Bir bira sever olarak Brüksel’e gelip Bira Efsanesi Delirium’a gitmemek olmaz. Çünkü bu mekan hem bira severler için bir tabu hem de Brüksel hatta Belçika biralarını denemek için bence tam bir başlangıç noktası.
İşin ilginci Belçika kişi başına üretim ve tüketim yönünden Dünya’da listenin en başındaki ülkelerden biri olmasa da Dünyaca ünlü bir bira ülkesi olarak kabul ediliyor. Çünkü bira yapmak Belçika’daki çeşitli şehir, kasaba ve toplulukların yaşayan mirasının bir parçası olmuş durumda.
Günümüzde Belçika’da 250’den fazla bira fabrikası ve 150’den fazla bira şirketi var. 80’li yıllardan beri butik biralar da popüler hale gelmiş. Bu kadar küçük bir ülke için hakikaten çok fazla bira üretimi söz konusu.
Belçika’yı bira ülkesi yapan ise ülkenin benzersiz iklim ve toprak koşulları. Söz konusu durum bira üretimi için gereken ana girdiler olan şerbetçiotu ve arpanın yetiştirilmesini son derece uygun kılıyor. Böylece farklı fermantasyon yöntemleri kullanılarak ülkeye has lambic, buğday birası, saison ve manastır biraları dahil olmak üzere 1.500’e yakın bira çeşidi üretiliyor. Bugün ülkemizde marketlerde bile görebileceğimiz benim de çok sevdiğim Duvel, Leffe, Hoegaarden gibi markalar Belçika üretimi biralar mesela.
Gelelim Delirium’a. Konumuz aslen 2500 çeşit bira bulunan bir mekan kompleksi ama Delirium sadece bir mekan ismi değil çok fazla çeşidi de olan bir bira markası aslında. Belçika’ya gelirseniz etrafta göreceğiniz Uçan Pembe Filler de bu markanın sembolü.
Delirium’un ünlü merkez kafesi hariç kompleks olarak 7 farklı barı daha var. Bunun dışında ise Dünya çapında 26 franchise noktasına sahip. Dolayısıyla Delirium denince esas olan Brüksel.
Gezginler için yazımın bundan sonraki bölümlerinde bir çok kez gittiğim Delirium Cafe ile ilgili işinize yarayacak detaylı bilgiler vereceğim.
Delirium’a Ulaşım ve Çalışma Saatleri
Mekan oldukça merkezi bir yerde, Grote Markt’a sadece 250 m mesafede bulunuyor. Mekan hafta içi 11:00–03:00 hafta sonu 11:00–04:00 saatleri arasında çalışıyor.
Rezervasyon almıyorlar şanslıysanız ya da biraz beklerseniz Delirium Cafe’de yer bulabilirsiniz. Tel:+3225144434
Adres: Imp. de la Fidélité 4, 1000 Bruxelles, Belçika
Delirium
Delirium’un hikayesi 1900’lü yıllarda bugün Gent’in güneybatısında kalan Melle’de “The Appelhoek” diye geçen bir yerde başlamış. Bu dönem de Belçika’da yaklaşık 3500 bira üreticisi kayıtlıymış. Tabii ki bu rakamı ülkemizdeki üretici sayısını dikkate alırsak pek kafamız almıyor biliyorum ama bu adamlar tarihte birayı çok seviyor işte.
Tabii ki sadece birayı değil kasabalarını da seviyorlar öyle ki tüm kasaba halkı kendi bira üreticilerini desteklemek için sadece onların mekanlarında onların biralarını içer böylece hem üreticilere hem de kendi kasaba markalarına destek verirlermiş.
Bugün bile bir mekana gittiğinizde o şehir hatta kasabaya ait bira içebilirsiniz. Sadece şişe değil markanın bardağının da ayrı gelmesi sanırım o günlerden kalma bir alışkanlık.
Tekrar konumuza dönelim Melle’deki Den Appel de kendi maltlama ve işleme tesisi olan kasabalı bir üreticiymiş.
1902 yılında kasabaya gelen Léon Huyghe adlı bir genç Den Appel’de işe başlamış. Burada hem işi öğrenmiş hem de başka bir bira üreticisinin kızı ile evlenmiş. Böylece 4 sene içerisinde zarar etmekte olan Den Appel’e satın alıp başına geçmiş. Bir kaç sene içerisinde Den Appel’i zarardan kara geçirmeyi başarmış.
Derken I. Dünya Savaşı başlamış. Bu dönem Belçika bira tarihi için tam bir yıkım olmuş. Tüm bira üreticilerinin en az yarısı ya iflas edip piyasadan çekilmiş ya da tesisleri yakılıp yıkılmış. Bu badireden ayakta çıkanlardan biri de Den Appel olmuş.
1925 yılında Léon’un oğlu Albert Huyghe ve üvey oğlu Louis Droesbeque de Den Appel’de çalışmaya başlamış ve 1936 yılında hep beraber modern bir bira fabrikası ortaya çıkmış adı da Brouwerij Leon Huyghe olmuş.
1980’li yıllara kadar yeni katılan genç nesil ile birlikte çok değişik biralar üzerinde çalışıp üretmişler ve top noktaları 1988 yılında ürettikleri “Delirium Tremens” olmuş. Bu birayı Dünya’ya uçan pembe fil sembolü ile sunmuşlar. Bu bira o kadar sevilmiş ve ünlü olmuş ki 1998 Şikago Dünya Bira Şampiyonası’nda altın madalya almış.
Firma da bira da esas bu şampiyonadan sonra Dünyaca tanınmış. Çeşitli üretimleri ile günümüze kadar Dünya’da bir çok madalya almaya devam etmiş.
Bugün Delirium markası haftada 680000 şişe bira üretiyor ama çok çeşitli Delirium markaları olsa da bilin ki esas olan eğer daha önce tatmadıysanız Delirium Tremens”. “5,5 €”
Gelelim bize ve merkez kafede gördüklerimize….Daha önce benim kişisel gelişlerimi saymazsak Brüksel’de bulunduğumuz süre içerisinde mekana 2 kez geldik. Müdavimleri belli. Ayrıca Dünya’ca tanınmış olduğu için Brüksel’e gelen yerli ya da yabancı herkes buraya mutlaka uğruyor. Dolayısıyla her zaman kalabalık.
Mekan, 2004 yılında 2.004 markadan oluşan uzun bira listesiyle Guinness Rekorlar Kitabı’na girmiş. Pek çok Belçika birası da dahil olmak üzere 60’tan fazla ülkeden biralar sunuluyor.
Bugün 2500 çeşit bira olduğu söylense de masanıza gelen menüde 100 kadar bira çeşidi var. Menü ise gördüğüm kadarıyla yıllardır neredeyse değişmiyor.
Tavanda göreceğiniz çeşitli bira markalarının bira tepsileri de harika birer fotoğraf sahnesi oluşturuyor. Ortam gerçekten harika. Bütün Dünya ile berabersiniz.
Bu gelişlerimizde 3 farklı bira deneme imkanımız oldu. İlki Floris White 5,9 € (50 cl), ikincisi Campus 5,9 € (50 cl) ve üçüncüsü Ab. Forest 4,5 € (33 cl). Hepsi sitil olarak birbirinden farklı ama harika biralar.
Burada beğenmediğim tek şey atıştırmalık kısmının zayıflığı hatta menü de görseniz bile bana göre olmaması. Herkes biranın yanında bir cips, mısır ya da kuruyemiş türü bir şey ister veya bekler. Burada malesef.
Hatta ben Mcdonalds’tan patates alıp gelenler bile gördüm. Garsonlar buna bile hiç tepki göstermiyorlar hatta uğraşmadıkları için seviniyorlar da. Bu ufak kusuru görmezden gelirseniz her şeyin çok güzel olduğunu söyleyebilirim.
Mekanın içerisinde kendine has çok güzel fotoğraf sahneleri var. Gerçekten çok beğendim. Foto severler sakın kaçırmasın.
Değerlendirme
Gittiğiniz bir çok ülkede neredeyse tek başına tüm ülkeyi temsil eden bazı mekanlar vardır. Herkesin tavsiye ettiği bu mekanlar oldukça azdır. Gelgeç değil topluma hitap ederler. Zenginlere göre değil tarihe saygı duyanlara hizmet ederler. İşte bu kafe de bu güzel mekanlara örnek verebileceğim yerlerden biri.
Çok güzel bir koleksiyonları var. Ayrıca tüm Dünya ile beraber güzel bir ortamda içiyorsunuz. Bu nedenle mekanı bir bardan çok kültür gezisi olarak görün. Es geçmeyin. Mutlaka bütçe ayırın. Fotoğraf çekmeyi de unutmayın.
Belçika ile ilgili diğer yazılarımız için Belçika Gezi Rehberi‘ne bakmayı unutmayın. Bölgesel bir planlama için Benelüks Gezi Rehberi‘ne bakabilirsiniz. Sağlıcakla Kalın.