Brugge Begijnhof Gezisi

Turlarla yapılan gezilerin rotasında Brugge Begijnhof Gezisi malesef yok. Olsa bile sadece Otobüs biniş rotası üzerinde bulunan Wijngaardplein’de 5 dakikalık bir fotoğraf molasından ibaret. Şartlar nedeniyle panaromik olarak planlanan bir geziden de başka bir şey beklememek lazım.

Brugge genel olarak en az gün 2 gün ayrılıp gezilmesi gereken bir şehir. Böyle bir planlama imkanınız varsa ve bu güzel şehri gördüm demek istiyorsanız şehirde en çok tercih edilen destinasyonlardan biri olan Begijnhof ve çevresini de mutlaka hazmederek gezin. Özellikle de can alıcı fotoğraflar çekmek istiyorsanız.

Bu kapsamda önemli bir bilgi de vermeliyim. Begijnhof’a sabah biraz erkence gelirseniz turlar öğleden itibaren burada olduğundan hem kalabalık olmaz hem de daha güzel fotoğraflar çekebilirsiniz.

Buraya 15 sene önce tek başıma gelmiş bölgeden zaman darlığı nedeniyle hızlıca geçmiştim. Ailece ise buraya 10 sene önce turla gelmiş otobüse yetişmek zorunda olduğumuzdan rehber eşliğinde bu muhteşemliği bir kaç fotoğraf dışında es geçmiştik. Şimdi ise tüm şehri ilk defa doyurucu bir şekilde gezdik.

Gezginler için yazımın bundan sonraki bölümlerinde Begijnhof ve çevresi ile ilgili işinize yarayacak detaylı bilgiler vereceğim.

Brugge Begijnhof’a Ulaşım

Buraya en yakın ulaşım merkezi Brugge Tren İstasyonu. Arabanız yoksa buraya hem Brüksel’den hem de Oostande’den tren ile gelebilirsiniz.

-Oostende-Brugge Uluslararası Havaalanı (OST)’ndan Ulaşım

Havaalanından taksi ya da 6 numaralı otobüs ile 15 dakikada Oostende Tren İstasyonu’na ulaşabilirsiniz. Buradan da tren ile Brugge Tren İstasyonu’na kişi başı 7 € karşılığında 13 dakikada ulaşmanız mümkün. Değişken fiyat ve zaman planlaması için tıklayınız.

Tercihinize ve kişi sayısına bağlı olarak Oostende-Brugge Uluslararası Havaalanı’ndan Begijnhof’a taksi ile direkt gitmek isterseniz 70 € karşılığında 40 dakikada gidebilirsiniz.

Brugge Tren İstasyonu ile Begijnhof arası yürüyerek sadece 800 m ama otobüs kullanacağım derseniz 2,5 € karşılığında 1, 2 numaralı otobüslere binip 502818 Brugge Onze-Lieve-Vrouwekerk Durağı’nda inebilirsiniz.

Brüksel’den Ulaşım

Bruxelles-Central Tren Garı’ndan Brugge Tren İstasyonu’na 15-20 dakika da bir kalkan trenlerle kişi başı 20.4 € karşılığında 1 saatte ulaşmanız mümkün. Yol manzarası da gerçekten harika. Değişken fiyat ve zaman planlaması için tıklayınız.

Brugge Tren İstasyonu ile Begijnhof arası yürüyerek sadece 800 m ama otobüs kullanacağım derseniz 2,5 € karşılığında 1, 2 numaralı otobüslere binip 502818 Brugge Onze-Lieve-Vrouwekerk Durağı’nda inebilirsiniz.

-Weekend Ticket ve Youth Ticket

Belçika’da tren yollarında gezginler için 2 güzel uygulama sizi bekliyor.

Otomatlardan ya da SNCB sitesine girip telefon uygulamasından Weekend Ticket alırsanız hafta sonu olmak şartı ile geri dönüşler için ücret alınmıyor. Örneğin Brugge Tren İstasyonu’nun da yol üzerinde olduğu Leuven’den Oostende’ye gelmek ve dönmek için kişi başı 24 € ödüyorsunuz. Aynı yolculuğu hafta içi standart bilet ile yaparsanız tek yönde 29 € ödersiniz. Yani Belçika’da trenle (Belçika sınıra yakın sınır ötesi şehirler dahil) nereye giderseniz gidin hafta sonu gidin.

Diğer bir uygulama ise Youth Ticket. 26 yaşına kadar geçerli. Bu bilete ise standart ücretin yarısı kadar bir ücret ödeniyor. Yaşınız uygunsa ve hafta sonu ise gerçekten harika…

Brugge Begijnhof Ziyaret Saatleri ve Giriş Ücreti

Burayı 07:30-20:30 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz. Giriş ise ücretsiz.

Haritada da görüldüğü gibi Brugge Begijnhof en güneyde bulunan istasyon ile merkez arasında. Bu haritaya göre yürürseniz Begijnhof’a da kolaylıkla ulaşabilirsiniz.

Adres: Begijnhof 24-28-30, 8000 Brugge

Begijnhof Nedir?

Önce Begijnhof nedir? ile başlayalım. Gördüğüm ve anladığım kadarıyla bu kelimenin 13. yüzyıldan itibaren özellikle Benelüks bölgesinde şehrin merkezinde rahibeler tarafından kurulan dışarıya kapalı avlu şeklindeki yaşam alanları anlamına geldiğini söyleyebilirim.

Bu geniş avluların etrafında genel olarak kilise ya da katedraller ile rahibelerin yarı-manastır toplulukları halinde yaşadığı yatay düzlemde konuşlandırılmış kır evleri yer alıyor.

İsmin kökeni hayatlarını ihtiyacı olanlara yardım etmeye adayan bir Hıristiyan dini tarikatı Beguines’den geliyor.

Sonraki yüzyıllarda buralarda dul kadınlar da ikame edilmeye başlanmış. Bugün tüm bölgeyi gezerseniz neredeyse her büyük şehirde bu tür bir begijnhof ile karşılaşacaksınız.

Brugge Begijnhof Tarihi

1240 yılından önce, dindar kadınlardan oluşan bir topluluk şehrin güneyindeki Felemenkçede bağ anlamına gelen ‘de Wingarde’ bölgesine yerleşmiş.

Beguinage ise Konstantinopolisli Margaret tarafından 1244 civarında kurulmuş. 1245 yılında ise bağımsız bir kilise olarak tanınmış.

İlk Beguinler, geçimini sağlamak için kumaş endüstrisinde faaliyet gösteren dünyadan kopmadan hayatlarını Allah’a adayan özgür kadınlarmış. Kumaşı işlemek için çok fazla su gerektiğinden bir su kanalının yakınına yerleşmişler.

1299 yılında Beguinler Fransız kralı Güzel Philip’in doğrudan yetkisi altına girince de burası “Prens Beguinage” adını almış ve tarikata bazı ticari ayrıcalıklar tanınmış. Daha sonra gelen Flanders kontları ve Burgundy dükleri tarafından da bu ayrıcalıklar desteklenmiş.

Her ne kadar Beguinler dindar ve bekar bir yaşam sürdüyse de Roma Katolik Kilisesi’nin yerleşik yaşam kuralına uymamışlar, yoksulluk yemini etmemişler, katı manastır tarikatlarının aksine kişisel mülkiyetlerini ve haklarını korumuşlar ve resmi sürekli yeminlere bağlı olmamışlar.

Bu durum onlara günlük yaşamlarında ve dini uygulamalarında özgürlük vermiş. Hasta bakımı, eğitim ve tekstil işleme alanlarında faydalı çalışmalar yapmışlar.

Tarikata giriş veya çıkış da her an mümkün kılınmış. Örneğin bazıları yalnızca dul kaldıklarında katılmış. Yani hep bağımsız ve özgür olmuşlar.

O zamanın erkek kilise liderleri de bundan hiç hoşlanmamış bu nedenle de Papa Clement V, 1311 yılında Beguines’i kafir ilan etmiş. Ancak bölgesel soylu ve bazı dini tarikatlar Beguinler hareketini destekleyince aforoz işe yaramamış ve zaman içerisinde kaldırılmış.

Böylece yüzyıllar boyunca Brugge Begijnhof’da sürekli yerleşim olmuş ancak bugün malesef burada artık Beguinler yaşamıyor çünkü bu tarikatın son üyeleri de 19. yüzyılda ölmüş.

1927 yılında avluya bakan evlere, manevi inzivalar ve toplantılar için kiralanabilecek ek odalar eklenmiş. O dönemde cemaat hem manastır yaşamını hem de kilise ayinini teşvik ediyormuş. Bu nedenle avlu Monasterium De Wijngaard’a dönüştürülmüş.

Bununla da yetinilmemiş. Bölgede boşalan çok sayıda ev, restorasyonun ardından bekar hanımlara kiraya verilmiş ve 1998 yılında diğer yapılarla birlikte tüm Begijnhof UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne eklenmiş.

Brugge Begijnhof

Buranın gerçek adı Prens Beguinage Ten Wijngaerde. En önemli özelliği Belçika’nın Brugge kentinde korunmuş tek beguinage olması.

Yazının derinliğini sağlayabilmek ve okuyan siz gezginlerin de işini kolaylaştırabilmek adına istasyondan itibaren 800 m kadar bir mesafeyi yürürseniz neler ile karşılaşacağınızı sırasıyla sizlere aktaralım.

-De Bakkersrei

Brugge şehri aynı zamanda Kuzey Amerika ile devamlı ticaret yapan bir şehir olduğundan ticareti kolaylaştırmak için Brugge ile Kuzey Denizi arasında bağlantı sağlayan Reie Nehri kullanılarak Brugge bir kanallar şehri haline getirilmiş.

De Bakkersrei ise tüm şehri bugün bizim çevre yolları gibi dairesel olarak dolaşan bir çevre kanalı olarak geliştirilmiş.

Böylece neredeyse hiç yollar kullanılmadan gelen ya da giden malların su yolları üzerinden ulaştırma alt yapısı oluşturulmuş. Yani bugün botların turladığı kanalların hepsi De Bakkersrei bağlantılı ticaret yolları aslında.

-Poertorenpark (Barut Kulesi Parkı)

Şehir surlarında, Aşk Gölü’nün yakınında doğa ile bütünleşmiş yuvarlak bir kule göreceksiniz. Burası bir zamanlar patlayıcıların depolandığı Barut Kulesi imiş. Kulenin hemen kenarında ise meyve ağaçları ve banklarla süslenmiş romantik bir bahçe bulunuyor.

Görülen romantik köprü ise Minnewaterbrug (Aşıklar Köprüsü). Köprü Minnewater’ın (Aşk Gölü) De Bakkersrei ile sınırını da oluşturuyor. Popüler efsaneye göre, sevdiğinizle birlikte köprüden geçerseniz aşkınız da sonsuz oluyormuş.

Tabii ki biz kuzeye doğru yürüdüğümüzden ve hava da soğuk olduğundan köprüden geçmek yerine sadece fotoğrafını çektik. Tabii ki siz bizim yaptığımızı yapmayın. Kendi romantik filminizin başrolünü mutlaka oynayın.

-Minnewater (Aşk Gölü)

De Bakkersrei ile Begijnhof arasında bulunan bu harika göl aynı zamanda şehrin gezilecek yerler listesinde ön sıralarda bulunuyor.

Gölün etrafı ise gezmek ve fotoğraf çekmek için oldukça güzel. Bölge aynı zamanda çeşitli büyüklükte şatolara da ev sahipliği yapıyor.

Bunlardan biri de Kasteel de la Faille. 1893 yılında mimar Charles De Wulf tarafından inşa edilmiş. Kendisine has bir stili olması ile ünlü.

Bizim dikkatimizi ise paten ve eğlence merkezi Wintergloed Kunstschaatspiste çekti. İnternete bakarsanız özellikle buradan gece harika fotoğraflar alabileceğinizi görebilirsiniz. Tabii ki oturup birşeyler içmek isterdik ancak tesisin açık havada olması ve havanın da çok soğuk olması nedenlerinden ötürü sadece fotoğraf çekip yolumuza devam ettik.

Biraz yürüyünce karşınıza Sashuis yani Begijnhof’un ikinci girişi çıkıyor. 1519 yılında inşa edilen ev, aslında Begijnhof’u selden korumak üzere kanallar için bir kilit evi olarak yapılmış.

Minnewater üzerinde yer alan bina, 1970 yılından beri el yapımı ürünlerin satıldığı bir yer olarak faaliyetine devam ediyor.

-Brugge Begijnhof

Begijnhof’a Sashuis üzerinden girdiğinizde karşınıza çıkacak ilk görüntü 37 kadar beyaz boyalı ev oluyor. Geniş avluda ise kavak ve ıhlamur ağaçları var.

Bu evlerin her biri 16., 17. ve 18. yüzyıllardan kalma Flaman kültürel bölgesine özgü tarzlarda inşa edilmiş kendilerine has stilleri olan evler.

Bugün, Aziz Benedict Tarikatı ve Vincent de Paul Tarikatı’ndan bazı rahibelerin yanı sıra bekar kadınlar da burada yaşıyor. Bu nedenle burayı gezerken 17. yüzyıl yaşamına ve kardeşlik anlayışına dair bir bakış açısı yakalayabilirsiniz.

İçeride dışarıdaki kanaldan da görülebilen bir şapel var. Adı Beguinage Şapeli. 06:30-18.30 saatleri arasında açık. Rahibeler şapelde genelde dualar ediyor.

Burada genel olarak ses çıkarmamak ve fotoğraf çektirmemek adına uyarılıyorsunuz ancak kurallara uyan da pek olmuyor.

Herkesin girdiği ana girişten biz çıkıyoruz. Gördüğünüz gibi girişteki ilk Beguine evi müze olarak döşenmiş. Begijnhof’un tarihini ve geleneklerini anlatan ve bizi onların yaşam tarzlarına yaklaştıran küçük bir müze bu. Burada tablolar, 17. ve 18. yüzyıl mobilyaları ve danteller sergileniyor. Giriş ücreti kişi başı 2 €. 8-12 yaşındaki çocuklar için ise 1 €.

Her ne kadar biz buradan çıkmış olsak da giriş aslen 3 kemerli taş köprü olan Wijngaard Köprüsü’nden yapılıyor.

-Wijngaardplein

Bu köprü aynı zamanda Begijnhof’u Wijngaardplein’e bağlıyor. Giriş kapısı 1776 yılında usta duvarcı Hendrik Bultynck tarafından yapılmış.

Dışarı çıktığınızda ön planda kuğuları ve kazlarıyla Wijngaardplein gerçekten harika görünüyor.

Burada da muhteşem fotoğraflar çekebilirsiniz. Sevdiklerinizle vakit geçirmek için güzel bir yer. Huzurlu bir ortam ve insana mutluluk veriyor.

Değerlendirme

Brugge Begijnhof bölgede tarihi olarak dini komplekslere örnek gösterilebilecek en güzel yerlerden biri. Çevresi ile birlikte bakıldığında bir ortaçağ masalına adım atmak gibi.

Güzelce korunmuş bu UNESCO Dünya Mirası alanı mutlaka rehberlerden ve turlardan bağımsız olarak ve yine mutlaka yürüyerek görülmeli. Meraklısı iseniz özellikle gece inanılmaz fotoğraflar çıkarabilirsiniz.

Belçika ile ilgili diğer yazılarımız için Belçika Gezi Rehberi‘ne bakmayı unutmayın. Bölgesel bir planlama için Benelüks Gezi Rehberi‘ne bakabilirsiniz. Sağlıcakla Kalın.