- Brüksel Gezisi-Avrupa’nın Başkenti
- Brugge Gezisi-Belçika’nın En Güzel Kenti
- Saksafonun Mucidi Adolphe Sax Müzesi
- Bir Midye Efsanesi Chez Léon
- Bira Efsanesi Delirium
- Belçika ve Bisiklet
- Dinant Kalesi
- Brugge Begijnhof Gezisi
- Kutsal Kan Bazilikası
- Aan Zee Gezimiz
- Kışın Brugge Gezisi
- Kışın Yaptığımız De Haan Gezimiz
Dinant Kalesi genel olarak Valon Bölgesi’nin en güzel turistik yeri olarak kabul ediliyor. Bu nedenle eğer Dinant’a gelirseniz mutlaka kaleye de çıkmalısınız.
Yerel olarak Citadelle de Dinant olarak bilinen kale, Belçika’nın Valon Bölgesi’ndeki Namur ili içerisindeki 4 Meuse Kalesi (Dinant, Huy, Liège ve Namur)’nden biri.
Muazzam bir manzaraya sahip olan kale, Dinant şehrine ve şehrin içinden geçen stratejik Meuse nehrine 100 m yukarıdan bakıyor.
Kalede daha çok Belçika’nın tarafsız kalmak istemesine rağmen buna saygı duyulmayıp Birinci Dünya Savaşı’nda işgale uğraması ve Ağustos 2014 yılında Dinant kasabasında Almanların yaptığı katliam ön plana çıkarılmış. Tüm savaşları bitireceği düşünülen Birinci Dünya Savaşı’nın daha fazla savaşa yol açtığı savaşların çözüm olmadığı vurgulanmış.
Gezginler için yazımın bundan sonraki bölümlerinde kale ile ilgili işinize yarayacak detaylı bilgiler vereceğim.
Dinant Kalesi’ne Ulaşım
Müzeye ulaşmak için öncelikle Dinant’a gelmelisiniz. Arabanız yoksa buraya hem Brüksel’den hem de Leuven’den tren ile gelebilirsiniz. Belçika’da tren yollarında gezginler için 2 güzel uygulama sizi bekliyor.
Otomatlardan ya da SNCB sitesine girip telefon uygulamasından Weekend Ticket alırsanız hafta sonu olmak şartı ile geri dönüşler için ücret alınmıyor. Örneğin Leuven’den Dinant’a gelmek ve dönmek için kişi başı 15,8 € ödüyorsunuz. Aynı yolculuğu hafta içi standart bilet ile yaparsanız 29 € ödersiniz. Yani Belçika’da trenle (Belçika sınıra yakın sınır ötesi şehirler dahil) nereye giderseniz gidin hafta sonu gidin.
Diğer bir uygulama ise Youth Ticket. 26 yaşına kadar geçerli. Bu bilete ise standart ücretin yarısı kadar bir ücret ödeniyor. Yaşınız uygunsa ve hafta sonu ise gerçekten harika…
Leuven’den gelecekseniz önce Ottignies (28 dk)’e ulaşıp buradan aktarma ile Dinant’a (61 dk) gitmeniz gerekiyor. Brüksel’den gelecekseniz yaklaşık aynı sürede Dinant’a aktarmasız bir şekilde ulaşabilirsiniz.
Tren istasyonundan Charles De Gaulle Köprüsü’ne geldiğinizde köprü üzerine sağlı sollu dizilmiş her biri kendi ülkesini temsil eden saksafon heykelleri arasından devam ederseniz şehirde kendini en belli eden yapı olan Dinant Notre Dame Kilisesi’ne ulaşacaksınız.
İşte burada Meuse’den 100 m yüksekte bulunan kaleye çıkmak için 2 seçeneğiniz olacak. Birincisi 408 basamaklı merdiveni tırmanıp kaleye ulaşmak.
İkincisi seçenek feniküler kullanmak. Gördüğünüz feniküler Restaurant La Citadelle’nin hemen yanından kalkıyor.
Dinant Kalesi’ne Giriş Saat ve Ücretleri
Kale her gün 10:00-18:00 saatleri arasında açık. Kışın 16:30’da kapanıyor. Giriş ise kişi başı feniküler dahil 12 €. 4-12 yaş çocuk 10 €.
İsterseniz kombine bilet alıp Meuse Bot Turu da yapabilirsiniz. Bu durumda kişi başı 20 € ödersiniz. 4-12 yaş çocuk 15 €.
Dinant Kalesi’nin Tarihi
100 m yüksekliğindeki bu kayalık tepenin üzerine inşa edilen ilk sur kayıtları 11. yüzyılın ortalarına dayanıyor. Söz konusu surlar Liège Prensi piskoposu Nithard tarafından yaptırılmış.
Söz konusu surlar 1466’da Burgundy Dükü Cesur Charles tarafından Dinant’ın Yağmalanması sırasında yok edilmiş. Bu dönemde en az 800 kişi kasabada yaşıyormuş ve hepsi ikişer ikişer nehre atılar boğulmuş.
16. yüzyılın ilk yarısında Liège Prensi piskoposu Érard de la Marck tarafından daha büyük ölçekte yeniden inşa ettirilmiş.
Dinant 1675 yılında Fransa’nın mülkiyetine geçmiş. 17. yüzyılın sonunda kasabanın ve kalenin surları, 1692’de Dinant’ı ziyaret eden Fransa Kralı XIV. Louis’nin ünlü Fransız askeri mühendisi Sébastien Le Prestre de Vauban tarafından yeniden inşa edilmiş ama söz konusu kale de 1703’te Fransız birliklerinin geri çekilmesiyle yıkılmış.
1815 yılında Napolyon Bonapart’ın Waterloo yenilgisinden sonra Dinant, Hollanda Birleşik Krallığı’na verilmiş. Böylece kasaba Fransa’ya karşı ülkenin savunması için hayati öneme sahip olmuş. Bu nedenle Hollandalılar, 1818 ile 1821 yılları arasında mevcut kale kalıntıları üzerine bugün gördüğümüz kaleyi inşa etmiş.
Belçika 1830-1831 yılları arasında gerçekleşen Belçika Devrimi ile Hollanda’ya karşı bağımsızlığını ilan edince kale de Belçika’nın mülkiyetine geçmiş.
Birinci Dünya Savaşı’nın başlangıcında 1914 yılında Dinant kasabası, Alman birlikleri tarafından yağmalanırken kale de işgal edilmiş. Büyük Savaş’ta burada Fransız ve Alman askerleri arasındaki süngü savaşları olmuş, Ağustos 1914’te 674 sivil katledilmiş.
Aslında savaş başladığında Belçikalılar ilan edilen tarafsızlığa saygı duyulacağını umuyormuş. 200000 eğitimsiz askeri 10 adette uçağı bulunuyormuş. Silahlı güçler ise Almanlara karşı Namur, Liege ve Antwerp’de konumlanmış.
Kale uzun zamandır kullanılmıyormuş. 04 Ağustos 1914’te Almanlar Belçika’ya girince Belçika Fransa’dan yardım istemiş. Fransızlar karşı kıyıya konuşlanmış bir kaç kişiyi de karşıda kalede gözcü olarak bırakmışlar.
Alman süvarileri 06 Ağustosta gelince Fransızlar direniş göstermiş. Tam burada günlerce şiddetli çatışmalar olmuş. 22 Ağustos’ta Dinant tamamen düşmüş.
23 Ağustos itibariyle kaleden yapılan sniper atışları ile askerlerinin öldüğünü öne süren sarhoş alman askerleri hem kasabayı yağmalamış hem de insanları öldürmüşler. Burada yaşananlar nedeniyle kimse ceza almamış ancak bu durum yerli halkın psikolojisini hayli bozmuş.
1940 yılında, II. Dünya Savaşı sırasında kale, General Erwin Rommel’in 7. Panzer Tümeni’ne karşı Fransız birlikleri tarafından başarısız bir şekilde savunulmuş. 1944 yılında Alman kuvvetleri geri çekilirken, kasaba ve kale müttefiklerin bombardımanı nedeniyle ciddi şekilde hasar görmüş.
Dinant Kalesi Bugün
Restore edilen kale konumu da kullanılarak günümüzde bir turistik cazibe merkezi haline dönüştürülmüş.
Kaleyi daha iyi anlayabilmeniz için yapıyı yukarıdan görebileceğimiz en üst noktaya çıktım. Öncelikle belirmeliyim ki kalenin üzerinde bulunan yeşil alana çıkılmasına izin verilmiyor.
Açıkçası bunu duyunca ben de çok üzüldüm ancak manzara oradan daha da güzel olsa can güvenliği bu tip ülkelerde daha çok önemli.
Kalenin ana girişinden bakıldığında ve yeri de düşünüldüğünde sanki oklarla delinmiş barbican yani bir gözetleme kulesi yapısına sahip. Bu bölgede eskiden bir hendek ve hareketli köprü varmış. Şimdi ise sadece bir giriş halinde.
Kalenin tam ortasında bir avlu bulunuyor. Buranın etrafında ise Hollandalılar tarafından kalenin ve kasabanın savunmasını sağlayan bölümler yapılmış.
Görüldüğü gibi bu korunaklı bölmelerden kalenin yüksekliğini de kullanarak şehrin savunması sağlanmış.
Kasaba ve kalenin savunmasını sağlayan toplar 1820 yılında Liege’de dökülmüş. Bu toplar 2 ton ağırlığındaymış ve Dinant köprüsüne gelen tüm yolları 1,2 uzaklıktan itibaren dövebiliyormuş.
Bunlar ise topların mühimmatları ve yedekleri. Kalede 15 top varmış ve bunlar tüm çevreye hakim olacak şekilde yerleştirilmişler.
Toplar bir yana kalenin muhteşem diyebileceğim manzarası var. Hemen önünüzde bulunan ilginç mimarisi ile Dinant Notre Dame Kilisesi bulunuyor.
Sol tarafınız güneye inen Meuse’ye hakim. Uzaklardan Fransa görülebiliyor.
Sağ tarafınız da ise güzel Valonya uzanıyor.
Kalenin muhteşem manzaralarından sonra en dikkatimi çeken bölümü çökmüş sığınak oldu. 1914’ün sonunda düşman ateşinden kaçmak için Yser cephesinde kazılan sığınak açılan ateşle çökmüş. Şimdi burası kalenin en önemli cazibe noktalarından biri olmuş çünkü yan yatmış sığınakta dengede kalmak çok zor. Eğer denge bağlantılı bir hastalığınız varsa sakın buraya girmeyin hastanelik olursunuz.
Kalenin arka bölümünde II. Dünya Savaşı sırasında Belçika ordusunda kullanılmış malzemeler sergileniyor.
Değerlendirme
Görüldüğü gibi kasaba her iki dünya savaşında da Almanlarca işgal edilmiş, halk katledilmiş. Bu bir travma olmuş. Bugün bile ülke buradan bir tarih oluşturmaya milli birlik ve beraberlik sağlamaya çalışıyor.
Ancak işin ilginci Almanlar hiçbir zaman Flaman bölgesini işgal etmemiş. Hep zarar gören döneminde çok zengin olan Frankofon Valonya olmuş. Eğer iki savaşta da işgal edilen ülkeyi tanımak istiyorsanız burayı mutlaka görmelisiniz.
Belçika ile ilgili diğer yazılarımız için Belçika Gezi Rehberi‘ne bakmayı unutmayın. Bölgesel bir planlama için Benelüks Gezi Rehberi‘ne bakabilirsiniz. Sağlıcakla Kalın.