiyorlarmış. Gardiyanları da çok çevik ve dev gibi adamlarmış.

Sinop Tersanesi, Osmanlı İmparatorluğu’nun Karadeniz’deki en büyük tersanesiymiş. Rusların Kırım’ı işgali sırasında burada çok yoğun gemi yapılmış.

Şehrin zenginliği değişik mimari anlayışı da beraberinde getirmiş. Malesef 1853 Osmanlı-Rus savaşlarında şehir top atışlarına tutularak yakılmış ve sadece kalesi kalmış.

Sinop baskını ve sonrasında başlayan Kırım Savaşı yenilgiyle sonuçlanınca imzalanan Paris Antlaşması neticesinde Osmanlının Karadeniz’de donanma ve tersane bulundurma hakkı kalmamış. Böyle olunca da II. Abdülhamit tersaneyi 1882 yılında hapishaneye çevirttirmiş. O tarihten itibaren de günümüze kadar da şehir hapishanesi ile anılmış.

Şehri gezerseniz meydan bölgesinde Osmanlı İmparatorluğu-Türkiye Cumhuriyeti geçiş dönemine ait değişik mimariler ile karşılaşabilirsiniz.

1907’de yapılan ve yıllarca “Vilayet binası” olarak kullanılan Sinop Adliye Sarayı ve 1923 yılında bitirilen İl Jandarma Komutanlığı binası dikkat çeken yapılar arasında.

Sinop Gezilecek Yerler

Şehri ve çevresini büyük oranda gezdiğimiz için genel olarak burada başlıklar halinde gezilecek yerleri anlatıp ayrıntıları link yazılarda vermeye çalışacağım.

Sinop Tarihi Cezaevi Müzesi

Sinop Tarihi Cezaevi Müzesi, Mutlu Şehrin Mutsuzluğu gibi…

Türkiye’nin en mutlu şehrinin sembolü bir zamanlar Anadolu’nun Alkatrazı lakabıyla tanınan ve pek çok ünlü siyasi isme ev sahipliği yapması ile ünlenmiş bir yer.

Bugün dinlediğimiz ya da okuduğumuz bir çok ünlü şiir ve şarkı bu duvarların arasında gün sayılırken yazılmış.

Sabahattin Ali, Refik Halit Karay, Mustafa Suphi, Ahmet Bedevi Kuran, Kerim Korcan, Eşber Yağmurdereli, Burhan Felek, Osman Deniz, Osman Cemal Kaygılı, Zekeriya Sertel ve Refi Cevat gibi isimler bu cezaevinin ünlü misafirleri olmuşlar.

Her yıl 500 bin kişi tarafından ziyaret edilen cezaevi şehrin de turizm yönüyle itici gücü haline gelmiş durumda. Çünkü şehre gelip cezaevine gelmeyen yok.

Müze ile ilgili detaylı tüm bilgi ve fotoğrafları Sinop Tarihi Cezaevi Müzesi başlıklı yazımızda bulabilirsiniz.

Sinop Adası

Sinop Adası Gezisi derken bildiğiniz bir adada gezi yapacağımızı zannetmeyin. Bahsettiğim yer Sinop’un turizm merkezi de diyebileceğim denize doğru uzanan yarım ada bölgesi.

Buranın özelliği Sinop merkezine en yakın turistik otellerin burada olması. Yine plaj olmasa da şehre gelen çoğu turist denize bu otellerin oluşturduğu bağımsız beachlerden giriyor. Biz de gezimiz süresince merkezde değil bu bölgede kaldık. Oldukça da memnun ayrıldık.

Karadeniz’in geneli düşünüldüğünde burada Türkiye’nin her tarafından gençleri bile çeken bir ortamın olduğunu da teslim edeyim. Sinop’u diğer Karadeniz şehirlerinden ayıran da bu değil mi zaten.

Zamanında merkezdeki kıstakta açılacak bir kanal ile bölgeyi gerçekten bir ada yapma projesi düşünülmüş, böylece Sinop’tan ayrı bir turizm merkezi oluşturulacakmış ancak söz konusu projeye hiç başlanmamış. Belki ilerde neden olmasın. Şu an bile merkezden kalkan tekneler ile ada güneyinde tekne turu yapılıyor.

Bu bölge ile ilgili yazı bulmanız zor. Ada ile ilgili detaylı tüm bilgi ve fotoğrafları Sinop Adası Gezisi başlıklı yazımızda bulabilirsiniz.

Sinop İnceburun Yarımadası

Sinop İnceburun Yarımadası, son dönemde gençlerin yeni tatil destinasyonu olarak öne çıkıyor. Bu durumun bence 2 sebebi var. İlki Sinop’ta gençlerin kendini özgür hissetmesi, ikincisi ise Ege seçenekleri ile karşılaştırıldığında bölgenin hayli ucuz olması…

Dik falezlerle çevrili sert rüzgarlı bir bölge. Ancak bu sert rüzgarların bölgeye getirdiği ayrı bir güzellik de var. Tatlı su gölleri, ormanlar, kıyı kumulları, deniz kıyısı kayalıkları ve sulak çayırları ile bir çok fotoğraflık kareye sahip. Üstelik birçok nadir ve endemik bitki türünün de ana vatanı.

İnceburun Deniz Feneri, Akliman ve Hamsilos Koyu es geçilmeyecek güzellikler.

Yarımada ile ilgili detaylı tüm bilgi ve fotoğrafları Sinop İnceburun Yarımadası başlıklı yazımızda bulabilirsiniz.

İnceburun Deniz Feneri

Fener, Türkiye’nin En Kuzey Noktası olması nedeniyle ünlü. Açıkçası beni cezbeden ve buralara kadar bir gezi yaptıran sebepte bu. 

Hep yazdığım gibi biz gezginler enlere karşı oldukça zayıfız ve ister Dünya’da ister Türkiye’de olsun bu enlere çizik attıkça mutlu oluyoruz. 

Burada da Babakale‘de olduğu gibi coğrafi özelliklerden yayarlanamayışımız beni cidden üzdü.

Değerlendirilirse harika bir potansiyele sahip mükemmel bir yer olduğunu düşünüyorum.

Fener ile ilgili detaylı tüm bilgi ve fotoğrafları İnceburun Deniz Feneri başlıklı yazımızda bulabilirsiniz.

Akliman

Tarihte Akliman, Amazon Kadınlarının Yıkandığı Koy olarak biliniyor. Açıkçası tarihe güvenin çünkü tarih bir şekilde günümüze bağlanıyor.

Eğer zamanında kralların, kraliçelerin ya da maiyetinin gözdesi bir yer varsa bu bugün için de geçerli. 

Nerdeyse tüm kıyılarımızı görmüş biri olarak Akliman Koyu’nu da etkileyici bulduğumu belirtmek isterim. Buraya Akliman Mesire ve Piknik Alanı da deniyor.

Akliman ile ilgili detaylı tüm bilgi ve fotoğrafları Akliman, Amazon Kadınlarının Koyu başlıklı yazımızda bulabilirsiniz.

Hamsilos Koyu

Hamsilos Koyu: Türkiye’nin Tek Fiyordu olarak bilinse de bu tür oluşumlar buzulların geri çekilmesi sonucu meydana geldiğinden bunun yanlış bir ifade olduğunu belirtmeliyim.

Burası ria tipi olarak adlandırılan bir kıyı türü aslında. Ria tip kıyı türü akarsuyun ağzını denizin dolguları ile dolarsa ya da akarsu başka nedenlerle kurursa ortaya çıkıyor. Söz konusu koy da bunun güzel bir örneği hepsi bu..

Buraya Hamsilos dense de halk arasında Hamsaroz diyenleri de duydum. Akliman Koyu’nun hemen kuzeyinde Hamsilos Tabiat Parkı’nın içerisinde yer alıyor.

Koy ile ilgili detaylı tüm bilgi ve fotoğrafları Hamsilos Koyu: Türkiye’nin Tek Fiyordu başlıklı yazımızda bulabilirsiniz.

Erfelek Şelaleleri

Erfelek Şelaleleri, Türkiye’nin Amazon Ormanları diyebileceğim bir yer. Abartmıyorum gelip gezince ne dediğimi anlayacak siz de bana hak vereceksiniz zaten.

Şelaleler, doğayı ve adrenalini seven gezginlerin şehre geldiğinde mutlaka bir gezi planlaması gereken bir yer. Değişik kaynaklarda Tatlıca Şelaleleri, Erfelek Şelaleleri veya Tatlıca Takım Şelaleleri adlarıyla karşılaşabilirsiniz.

Bunun sebebi şelale oluşumunun Erfelek İlçesi Tatlıca Köyü yakınlarda olması ve 28 şelaleden oluşması. Türkiye’de sayısız şelale gördüm, oluşum ve doğal güzellik derseniz en iyisi diyebilirim.

Şimdi tabii ki gelirsek 28 şelale görecek miyim? diyorsunuz. Hayır arkadaşlar göremezsiniz çünkü bunun için çok ciddi bir efor sarf etmeniz belki de biraz dağcı olmanız gerekiyor. Bir de yaz olduğu için gördüğünüz üzere su debisi düşük. Zaten yüksek olsa bu kadar rahat hareket edemezsiniz.

Çünkü şelalelerin olduğu bölge yükselen bir tepe öbeği ve her şelale için tırmanmanız gereken kaygan kayalıklar mevcut. Yani fiziki kondisyonunuz uygun değilse geziniz her durumda sınırlandırılmış olacak.

Şelaleler ile ilgili detaylı tüm bilgi ve fotoğrafları Erfelek Şelaleleri başlıklı yazımızda bulabilirsiniz.

Sinop Plajları ve Beachleri

Sinop Plajları ve Beachleri ile Karadeniz ölçeğinde oldukça zengin sayılabilecek bir şehir. Bu durumu ben de gidince yerinde gördüm. Sizin de bilmediğinize eminim.

Sinop bir kere görülüp bir daha gidilmeyecek yerlerden değil. Mesela Ankaralı iseniz ömrünüzce en az 5-6 kez gelip değişik bir plajda Karadeniz ile buluşacağınıza emin olabilirsiniz.

Tabii ki buradaki en büyük sorun Karadeniz’in kendisi. Her zaman tetikte olmak gerekiyor. Özellikle de ölümcül akıntılara karşı.

Plajlar ve Beachler ile ilgili detaylı tüm bilgi ve fotoğrafları Sinop Plajları ve Beachleri başlıklı yazımızda bulabilirsiniz.

Ayancık, Akgöl ve İnaltı Mağarası

Bölgeye şahsen gitmedim ancak başka bir gezgin yazarımız bölgeyi gezdi ve yazdı.

Gezi ile ilgili detaylı tüm bilgi ve fotoğrafları Akgöl-İnaltı Mağarası başlıklı yazımızda bulabilirsiniz.

Sinop’ta Nerede Kalınır?

Sinop kalacak çeşitliliği açısından çok zengin bir şehir değil. Bunun sebebi turizmin daha yeni yeni ön plana çıkması. Bu nedenle de kaliteli diyebileceğim otel sayısı 5’i geçmez. Bunlarında çoğu ada bölgesinde bulunuyor.

Burada da Vira ve Zinos Otel ön plana çıkıyor. Bizim buradaki tercihimiz 4 yıldızlı Zinos Oteli oldu.

Geldikten sonra ne kadar doğru bir tercih yaptığımızı gördük. Tercihimizi küçük bir fark ödeyerek denize bakan business odalardan yana kullandık. Eşimle birlikte oldukça memnun kaldık.

Otelin kendi beach konsepti olması çok güzel. Elit bir otel. Çok iyi işletiliyor. Çok güzel de donatılmış. Penthouse adında çatı katında çok güzel bir restoranı var. Burada da bir akşam deniz manzarasında yemek yemeyi unutmayın.

Ödeyeceğiniz ücret 2 kişi kahvaltı dahil gecelik 500 TL (2021) civarı. Mutlaka biraz fark ödeyip deniz manzaralı oda alın. Sabah pencereleri açtığınızda yüzünüze çarpan güneş ve deniz manzarası size güzel bir güne başladığınızı hissettiriyor. Bunu mutlaka yaşamalısınız.

Adres: Ada Mah .Enver Bahadır yolu Karakum Mevkii No:69, 57000 merkez/Sinop Tel: (0368) 260 56 00

Int: www.zinoshotel.com.tr/

Eğer ada bölgesinde kalmam diyorsanız Beyaz Ev oteli de bir alternatif olarak düşünebilirsiniz. Fiyatlar ve konsept aşağı yukarı aynı.

Sinop’ta Ne Yenir? Nerede Yenir?

Türkiye’de malesef kendine has yemek ve kültürü olan fazla şehir yok. Sinop ise kendine has yemek ve kültürü olan ender şehirlerimizden biri. Zaten bir şehir bunu başarabiliyorsa turizmde de öne çıkabiliyor. Avrupa da da bu böyle. Turizmde öne çıkmış şehirlerin mutlaka kendine özgü tatları var.

Sinop, kendine özgü yemekleri olan ender şehirlerden. Şehrin yemek kültürü balık ve hamur üzerine kurulu. Diğer çeşitler ise biraz daha geri planda ve destekleyici konumda.

Şehir Karadeniz kıyısında olmasının avantajını net olarak kullanıyor. Biz büyük şehirlerde yaşayanlar tüm seneyi evlerimizde 3-5 çeşit balık ile geçiriyoruz. Burası ise biraz farklı; hamsi, barbunya, mezgit, kalkan, istavrit, iskorpit (çarpan), çinekop, lüfer, çupra, levrek, somon, iksiri, kırlangıç, karagöz, kefal, palamut, torik ve palamut balıkları yemekler ile bütünleştirmiş. Ortaya harika tatlar çıkmış.

Diğer taraftan Sinop hamur işlerini kendine has damak zevkleriyle buluşturmuş bir şehir. Bunu da çok güzel başarmışlar. Sinop çok güzel restoranlar ile dolu. Söz konusu restoranlar da gelenekselleşmiş yerel lezzetler sunuluyor.

Restoran önerisi derseniz çok memnun kalacağınız 2 yer önereceğim. İlki şehrin en iyisi kabul edilen denize sıfır olan biraz tuzlu diyebileceğim Saray Restaurant. Burada çarpan yemeden sakın dönmeyin. Sinop’ta mantı derseniz Sinop Örnek Mantı da doğru bir seçim olur.

Bunun dışında keyfimiz yerine gelsin diyorsanız tavsiyem denize sıfır Otel 117.

Denediğimiz tüm mekanlar ile ilgili deneyimlerimizi, ödeyeceğiniz ücretleri ve Sinop’a ait yemek kültürünü Sinop’ta Ne Yenir? Nerede Yenir? başlıklı yazımızda bulabilirsiniz.

Sinop’tan Ne Alınır?

Sinop hediyelik açısından da gerçekten ilginç bir şehir. Şehir merkezini gezerken 2 konsept dikkatinizi çekecek.

ilki denizci konseptinde ürün geliştiren hediyelik eşya dükkanları. Denizi seven biriyseniz muhteşem orijinal aksesuarlar bulabilirsiniz. İnanın bu ürünleri büyük şehirlerde bile bulamazsınız.

İkincisi ise bıçaklar. O kadar güzel bıçaklar var ki ilgileniyorsanız mutlaka alırsınız. Hatta kılıçlar üzerine bile çalışmışlar.

Bunların dışında yiyecek derseniz arkadaşlarınıza Nokul götürebilirsiniz. Eğer mısır zamanıysa mutlaka eve alın götürün. Hayatımda yediğim en güzel mısırları burada yedim.

Bir de söylemeden geçemeyeceğin balık. Eviniz yakınsa mevsim balıklarını da kasayla götürebilirsiniz. Emin olun pişman olmazsınız.

Benim Sinop ile ilgili anlatabileceklerim bu kadar. Umarım verdiğim detaylar siz gezginlere yapacağınız planlamalarda yol gösterici olmuştur.

Diğer Sinop yazılarımız için Sinop Gezi Rehberi‘ne, planlamaya yönelik bölge yazılarımız için de Orta Karadeniz Gezi Rehberi‘ne bakmanızı tavsiye ederim. Sağlıcakla Kalın.