Biz de dahil olmak üzere daha önce defalarca Pamukkale Travertenleri’ne gelenlerin bile biraz dağınık olması nedeniyle Hierapolis Antik Kenti Gezisi yapmadığını kabul etmek gerek.
Oysa ki Hierapolis Antik Kenti travertenler ile bir bütün ve 2500 yıl önce Bergama Krallarından II. Eumenes tarafından travertenlerin yanı başında bu kaynaklardan yararlanmak amacıyla bir sağlık kenti olarak kurulmuş.
Diğer taraftan Hititlerin 3500 yıl önce bu alanda dini bir tapınak inşa ettiklerine dair bulgular mevcut. Yine Pers Kralı Darius’un M.Ö. 401 yılında tüm ordusuyla kışını burada geçirdiği biliniyor. Coğrafyacı Strabon ise kaynaklarda kenti bir Frigya sınır kenti olarak tanımlıyor.
Tabii ki de insanlar buraya gelip hastalıklarından kurtulunca da bir kutsallık atfedilmiş ismi de Hierapolis yani “kutsal şehir“ olmuş. Yani buranın travertenler ve havuz dahil tümünün adı tarihte Hierapolis aslında.
Hierapolis, M.S. 60 yılındaki depreme kadar bir Helen kenti iken depremden sonra yerle bir olunca ünlü Roma İmparatoru Neron tarafından bir Roma kenti olarak tekrar inşa ettirilmiş.
M.S. 80 yıllarında, havarilerden Aziz Philip burada öldürülünce bu olaya atfen Bizans dönemi 4. yy.dan itibaren önemli bir Hıristiyanlık merkezi olmuş.
Bölge 12. yy.ın sonlarına doğru Bizanslılardan alınarak Türklerin eline geçmiş. O dönemden sonra da şifa merkezi olarak kullanılmaya devam etmiş.
Kent, bir bütün olarak 1988 yılında hem kültürel, hem doğal miras olarak UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmış.
Hierapolis Antik Kenti ve Çevresi
Hierapolis Antik Kenti’ne Ulaşım
Antik kent; Denizli’ye 20 km, İstanbul’a 575 km, Ankara’ya 487 km ve İzmir’e 225 km mesafede bulunuyor. Buraya kendi arabanızla İstanbul’dan 6,5 saatte, Ankara’dan 5,5 saatte ve İzmir’den 3 saatte ulaşabilirsiniz.
Biz buraya Ankara’dan araba kiralayarak geldik. Yol olarak ise Afyon üzerinden değil Polatlı’dan itibaren girdiğimiz Yunak-Akşehir-Eğirdir-Isparta-Burdur istikametinden devam ettiğimiz D695-D330-E 87 Numaralı Yolları tercih ettik.
Bu yola kısmen Burdur-Isparta-Denizli yolu da diyebilirim. Bu rotayı takip edince yol yaklaşık 7 saat sürüyor. Değişik yol deneyimi ve trafiksiz olarak doğanın içerisinde sürüş yapıp mutlu olmak isterseniz bu rotayı sizlere de tavsiye ederim.
Havayolu düşünürseniz Denizli’ye malesef sadece İstanbul’dan direkt uçuş seferi var. Diğer şehirlerden aktarmalı uçmak zorundasınız ki bu da zaman ve maliyeti oldukça yükseltiyor. Denizli Çardak Havalimanı şehrin 74 km doğusunda ve arabayla 1 saat mesafe. Buradan direkt Pamukkale’ye gitmek için Baytur Otobüs Servisi’ni kullanmanız (35 TL (2020)), araba kiralamanız ya da çok kişi iseniz bir taksi ile anlaşmanız mümkün (250 TL (2020)) .
İzmir-Denizli Demiryolu’nu kullanırsanız yolculuk yaklaşık 5 saat, İstanbul-Denizli Demiryolu’nu kullanırsanız yolculuk yaklaşık 12 saat sürüyor. Denizli Tren Garı, Denizli Şehirlerarası Otobüs Terminali’nin tam karşısında bulunuyor.
Otobüs derseniz bizim yaşadığımız Ankara’dan Denizli’ye yolculuk yaklaşık 7 saat, İstanbul’dan 10,5 saat sürüyor. İster tren ister otobüs olsun Denizli Otobüs Terminali’nden 15 dakikada bir kalkan Pamukkale Minibüsleri ile 25 dakikada bölgeye ulaşım sağlayabilirsiniz.
Pamukkale travertenlerinin 2 girişi bulunuyor. Yukarıdan girerseniz önce Hierapolis Antik Kenti’ni gezip aşağıya inerken travertenlere girip Pamukkale’den çıkıyorsunuz. Bunu tavsiye ediyorum çünkü travertenlerde terlik ve ayakkabı yasak ayrıca yokuş aşağı. Eğer ters rotada ilerlerseniz yokuş yukarı önce ıslanıp sonra antik kenti gezmek zorunda kalırsınız ayrıca çok da yorulursunuz. Yani önce yorulup sonra alçalan rotada ıslanıp yorgunluk gidermek daha doğru.
Taksi kullanmıyorsanız arabayı da nerede bırakacağınız önemli bu durumda. Çünkü geri dönüp alacaksınız. Otopark ücreti 10 ₺, dışarıda yol kenarına park etmek isterseniz 8 ₺ (2020).
Kalacağınız otele girerken sorun yukarı girişe ücretsiz servis yapan oteller de var. Bizimki öyleydi mesela. Böylece arabayı çıkarmamıza hiç gerek kalmadı. Dönerken de yürüyerek döndük.
Hierapolis Antik Kenti Giriş Ücreti ve Ziyaret Saatleri
Antik kente giriş ücreti travertenlere dahil kişi başı 110 TL (2021). Müze Kart ile ücretsiz.
Müze Kart yoksa yandınız. Müze Kart almak isterseniz bu sefer de sezonda çok zaman alıyor ve çok fazla kuyruk var. Çaresiz bir şekilde tam bilet alıyorsunuz.
Bu tam bilet uygulamasında ise yerli yabancı ayrımı yapılmıyor. Öğrenci indirimi bile uygulanmıyor. Bildiğiniz gibi müze kart da her yerde geçmiyor.
Artık bu işe bir el atılıp bu ayrım yapılmalı. Bütün Dünya’da turistin ödeyeceği giriş ücreti ile yerli ziyaretçinin ödeyeceği ücret ayrılmış durumda. Hatta çoğu yerde yerli ziyaretçi para bile ödemiyor. Anlaşılır gibi değil. Normal çocukları üniversiteye giden 4 kişilik bir ailenin Pamukkale’yi görme ücreti 440 TL (2021). Bu nasıl bir anlayış anlamak mümkün değil.
Antik kenti 08:00-17:00 saatleri arasında gezebilirsiniz. Tabii ki bu saatler pandemi dönemi için. Girerken ya da gelmeden tekrar sorun ya da araştırın.
Travertenler oluşum kaynağı 400 bin yıl öncesine dayanıyor. O dönemde meydana gelen bir dizi deprem sonucu oluşan Büyük Menderes havzasındaki termal sular travertenleri ortaya çıkarmış.
Hierapolis Antik Kenti
Antik kentten kalmış kalıntılar da geniş bir alana yayılmış vaziyette. Her yeri güzelce gezmenizi tavsiye ederim ama zamanınız kısıtlı ise en azından aşağıdaki başlıkları programınıza mutlaka alın.
–Hierapolis Antik Tiyatrosu
Antik kente yukarıdan girdiğinizde muhtemelen ilk gezeceğiniz yer burası olacak. Tabii ki girişten itibaren yaklaşık 1 km yürümek bir süre de tırmanmak kaydıyla…
Tırmanmak diyorum çünkü mimari bir kolaylık sağlamak amacıyla aynı Bergama’da gördüğünüz tiyatro gibi yamaca yaslanmış.
1800 yıllık tiyatronun inşasına Roma döneminde; M.S. 62 yılında inşasına başlanmış ve 205 yılında tam 150 yılda bitirilmiş.
Güneşin altında biraz zor olsa da inanın buna değer. Eğer hava sıcaksa şapka ve güneş kremi kullanmanız uygun olur. Rahat bir ayakkabı ve suyunuz da olsun.
İsteyenler için ücreti mukabili buraya golf tipi küçük araçlar ile servis de yapılıyor.
Antik Tiyatro gerçekten muazzam. 50 oturma sırası, 8 merdiven ve 9 bölümden oluşuyor. Kapasitesi 9500 kişi. Hatta buraya bakarak döneminde şehirde 100 bin kişinin yaşadığını değerlendiriyorlar.
Tiyatronun frizlerine bakarsanız ayinler, savaşlar, yarışlar ve imparator taç giyme törenlerini görebilirsiniz. Tiyatro aynı zamanda gladyatör dövüşleri için de kullanılmış.
En tepeden manzara çok güzel. Özellikle de gün batımında harika fotoğraflar çekebileceğinizi düşünüyorum.
–Hierapolis Antik Havuzu
Hierapolis Antik Kenti’nin en değerli köşelerinden biri de tabii ki Hierapolis Antik Havuzu. Bazı kaynaklarda Kleopatra Havuzu da deniyor. Hakikaten bu kadın ne kadınmış o dönemde bile her şeyden haberi var. Nerede güzel bir su olsa hep nedense onun adı geçiyor.
Neyse bu havuzda yüzmek Dünya’nın en tarihi yüzme deneyimlerinden biri dersek sanırım yanlış olmaz. Çünkü bu havuz tam 23 asırdır burada ve insanlar yüzyıllardır şifa için antik kalıntılar arasında bu havuza giriyor.
Havuzun oluşumu da ilginç. Havuz, M.S. 7. yy.da meydana gelen depremde oluşan çukurun termal sularla dolması neticesinde kendinden oluşmuş. Yıkılan sütunlarla birlikte ise havuz tam bir tarih olmuş. Yani aslında belki de Dünya’nın ilk spasındasınız ve tarihin içerisinde aynı Romalılar gibi hissediyorsunuz.
Havuz her gün 10:00-19:00 saatleri arasında açık. Havuz çevresine dinlenmek ya da bir şeyler yemek için ücretsiz girebiliyorsunuz. Kafe bölümünde çok seçenekler var. Kafeteryadaki yerli ürünlerin fiyatları müze kart sahiplerine %50 indirimli.
Havuza girişi ise paralı. Kıyafet değiştirmek için soyunma kabinleri ve kilitli dolaplar mevcut.
Havuzun yaz kış 36 derecelik sabit sodalı suyu başta kalp, damar, cilt ve romatizma olmak üzere o kadar çok hastalığa iyi geliyor ki talep olduğu için suda bulunma süresi 2 saat ile sınırlandırılmış durumda ve bu süre için kişi başı 100 TL (2020) ücret istiyorlar.
–Hierapolis Arkeoloji Müzesi
Antik kentin en büyük yapılarından biri. Aslen zamanında Aslında burası Roma Hamamı olan yapı 1984 yılında restore edilerek müzeye dönüştürülmüş.
Burada hem antik kentten hem de Laodikya, Colossai, Tripolis, Attuda vb. de çıkarılan bulgular da sergileniyor.
Müze, 3 bölümden oluşuyor. Birinci bölüm lahitler, ikinci bölüm küçük bulgular ve üçüncü bölüm tiyatro kaynaklı eserlerden oluşuyor. Özellikle M.S. 2. yy.a ait eserler çoğunlukta.
Burayı özel olarak gezmedik çünkü tam manasıyla gezmeniz için en az 3 saat ayırmalısınız. Biz geç kaldığımız için yapamadık ama siz mutlaka bu zamanı ayırın. Müze her gün 08:30-19:00 saatleri arasında açık.
Detaylı bilgi ve fotoğrafları Yeryüzünün Beyazlar Ülkesi Pamukkale ve Antik Mucizeler başlıklı yazımızda bulabilirsiniz.
–Pamukkale Travertenleri
Travertenler tüm gezginlerin olmazsa olmazlarından. Bu yabancı gezginler için de böyle çünkü söz konusu travertenler Türkiye’nin Dünya’da En Çok Bilinen Doğa Harikası kabul ediliyor.
Denizli’de yüksek bir yerden kuzeye doğru bakarsanız parlak beyaz rengiyle Pamukkale’yi görebilirsiniz.
Yakın zamana kadar etrafındaki otellerin suyu kirletmeleri nedeniyle traverten oluşumları kararmıştı. İnsanlar travertenlerin üzerinde gezip her tarafı kirletiyordu. Neyse ki son raddede müdahale edilip travertenlerin çevresindeki kamu ve özel tüm oteller yıkılıp ziyaretçilerin kafasına göre giriş çıkışı engellenince travertenlerin tekrar nefes alması sağlanmıştı.
Şimdi ise traverten alanı, eski haline geri dönüşümünün sağlanmasını bırakın garip bir inşaat (restorasyon diyemiyorum) çalışması ile küçücük kalan bir traverten oluşumunun etrafındaki beyazlaştırılmış balık havuzuna dönmüş.
Yorumu artık size bırakıyorum. Detaylı bilgi ve fotoğraflar için Pamukkale Travertenleri Gezisi başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.
Pamukkale’de Nerede Kalınır?
Buraya geldiniz ve nerede kalacaksınız. Pamukkale’de çok fazla otel opsiyonu var. Ancak benim size tavsiyem kesinlikle 2 yıldızlı butik Venüs Suite Otel olacak. Bu otelin 2 opsiyonu var. Eski olan kısmında son dakika rezervasyonu yapmıştım. Otele vardığımızda o taraf yenilendiğinden bizi hiç bir ek ücret ödemeden Suite tarafına aldılar.
Venüs Suite Hotel, harika bir atmosfere sahip aile tarafından işletilen bir otel. Travertenlere yürüme mesafesinde. Oldukça konforlu ve lüks. Bahçesi ve havuzu var. Özellikle travertenleri gezdikten sonra dinlenmek için bu havuz harika oluyor.
Son derece kaliteli bir restoranı ve harika personeli var. Kahvaltısı da harika. Otopark sorunu yok. Üstelik tesis talep ederseniz sizi travertenlerde istediğiniz girişe ücretsiz transfer de ediyor. Ne güzel değil mi?
Hal böyle olunca da çok tercih edilen bir otel. Bir gece için 3 kişi kahvaltı dahil 400 TL (2020) ücret ödedik ve kesinlikle bu ücretin çok çok üzerinde hizmet aldık. Eğer buralara gelirseniz mutlaka suite kısmını herkese tavsiye ediyorum.
Adres: Hasan Tahsin Cd. No:19, 20190 Pamukkale/Denizli Tel: +902582722270 Int: http://www.venussuite.com/
Pamukkale’de Ne Yenir? Nerede Yenir?
İnternette bir arama yaparsanız ilk tavsiye olarak karşınıza Cadde Grill House çıkacak. Biz de buna kanarak malesef burayı tercih ettik.
Mekanın travertenlerin tam karşısında olmak dışında bir özelliği yok. Personel çok istekli ama sunulan ürün kesinlikle felaket. Ismarladığım çoban kavurma hayatımda yediğim en kötü kavurmalardan biriydi. Üstelik içinde et yoktu. Açıkçası aile olarak ödediğim her kuruşa acıdım. Nasıl en yüksek puanı almışlar anlamakta zorlandım. Üstelik pandemi kurallarına da kesinlikle uymuyorlar. Bu yüzden bir foto bile çekmeye gerek görmedim. Gidin ekmek arası birşeyler yiyin daha iyi.
Buradaki tek tavsiyem kesinlikle Venüs Oteli’nin restoranı. Set menü veriyorlar. Ücret, Cadde Grill House’da ödediğimiz ile aynı. Havuz başında sessiz bir ortamda yemeğinizi yiyebiliyorsunuz. Yemekler harika. Yabancılar olayın farkında yemek için otelden bile çıkmıyorlar.
Pamukkale’den Ne Alınır?
Buradan almak için sizlere tek tavsiyem eğer kullanıyorsanız ve götürme imkanınız varsa şarap. Bölgeye has çok güzel ve çok fazla şarap çeşidi var. Fiyatlar da oldukça uygun.
Evet arkadaşlar benim antik kent ile ilgili sizlere anlatabileceklerim bu kadar. Denizli ile ilgili diğer yazılarımız için Denizli Gezi Rehberi‘ne bakabilirsiniz. Sağlıcakla Kalın.