- Günübirlik Edirne Gezisi
- Edirne Doğal Yaşam Çiftliği
- Havsa’da Ne Yenir?
- Yardımcı Peynirleri
Bugün size Havsa’da Ne Yenir? sorusuna cevap vermeye çalışacağım. Edirne ya da Uzunköprü yönüne seyahat edenlerin yolu mutlaka Havsa’dan geçmiştir. Edirne’ye 27 km uzaklıktaki Havsa benim doğup büyüdüğüm gençlik yıllarımı geçirdiğim hayatımın merkezi olan ilçe.
Her nedense çok fazla gelişmemiş, Trakya Meslek Yüksekokulu açıldıktan sonra biraz da olsa dışarıdan gelenlere ev sahipliği yapmaya başladı.
İstanbul’a yerleşmemden önce yani 2005 yılına kadar caddede karşılaştığım her sakinini tanıyor, konuşuyor ve selamlaşıyordum. Aradan geçen 18 yılda ise kısıtlı sürelerde zaman geçirdiğim için buranın o sakinlerinden epey uzaklaştım.
Bugün evlenerek tekrar geldiğim memleketime eşim Ali de 44 yıldan sonra emekli olarak dönmüştü. Yani birlikte keşfediyoruz Havsa’mızı ve samimi insanlarını. Küçük bir yerde yaşamanın verdiği avantaj ile kendimizi şanslı hissediyoruz.
Ali benden on ay önce geldiği için ben ilk etapta onun tanıdıkları ile tanışıp kaynaşıyorum ve inanılmaz lezzet duraklarını keşfettiğimi söylemeliyim.
Kellepaça çorbamız meşhur, nede olsa doğal antibiyotik bizim için. Uzunköprü Caddesi üzerinde yer alan Arda Ciğercisi Selda ve Ahmet Dölçek çifti tarafından işletiliyor ve sık sık sabahları yürüyüş sonrası soluğu burada alıyoruz.
Aslında Selda’yı neredeyse bebekliğinden itibaren tanıyorum ama aradan geçen yıllarda herkes kendi hayatına yoğunlaştığı için denk gelemedik bir türlü. Burada Edirne’nin muhteşem tava ciğerini de gün içerisinde yiyebilirsiniz.
Biz çorba sonrası karşı mağazanın sahibi kuzenimiz Mücahiy Mezgel’e ait olan Regal Bayisinde kahvemizi içerek günümüze başlıyoruz.
Öğle yemeği için Havsa PTT binasının yan sokağında bulunan Barış Lokantası’nı tercih ediyoruz. Burası esnaf lokantası tarzı, her çeşit sulu yemek ve mevsimine göre balık seçenekleri ile zengin ve lezzetli bir menü sunuyor.
İşletmecisi Murat Beye ve yemeklerine cemiyetlerde de denk geliyoruz. Kalabalık ve güzel bir ekip ile muhteşem lezzetler ortaya çıkarıyor, ailemizin gelini Seçil Yeşil’de bu ekibin bir parçası olduğu için kolayca seviyorum bu mekânı ve öğlenleri sık sık uğruyoruz.
Ve Havsa’mızın birçok kişi tarafından tanınan ve sevilen bir Numan Hocası varmış. Kendisi ile henüz tanışmadım ama Ali’den öğrendiğim kadarıyla Kırklareli Kepirtepe Köy Enstitüsü mezunu emekli bir öğretmen, sosyal bir kişilik, Havsa’daki koroda çalışmaları olan birisi.
Oğlu Erkut ve Gelini Selcen ile tanışıyorum ve Ali ise Selcen’in çocukluğunu biliyor, meslek büyüğünün kızı.
Hatay’da görev yaptığı yıllarda Edirne’den gelen peynire özlemlerini katık ederek nasıl yediklerini ikisi bir aradayken dinlemelisiniz. Memleket özlemini yaşayan biri olarak onların sohbetlerinde aynı duyguyu yakalayabiliyorum.
Dörtyol’da bulunan Şen Döner Numan Hocanın kurduğu aile işletmesi. Çorba, Et Döner, Tavuk Döner, Tas Kebabı, Pilav ve tatlı çeşitleri için burayı tercih edebilirsiniz.
Burada yemeğinizin lezzetine minik bir sergi şöleni eşlik ediyor ve bu sergiyi ücretsiz görme şansına da sahipsiniz. Duvarları boydan boya Kazım Erhan tabloları ile dolu.
Henüz tanışmadığım ama ilk fırsatta tanışmak istediğim Kazım Erhan emekli öğretmen ve bugün 78 yaşında. Hobi olarak yaptığı yağlı boya tablolarını arkadaşının işletmesine hediye ediyor olması ise çok değerli geliyor. Benim için en kıymetli hediye emek verilen hediye ya da kitap olduğu için, dostluklarının çok değerli olduğunu düşünüyorum.
Her bir tablonun arkasında kurşun kalemle yazdığı mesajları ise aradan geçen yıllara rağmen okunuyor.
‘’Toplumda barış, sevgi, özgürlüğün yeşermesi ve artmasını hepimiz arzu ediyoruz.’’
‘’Her şey Türkiye’de güzel olsun. Cumhuriyet, barış, insan hakları, adalet yeşersin. Numan Hocama sevgi ve saygılarımla.’’ En çok etkilendiğim sözleri ve bu sözlerin yazarını çok merak ediyorum.
Tabi ikindi ya da ara öğünlerde apartman komşularımıza uğruyoruz ki; bu arada bütün esnaflar bizim apartmanda diyebilirim. Harika lahmacun ve pideleri ile komşumuz olan Havsa Döner Pide ve Lahmacun Salonu’na öğleden sonraları uğruyoruz. Özellikle de çok gezen bizim gibiler için yemeğe misafirimiz geldiğinde hayat kurtarıcı olduğunu söylemeliyim.
Tabii lahmacun ve pideyi Arsemiea Çiğ Köfte ile güçlendiriyoruz ki; vejetaryen misafirlerimiz için tam destek oluyor. Burası da Sinem Dekren Çetinkaya tarafından işletiliyor. Sinem de benim ortaokul ve lise arkadaşımın kardeşi. Çocukluğunu biliyorum yani ve harika bir işletmeci olduğunu söylemeliyim. Bazen aldığımız porsiyonları hatırlayamıyoruz ya da karıştırıyoruz ve Sinem anında güçlü hafızası ile yönlendirmesini yapıyor.
Pandemi sebebi ile yapılamayan düğünlerin yılı olduğu bir yazı yaşıyoruz ki, arkadaşım Bennur bunu çok güzel anlatıyor. ‘’Havsa’da insanlar kışın kömüre, yazın düğüne çalışıyor. Ablama düğün davetiyesi geliyor, zarfın üzerinde A….Ş…. in Kiracısı yazıyor.’’ Şaşırıyor musunuz siz de? İsmini bilmediğim birini cemiyetime çağırmam dediğinizi duyuyorum ama Havsa hatır nazdır, bir yerde mutlaka Miyase abla ile denk gelmiş ya da karşılaşmıştır, duyarsa gücenmesin, çağrılmadı olmasın diye o davetiye gelmiştir.
Havsa insanını yıllardır tanıdığım için sizi hiç tanımıyor olsa da izin verdiğiniz ya da ihtiyaç duyduğunuz kadarıyla sonuna kadar yanınızda olacak kadar samimi ve kucaklayıcıdır. Düğünlerinde belediyeden yapılan anonslarla tüm halkımız davet edilir.
İşte bu meşhur düğün dönüşlerinde şıkıdım kıyafetlerimizle uğradığımız mekânda Havsa Terminali içerisinde bulunan Köfteci Emrah oluyor.
Minibüste pişen köftenin lezzeti önündeki salaş masalarla harika bir sokak lezzeti sunuyor. Emrah’ta bizim apartman komşumuz ve köfteleri kesinlikle çok lezzetli. Köfte ile birlikte tavuk ve sucuk seçeneklerini de deneyimleyebilirsiniz. Hatta şu satırları yazarken aklıma düşen o lezzet üzerine pijamalarımızla çalışmama köfte molası verdiğimizi söylemeliyim ki; yatağından kalkıp gelen çok fazla müdavimi var.
İstanbul’dan gelen arkadaşlarım da bu lezzeti çok iyi biliyor. Uzun yıllar boyunca eve girmeden önce mutlaka buraya uğrayarak köfte ekmek keyfini yaşayanlardan olduk.
Bazen de keyfimize keyif katan misafirlerimizi ağırladığımız Pazar yerinin yanında yer alan meyhaneyi “Agop’un Yeri”ni tercih ediyoruz. Burası da muhteşem bir yer. Harika mezeleri, et çeşitleri ile tam bir lezzet patlaması yaşıyoruz. Rakı sohbetine uygun, nezih bir ortam ve biz burayı Edirne’den gelen arkadaşlarımız sayesinde keşfederek müdavimi oluyoruz.
Kattia’nın sahibesi Özlem Hanım yemek seçerken işletmecisi Alaattin Bey ile tanışıyor ve ‘’Masamızda Havsa’lı arkadaşlarımız var’’ dediğinde Alaattin Bey de yanımıza gelerek bizlerle tanışıyor. Kimlerden olduğumuzu soruyor ve babamı tanıdığını öğreniyorum.
Babamın köyü Taptık ve rakı masaları ile popüler diyebilirim. Alaaddin beyde “Mekanım Taptık’lılar sayesinde bugüne geldi’’ diyor. Burası Trakya ve Trakya rakı seviyor, yapacak bir şey yok.
Şunu mutlaka paylaşmalıyım ki ‘’Agop’un Yeri’nde servis, çeşit, lezzet ve fiyat uygun. Ayrıca gelenlerin çoğunluğunun yerli halk olması keyifli, mutlaka tanıdık birileri ile karşılaşıyor, kucaklaşıyoruz.
Özellikle rakı severler mutlaka lezzetleri deneyimleyerek hoş sohbet işletmecisi ile tanışmalı. Biz çok sevdik ve sizlerin de seveceğine eminim.
Bir de Ali Topanlık var, çocukluğumun Havsa’sının efsane başkanı. Efsane diyorum çünkü benim orta okul yıllarımda Belediye Başkanı olarak görev yaptı ve biz duvar panosunda sergilenen okul gazetemiz için sık sık kendisi ile röportaj yaptık.
Çok defa makamına kabul edildiğimiz Belediye Başkanımız Ali Topanlık çocuk halimize aldırmadan bizi yetişkin gibi ağırlıyordu. Sadece çay-kahve yerine gazoz ikramını tercih ediyordu ama yetişkin gibi projelerini bizimle paylaşıyordu.
O yıllarda dile getirdiği hayallerini hatırlıyorum. Hafızamda doğa dostu, çevreci ve işini titizlikle yapan bir başkan olarak yer etti. Her zaman savunduğum “çocukları yetişkin bireyler gibi düşünerek konuşun” tezinin en güzel temsilcisi. Bize bundan beş yıl sonra Havsa’da yürürken yol boyunca ağaçlar görecek, gölgesinde yürüyeceksiniz demişti. Ve birazdan fidanlığa gidecekti ağaç fidanlarını seçmek için.
Efsane Başkan’ım dediğim Ali Topanlık şimdi çiftlerin mutluluklarını ilan ettiği mevcut düğün ve davet salonlarının yanından geçen dereyi ıslah ederek, şehidimizin adıyla anılan yaşanabilir bir alan haline getirerek derenin ilgisizlikten kaynaklanan sorunlarını çözdü, o ağaç gölgesi olan yollarda da ilerleyen yıllarda yürüdüğümde kendisini anıyordum. Güzel yüreğine, emeklerine sağlık diyorum.
Sebebini bilmiyorum ama her nedense böyle özverili çalışan bir başkan sanırım Havsa’lılara fazla geldi ki burada Ali’den sıkça duyduğum bir söz aklıma geliyor” Memleketimde hiçbir başarı cezasız bırakılmaz.” Sanırım aynı kafa burada da hâkim oldu ki bir daha seçilmedi.
İnancım başkanlığa devam etseydi Havsa’nın bugününden çok çok daha gelişmiş bir yer olacağı yönünde. An ve an Havsa’ya kattığı güzelliklerin yakın şahidi olduğum için bunu net bir şekilde yazabiliyorum.
Havsa özellikle pandemiden sonra tam olarak yaşamak istenilen yer diyebilirim. Pandemi her birimizin hayatına dokundu ve hala tam olarak geçti diyemiyoruz. İstanbul’da eve kapandığımız günlerde memleketime özlem kat ve kat artmıştı. Ve hayat özle mucizelerle, sürprizlerle dolu ki; tam yeni
duruma yani kalabalıklarda maske ile dolaşmaya konsantre olduğumda Ali ile evlilik kararı alıyor ve özlemini çektiğim memleketime geri dönüyorum.
Fatih Caddesi üzerinde bulunan Narçe Market ise tost ve kahvesi ile popüler. Çabuk kahvaltı yapacağımız günlerde mutlaka bu tostu tercih ediyoruz. Ve yaptığımız uzun yürüyüşler sonrası kendimizi burada ki kahve ile ödüllendiriyoruz.
Yolunuz düşerse lezzetleri deneyimlemenizi önerebilirim ki; Kadriye Hanım ve kızı Nariye’nin gülen yüzleri ve keyfinize keyif katan hoş sohbetleri ile tanışmış olursunuz.
Tosttan bahsetmişken çocukluğumun tostçu dedesine de yer vermek istiyorum. Havsa terminali içerisinde yer alan dedemizin de tostu çocukluk özlemimin kaybolmayan değerlerinden. Dedemiz bugün 90 küsür yaşında ve hala çocukluğumuzun lezzetli tostlarını yapmaya devam ediyor. Yeğenlerim Belinay ve Ecrin’in de favori lezzetlerinden. Edirne’den Havsa’ya tost yemeye gelenlerden. Dışarıda yaşayanlarında
geldiğinde uğramaya devam ettiği bir nokta.
Cumartesi Havsa’da Pazar kuruluyor ve biz dedemizin tostundan alarak ADD Çay Bahçesi’nde keyif yapıyoruz. Bu işletmede yiyecek seçeneği yok ve dışarıdan yiyecek getirilebildiği için burada gün yapan Havsa’lı hanımlarımız da var. Halk arasında ise ‘’Cumartesi Havsa’lı hanımların bayramı’’ olarak anılır. Pazar alışverişi için evden çıkılmışken toplantılar, arkadaş buluşmaları ve gün faaliyetleri de aradan çıkar. Muhakkak pazarda doldurulan çantalara, parkta doldurulan gönüller eşlik eder.
Birde Havsa’lı Üretici Kadınlar Meclisi var ki; her birinin emeklerine sağlık. Harika lezzetler çıkarıyorlar. Pişi
(lokma) favorim ve yöresel ekmek, tarhana, erişte, reçel çeşitleri, turşuları da popüler.
Yaz sıcaklarının yoğun olduğu günlerde ise akşamları çay bahçeleri tercih edilir. Gerçi bölgede yaz yoğun geçiyor. Düğünler, yürüyüşler ve sonrasında çay bahçelerinde verilen molalar. Biz Nesrin-Zeki Dalkılıç çiftinin işlettiği Üçgen Park’ı daha havadar bulduğumuz için tercih ediyoruz. Ufak yerde olmanın avantajı ile her zaman birçok masa ile selamlaşıyoruz.
Tabii çay bahçesinde sohbetinize çekirdek eşlik etsin istiyorsanız Cumhuriyet Mahallesi Camisinin yanında bulunan İlhan abimizin bakkalının açık çekirdeğinin lezzetini denemelisiniz. Çocukluğumun bakkalcısı şu an epey yaşlandı, ama işleyiş ve lezzetleri aynı kalitede devam ediyor. Şu an oğulları Gürkan, Gürcan ve gelinleri tarafından nöbetleşerek işletiliyor.
Havsa ufak bir ilçe ve içerisinde müthiş lezzetler taşıyor. Henüz tadım yapamadığım pek çok lezzet durağı da olduğunu söylemeliyim. Burada bulunduğum üç ay gibi bir sürede güzel keşifler yaptığımı düşünüyorum.
Tarihinde ise Antik Romalılar tarafından kurulduğunu ve Roma İmparatorluğu ikiye bölündükten sonra Bizanslıların elinde kaldığını söylemeliyim. 1331 yılında yani 1.Murat döneminde Osmanlı topraklarına dahil olur ve Hosa adı verilir.
Edirne’nin Osmanlı Devleti’nin hükümet merkezi olmasıyla burada bulunan Rumlar 1. Murat’ın ikamet ve din serbestisi ile ilgili fermanlarına aldırmayarak Selanik ve İstanbul taraflarına göç ederler.
Fetihten sonra Anadolu’dan getirilen göçmenlerle bölgenin Türkleşmesi sağlanır. Sokullu Mehmet Paşa’nın buraya önem vermesiyle de Türklük gelişir. Bugün Hacı İsa Mahallesi, Hacı Gazi Mahallesi ve Helvacı Baba (Helvacı) mahalleleri o dönemde gelen göçmen ailelerin isimlerini taşımakta.
Sokullu Mehmet Paşa 1560 lı yıllarda Mimar Sinan’ın Lüleburgaz’a yaptığı külliyenin benzerini Havsa’ya da yaptırır. Ama külliyenin maalesef belirli kısımlarının günümüze gelmiş olması üzücü geliyor bana.
1361 yılında Edirne kuşatmasında, Sazlıdere savaşında şehit düşen Kurt Bey’in anıt mezarı da Havsa’da görülecek tarihi yerler arasında. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde bu mezarın kubbesiz, nurlu bir mezar oluşundan bahseder.
Yavuz Sultan Selim’in eşi, Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Hafsa Sultan Manisa’ya yerleşmeden önce bir süre burada yaşadığı için ilçemiz ismini buradan almış, zamanla da Havsa olmuştur.
Bugün Sokullu Mehmet Paşa ve Mimar Sinan’ın izlerini taşıyan küçük kasabamız tam bir gurme zengini ve mutlaka yolunuzun düşmesi, birde bizim misafirimiz olmanız dileğiyle, seve seve sizleri ağırlarız.
Edirne’yi günübirlik gezmek isterseniz Günübirlik Edirne Gezisi başlıklı yazımıza da bakmayı unutmayın.
Yorumlar (3)
Süper olmuş kalemine saglik kardesim birazda köylerden bahsedebilirmisin
Havsa konusundaki yazınız için çok teşekkürler. Mekanların kalın karakterlerle yazılması metninizin daha rahat okunmasını sağlayabilir.
Biz teşekkür ederiz.